Çarşı, pazar tam yangın yeri. Fiyatlar bir süredir; genelde haftalık olarak değiştirilirken son zamanlarda birçok yerde günlük değişen duruma dönüştü.
Yeni yılı hiçbir zaman böylesine karamsarlıklarla dolu olarak karşılamamıştım. Geçtiğimiz yıllarda da karmsar olduğumuz yılları gördük, ancak geçmiş yıllarda olduğu gibi, bu yeni yıl da karşılaştıklarımız şimdiye kadar karşılaştıklarımızdan çok daha fazlası ve dayanılır gibi değil. Benzerlerini hiç ama hiç yaşamadım, görmedim. Ortalık tam olarak tozduman.
Çarşı, pazar tam yangın yeri. Fiyatlar bir süredir; genelde haftalık olarak değiştirilirken son zamanlarda birçok yerde günlük değişen duruma dönüştü. Market ve alışveriş merkezlerinde çalışanların günlük en önemli işleri, sürekli değişen fiyat etiketlerini yenilemek oldu.
Temel tüketim maddeleri için zorunlu harcamalarla ilgil, değil aylık, günlük harcama planlamasını yapabilmenin bile iyice zorlaştığı bir dönemi yaşamakta olduğumuzu söylersem abartmamış veya hiç kimselere de haksızlık etmemiş olurum. İyi bir yaşam standardına sahip olanların bile böylesine ayar tutturulamayan dibi delik bütçe planlamasını yapabilmesi neredeyse imkansızlaştı. Eskiden daha ucuz alışverişler için ilk tercih olan semt pazarları artık alışverişte ilk tercih edilenler sıralamasında en gerilere ötelendi.
Dar gelirli ihtiyaçları olan zorunlu tüketim maddelerini alabilmek için birkaç alışveriş merkezini dolaşıp alabilecekleri bütçelerine uygun ürünleri almaya çalışıyorlar.
Tüm tüketim maddelerinde yaşanan zamlardan iyice daralan toplum, tam olarak bir açmazda. Çarşı pazarda yangın iyice harlanarak devam ediyor. Değil dar gelirlinin, işçinin memurun, normal yaşam şartlarına ayak uydurabilenlerin bile iyice zorlanmaya başladıkları bu dönemde, seçim ekonomisinin etkileriyle de şartlar pek planlama tutmuyor gibi.
Bu bu şartlardaki kış çok zor geceçek. Hem zor hem de çok soğuk geçecek gibi diye karalar bağlarken yaşanan diğer sorunlar şartları ve planları iyice bozdu.
Covid-19’un üzerimize çöreklendiği geçmiş birkaç yıl, beraberinde orman yangınlarının sel felaketleri ve benzeri yaşamı zorlaşıranlarının peşi sıra iyice sıkıntılı yaşam şartları, içinden çıkılamaz bir ortama mahkum olmamıza yol açti. Tüm bunlarla şavaşabilmek için uğraş verirken, 6 Şubat’ta, Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgemizde 6 Şubat’ta 11 ilimizi yoğun etkisi altına alan 48 bini aşkın can kaybına 115 bini aşkın yaralıya ve yüz binlerce yıkılmış ev ve enkazı geri bırakan büyük depremler bu yüzyılda yaşadığımız en büyük felaketlerden biri olarak tarih sayfalarımızda yerini aldı.
Durum hiç de iyi değil. Genelde bozuk olan ekonomimiz bu büyük depremlerle oldukça zor bir yaşam ortamına dönüştü. Depremin geride bıraktıkları unutulabilecek gibi değil. 11 ilimizde büyük yıkıma neden olarak yaşam alanlarını ve barınma alanlarını yaşanası olmaktan çıkaran yüzyılımızda ülkemizin karşılaştığı en büyük doğal afet, zaten sıkıntıda olan ekonomimiz üzerinde de telafisi zor ortamlar yarattı.
2023’ün ne kadar zor geçeceği daha şimdiden kendini gösteriyor. Yaşanan ve etksi tüm ülkemiz genelinde hissedilen bu büyük depremin geride bıraktığı üzüntüleri, can ve mal kayıplarını telafi etmek pek kolay görünmüyor. Ancak, ülkemiz çok büyüktür. Birçok sorundan kurtulabilmek ve yaşanan olumsuzluklara çözüm bulabilmek, yaraları iyileştirmek için devletimizin önderliğinde tüm toplumun el birliği ile çalışabilecek dirayeti gösterek zor olsa da bu sorunun üstesinden de gelecektir.
Sadece 11 ilimizin olduğu o bölge dışında tüm ülkemizi derin üzüntüye boğan büyük depremleri ve geride bıraktıklarını unutmak asla mümkün değil. Birçok bölgesiyle en etkli deprem fayları üzerinde olan ülkemiz, asla unutmamamız gereken, bu doğal afetten korunabilmek için gereken tüm önlemleri alma konusunda elden gelen herşey yapmalıyız.
11 ilimizdeki depremlerin üzerinde bir ayı aşkın bir zaman geçti. Kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar, yaralılarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.
Geçmiş olsun, başımız sağ olsun Türkiye’m.