UKRAYNA MÜLTECİ KRİZİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Tuğba PUSA 15 Mar 2022

Tuğba PUSA
Tüm Yazıları
Batı medyası, Rusya'nın Suriye'de ve Çeçenistan'da yaptığı katliamlara gözlerini kapatmışken aynısını Ukraynalılara yaptığında bir anda seslerinin daha çok çıkması, mülteci haklarına daha hassasiyetle yaklaşmaları, kendi sınırlarındaki bir savaşa daha çok duyarlı olmaları bu sefer kendi güvenlikleri de söz konusu olduğundan anlaşılabilir fakat ahlaki değildir.

24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri saldırı, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en hızlı büyüyen mülteci krizi olarak nitelendiriliyor. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü’ne göre sadece iki hafta içinde 2.5 milyondan fazla mülteci Ukrayna’dan kaçmak zorunda kalırken, ülke içinde 2 milyon kişi de yerinden edildi.

Batı medyası, Rusya’nın Suriye’de ve Çeçenistan’da yaptığı katliamlara gözlerini kapatmışken aynısını Ukraynalılara yaptığında bir anda seslerinin daha çok çıkması, mülteci haklarına daha hassasiyetle yaklaşmaları, kendi sınırlarındaki bir savaşa daha çok duyarlı olmaları bu sefer kendi güvenlikleri de söz konusu olduğundan anlaşılabilir fakat ahlaki değildir.

Mülteciler arasındaki fark

Suriyeli ve Ukraynalılar arasındaki farkla ilgili en çarpıcı açıklamayı Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov yaptı. Ukraynalı mültecileri “eğitimli, vasıflı ve akıllı” olarak niteleyen Petkov, “Burada alışık olduğumuz ve ne yapacağımızı bilmediğimiz geçmişi belirsiz insanların yer aldığı mülteci dalgası yok.” (1) diyerek ülkesinin mültecilere bakışını açıklamıştır.  

Bir mülteci hangi ülkeden olursa olsun mültecidir

Batı nezdinde öldürülmemeyi hak etmek için Avrupalılara benzemek, eğitimli, akıllı, sarışın ve mavi gözlü mü olmak gerekiyor?

Yabancı düşmanlığının temelinde yatan şey: Irkçılık

 Irkçılığın hem Avrupa’da hem de ABD’de derin bir tarihi geçmişi vardır. Irkçılık, emperyalizmle eş zamanlı yürütülen sömürgeciliği meşrulaştırmak için oluşturdukları bir ideolojidir. Orta Doğu’daki, Afrika’daki, Hint kıtasındaki, Amerika kıtasındaki yerel halkların sömürülmesi, köleleştirilmesini meşrulaştıracak ideoloji ırkçılıktır. Dünyada bazı halkların az gelişmiş olduğunu ve bu sebeple dünyada üstün ve alt ırkların olduğunu savunan bir düşüncedir. Genetik bilimine göre, insanlar arasında ırk denilen şey yoktur. Biyolojik olarak insan topluluklarının arasında herhangi bir ayrım söz konusu değildir. 1980’li yıllarda biyolojik ırkçılık yerini kültürel ırkçılığa bırakmıştır. Bu sefer de bazı kültürlerin geri ya da ileri olduğuna dair bir söylem başlamıştır. Ayrımcılık bu söylem üzerinde meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. İslamofobi de kültürel bir ırkçılıktır.

Boşnaklar da sarışın ve mavi gözlü ama 90’lı yıllarda soykırıma tabii tutulurken Avrupalılar bu kadar endişe duymuş mudur? Bosna soykırımı da Avrupa’da yaşanan bir insan hakları ihlaliydi fakat bu kadar ses getirmemelerinin sebebi sanırım Müslüman olmalarıydı.

İslamofobi üzerinden mülteci düşmanlığı

Batı toplumlarında İslam korkusu üzerinden büyük bir mülteci düşmanlığı oluşturulmuştur. Sınırlara teller örülürken, Yunanistan’da ve İtalya’da mültecilerin botları batırılmıştır. Mültecilere karşı tutumları böyleyken kendi sınırlarında çıkan bir savaşta kapılarını Ukraynalı mültecilerine hızla açtığını görmekteyiz. Yunanistan, sınırlarında mültecilerini boğan, Ege denizlerinde mülteci botlarını batıran, insanları denize atan bir devlettir. Aynı Yunanistan şimdi Ukrayna’dan mülteci alabileceğini açıklamaktadır. Bu ülkelerin mültecilere karşı tutumlarındaki farklılığın temelinde nasıl bir ırkçılık olduğu tüm dünyanın gözleri önünde anlaşılmıştır.

(1)    https://www.washingtonpost.com/world/europe-welcomes-ukrainian-refugees--others-not-so-much/2022/02/28/96981546-9867-11ec-9987-9dceee62a3f6_story.html