Modern dünyanın tehditlerine maruz kalan aile hızla daralıyor, küçülüyor ve dağılıyor.
Buenos Aires'te yapılan G20 zirvesinde sahneye çıkan liderlerin hal dilleri, bedenleriyle zihinleri arasındaki gerilimi yansıtıyor.
İnsan, inanma ihtiyacı olan bir canlıdır. Beslenme, korunma, barınma, sevilme gibi inanmak da temel bir ihtiyaçtır ve çaba gerektirir.
Binlerce kişi şehirleri yönetmeye talip. Ancak gönlü, gerçekten şehri, beldesi, mahallesi için atan, hizmetkâr olmaya aday, moral zekâsı gelişmiş yiğitleri belirlemek kolay değil.
Bir kurumu rakamlarla yönetmek mümkündür. Ama her konuda olduğu gibi maddi sermaye, kaynağını değerlerden alan manevi sermaye ile taçlandırılmazsa kurumun ayakta kalması ve yeni nesillere geçmesi zordur.
Yıllardır izini sürmeye çalıştığımız insani derinlik yolunda yeni bir kilometre taşına ulaştık. Türkçe baskısı (2010) beklediğimizin üzerinde ilgi gören İnsani Derinlik kitabımızın Almanca baskısından (Was Uns Bleibt, İst Was Wir Geben, 2013) sonra İngilizcesi de bu hafta The Profundity Of Humanity adıyla Amerika'da basıldı.
Bildiklerimizle uygulamamız arasındaki açının neden giderek açıldığına ilişkin tartışmamıza dâhil olan dostlarımız, insanın kendi varlık hakikatinden uzaklaştığına işaret ediyorlar.
Sigara içmenin, canlıya zarar vermenin, çalışmadan kazanmanın, yalan söylemenin, aldatmanın, fazla yemenin zararlı ve acı sonuçlarını biliyoruz ama bu davranışları yapmaya ısrarla devam ediyoruz.