YER SARI, GÖK KIRMIZIDIR BUGÜN

Mustafa YAŞAR 20 May 2018

Mustafa YAŞAR
Tüm Yazıları
Hiç kolay olmadı Galatasaray'ın 21. Şampiyonluğu.

O sebepledir ki çok da değerlidir.

Hatırlayalım mı bir ne oldu?

Sezona Avrupa Ligi’nde İsveç’in adı sanı duyulmamış Östersunds takımına ilk turda elenerek başladı Galatasaray.

Yapılan onca kalburüstü transfere rağmen gelen bu sonuç ‘eyvah-eyvah’ dedirtmedi değil camiaya.

Süper Lig’de ilk 3 hafta 3 galibiyetle geçildiğinde UEFA hezimeti unutulmuştu ki; ilk puan kaybını 4’üncü hafta Antalyaspor deplasmanında 1-1’lik beraberlikle yaşadı sarı-kırmızılılar.

Sonrasında yine seri galibiyetler alan Galatasaray, 9’uncu haftada bu kez iç sahada ezeli rakibi Fenerbahçe ile 0-0 berabere kalıyordu.

Fenerbahçe beraberliği sonrası Trabzon deplasmanına giden ve ligdeki ilk yenilgisini alan Galatasaray, ‘Karadeniz’de gemileri batırıyordu’.

Trabzon yenilgisi sonrası her ne kadar liderliği devam etse de büyük bir kesim tarafından zaten çokça eleştirilen ve “Galatasaray’ın Teknik Direktörü değil” denilen  Igor Tudor’un hedef tahtasına konulma ve gönderilme süreci de başlamıştır artık.

Süreçte Başkan Dursun Özbek’in sıkça ‘Tudor’un arkasındayız’ açıklamaları yapmasına rağmen, kazan kaynamaktadır ve ‘Tudor gitsin, Terim gelsin’ cephesi büyümektedir.

Trabzonspor yenilgisi sonrası içeride alınan farklı Gençlerbirliği galibiyetine rağmen Tudor’un koltuğu sallanmaya devam ederken, bir hafta sonra bu kez Medipol Başakşehir’den 5 gollü bir yenilgi alınca Aslan, bir dönemin kapanması kaçınılmazdı artık.

Ayaklanan taraftar Dursun Özbek  yönetiminin bir an önce Tudor’u göndermesini istiyordu.

Ne var ki Özbek’ten beklenen tasarruf gelmiyor, Tudor da muhalif cepheleri genişleterek yoluna devam ediyordu.

14.haftada Beşiktaş’a 3-0 yenilen ve liderlik koltuğunu da amansız takipçisi Medipol Başakşehir’e  kaptıran Galatasaray’da sabırlar taşıyor, şampiyonluk umutları kırılıyordu.

Beşiktaş yenilgisi sonrası Tudor’un görevine son verilir diye bekleyenler bir kez daha yanılıyor, sarı-kırmızılılar, 14 haftada 3 yenilgi ile 15. haftaya yine Hırvat teknik adamla çıkıyordu.

O hafta içeride Akhisar ile karşılaşan ve kazanan Galatasaray’a rağmen çatlak sesler giderek artıyor, yönetim bildiğini okumaya devam ediyordu.

16. hafta Malatya deplasmanına giden Tudor ve öğrencileri yenilgi hanesine bir yenisini daha ekleyince olan oluyor ve Tudor ile geç kalınmış ayrılık yaşanıyordu.

Ligin ilk yarısındaki son Göztepe maçına yine yeniden Fatih Terim ile çıkan Galatasaray sonrasında yapılan kongrede Dursun Özbek yönetimini de gönderiyordu.

Ve dün.

Göztepe maçında galibiyetle teslim aldığı yaralı Aslan’ı yine bir Göztepe maçı ile soluk soluğa süren mücadeleler sonrası beraberlik yeterken, kazanarak şampiyonluğa taşıyordu Fatih Terim.

Yazımın girişinde de dedim ya.

Hiç kolay olmadı Galatasaray için bu şampiyonluk.

Medipol Başakşehir, Fenerbahçe, Beşiktaş hep ensesinde idi Aslan’ın.

Son haftaya kalan belirsizliğin stresi de cabasıydı.

Şampiyonlukta Terim en önemli etkendi orası net.

Başta golcü kimliğiyle Gomis olmak üzere bir kez daha ne kadar iyi bir kaleci olduğunu gösteren Muslera, en zor anlarda yandan gelip öne çıkan Sinan Gümüş’ün de payı çok bu zor şampiyonlukta.

Ama şu var ki içeride dışarıda her daim takımının itici gücü olan taraftarınındır en büyük pay.

Ve şimdi o taraftar için gün ‘Şampiyon Galatasaray’ diye bağırarak sevinme günüdür.