​YAZ SPOR OKULLARI

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Okulların tatile girmesiyle bir grup anne-baba da (ki; biz bunlara beyaz yakalı ebeveynler diyoruz) tatlı bir telâşe başlar.

Okulların tatile girmesiyle bir grup anne-baba da (ki; biz bunlara beyaz yakalı ebeveynler diyoruz) tatlı bir telâşe başlar. Evlatlarının yaz tatili boyunca hem dinlenmesini, hem de eğlenerek meşgul olmasını sağlayacak bir sistem arayışına girişirler dört koldan. Eş dosttan aldıkları tavsiyeleri internetten check ederler bir yandan, diğer yandan gönül verdikleri spor/futbol kulübünün semtlerinde yaz spor okulu olup olmadığını öğrenmeye çalışırlar. Gider tesisleri görürler bizzat, içleri rahat etsin diye. Sonunda da ücretiydi, servisiydi, yemeğiydi, forması, şortu, eşofmanıydı derken yüklüce bir hafifleme gelir bütçelerine ama ne yapsınlar, göz bebekleri için her şey feda olsundur!

Çocuklar da bu yeni çevreyi ve ortamı ilk günler biraz çekingence karşılasalar da sonra kapılır giderler yoğun tempo içinde aktivite seline bir kenarından.

Futbol, basketbol, atletizm, yüzme bu sıralarda en revaçta olan spor dalları Yaz Spor Okulları için. Siz hiç gördünüz mü boks veya halterle ilgili bir Yaz Spor Okulu faaliyeti yapıldığını? 

Milli Eğitim Bakanlığımıza ve Spor Bakanlığımıza yoğun gündemlerine rağmen bu konuda da önemli görevler düşüyor. Dernekler Kanunu’nun spor kulüplerimize sağladığı engin rahatlık ve sorumsuzluktan istifade eden küçüklü-büyüklü tüm Yaz Spor Okulları bağlı oldukları yönetmeliklerin ve kamu otoritesinin gevşek tutumu sebebiyle bir başıboşluk içerisindedir.

Hem yerel yönetimlerin hem de spor kulüplerinin Yaz Spor Okulları için uyulması zaruri bir spor politikası ve temel spor eğitimi müfredatının olmayışı, harcanan çabaların ve evlatlarımızın döktükleri terlerin çoğunlukla boşa gitmesine yol açmaktadır. Bu konuya bütüncül yaklaşamadığımız için elimizdeki genç nüfusu beceri ve kapasitesine göre yönlendirmekten uzak kalmaktayız. Futbola yeteneği olmayan bir evladımıza, -pekalâ basketbolda başarılı olabilecekken- boşuna futbol idmanı yaptırıyor ve hem emeğini hem de ailesinin imkanlarını zayi ediyoruz.

Milli Eğitim politikalarımızla, Milli Spor politikalarımızı koordine edemediğimiz ve okullarımızla, spor eğitimi arasında koordine ve geçişmeye zemin hazırlayacak bir bakış açısından uzak olduğumuz için elimizdeki malzemeyi-insan kaynağını- verimli kullanamıyoruz. Nüfusu bizden çok çok daha az olmakla birlikte (bu aralar sıkça gündemde olan) Belçika ve İzlanda modellerinin başarısı bu koordinasyon ve sinerjiye bağlıdır. Ellerindeki kısıtlı sera mahsulü malzemeden yetenekli aşçılar ve organize bir tarım-mutfak iş birliği ile çok daha kaliteli yemekler yapabilen bu Avrupalı Dostlarımızın yanında biz; gözalabildiğine geniş tarlalardan ve organik imkânlarla yetiştirdiğimiz envai çeşit sebze meyveden masaya koyacak, misafire ikram edecek bir çorba bile çıkaramıyoruz ne yazık!

Yaz Spor Okulları ve onlara ait problemler buz dağının ancak görünen yüzü kadar yer işgal ediyor gündemimizde. Aslında çok daha büyük konular var çözüm bekleyen spor ve spor eğitimine dair.

Cumhuriyet Hükümetlerinin en yakışıklı Spor Bakanlarından Akif Çağatay KILIÇ’ın görevi Yeni Spor Bakanı Osman Aşkın BAK’a devrettiği şu günlerde, hazır Milli Eğitim Bakanı İsmat YILMAZ da okul müfredatlarının düzenlenmesi ile meşgulken bu konuya bir el atsalar, geleceğe daha güvenle bakardık millet olarak.

İyi bir hafta sonu diliyorum.