Sosyal terbiyenin en kıymetli olduğu zamanlardı. Biz çocuklar melek gibiydik, melek analarımızın kollarında, melek koynunda büyüdük.

Çocukluğum Üsküdar'da geçti.

Çok şahane, her şeyin çok sahici, çok terbiyeli olduğu zamanlardı.

Çok terbiyeliydik.

Sosyal terbiyenin en kıymetli olduğu zamanlardı. Biz çocuklar melek gibiydik, melek analarımızın kollarında, melek koynunda büyüdük.

Tüm büyüklerimiz.

Görmedikleri zaman birbirlerine sorarlardı o nasıl, bu ne yapıyor nasıl?

Cevap verirlerdi, ne yapsın “Ekmek parasının" peşinde çalışıp koşturup duruyor.

"Ekmek Parası" ne kadar kıymetli, ne kadar anlamlı, ne kadar şerefli bir cümle idi.

Anlamı şu idi.

Akşama kadar çalışıyor, emek veriyor, hakkını kazanıyor ve evine, yuvasına çocuklarına ekmek götürüyor.

Şükür olsun emek içinde, yorularak kazanılan haramsız ekmek paramıza derlerdi.

Haramsız derlerdi, başka bir şey demezlerdi.

Ya şimdilerde.

Hiç yorulmuyorlar.

Hiç emek yok.

Herkes ekmek parası değil, çakallık parası peşinde.

Ömrümde hiç bu kadar ne olursa olsun para kovalayan insanları görmemiştim.

Para önemli tabi ki.

Para olmadan geçinmek olur mu, olmaz tabi ki.

Ama bu başka bir şey.

Çakallık parası olunca mutlaka bu paranın suç ortakları oluyor, siz de dikkat edin bakın.

Çıkarlar çukuru var.

Ve o çukurda, her türlü çakalların kolay kazancın yarıştığı bir debelenme var.

Sanmayın ki güneş dogmadan işe gidiyorlar ve bu paraları kazanıyorlar.

Para çakallığı uğruna çocukların suçlarına ortak olan anneler var.

Kızı yırtınıyor, hayata olması gereken yere değil de, olması gerekmeyen her yere saldırıyor.

Adam bir ev açıyor, adam eşyalarını alıyor, adam arabasını alıyor, para veriyor, her türlü masrafını karşılıyor, para kazanmasına sebepler yaratıyor.

Kızı sosyal medyasında inanılmaz fotoğraflar paylaşıyor.

Altına annesi, “seninle gurur duyuyorum aşkım" yazıyor.

Kızı neyi başardı.

Bir adam buldu, para çakallığında refaha kavuştu ve bir adam nasıl kullanılır onu başardı.

Sanırsın sabah güneş doğmadan evden çıkıyor ve akşama kadar çalışması gereken yerde, yapması gereken işte çalışıyor.

Boşuna okuttuğunuz çocuklarınız var.

Tam tersi, annesinin çakal para kazanmasına göz yuman çocuklar var.

Ve hatta karısının çakal para kazanmasına göz yuman kocalar var.

Ya Instagram sayfalarını tepe tepe kullanan fırsatçılar.

Ünlü bir doktorun adını kullanarak fan sayfası gibi kullanarak, oradan buradan çaldığı sağlık bilgilerini paylaşıyor.

Ya yemek yapan, ev düzeni gibi paylaşımlar yapan sayfalar.

Hepsi hiç tanımadığı insanlara canlarım diye sesleniyor.

Sonrası nokta, virgül de olsa, yorum yazın diye yalvarıyorlar.

Sonra link koyuyor, çek yukarı çek yukarı, bedavadan, emeksiz kazanç sağlıyorlar.

Olumlama anlatıyor, fakir kalmayacaksın nasıl zengin olunur, nasıl paraya kavuşulur, para nasıl istenir anlatılıyor.

Madem paraya kavuşmak ve zengin olmak bu kadar kolay, sen neden sayfanda para için yırtıyorsun.

Kolay yoldan herkesin hayallerini kandırıyorlar.

Ekmek parası yalan olmuş.

Sırtında ter ile ekmek parası kazanan insanlara selamlar, sevgiler olsun.

Funda’nın aklındakiler…

... Oscar töreninde oyuncu Will sahneye çıktı, sunucu Chris'e çat diye tokat attı.

Twitter, orta yer yıkıldı.

Ana haber bültenleri, sabah haberleri, magazin masaları, hatta ekonomi programları bile bu konuyu konuştu.

Bütün gazeteciler bu konuyu yazdı.

Yani yer gök tokat konusunu konuştu.

Gelelim ülkenin son samimiyet raporuna.

Ülkenin yarısı şiddete karşıyız ama, bravo valla karısını korudu, erkek dediğin böyle olur dedi.

Ohhh valla güzel yaptı dedi.

Diğer yarısı şiddet asla kabul edilemez, olamaz, olmamalı dedi.

Yok şöyle dese daha iyi olurdu diye, çeşit çeşit ahkam kesti.

Yani sonuç olarak ülkenin 85 milyon yani tamamına yakın ama dese de şiddete çok karşı.

Yahu ülkende bütün vatandaşın akşama kadar dövüşüyor.

Adamlar karılarını dövüyor, kadınlar çocuklarını dövüyor.

Yolcular otobüsün şoförünü dövüyor, trafikte arabadan inen eline ne alırsa saldırıyor dövüşüyor. Hasta sahipleri ambulans şoförünü dövüyor, hastalar ve yakınları doktorları dövüyor, öğretmen öğrencisini dövüyor, veli öğretmeni dövüyor.

Siteler de dövüşüyorlar, komşular alt kat üst katı dövüyor.

Mahalleli sopa, odun birbirine saldırıyor.

Fiziksel tekme tokat dövüşürken şiddete çok karşısınız.

Ama aynı zamanda çok yalancısınız.

Mesela bu soruyu bana hiç sormayın.

Funda'nın aklındakiler…

... Magazinin kimseye saygısı kalmamış.

Adam ölmüş kimin umuru.

Cüneyt Arkın, yılların oyuncusu, sanıyorum şu sıralar 80'li yaşlarda.

Kitap yazmış, kitapta Kemal Sunal'ın bir anısını anlatırken, sevmediği bir arabeskçiden bahsetmiş.

O arabeskçi kim belli değil, hemen iddialara başlıyorlar.

Bu arabeskçi iddiaya göre Orhan Gencebay.

Ortalık yangın yerine dönüyor, yılların Orhan babasını magazinde telefonlara bağlıyorlar.

Çok saçma soru değil mi, baba nereden bilsin, o adam kendisi mi.

Koca Orhan baba, koca Cüneyt Arkın'a yalancı diyor.

Koca Kemal Sunal'ı yattığı yerde rahatsız ediyorlar, dediğim gibi adam ölmüş kimin umuru.

Sonunda ne oluyor.

Magazin ellerini ovuşturuyor.

Yılların kocaman insanları, kocaman dedikodu iddialarında uğraşıyorlar.

Kitabın satışına faydası olur mu bilmem.

Ama mesela ben almayacağım.