TRİBÜNLERİN SOSYOLOJİSİ VE ÖZÜR*

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
İçinde yaşadığımız toplumu oluşturan fertlerin, birbirlerine olan yaklaşımlarındaki seviye ve üslup günden güne erozyona uğrayarak, günümüzde artık dibe vurmuş/vurmak üzeredir.

Bir klasik haline gelen “Dolmabahçe Stadı’nda Takım Elbise-Kravat Ve Fötr Şapka İle Maç Seyreden İnsanlar” tablosundan, bugün geldiğimiz yere bakınca gördüklerimizden hiç memnun değiliz. Fert başına düşen milli gelir, bugünkünün onda biri olmasına rağmen o yılların insanlarındaki zerafet ve toplumsal saygı adabına olan özen, ne yazık ki ancak böyle nostaljik başlangıçların konusu olabiliyor.

Profil

İçinde yaşadığımız toplumu oluşturan fertlerin, birbirlerine olan yaklaşımlarındaki seviye ve üslup günden güne erozyona uğrayarak, günümüzde artık dibe vurmuş/vurmak üzeredir. Spor seyirciliğinin ve tribünlerin de bundan etkilenmesi birkaç kat fazla olmaktadır. Gözlemlerimize göre; yurdumuzun hemen hemen tamamında, tribünlerimizdeki insan profili  (Basketbolun kendine has ve küçük miktarlardaki özel seyirci grubunu istisna edersek)  benzer özellikler göstermektedir; bu kitle özellikle gençlerden oluşmaktadır. Bu gençler ağırlıklı olarak ancak sekiz yıllık bir eğitim seviyesinde, birçoğu işsiz veya geçici işlerde, kanuni güvenceler olmadan ve SGK’sız çalışmakta, ortalama asgari ücret seviyesinde bir ücret kazanabilmekte ve büyük şehirlerde kentin kenar mahallelerinde/varoşlarda ikamet etmektedir. Fiilen herhangi bir spor yapma imkanları sınırlı olduğundan ancak halı saha ve mahalle maçlarında oynayarak aktive olabilmektedirler. Gözlemler sonucunda popüler kültür ürünleri olan mafyatik ve ağalık eksenli TV dizilerini takip ettikleri ve günlük spor gazetelerinden en az birisini ücret vererek veya bir arkadaşlarından okuyarak takip ettikleri ortaya çıkmıştır. Hemen hemen tamamının; sinema, tiyatro gibi diğer kültür ürünlerini takip etmedikleri belirlenmiştir.

Promil

Genel hatlarıyla bu özellikte bir genç kitlenin sosyalleşmesi için tek imkan, tuttukları futbol takımının veya yaşadıkları semtin/ilçenin/mahallenin futbol takımının maçlarında bulunmakla sınırlı olması trajiktir. İçinde bulundukları taraftar grubunun bir parçası olduklarını hissederek hayatlarına bir anlam yüklemekte ve ait oldukları renkdaşlığın getirdiği dayanışma ruhu ile topluca hareket etmektedirler. Bu gençlerin tamamı “Reis” olarak anılmak ve itibar görmek için grup içinde ajite hareketleri yapabilmekte ve bundan gurur duymaktadırlar. Modern zamanlarda Tribün Lideri olarak adlandırılan fakat kamuoyunun Amigo diye tabir ettiği kişilerin etrafında oluşan iç grupçuklar, spor kulübünün sağladığı imkan ve rantla beslenmekte, deplasmanlara gitmekte, seçilmiş kişi olduklarını hissetmektedirler. Tribünlerde, yasak olmasına rağmen sigara ve alkol tüketmekte bunu bir farklılık olarak lanse etmektedirler. Sınırlı da olsa sentetik uyuşturuculardan (bonzai) ve küçük miktarlarda ot/esrar tüketenlere de rastlanılmıştır. Daha küçük alt yaş grubu taraftarlar da bu zincire önce sigara, peşinden bira-şarap türü düşük alkollü içkiler ve nihayetinde sentetik veya bitkisel kökenli uyuşturucularla dahil oluyor ve ziyan olup gidiyorlar.

Beklenti

Emniyet kuvvetlerimizin önderliğinde, aile, okul ve çevresel bileşenlerin koordineli bir şekilde bu konuya eğilmesi ve bilimsel yaklaşımlarla, alternatif spor, kültür, sanat etkinliklerini erişilebilir ve özenilir hale getirilmesinin sağlanması, gelecek nesillerin kurtulması için başlangıç olacaktır. Bu da milletimizin özlemle beklediği bir şeydir.

Özür

Hafızamın bana oynadığı bir oyun sonucu salı günkü yazımda Cemil TURAN’ı merhum yapıvermişim. Efsane Cemil TURAN’dan ve sizlerden özür dilerim.