Vakıf Katılım web

YENİ YILIN "HAYALİ" UMUT KAPILARI!

Fehmi KETENCİ 07 Oca 2018

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Çarşı-pazarda zorunlu tüketim maddelerinin fiyatlarının değişkenliğini takip etmek mümkün değil.

      Hayal kurmak, umut etmek güzel de, tozunu biraz kaçırdığımızda gerçekleşmeyenler karşısında hayal kırıklıklarımız da o denli büyük oluyor. Bu nedenledir ki beklentilerimizi güzel hayallerle süslerken biraz cimri davranmamız gerek diye düşünüyorum.

      Yeni yılla birlikte başlayan “zam yağmurları” ve bu “yağmur”un kısa sürede “fırtına”ya dönüşeceği izlenimleri. Görünen o ki; yeni yılda “umut ettiklerimiz”le değil bulduklarımızla yaşamaya çalışacağız. 

      Enflasyon düştü neredeyse yerlerde, ekonomi düzeldi, söylemleri arasında hala geçim sıkıntısının ağırlığı altında ezilenler, inliyor artık. Üzerlerindeki yükü hafifletebilmek hayali ile dayanma gücünü sonuna kadar harcadılar. “Enflasyon düştü” diye gösterilmişti ama aksine “düşmek” yerine hafif hafif acıtmadan yükselivermişti. 

      Düştü diye söylenmesine rağmen; dar gelirlinin geçim sıkıntısı, mutfakta yangın hala devam ediyordu. Yangının sönme ümidini çoktan kaybetmiştik. Ama “vur abalıya” misali dar gelirlinin sırtına yeni yükler yüklemenin hesapları yapılıyordu ve de yeni yıla girmeden bir ay öncesinde, yeni yılla birlikte sırtımıza yüklenecek zamların listesinin kabarıklığı, iyice sıkıntılı bir yıl geçireceğimizi ve buna hazırlanmamız gerektiğini gösteriyordu.

      Nitekim öyle de oldu. Yeni yıla “merhaba” der demez, “zam sağanağı” çoktan başlamıştı bile. “Gelen, gideni her zaman aratırdı”, buna alışmıştık ama bu kez gelenin neler getireceğini çok önceden biliyorduk, kabullenmekten başka çaremiz de yoktu. Başımızdakiler bu konuda olması gerekenler için bizlere sormuyorlardı.

      Zamlar artık bir gelenekti ülkemiz için. 

      Zamları yaparken oldukça bonkör davrananlar, sıra ücret artışlarına geldiğinde değil bonkör davranmak, aksine iyice kemer sıkma politikası ile ilgili örnekler sergiliyorlardı.

      Dar gelirlinin kazanç olarak alt sınırını belirleyen Asgari ücret  konusunda yaşananları gördük. Asgari ücret konusu; ülkemizde hep gündemi belirleyen ve uzun süre gündemde kalan ilginç öykülerdendir. Artık öyle alışkanlıklar oluşturmuştur ki, konu her ne kadar gündemi belirlese de sonunda “dağın fare doğuracağını” hemen hemen herkes biliyordu, tahmin edebiliyordu. Bu kez de öyle oldu.

      Asgari ücret konusunda sona ulaşılan rakam bekleyenler için pek de hayal kırıklığı yaratmadı.

      Yeni yıla girmeden en az bir ay önce, yeni yılla birlikte başlayacak zam sağanağı belliydi ve her şeyin önüne geçmişti çoktan. Çok zor durumda olan dar gelirli, işçi, memur, herkes asgari ücretin neleri karşılayabileceği konusunda hayal bile kuramıyorlardı. Asgari ücreti bekleyenlerin hayal kırıklığı gibi bir duyguyu yaşayacak halleri kalmamıştı çünkü.

      Bu arada, 2017 yolcu edilirken o düştü düşüyor denilen enflasyonun artık çift rakamlara iyice yerleştiği, söylenenlere göre; son yılların ulaşabileceği en yüksek oranlarında olacağı ve bu yükselmenin devam edeceğiydi.

      Bu “enflasyon” denen şeyin nasıl hesaplandığı konusunda önümüze getirilen kriterlerden, bu işlerden biraz anlayan bir gazeteci olarak bir sonuç çıkaramıyorum. Söylenenlere, bir de gerçeklere bakıyorum, o söylenenler beni hiç tatmin etmiyor.

       Çarşı-pazarda zorunlu tüketim maddelerinin fiyatlarının değişkenliğini takip etmek mümkün değil. Çarşı-pazar tam anlamıyla bir yangın yeri gibi.  Bir zamanlar aylık olarak ayarlamaya çalıştığımız harcama bütçemizi yapamaz haldeyiz. Değil aylık, günlük bütçemizde bile, son belirlenen enflasyon oranları kadar açık veriyoruz. 

       Fazla uzağa bakmaya gerek yok, görebiliyoruz; “zam şampiyonu” olan ve enflasyonu körükleyenlerde başı çekenlerin ilk sırasındaki patlıcan denen “hain”miş. Onu takip edenlerden en önemlisi ise mutfağın olmazsa olmazlarından domates. Bunların zam oranları bile, günümüz enflasyonunun neredeyse üç katı. Ama işçiye memura yapılan yeni yıl zam oranı yüzde altı bile değil.      

      Görünen o ki; hayal kurmaya devam ama, bulabildiklerimizle de yetinmeye alışalım.