Vakıf Katılım web

Türk Ticaretine Anlam Katmak Gerek

Tahir DİNÇ 17 Eki 2017

Tahir DİNÇ
Tüm Yazıları

Son günlerde ticarete bakış açımız üzerine biraz yenilik çalışması yapılması gerektiğini düşünmeye başladım. Özellikle kendi ticari bakış açım üzerinde yenilik yaptığımı rahatlıkla belirtebilirim. Bir ürünü yurtdışından alıp, ülke içerisinde satmanın ülke ekonomisi ve ülke kalitesini artırmaya yönelik çokta bir faydasının olmadığını düşünmekteyim. Bu yüzden "YENİ FİKİR" araştırması içerisindeyim. 

Ülkemizin en büyük ihtiyacı olan bir ürün bulmak, üretmek ve bunu pazarlamaktır. Şimdi orjinal bir fikri bulup, patentini alıp, dünyaya satmak gerektiğini düşünüyorum. Bir süredir ne üretilir ve bu üretilen şeyi kim alır neden alır felsefesi üzerinedir.

Öncelikle en doğru hamlenin tüm insanların ortak ihtiyaçları neler felsefesidir. Bunlar;

- Elbise

- Ayakkabı

- Sosyal Statü Malzemeleri (Makyaj, vb)

- Yiyecek ve İçeçek

- Sağlık

Bu konular elbette artırılabilir tam olarak bu çerçeve de bir ürün üretmeli ve ilgili ürünle karşılaşan birisi bu ürünü satın almak istemelidir. Peki farklı ihtiyaç kategorilerini birleştirmek yani; elbise ile sağlığın birleştirilmesi gibi. Bu konuda yeni icatlar yapmamız şart. Bir üretim, doğru ürünü üretmek, üretilen ürünü ise dünyaya pazarlamak ciddi bir düşünme süreci isteyen doğru yatrımlar serisinin sonucudur. Burada ben neredeyse son günlerde hayata bakış açımı tamamen bunun üzerine kurdum diyebilirim. 

Bir elbise modeli sabit renklerle ve sabit modelle karşımıza gelmektedir. Örneğin; "Colins" ürettiği bir modeli genelde  veya  renk karmaşasında üretmekte ve ilgili şekilde satmaktadır. Öyle bir teknoloji geliştirilebilir ki İnternet ile entegreli web sitesi üzerinden model değişimi yapılan ve ilgili modelde ki ilgili parçaların renkleri üzerinde oynama gerçekleştirilebilen bir ürün. Bu aslında çok spestifike bir çalışma değil belki yapıldı belki yapılmak üzere. Fakat ticarette en doğru çalışma ve en tehlikesiz alan rekabetsiz alandır. Bunun içinde kimsenin yapmadığı bir ürünü yapmaktır. 

Mesela ülkemizde bir çok üretici telefon üretiyor. İlk ürettikleri telefon bir insanın bir insanla tanışması ilk izlenim gibidir. İlk ürettikleri telefon dünyanın en iyi telefonu değilse hiç üretmemeleri daha iyidir. Yani; 8 GB RAM, bilmem kaça kaç ekran ölçüleri ve yine bilmem kaç HD yapmıyorsan ve mevcut telefon donanım ve yazılım olarak dünya telefon literatürüne bir katkı sağlamıyorsa ciddi anlamda tarihe gömülmeye muhtaçtır. Yine örneğin; Vestel ürettiği ilk telefonda ekran kiliti kapalıyken "Vestel" diye seslendiğinde bu sesi tanıyıp sonraki komutu gerçekleştirebiliyorsa bu çok özel bir yazılım olurdu. "Vestel Kilit Aç" gibi bir komutun anlamını bilen bir telefon. Türkçe bir yığın asistan varken bunu telefon içerisine sıgdırmak ve kullanışlı hale getirmek ne kadar zor olabilir ki?

İnovasyon son günlerde ülkemizde çok popüler oldu ve eski bir çok kurum, kuruluş ve ürün günümüze uyarlandı. İnovasyon doğru bir hamledir ama yetersizdir. Asıl kazandıracak şey yepyeni bir oluşumdur. Ancak bunu gerçekleştirmek başarıyı getirir. Amerikanın 30 yıl önceki icatçı yapısına ulaşmak için bile oldukça uzağız. Bunu ancak mevcut mantaliteyi yenerek gerçekleştirebiliriz. Yani; Türkiye'de ki mevcut kurgu bir işe gir, uzun süre çalış çırak, kalfa, usta ol  ve kendi iş yerini 50 yaşında aç veya ustandan deval. Derken kişi yenilikçilik veya icat etme dönemine giremeden emeklilik. Bunun için gençlerin önünü açmak ve defalarca kez yaptğı işi batırsa bile içinde yenilik aşkı icat aşkı olanları desteklemek gereklidir.