SURİYE HAVA SAHASINDAKİ UÇUŞ YASAĞI KAYBETTİRİYOR

Musa ALİOĞLU 22 Nis 2018

Musa ALİOĞLU
Tüm Yazıları
Dünyada savaşların veya çatışmaların çok fazla ve yoğun olduğu bir dönemi yaşıyoruz.

Elbette bu durum insanların yaşantısını çok olumsuz olarak etkiliyor. 

Karada ve denizde ulaşımın ve seyahat hakkının engellenmesi gibi hava trafiği de bu şartlardan olumsuz etkileniyor. 

Askeri uçakların hangi bölgelerden geçip geçmeyeceği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yetkisi dahilindeyken, sivil uçaklar konusunda yine BM'ye bağlı, kısa adı ICAO olan (International Cıvıl Aviation Organization) Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü karar alır veya tavsiyede bulunur. 

1944 yılında imza altına alınan Şikago Sözleşmesi uyarınca 1947'de Kanada'nın Montreal kentinde kurulan ve 191 ülkenin üye olduğu ICAO, Birleşmiş Milletler’in en başarılı ihtisas kuruluşudur. Örgüt, sivil havacılığın tüm yönlerine ilişkin, sürekli şekilde kural ve tavsiyeler belirlemekte ve küresel uygulanmasını sağlamaktadır. Bu kurallar pasaportlardan, hava alanları ve uçaklardaki emniyet ve güvenlik önlemlerine ve ticari düzenlemelere kadar çok geniş bir alanı kapsamakta ve günlük hayatı etkileyebilecek sonuçları da beraberinde getirmektedir.

1944-1950 döneminde ICAO’nun kuruluş çalışmalarına aktif katılan, bu örgütün kurucu üyesi olan ve ilk Konsey’inde yer alan Türkiye 1950-1974 döneminde ICAO çalışmalarına aktif olarak katılmamıştır. Bu dönemde paylaşımı yapılan sivil hava trafik hizmet sahalarından(FIR) ülkemiz yeterince pay alamamış, bu gelişme ileride Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ortaya çıkacak sorunların da tohumlarını ekmiştir.

ICAO ile 1974’ten sonraki ilişkilerimiz ise Kıbrıs ve Ege meselelerinin havacılık boyutlarının ICAO’ya taşınmasının gölgesi altında kalmış ve ancak 1990'da Montreal'de bir daimi temsilcilik açmışız. 

Bu olumsuz tablo ancak 2010 sonrasında değişmeye başlamıştır. Ülkemiz sivil havacılığının son yıllarda gösterdiği olağanüstü gelişim, hava taşımacılığında dünyada 10'uncu sıraya yükselmemiz, THY’nin ve diğer havayolu şirketlerimizin hızlı büyümeleri ve başarıları, özel ve resmi havaalanlarına ve hava trafik hizmetlerine yaptığımız büyük yatırımlar, ICAO’nun ve üye ülkelerin, ülkemize olan bakışını da çok olumlu olarak değiştirdi. 

Geçmişte ICAO’da Ege ve Kıbrıs sorunları nedeniyle gündeme gelen ülkemiz, artık sivil havacılıktaki gelişim ve yatırımları ile burada da öne çıktı ve tam 66 yıl sonra 2016'da ICAO Konseyi üyeliğine seçildi.

Bu kadar önemli bir kuruluş olarak ICAO aldığı kararlarla sivil havacılıkta global anlamda belirleyici ve düzenleyicidir. 

Savaş ve çatışma bölgelerinde havacılık faaliyetlerinin yapılıp, yapılmayacağına da karar veren ICAO şimdilerde bizimle ilgili aldığı tavsiye kararıyla anılmaktadır. Bu karara geçmeden önce biraz geriye gidelim. Tarih, 14 Ekim 2012. Suriye Haber Ajansı (SANA), geçtiği bir haberle Suriye Dışişleri Bakanlığı'nın Türk sivil uçaklarının Suriye hava sahası üzerinde uçmasını yasakladığını duyuruyordu. 

Aradan geçen 6 yıldan sonra ICAO bir tavsiye kararıyla Suriye hava sahasından sivil uçakların geçmemesini öneriyordu. 

Bu konu haber olarak bir yerlerde yer alıyor, yolcuları de çok ilgilendirmiyordu. 

Geçen ay yaptığım Ürdün seyahatinden dönerken, uçağın bilgi ekranındaki harita üzerinde rotamızın Batı'ya Kıbrıs'a doğru yöneldiğini ve buradan da Türkiye hava sahasına girdiğimizi ve yolun uzadığını görünce buna bir anlam verememiştim. 

Dönüşte yaptığım araştırmada, ICAO'nun tavsiye kararı nedeniyle böyle bir rotayı izlemeyi tercih ettiğimizi anlıyordum. 

Konuyu, bu hava sahasını iyi bilen biri olarak Kıbrıs Hava Trafik Kontrolörleri Derneği (CTATCA) Başkanı İzzet Derkan'a sordum. Derkan der ki, "Beyrut'tan kalkan bir uçak Alsus/Vesar/Mut UI620 yolunu (165 nm) izlemesi gerekirken, ICAO tavsiyesiyle, Larnaka/Tombi/Antalya A16 yolunu (270nm) kullanarak yolunu uzatıp, fazla yakıt sarf ediyor. Suriye'nin "Atış yapacağım" dediği saha, 66 bin feet doğudadır. 

Bu nedenle bölgeyi kullanan şirketlere bu yolu kullanmayın denildi. Bu karara tabii ki herkes uymuyor. Örneğin, Lübnan'ın resmi havayolu olan Middle East Airways (MEA) tavsiye edilen yolu kullanmıyor. Ama çoğunlukla havayolları buradan geçmeyi tercih etmiyor. Hava trafiğinin bu karardan yüzde 50 etkilendiği de bir gerçek. Yani genel trafikte de yüzde 12 gibi bir düşüş oldu. Ul620 diye bilinen rotadaki geçişlerde de yüzde 80 düşüş yaşandı. Örneğin, yedi günlük periyotta Ercan Hava Sahası'nın kullanımında bir gerileme olmamıştır. Genel transit geçiş 500 civarı ortalamadan A16 kullanımı 279 trafikten, 359'a ve Ul620 kullanımı ise, 179 trafikten 86'ya düştü. Buna göre A16 yol kullanımı, yüzde 46 artarken, Ul620 yolu kullanımı yüzde 50 azaldı".

Teknik anlatımdan şunu çıkarabiliriz ki, başta THY olmak üzere tüm Türk tescili taşıyan şirketler, Suriye'nin uyguladığı bu yasaktan etkilenmiştir. Ortadoğu'daki bir çok ülkeye ve bazı ülkelerde birden fazla şehre sefer yapan THY'nin bu uygulama nedeniyle günlük zaman ve maddi kaybı düşünüldüğünde ortaya iyi tablo çıkmaz. 

Her seferde dakikalarla ifade ettiğimiz bu kayıpları tüm seferlere, uçaklara ve şirketlere uyarladığımızda ekonomimizin nasıl bir durumla karşılaştığı görülür.

Uçuşları takip eden flightradar24.com adlı sitede Suriye hava sahasının nasıl bir görüntü verdiğini çok net görebiliriz. 

Bir devletin egemenliği altında olan ve yalnız kendisinin kullanma hakkı bulunan başka devletlerin ancak, kendisinin izin vermesiyle kullanabildiği gökyüzü alanı hava sahası olarak adlandırılır. En büyük hava sahası birimi, uçuş bilgi bölgesi de denen FIR (Flight Information Region) terimi ile adlandırılır. Her devlet kendi hava sahasının mutlak hakimidir. Fakat, Şikago Konvansiyonu'na göre, kendi hava sahalarının diğer devletlerin uçakları tarafından kullanımına (Tarifeli uçuşlar hariç) "Önceden izin almaksızın" izin vermek zorundadır. 

Suriye'nin uyguladığı bu yasaklamanın izah edilir bir tarafı yoktur. Eskilerin "Bir delinin yedi mahalleye zararı olur" sözünü doğrulayan bu tavır teamüllere ve uluslararası kuruluşların koyduğu kurallara uymamaktadır. Dünya devleri arasında yer alan THY'nin ve Türk sivil havacılığının önünü kesmeye yönelik bu tavırlar hiç işe yaramayacak, Türkiye'ye büyüme yolunda engel teşkil etmeyecek. 

İyi uçuşlar Türkiye'm...