YALAN RÜZGARI

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Anlaşılıyor ki "kara göründü".

Cahilin birisi “Kurban” konusu hakkında ahkam kesiyormuş; “”çocuğu olmayan Hz Davut: “ Ey Allahım, bana bir kız çocuğu lütfedersen onu sana kurban edeceğim” demiş. Duası kabul olunan Davut Peygamber kızının adını Ayşe koymuş. Gel zaman, git zaman çocuğun kurban edileceği vakit gelmiş, Hz Davut tam kızı Ayşe’yi yatırıp kurban edeceği sırada Azrail Meleği göklerden bir keçi ile çıkagelmiş ve “kızı bırak bunu kurban et Ey Davut” demiş. Dinleyenlerden birisi artık dayanamamış ve “ yahu bunun neresini düzelteyim, Hz. Davut değil, Hz İbrahim, kız değil erkek, keçi değil koç, Ayşe değil İsmail, Azrail değil Cebrail” demiş.””

Çarşamba gecesi NTV Stüdyolarında Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım DEMİRÖREN’i dinlerken, nedense bu fıkra geldi aklımıza. Medyanın “ağır top”larının karşısında rahat olmaya çalışan Federasyon Başkanı, ilan edilmemiş bir Genel Kurul öncesi adaylık için nabız yoklama gayreti içinde gibiydi.

Sezonun ikinci yarısının başlamasıyla birlikte yaşanan gelişmeler ve kamuoyunun bunlara verdiği tepki, her ne kadar “ben bir kulüp başkanına cevap vermeye çıkmadım” dese de Yıldırım Başkan’ı tedirgin etmiş görünüyor. Fatih Hoca’nın maaşı ile Guus HİDDİNK’in maliyetini mukayese etmesi, Beşiktaş’tan alacağı hakkındaki itiraz/itirafları, Arda TURAN – Fatih TERİM- Emre BELÖZOĞLU üçgeninde yaşananlar hakkında dile getirdikleri cevaptan çok yeni sorular doğmasına yol açar nitelikteydi.

Birkaç hafta önce Şehit ve Gazi Polislerimiz için Emniyet Genel Müdürlüğüne 3 Milyon TL bağışta bulunan Futbol Federasyonumuz ve Yıldırım Başkan, ne hikmetse o gün Ankara’da Sn. Cumhurbaşkanı ve Sn. Başbakan’la görüşemedikleri gibi ne de İçişleri Bakanı tarafından kabul edildiler. Spor Bakanımız Akif Ç. KILIÇ ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Betül Hanımefendi de olmasa bu ziyaret tam bir turistik seyahata dönecekti.

Anlaşılıyor ki “kara göründü”. 3 Temmuz sürecini takip eden fırtınalı günlerde, açık denizlerde gemiyi batırmadan yüzdürecek kimse bulunamayınca “emanet” bu işe en müsait olan Yıldırım DEMİRÖREN’e tevdi edilmişti. Aradan geçen zaman içinde 15 Temmuz yaşanıp neyin ne olduğu ortaya çıkınca, mahkeme kararları vs de bu konunun hukuki tarafını belgeleyince, OHAL’e gerek kalmamış, normale dönüş kararı verilmiş olabilir. 

Merhum Hasan DOĞAN’ın TFF Başkanı olmasıyla başlatılan Türk Futbolunun Restorasyonu Projesi, öngörülemeyen; vefat, 3 Temmuz, komplo gibi olaylarla kesintiye uğrasa da Devlet Ajandasının üst sıralarındaki yerini koruduğu anlaşılıyor. Futbolun ne kadar önemli bir “Milli Birlik-Beraberlik” konusu olduğu ve sağlıklı bir yapı içinde, adil bir yönetim tarafından sevk ve idare edilmesi gereğinden hareketle Devlet Aklı’nın devrede olduğunu görüyor ve müsterih oluyoruz. 

Bütün bileşenleri ile kuşatıcı ve kucaklayıcı bir yapı içinde, geleceğe daha güvenle bakmak mümkün olacaktır. İyi bir hafta sonu geçirmenizi dilerim.