TÜRKİYE'YE TÜRK DİASPORASINDAN BİR BAKIŞ

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Bu arkadaşımın adı Rabia Tuba Arslan. ABD- Kaliforniya'da yaşayan Rabia Hanım'dan izin alıp paylaştığım bu yazıları, Türkiye'nin yurt dışından ve birçok kişinin benzin istasyonunda çalışmaya bile râzı olarak gitmek istediği Amerika'dan nasıl göründüğüne bir örnek olarak okumanızı rica ediyorum.

Yeni yılın bu ilk gününde sizlere henüz şahsen tanışmadığım ama sosyal medyada yaptığı paylaşımlarıyla tanıyıp tâkip ettiğim ve paylaşımlarının çoğunu beğendiğim bir Faceboook arkadaşımın birbiriyle alâkalı olduğunu düşündüğüm iki paylaşımını aktarmak istiyorum.

Bu arkadaşımın adı Rabia Tuba Arslan. ABD- Kaliforniya’da yaşayan Rabia Hanım’dan izin alıp paylaştığım bu yazıları, Türkiye’nin yurt dışından ve birçok kişinin benzin istasyonunda çalışmaya bile râzı olarak gitmek istediği Amerika’dan nasıl göründüğüne bir örnek olarak okumanızı rica ediyorum. ABD’de eyâletler arasında ekonomik seviyesi en yüksek olan Kaliforniya’da yaşayan şöyle diyor Rabia Tuba Arslan:

Nirvana ve şövalyelik, Türkler için sıradan bir durum

“Biz, biraz zâyi edilmiş ve hâlâ iyi niyetli insanlar yüzdesi yüksek bir topluluğuz... Herkes hüzünlü...

Şöyle ki, Türkiye’de hiç tanımadığın birisi hâlâ elinden tutabiliyor. Simit satarak hayatını kazanan çocuk, aç gördüğü kişiye bedava simit verebiliyor. Bu çok önemli. Bütün dünya buna “Nirvana” diyor.

Budistlerin Hristiyanların ancak rahipleri ve rahibeleri bunu yapabiliyor! Bizim “alelâlde” insanımız Nirvana'da yaşıyor.

Nirvana, kendini başkasının ardına koyabilecek kadar “hiç” hissedebilmektir! Sırf o iyi hissedebilsin, diye. Müslüman Türk Nirvana'da. Tüm bu kötü giden enflasyona rağmen; kendiliğinden, elindekini avucundakini verebilme hâli!

Batı dünyâsında "şövalyelik" diye adlandırılan bir tavır vardır. Bu, insanın kendi içinden gelen, çıkarsız bir vericilik tavrıdır. Bu, Batı’da çok olmayan bir insan hâlidir! O yüzden “şövalye tavrı” denir! Şövalyelik kadar zengin ve adanmış olman gerekir yardım edebilmek için. Ama bizim ülkemizde, her yerde görebilirsin, her şeye rağmen.

Bence kadın veya erkek, her şeye rağmen, hâlâ güzel bir yüzdemiz var böyle.

Mesela erkekler, hiç tanımadığı kadına bile, yeri gelir, para ödetmez (amaçlı da olabilir!). Kadına, çocuğa, düşküne analık-babalık yapar. Türk'ün “alfa” erkeği şövalye kıvamındadır. Üç kuruş kazansa da, içinden geldiği için, o üç kuruş ile şövalyelik yapar.

Tekrar edeyim, bu tavır, Avrupa'da ve ABD'de bir şövalyelik tavrı olarak adlandırılır. Ve aslında hiçbir erkekte yoktur. Alışkanlıkları da yoktur. Bunu "enâyilik" olarak algılarlar. Cinsel veya başka bir maddî çıkarları olmayan bayanlara bir şey ısmarlamazlar! Bu, çağdaş Batı kültürüdür.

Kötülemek için söylemiyorum ama genel bir yüzdeden bahsediyorum. Tabii ki, her yerde her çeşit insan mevcut!

Amerika'da tek başınasındır

Geçen gün, daha yeni tanıştığım bir Amerikalı ve ondan önce başkaları da bundan bahsetmişti: Amerika'da tek başınasındır. Sorununu kendin çözersin. Amerika'da yaşlılara iyi davranmıyorlar. Burada ciddî oranlarda pedofili var. Çocuklar da birer araç. 

Burada kiliseler, cemaatler size çok yardımcı olur. "Gerçek" kapitalizm insanı böyle dert sâhibi yapabiliyor, demek ki...

Müslüman kültürü almış, Türk-Osmanlı kültürü almış Türkiyeli ve Türkiye, yabancılar için maddî mânevi bir cennet!

Cennetlik duygusal insanlık hâlimizi, ekonomik endişelerle zâyi etmeye çalışıyorlar. Zâten insanlık fakirlikte ve düşkünlükten belli olur.

"Hep biz mi insanlık endişesi duyacağız, biraz da zenginler duysun" diyenimiz de yok mu? Bunu söylemekte hakkımız.”

Rabia Tuba Arslan, başka bir paylaşımında Türkiye’de genç kuşağın – popüler adıyla Z Kuşağı’nın – iktidar ve muhalefete yaklaşımını yurt dışından şöyle gördüğünü yazıyor:

Z Kuşağının siyâsî görüşü

Türkiye'deki Z kuşağı tam bir "Lost In translation" vakası... Genel olgular, olanlar ve bunları algılamaları içinde kaybolmuş, geçmişi bilmiyor, geçmişteki vehâmetin derecesini bugün ile ölçüyor. Pardon, “ölçüyor” dedim; ölçmüyor. Ölçme ve değerlendirmeye dâir, hiçbir şey yok. Halbuki, durumlar hiç aynı değildi, şahısların yüzde 80'i aynı kalmış olmasına rağmen...

Hep, “20 senedir Erdoğan var” diyorlar, ama, “20 senedir aynı muhalefet var” demiyorlar! Sanki Mansur Yavaş ve İmamoğlu 20 senedir yok muydu? Bu kuşak, kimin kim ve ne olduğunu bilmiyor. Âilesi, kendi düşman algı ve tavırlarıyla beyinlerini yıkamış.

Okumuyor, öğrenmiyor, dedikodulardan besleniyor. Kendisini dev aynasında görüyor. Tâcizi, yalan haberi siyâsî sohbet sanıyor. Büyükleri de böyle şark kurnazı sohbet ederdi. Büyük ihtimâlle onlardan almış. Yâni, bunların ebeveynleri de aynen kendilerinin olduğu Z Kuşağı kıvamındaydı aslında. Z Kuşağı dediğime bakmayın; herkes öyle diyor diye dedim. Yoksa şimdiki jenerasyon da diyebilirdim. Bu zavallı kuşak Ekremus'u seçmiş durumda, hem de çok harâretle!”

***

Türkçemizde tarafsız eleştiri anlamına gelen “nalına da mıhına da” diye bir tâbir vardır. Bu tavrıyla yorumlar yapan Rabia Tuba Arslan’ı tâkip etmenizi tavsiye ederim.

yok mu?

VAR!...

Bildigim musluman Turk bagiscilar var; gercek anlamda "trilyonlar" bagisliyorlar vakıflara ve bu vakıflar, Turkiye ve dunya'yi doyuruyor....

Uc tane Ataturkcu, basi aciklik mecburiyeti ile size egitim destegi veren Cagdas Yasami destekleme derneği