TRT'Yİ SATMAK O KADAR KOLAY MI?

Micheal KUYUCU 18 Haz 2018

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Son haftalarda gergin geçen seçim atmosferinde TRT'ye yönelik çok sert eleştirilere şahit oluyoruz. İlginç bir şekilde bazı parti başkanları TRT'yi bir hedef tahtası haline getirdiler. Kimisi TRT'yi kapatacağını söylüyor, kimisi satacağını. Elbette bu söylemlerin popülist söylemler olduğunu söyleyenlerin kendisi de biliyor.

Bu konu ile ilgili geçtiğimiz gün AK Parti Grup Başkan Vekili Prof.Dr. Naci Bostancı’ya da bir soru sordum. Tecrübeli siyasetçi ve akademisyen Bostancı da biraz şaşkındı. Bir kamu medyasının satılması ya da kapatılmasının mümkün olmadığını söyledi ve “Ben TRT’ye kızdım. TRT’yi satacağım. Çünkü beni göstermiyor” gibi sakat bir anlayış asla kabul edilemez. Kaldı ki TRT’ye bende bakıyorum, herkesi gösteriyor.” şeklinde cevap verdi.

‘LAF olsun diye’

Bir kamu medyasının kapatılması veya özelleştirilmesinin bir devlet için ne anlama geldiğini anlatacak kelime bile bulamıyorum. Türkiye’nin en yüksek makamına aday olay bir kişinin bunu söylemesi öfkeden başka hiçbir şeyle anlatılamaz. Eğitimli hedef kitle zaten kamu medyasının bir ülke için gerekliliğinin farkında olduğu için bu söze güler geçer, eğitimsiz hedef kitle ise “Bana ne kardeşim” der. TRT’yi kapatacağı için oy kullanacak bir kişi bile bulamazsınız. O zaman bu söz neden bir vaat olarak mı söylendi? Tabii ki hayır. Kim ne derse desin siyasilerin söylemlerinde biraz daha dikkat etmesi ve “Laf olsun diye” konuşmaması lazım. 

‘Benzeri yok’

Avrupa’da kamu yayıncılığının önemi çok büyüktür. Amerika yayıncılığa ticari olarak başlarken Avrupa kıtasında yayıncılık devlet kontrolünde kamu yayıncılığı olarak başladı. Ufkunu batıya çevireceğini söyleyen bir siyasetçinin kamu yayıncılığını bitirecek bir vaatte bulunarak “Ben TRT’yi satacağım” demesi kimse kusura bakmasın çok saçma. Bunun benzeri yok, sadece yakın geçmişte Avrupa’da sadece Yunanistan’da bir süreliğine kamu kanalı ERT kapatıldı. Bunun nedeni ise ülkede yaşanan ekonomik krizdi. Ülke yönetimi kamu yayıncılığını yeniden yapılandırmak için birkaç aylığına devlet kanalını kapattı ve yeniden yapılandırma sonrasında daha kaliteli bir içerikle faaliyete soktu. Bu olay bile dünyada gündem oldu. 

‘Dünyayla yarışır’

TRT’nin bu kadar sert eleştirilmesine bir anlam veremiyorum. TRT’nin eleştirilecek çok yönü var, evet. Belki radyolarının, TRT Müzik gibi bazı tematik kanallarının eleştirilecek bazı yönleri var ama TRT televizyonu gerek yayıncılık kalitesi ile gerekse teknik alt yapısı ile dünyayla yarışacak düzeyde. Eskiden reytinglere bile giremeyen TRT televizyonları artık reyting sıralamasına giriyor. Abdülhamid dizisi 2 sezondur başarılı bir şekilde gidiyor, Diriliş dizisi çok ciddi bir reyting rekoru kırdı. Benzer sözleri Seksenler dizisi içinde söylemek lazım. Televizyon alanında çok ciddi başarılara imza atan aynı zamanda TRT World’ün de kurucusu olan İbrahim Eren’in genel müdür olması ile beraber TRT televizyon alanında çok başarılı bir ivme yakaladı. Yakın geçmişte TRT World’ün “Sessiz Ölüm” adlı belgeseli İtalya’da “Uluslararası Araştırma Gazetecilik Ödülü” aldı.

Dünya Kupasında İlkler TRT’de

Rusya’da yapılan Dünya Kupasının resmi yayıncısı olan TRT, bu yıl maçların en iyi biçimde yayınlanması ile ilgili hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyor. 2018 FIFA Dünya Kupası ile TRT Spor kanalı başta olmak üzere kurumun televizyon dairesi canla başla çalışıyor. 56 futbol karşılaşmasını canlı yayınlayacak olan TRT, bu maçların çoğunu TRT 1’den yayınlayacak, buna ek olarak TRT 4K adlı kanaldan da dünyanın en gelişmiş TV yayıncılığı formatı olan 4K ile tüm maçları yayınlayacak. 

Kalabalık kadro

32 kişilik bir ekiple Rusya’ya gideceğini açıklayan TRT bu yıl ilginç bir teknolojik gelişmeye de imza atacak. TRT mobil aplikasyonundan bir ilki gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Dünya kupası maçlarını TRT mobil aplikasyonundan izlemek isteyenler maçları farklı kamera açılarından izleme fırsatı bulacak. Bu bence çok önemli bir konu. Televizyon yayıncılığının dijitalleştiği bir dünyada TRT’nin mobil yayıncılığa yatırım yaparak bunun uygulamasını Dünya Kupasında yapması hiç hafife alınacak bir konu değil. Bunun için TRT SPOR’un mobil uygulamasını cep telefonunuza indirip bu futbol şölenini dijital olarak da yaşayın.

Beyaz Show SOS Veriyor

Türkiye medyasının en büyük sıkıntısı gençlere fazla şans vermemesi. Tam yirmi yılı aşkın bir süre boyunca iki hatta üç nesil aynı adamın aynı konukları ve aynı esprilerle kendini nasıl tekrar ettiğini seyrettik.
Geçtiğimiz aylarda Aydın Doğan “Artık yoruldum” diyerek medya grubunu Demirören Grubuna sattı. Bu konu ile ilgili özellikle “Aydın Doğan’ın ‘helallik’ mevzusu ile ilgili ilerde çok şey yazacağım. Aldığım duyumlara göre Kanal D son dönemlerde çok ciddi zarar etmiş, hatta geçen seneyi 300 milyon zararda kapatmış. Bir dönemin en çok izlenen en çok kendisini yenileyen kanallarından biri olmasına rağmen bu özelliğini kaybetti. Bunu kaybetmesinde kötü yönetimin olduğu kadar hatır programlarına yer vermesinin de rolü büyük oldu. Örnek mi? Beyaz Show. Yıllardır aynı konukları evirip çevirip ağırlayan Beyaz’ın programı bu zararda rolü olmadı mı? Bence oldu. Bir dost meclisinde “Bu adamın programını ne zaman kaldıracak Kanal D?” diye bana sormuşlardı. Bende “O program, o kanal satılmadıkça yayından kalkmaz” demiştim. Kanal satıldı ve her rasyonel yatırımcı gibi yeni yönetim de bu kendisini tekrarlayan ve izleyicinin gözünde tüm popülerliğini yitiren programı kaldırdı. Bence gayet normal bir karar. Programın hiçbir kitlesi kalmadığı için kimse ne ağladı ne de Beyaz’ın arkasından ağıt yaktı. Şimdi TV dünyasındaki dedikodulara göre Beyaz izleyici kitlesinin profilinden dolayı ya muhalif yayınları ile dikkatleri çeken FOX TV’ye gidecek ya da Acun’la çalışacak. Acun bir dönemler ona “Gel çalışalım” demiş, ama “Beyaz Show’la değil, yeni bir projede” diye eklemiş. Yeni bir projede Beyaz başarılı olur mu? Size peşin söyleyeyim çok zor, peki Beyaz Show eski havasını bulur mu? O daha zor.

Nazan Öncel Kent Fest’e Sahne Alıyor

Uzun zamandır ortalıkta gözükmeyen Nazan Öncel Türkiye’nin ilk özel radyolarından Kent Fm’in gerçekleştireceği Kent Fest’te sahne alacak. Radyo piyasasının kötü günler yaşadığı bu günlerde Kent Fm hiçbir radyonun yapamadığını yapıyor ve bir Açıkhava festivali düzenliyor. 22 Haziran Cuma günü KüçükÇiftlik Bahçe’de gerçekleşecek Kent Fest’in ilk konukları yazdığı şarkılarla nice nesiller yetiştiren pop müziğin önemli isimlerinden Nazan Öncel, verdikleri uzun aradan sonra 2017 yılında yayımladıkları ‘Delinin Yıldızı’ albümleri ile sahnelere dönen Vega ve 70’ler, 80’ler ve sonrası eğlenceli repertuarı ile Circus olacak.

İbo’nun bir türlü bitmeyen albümü

İbrahim Tatlıses geçirdiği talihsiz kazadan sonra kamuoyundan uzaklaştı. Çok ciddi bir rahatsızlık geçiren duayen yorumcu ile ilgili yaklaşık dört yıldır albüm yaptı, albüm yapacak söylentilerini duyuyoruz. Bir yandan tedavisi süren Tatlıses’in albümü ciddi bir bilmeceye döndü. Ona yakın çevreler Tatlıses’in şarkı söylerken eskisi gibi tiz seslere çıkamadığını, şarkı söylemek için zamana ihtiyacı olduğunu söylerken, müzik şirketi ısrarlar altı ayda bir İbo’nun albümünün piyasaya çıkacağını söylüyor.
Ortaya çıkan bir şey yok
Özellikle son üç yılda nerdeyse üç ayda bir İbrahim Tatlıses albümü yayınlanıyor, ama bu sözde “yayınlanıyor” ortaya çıkan bir şey yok. Bunun altında ne var bilmiyorum, belli ki bir terslik var. En son Poll Production etiketi ile “Yaylalar” adlı türküsünü teklisi yayınlandı. Bu türkünün biri rap üç versiyonunu yayınlayan firma yakında İbrahm Tatlıses’in albümünün de yayınlanacağını söyledi.
Nereden baksanız altı yedi yıl oldu. Herkes onu özledi, İbrahim Tatlıses Türkiye’nin en renkli simalarından biri olduğu gibi en iyi yorumcularından biri. Müzik dünyası onun yokluğunu yaşıyor. Dilerim iyileşme süreci biter eskisi gibi bangır bangır şarkılarını seslendirir.

Goran Bregoviç 24 Haziran’da Antalya’da

Türkiye’de geniş bir hayran kitlesine sahip olan ve Emir Kusturica’nın Çingeneler Zamanı, Arizona Rüyası, Underground, Kara Kedi Ak Kedi gibi efsane filmlerinin hafızalardan silinmeyen müziklerine imza atan ve son albümü ‘Three Letters From Sarajevo’ da şehrin tarihi, farklı inançları, özel kimliği, füzyonları ve karmaşık paradokslarından esinlenen Goran Bregoviç 24 Haziran’da Antalya’da Port Nature Luxury Resort Hotel’de hayranlarıyla buluşacak.

Simge’nin Albümü Piyasada

Simge, uzun zamandır üzerinde çalıştığı ve birbirinden farklı 14 şarkının yer aldığı dopdolu yeni albümü ‘Ben Bazen’i müzikseverle buluşturdu. Simge: ‘Anlatacak çok şey ve söylenecek çok şarkı var. Müzik, uzun zamandır uyuyup uyandığım tek şey. 14 ayrı heyecan yaşıyorum ve bu tam tamına 4 yıllık bir emeğin meyvesi. Albümü dinleyiciler ile buluşturmak için çok heyecanlıyım.’ diyor. Simge iyi bir ses ve son dört yılda yıldızı parlayan yorumculardan biri bence bu albümde de kıvıracaktır.

Nihan Akın hem yazdı Hem Söyledi

İlk olarak 2006 yılında ‘Üzgünüm’ ve ‘Terk-i Diyar’ isimli şarkılarıyla tanınan Nihan Akın 2018 yazına ‘Duy Beni’ adlı şarkısı ile girdi. ‘Duy Beni’ isimli son single çalışmasında şarkının söz ve müziğini kendi yazan ‘Nihan Akın’ , bu projenin hem prodüktörlüğünü hem de klip yönetmenliğini üstlenerek bütün yeteneğini işine yansıttı. Nihan bence çok iyi bir ses ama kirlenmiş popüler müzik piyasasında hak ettiği yere gelemeyen bir ses.

Reha Ağabey Nükhet Duru’dan Helallik iste

“Acı var mı efendimmmm” desem aklınıza kim gelir?
Nükhet Duru geçtiğimiz günlerde kendine has üslubu ile bir dönemin fenomen reyting rekortmen anchormani Reha Muhtar’a olan kırgınlığını açıkladı. Nükhet Duru, Reha Muhtar’ın 2001 yılında yayınlanan “Bana Rağmen” adlı albümünün yayınlanmasının hemen ardından kendisi hakkında kasıtlı haberler yaparak bir yıl depresyona girmesine neden olduğunu ve bundan dolayı Reha Muhtar’a çok kırgın olduğunu söyledi.
Medya çok hassas bir alandır, istemeden kalp kırmak kolaydır. Nükhet Duru’nun o albümünü çok iyi hatırlıyorum, çok iyi bir albümdü, beğenilmişti. Ama albümün yayınlandığı günlerde Reha Muhtar , Nükhet Duru’nun babasını yayına çıkartarak Nükhet’i “Hayırsız kız olmakla suçlamıştı”. Nükhet ise “O dönem babam Alzaymırdı ne konuştuğunu bile bilmiyordu, ağlaya ağlaya izledim, bir sene içime kapandım” diyerek o günleri özetlemişti.
Habercilik ve reyting çok güzel bir şey ama yine de dikkatli olmak lazım, kalp kırılmışsa onarmak lazım. Yıllar geçmiş hala izi kalmış, bundan sonrasında bence Raha Muhtar’a düşen bir telefon açarak Nükhet Duru’nun gönlünü almak olur.