#TERCİH2020

Micheal KUYUCU 09 Ağu 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Her yaz olduğu gibi bu yaz da YKS sonuçları açıklanır açıklanmaz üniversitelerde ciddi bir yarış başladı.

Advertoriyal yayın yapan TV kanallarının palavralarına kanmayın!

Her yaz olduğu gibi bu yaz da YKS sonuçları açıklanır açıklanmaz üniversitelerde ciddi bir yarış başladı. İki milyonun üstünde öğrencinin sınavdan sonra bu yıl da tercihler için üniversiteler ciddi bir yarışa girdi. Bu sene tercih dönemi pandemi gölgesinde geçiyor. Ama yine de gençler hevesli. Maskelerini takıp ünversiteleri ziyaret ettiler. Çoğu üniversite bu yıl online hizmet vererek adaylarla hocalarını uzaktan bir araya getirdi. Üniversite pazarında bu yıl da hareketlilik yaşandı. Ancak bu yıl, geçen senelere göre biraz daha durgun geçiyor tercih dönemi. Bunun nedeni sanırım biraz pandemi, biraz da pandeminin getirdiği durgunluğu kullanan ve çok fazla reklama girmeyen üniversite yönetimleri.
Paralı eğitim veren üniversitelerde tenzilat var
Bu yıl tercih dönemini analiz edenler her yıl olduğu gibi umutlar dağıttı. Piyasadaki dedikodular ise bu yıl özellikle paralı eğitim veren vakıf üniversitelerin kontenjanlarının tam dolmayacağını iddia ediyor. Buna gerekçe ise insanların yaşadığı ekonomik sıkıntıları gösteriyorlar. Bu ekonomik sıkıntıların olduğu doğru ama paralı hizmet veren üniversitelerin büyük bir bölümü çok ciddi indirimler yapıyor. Mesela yüzde elli burs veren bir üniversite bir programında yüzde 20-30 kadar ek burslar da veriyor. Bu açıdan bakıldığında fiyatların epey düştüğünü söylemek mümkün. Yine de tabii ki bedava eğitim veren devlet üniversitelerin yanında para ile eğitim veren üniversitelerin tarifeleri ucuzlasa da yine de ekonomik zorluklar yaşayan aileler için sıkıntı olabilir. Onun için bu yıl iddia edildiği gibi pandeminin yarattığı ekonomik kriz yüzünden vakıf üniversiteleri kontenjanları boş kalacak mı, göreceğiz.
Üniversitelerin kurumsal iletişim bölümleri cahil dolu
Her yıl olduğu gibi bu yıl ben de Akademik Bakış adlı programımda üniversitelerin tercih dönemleri ile ilgili özel eğitim programları hazırladım. Pek çok üniversite ile diyaloğum oldu. Bu sene gördüğüm en ilginç şey, özellikle vakıf üniversitelerin kurumsal iletişim sorumlularının, ya da halkla ilişkiler sorumlularının amatörlüğü oldu. Üniversitelerin kurumsal ilişkiler departmanlarında çalışan kişierin çoğu kara cahil, bilgisiz ve kusura bakmasınlar çok aptal. Dünyadan bir haberler ve üniversitelerin tanıtımlarını yapmaya çalışıyorlar. Bazı üniversitelerin kurumsal iletişim departmanları kurumlarına o kadar büyük zararlar verdi ki şaşırdım. Sanırsınız ki, o üniversitelerin düşmanları ve hiçbir şey yapmak istemiyorlar. Arıyorsun telefona çıkmıyorlar, mail atıyorsun dönmüyorlar, bir de bazı üniversiteler akademisyen ve hocalarına bu kurumsal iletişim bölümlerinden izin almadan medyaya konuşmamaları konusunda yasaklar koymuş ki o ayrı bir skandal. Üniversitelerin yüzde 80’ninin kurumsal iletişim departmanları zayıf. Bu konudan dolayı çok ciddi sorunlar yaşadılar.
TV kanalları üniversitelerden para koparma derdinde
TV kanalları içinde, tematik tv kanalları eğitim programları yayınlayarak üniversitelerden para koparmaya çalıştı. Bazı üniversiteler bu programlara advertoriyal reklam parası vererek hocalarını konuk olarak yolladılar. Bu bana çok ters gelen bir şey. Eğitim gibi hasass bir konuda para karşılığı konuk almak bana garip geliyor ama medyamız bunu garipsemiyor.
TV reklamlarına en çok önem veren üniversiteler bu yıl İstanbul Aydın Üniversitesi, Üsküdar Üniversitesi, Medipol Üniversitesi oldu. Bu üç üniversitenin dışında kalan üniversitelerde televizyon reklamlarını kullandılar. Gazeteler epey tercih ekleri çıkarttı, reklamlarla doldurdu eklerini ve tercih dönemini ekonomik anlamda kullanmayı başardı. Sonuç olarak medya tercih döneminden iyi otlandı.
Hangi üniversite diğerlerine göre daha farklı?
Benim gözlemlediğim kadarıyla MEF üniversitesi diğer üniversitelerden bir fark yarattı ve geliştirdiği eğitim modeli ile bu konuda oldukça başarılı ve iddialı ilerliyor. Her zaman altını çizdiğim konu, MEF’in kurumsal imajı ve yeniliçi yapısı sektörde kendisini adeta yıldız gibi gösteriyor.
İstanbul Aydın Üniversitesi yakaladığı nicel büyümeyi nitel büyümeye dönüştürme konusunda emin adımlar atıyor. İstinye Üniversitesi çok inişli çıkışlı olsa da dikkat çekmeyi başarıyor. Bu üniversiteyi çok beğeniyorum ama çok relaks ve snop bir havası var. Bu ona zarar veriyor. Üsküdar Üniversitesi tematik bir üniversite gibi görünse de tüm üniversitelere kafa tutacak kadar büyüdü. Bu üniversitelerin yanında İstanbul Kent Üniversitesi gibi tematik ve genç üniversiteler de “bu mücadelede ben de varım” diyor. Yeni mütevelli heyeti başkanı Mehmet Naci Topsakal ve yeni rektörü Prof.Dr. Melih Bulu ile bu yıl atağa geçen Haliç Üniversitesi üstündeki ölü toprağı attı ve aktif bir tercih dönemi geçiriyor. Bahçeşehir Üniversitesi bu yıl bir konservatuvar kurdu ama bunu iyi duyuramadı, üniversitenin bir “ ben oldum” havası var sanki. Müziğe yatırım yapan bir üniversite olarak beni çok mutlu etti ama bunun ilk turunda olayı fazla parlatamadı. İstanbul dışından, İzmir’den Yaşar Üniversitesi ve Gaziantep’teki Hasan Kalyoncu Üniversitesi Anadolunun en klas üniversiteleri olarak bu yılda dikkat çekiyor.
Bu yıl eğitim hayatında ilk kez duyduğum Atlas Üniversitesi, İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi gibi üniversitelerde rekabete katıldı. Atlas Üniversitesi outdoor reklamlarını bol bol kullandı, İSTÜN ise tv reklamlarıyla kendisini göstermeyi tercih etti. Bu yıl dikkatimi çeken bir reklam filmi de İstanbul Ayvansaray Üniversitesinin reklam filmi oldu. Üniversite rap bir şarkı ile hazırlamış reklam filmini. Televizyon kanallarında bir kaç kez karşıma çıktı, güzel bir fikirdi ama kullanılan rap şarkı dikkat çekmeyi başarmadı. Eğer iyi bir rap melodi yakalasalardı çok ciddi dikkat çekebilerlerdi.
Devlet üniversiteleri daha aktif ve heyecanlı
Bu yıl ben devlet üniversitelerinin de tercih döneminde aktif ve heyecanlı olduklarını gördüm. O kadar heyecanlılar ki, vakıf üniversitelerinden daha büyük bir heyecanla üniversitelerini tanıtıyorlar. Çanakalle 18 Mart Üniversitesi, Malatya İnönü Üniversitesi, Yozgat Bozok Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Giresun Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi ile bizzat röportajlar yaptım. Hepsi de cıvıl cıvıl, hepsi de heyecanlı. Sanırsınız ki onlar vakıf üniversitesi. Devlet üniversitelerindeki bu heyecan beni çok mutlu etti.
Herkes “en iyi benim” diyor
Üniversite tercihi yapmak gerçekten de çok zor iş. Çünkü çok ciddi bir reklam bombardımanı var. Herkes “en iyi” olduğunu iddia ediyor. Zor bir Pazar, rekabet yüksek. Ancak bir gerçek var, o da herkes en iyi değil. Çok azı “en iyi”. Bu konuda çok ciddi araştırmalar var. Bunlara bakılması lazım. Ben bu araştırmalar arasında en çok Üniversite Araştırma Labaratuvarı (ÜniAr)’ın yaptığı araştırmayı beğeniyorum. Bana hem aktüel hem de bilimsel geliyor. Bu araştıma 39 bin üniversite öğrencisine uygulanıyor ve çok ilginç kriterlerde ilginç sonuçlar elde ediliyor. Mesela öğrencilere göre:
Devlet üniversitelerinde en mutlu eden üniversiteler Boğaziçi, Tarsus ve Galatasaray Üniversitesi. Vakıf Üniversitelerinde en mutlu eden üniversiteler Bilkent, Özyeğin ve Mef Üniversitesi. Yönetimi siyasi baskı altında olduğu imajı veren üniversiteler Yeni Yüzyıl, Uşak ve 9 Eylül Üniversitesi olmuş.
Üniversiteler ile ilgili yapılan bir diğer araştırma ise YÖK tarafından yapılmış. YÖK yayınladığı denetim raporunda vakıf üniversitelerin reklama harcadıkları paranın kitaba harcadıkları paranın dört katı olduğu açıklandı. Özetle vakıf üniversiteleri daha çok öğrenci toplamak için daha çok tanıtım yapıyor. Yani çoğu vakıf üniversitesi öğrencilerini ikna etmek için reklama başvuruyor ve onları tavlamak için müşteri gözüyle balkıyor. İşte bu en büyük tuzak. Üniversite tercihinde bulunacak öğrencilerin ve velilerinin bu tuzağa düşmemesi lazım. Onun bunun gazıyla, paralı advertoriyallarla hazırlanan programlarla, reklamlarla kanıp karar verirlerse büyük gol yiyecekler.
Peki bu yıl tercihte bulunacakların nelere dikkat etmesi lazım?
Bu yıl tercihlere etki eden en önemli şey uzaktan eğitim olacak. Pandemi hala geçmedi. Daha birinci dalga geçmedi, bir de ikinci dalga gelirse yandık. Böyle bir durumda üniversiteler eğitimlerine yine uzaktan devam edecekler. Uzaktan eğitim konusunda zayıf olan bir üniversiteye kaydolmak büyük bir fiyasko olur. Onun için lafa değil icraata bakın. Uzaktan eğitim veren üniversitlerin kullandığı yazılımları, kayıtları sorun, sorgulayın. Hangi yazılımları kullanıyorlar, nasıl bir arayüzü var, kalite nasıl, önceden hazırlanmış yani asenktron videoları var mı? Özetle uzaktan eğitimi hafife almayın dibine kadar sorun her şeyi.
Ya diğer konular?
• Kampüs seçmeyin okul seçin.
• Vakıf Üniversitelerinin reklamlarında kullandıkları argümanların ne kadar bilimsel ve içerikleri ile örtüştüğüne bakın. Palavra mı atıyorlar yoksa verdikleri eğitim hakkında bilgi mi sunuyorlar?
• Akademisyenleri yani hocaları iyi inceleyin. Üniversite demek akademisyen demek. Size dersi kampüsteki duvarlar değil, oradaki hocalar anlatacak bunu asla ama asla unutmayın.
• Üniversitelerin sosyal medyadaki varlıklarına bakın. Hangi platformlarda var. Nasıl bir sosyal medya kullanımı var. Mesela Youtube kanalları nasıl? İyi kullanıyorlar mı? Eğitimleri ile ilgili bilgi videoları var mı? Takipçileri nasıl?
• Üniversitelerin internet sitelerine bakın. Renkleri, kullandıkları grafiklerden tutun da içeriklerine kadar her şey onların kurumsal imajları hakkında önemli ipuçları verecek size.
• Üniversitelerin web sitelerinden ve Google’dan o üniversitelerin akademisyenlerine bakın. Ne kadar günceller? Yatıp uyuyorlar mı yoksa üretiyorlar mı?
• Üniversitelerin hocaları arasında sektörle içiçe olan hocalar var mı? Sektörden ünlü olan isim yapmış hocalar var mı? Yoksa dersleri sektörle alakası olmayan insanlar mı anlatıyor?
• Yurt imkanları, ders alacağınız binaların toplu taşıma araçlarına uzaklığı, okul binasının yanında ki otoparka bile bakın. Yani basit gözüken ama çok önemli olan detaylara bakın.
• Üniversite dijital dönüşüm yapıyor mu yoksa yerinde mi sayıyor?
• Üniversitenin bir uygulama imkanı sunan mekanı var mı? Bir web radyosu, bir televizyonu filan var mı? Öğrenci kulüplerine bakın sosyal faaliyetlerine bakın. Bahar şenlikleri başta olmak üzere tüm etkinliklerine bakın. Bölümünüz ve alanınız ne olursa olsun bakın. Çünkü bu konular üniversitelerin yatırımlarına ve para harcama motivasyonlarına birer örnektir.
• YÖK’ün yayınladığı “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu” unda çok ilginç veriler var. Bunlara bir göz atın. Mesela şu an üniversitelerde çalışan ve ders veren hocalarla ile ilgili beni dahi şaşırtan bir veri var bu raporda. Türkiye’de öğretim elemanı başına düşen yayın ortalaması 0,055! Yani 0,5 bile yani yarım bile değil. Size ders verecek hocaların kitapları var mı? Yayınlanmış makaleleri var mı? Buna mutlaka bakın.