UFUK YILDIRIM POPTAN SIKILANLARA 'YAŞASIN ARABESK' DEDİ

Micheal KUYUCU 23 Şub 2020

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Ufuk Yıldırım'la YouTube'dan RAP müziğine kadar her şeyi konuştuk.

O Türkiye’de patlayan ilk RAP albümünün yaratıcılarından biri. Yakaladığı satış rekorlarına kimse daha ulaşamadı. RAP müziği de yaptı, pop müziği de üretti, alaturka da. Şimdi “Yaşasın Arabesk” adlı albümde geçmişin sevilen hitlerini cover’ladı ve bu şarkıları damar arabesk düzenlemelerle yorumladı. Bu albümde yer alan on iki şarkıyı da CD olarak yayınlamadı. Dijital albüm olarak yayınladı. Ufuk Yıldırım’la YouTube’dan RAP müziğine kadar her şeyi konuştuk.

“Arap yarımadasına giren ilk aranjörlerden biriyim”

Yaklaşık 13-14 yıldan Kültür Bakanlığı’nın topluluklarında görev yapıyorum yani devlet sanatçısıyım aslında. Son 2-3 yıldır aşağı yukarı İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu’nda görev yapıyorum. Bundan 10 yıl öncesine kadar hatta 8 yıl öncesine kadar işte Ortadoğu’da çıkan albümlerin aranjmanlarını yapıyordum. Ortadoğu’ya ilk giren aranjörlerden bir tanesiyim. Oraya çok aranjman yaptım, haftada üç dört şarkı hazırlayıp Arap yarımadasına yolluyordum. Orada yayınlanıyordu şarkılar. Burada kaydediyorduk, aranjmanları burada yapıyordum, burada canlılarını çaldırıyordum sonra o şarkılar direkt orta doğuya gidiyordu, Fransa’da da miksleniyordu diye biliyorum. Bütün Arap ülkelerinin popüler sanatçılarına aranjörlük yaptım.

“Pop müzik aslında arabesktir”

Türkiye’de aslında pop müzik arabesktir diyebiliriz. O yıllardan beri hatta öncesinden beri yaptığımız işler pop müzik diye nitelendirdiğimiz işler aslında Türkçe sözlü hafif batı müziği şarkıları. 90’lar zaten öyleydi bugünlerde bile Türkçe sözlü yazılmış her parçanın melodik yapısı bakın arabesk. “Ufuk Yıldırım Yaşasın Arabesk” albümü de aslında bunun bir ispatıdır.  1990’lı yıllarda meşhur olmuş o dönemlerde hit olmuş 100 tane parçanın arasından 12 tane parçayı seçtik. Bu proje çok değerli prodüktörüm Umut Kuzey’in fikridir bu, oradan cımbızla 12 tane parça seçtik ve “Ufuk Yıldırım Yaşasın Arabesk” albümü çıktı. Albümde akıllarda pop şarkısı olarak kalan “Beni Sana Hapsettin”, “Çabuk Gel Annem”, “Çok Özlüyorum Seni”, “Devlerin Aşkı”, “Tükeneceğiz”, “Kurşuni Renkler”, “Gönül Sayfam”, “Sakıncalı”, “Yaz Yağmuru” gibi şarkılar var.

“Dijital müzik CD’den daha iyi”

Biz eskiden CD alıyorduk, o aldığımız CD’ler yaklaşık 7-8 sene sonra küfleniyordu, yıpranıyordu, çiziliyordu, çalmıyordu, atlıyordu. Halbuki şu anda bütün dijital platformlarda varız. Atıyorum bir iTunes’ten albüm satın aldığınızda ömrümüzün sonuna kadar cep telefonumuzda kalabiliyor. İstediğimiz zaman istediğimiz her an nerede olursak olalım bu parçaları bu albümü dinleyebiliyoruz. Bence bu çok daha doğru oldu çünkü zaten CD’ler satmıyor. Prodüktörümle konuştuk 1000 tane falan long play basmak istiyoruz. Çünkü aslında yaptığımız şey bir nostalji bir cover albümü yaptık.

“Kayahan benim ikinci babamdır”

Kayahan Abi. Çünkü hayatımdaki ilk profesyonel müzik yaşantımı sahnede Kayahan Abi’ye çalarak başladım on bir yaşındaydım. 11 yaşında Kayahan Abi’yle çalışmaya başladım, o benim ikinci okulumdu. Hem ikinci babam hem ikinci okulum oldu. Sadece 90’ların değil 2000’lerin efsane ismidir Kayahan Abi, ondan bir beste okumam gerekiyordu ve “Gönül Sayfam”ı seçtim.  Gönül Sayfam’da sahnede Kayahan Abi’ye akordeon çalardım o yüzden ondan bir parça okumak istedim

“Bol Vitamin Türkiye’nin ilk RAP albümüdür”

Biz “Bol Vitamin” diye bir albüm yaptık 1990 senesinde. Daha sonra ilk solo kariyerimde   1994 senesinde “Çabuk Gel Annem Beni Yalvartma” albümüyle çıktım, sonra ben her sene albüm yapanlardan birisi olmadım. İki sene sonra “Tutkunum” adlı albümümü yaptım.  Rock’ın ilk çıkışı aslında Amerika’dır, tam tamına Amerikan sound’larına uygun bir şekilde aranjmanlarla yapılmış Türkiye’deki tek albümdür “Tutkunum” albümü. Biraz erken yapılmıştır, insanlar anlayamadı. Bir ürünün reklam müziği oldu aynı zamanda, belki orada çok bilindi, ama o albümde çok daha özel bir sürü parça vardı.

“İlk klibi “Bebeğim”e çektik”

“Bebeğim” albümün ilk klip şarkısı oldu, hani derler ya mesela 12 parçalık bir albümde bir parça mutlaka bir parçanın önüne geçer, bu albümde öyle bir şey mümkün değil. Çünkü bu parçaların her biri yan yana yarışmıyor. Yani bu parçalar zaten kendini ispatlamış parçalar, hepsi şeref kürsüsünde yan yana yürüyorlar ama hani bir tanesine klip çekmemiz gerekiyordu o da dedik ki bir Ufuk Yıldırım – Ercan Saatçi bestesi olsun ve “Bebeğim” oldu. Dinleyicilerimizden, izleyicilerimizden ricam şudur ki; bu albümdeki sadece klip parçasını veyahut da bir iki tane parçayı değil albümdeki 12 parçayı da mutlaka en az bir kere dinlesinler. Ve eminim ki ciğerlerine, ruhlarına, gönüllerine o dönemde yaşamış insanların mutlaka ve mutlaka en az iki şarkı dokunacaktır.

“Albümü İbrahim Tatlıses’in müzik yönetmeni yönetti”

Albümün düzenlemelerine ben hiç karışmadım, hayatımda ilk defa bir albümüme hiç karışmadım. Sennur Güzelel sevgili yönetmenim, değerli üstadımız, büyük abimiz, onunla oturduk masaya dedim ki “abi ben arabesk albümü yapacağım”, “tamam” dedi. “Abi” dedim “bu işin yönetmenliğini senin yapmanı istiyorum”, “neden?” dedi, “abi arabeskin kralına” dedim “en az 10-12 tane albüm yönetmenliği yaptın”. İbrahim Tatlıses’in albümlerinin yönetmenidir aynı zamanda. “Abi farz et ki İbrahim Abi’ye albüm yapıyorsun. Bu albümü de aynı şekilde düşünüp yaparsan çok mutlu olurum” ki öyle oldu zaten.

“Bol Vitamin albümü 2 milyon 400 bin sattı”

Şimdi yeni rapçilerimiz çıktı, bana soruyorlar diyorlar ki “ne diyorsunuz bu rap yine moda oldu”. Bana niye soruyorsunuz abi biz Türkiye’de ilk rap yapan adamlarız zaten yani. 1990 senesinde ilk rap yapan yani hatta işte absürt komedi diye geçiyor aslında, birazcık da isyanı anlatan, komediyle birlikte hicivle birlikte aslında isyanlarımızı anlatan bir albümdü “Bol Vitamin” albümü. O yüzden diyorum bana sormayın, şu anda da tekrar o gündeme geldi ama işte o zamanlar sıkıntı yaşamıyorduk biz, teliflerle ilgili derdimiz yoktu mesela atıyorum “You Can’t Touch This”i kimseye sormadan aldık, “Dokundur” diye kullandık. O albüm 2 milyon 400 bin sattı.

“YouTube artık büyük bir saçmalık haline geldi”

Youtube mesela büyük bir saçmalık haline geldi, Allah’tan şimdi düzeltildi. Çok komik komik şeyler var yani anlatabiliyor muyum? Yani atıyorum hatta isim de söylerim bundan hiç çekinmem Aleyna Tilki’nin klibine giriyorsunuz 170 milyon falan tıklanmış, 80 milyon Türkiye’de 170 milyon tıklanmış. Kaldı ki normalde aynı IP’den 10 kere dinleseniz sadece 1 tane görüntüleme yazar. Michael Jackson “Thriller” yazıyorsun 85 milyon tıklanma çıkıyor. Bu albümü dünyada herkes biliyor ama ne hikmetse Aleyna Tilki 170 milyon. Bunlar artık komik bir hal almıştı, şimdi düzelttiler galiba.

“Radyolar yeni şarkıları YouTube tıklanması yoksa çalmıyorlar”

Bundan 2-3 sene önce yeni bir arkadaşımız albüm yaptı. Konuşuyor benimle “abi ne yapmam lazım falan filan abi radyolar niye çalmıyor?” Arıyoruz soruyoruz diyoruz ki “ya kardeşim niçin çalmıyorsunuz bu yeni bir parça”, cevap şöyle: “Abi önce bir görelim bakalım Youtube’de bir tıklansın”. Ben diyorum ki “abi siz çalmazsanız bu Youtube’da nasıl tıklanacak?”. Şimdi tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan çıkar gibi bir hal aldı, bunlar çok komik.

İlk 500’de sadece 1 tane üniversitemiz var

Academic Ranking of World  Universities (ARWU) geleneksel olarak gerçekleştirdiği “En iyi 500 Üniversite” sıralamasını açıkladı. Listede Türkiye’den sadece İstanbul Üniversitesi yer aldı. Bu listede Suudi Arabistan’dan dört, Güney Afrika’dan beş üniversite yer aldı. Türkiye’nin bu listeye sadece tek bir üniversitesiyle girmesi vahim bir durum. Listede İran’ın üç, Polonya’nın iki, Yunanistan’ın iki üniversitesi varken Vakıf Üniversiteleri ile beraber milyonlarca gence eğitim veren ve aynı zamanda çok ciddi bir pazar haline gelen Türkiye yüksek öğretimde bir kez daha sınıfta kaldı. Bu aslında nicel büyümenin sonuçları. Biz hep “şu kadar, bu kadar” gibi laflarla ifade ediyoruz başarılarımızı. İş niteliği geldi mi böyle sıfır çekiyoruz. Bu yüksek öğretim meselesine bir şeyler yapılması lazım. Üniversiteler bilim yuvası değil, gençlerin orada harcadığı zamana bile bazen acıyorum.

O Ses Türkiye’nin Kürtçe şarkısı

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin jürilerine para kazandırmaktan başka hiçbir müzikal hayrı olmayan “O Ses Türkiye” yarışması final yaptı. Yarışmanın bu sezonundan akılda kalan en önemli şey, Hayri Kasaç adlı yarışmacının seslendirdiği ve annesi ile Türkiye’ye armağan ettiği Kürtçe ninni oldu. Neden oldu? Çünkü Acun “O Ses Türkiye”de Kürtçe şarkının söylenmesine izin vermiyordu. Hatta 2011 yılında bir de açıklama yapmış ve “Bizim programımız eğlence odaklı birçok tartışma konusu olan şeyden uzak kalmamız gerekiyor.” demişti. Şimdi acaba hangi dağda kurt öldü de eğlence programı Kürtçe şarkıya izin verdi? Acaba reyting kaygısı mı? Buna bu ne perhiz ne lahana turşusu demezler mi? Acun siyaseti iyi biliyor. Siyasete karışmadan siyaset yapıyor ve güzel yırtıyor. Örnek bir “iletişim stratejisti”.

RTÜK’ün tartışmalı radyo araştırması

Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK)’ün gerçekleştirdiği Radyo Dinleme Eğilimleri Araştırmasında, kadınların çoğunlukla cep telefonunu, erkeklerin ise araç radyosunu kullandığı açıkladı. Araştırmaya göre, radyo denilince aklına ilk olarak "haber" gelenlerin yüzde 57'si erkek, "nostalji" gelenlerin yüzde 55'i ise kadınlar olmuş. Radyolar aslında nerdeyse hiç haber programı yayınlamıyor, erkekler neden “haber” dedi anlamadım. Bir diğer bana farklı gelen şey ise araştırmaya göre kadınlar radyodan daha çok pop müziği dinlerken, erkekler halk müziği dinliyormuş. Yahu Türkiye’de yayın yapan radyoların yüzde 95’i pop çalıyor. Bu erkekler uzaydan gelen radyo sinyallerini mi dinliyor anlamadım. Halk müziği yayını yapan radyoların sayısı üç, dört tane. Onlarda can çekişiyor. Araştırmada Türk insanının günde ortalama 1 saat 43 dakika radyo dinlediği verisi ortaya çıkmış. Ne diyelim aklınızda olsun.