Ömrümüzün önemli bir kısmını birlikte geçirdiğiniz evladınız yuvadan uçarken evlilik ve aile kurmanın toplumsal yaşamın en önemli dinamiği olduğunu, akademik bilgilerin ötesinde işin damdan düşeni olarak da yaşamış olduk.

Canımızın içi, ciğerimizin bir parçası, kalbimizin sultanı, ilk göz ağrımız, Ayşe Sultan’ımız evlendi. Ailemizin genişlemesi ve büyümesi, yeni bir yuvanın temellerinin atılması için çekirdek ailemiz eksildi. Hayat böyledir. Çoğalmak için eksilmeniz gerekiyor.

Ömrümüzün önemli bir kısmını birlikte geçirdiğiniz evladınız yuvadan uçarken evlilik ve aile kurmanın toplumsal yaşamın en önemli dinamiği olduğunu, akademik bilgilerin ötesinde işin damdan düşeni olarak da yaşamış olduk. Zira çekirdek ailemizde bir kişi eksildik görünse de aileye yeni bir evladın girmesiyle ve yeni bir aile ile akraba olmakla çoğaldık, genişledik.

Toplumun doğurgan bir aile yapısına sahip olması, ailelerin yeni yuvalarla genişlemesi, sağlıklı bir toplumsal gelişimin anahtarıdır. Zira üretken bir hücre yapısı, organizmanın canlılığı ve sağlıklı gelişimin göstergesidir. Yeni yatırımlar, işletmenin büyüdüğünün göstergesidir. Ağacın yeni dalları, yakındaki yeni yaprakların ve meyvelerin habercisidir.

Evlatları 2000’den bir iki yıl önce doğanlar bilirler. Bu kuşak sürekli bir değişimin içinde yetişti. Bebekliklerinde 1999 depremiyle sarsıldılar. İlk ve ortaöğretim yıllarında sürekli değişen müfredat ve sınav yöntemleriyle karşılaştılar. Üniversiteye girişte ülkemize yönelik hain darbe teşebbüsüyle tanıştılar. Üniversite yıllarında tüm dünyayı etkileyen pandemi nedeniyle eve hapsoldular. Uzaktan eğitimle öğrenim gördüler. Mezuniyetten sonra mesleklerinin ilk yıllarında bu kez asrın depremiyle gelen yıkımı yaşadılar.

Bu genel gelişmelere her gencin kendi ailesine özel yaşadığı kimi sorunlar da eklendiğinde oldukça zahmetli yetişen bu kuşak umarız ki bundan sonraki ömürlerinde daha sakin bir hayat içinde olur.

EVLENME İSTEĞİ AZALIYOR

Eşyanın tabiatı gereği her doğum sancılı olur. Ama sancının ardından gelen yeni canlı sistem, bütün güzellikleriyle yeni bir başlangıcı ve yeni bir hayatı temsil eder. Anne kendinden bir parçayı dünya ile buluşturunca eksilir biraz. Ama bu eksilme çoğalmanın olmazsa olmazıdır. Yeni dalları çıkacak ağacın gövdesinin eksilmesi gerekir. Yeni yatırım için kurumun kemerleri sıkması gerekir. Kısacası azalmadan çoğalmak, daralmadan genişlemek, eksilmeden büyümek mümkün değil.

Çünkü âlemin algoritmasında aynılık, yeknesaklık ve durağanlık yoktur. İlahi yazılım, her an değişmeyi, gelişmeyi ve başkalaşımı içeriyor. Değişen şartlara uyum sağlamak ise zihinsel potansiyelin ve hayatta kalmanın önemli bir gereğidir. Hayatın doğal akışı ile uyumlu bir yaşam içinde olmak insanın maddi gelişimi kadar ruhsal gelişimi için de gerekli ve değerlidir.

Anne ile babanın sevgili evladı, yaşamın ilk yıllarında onların yakın koruması altında yetişir, gelişir. Beden, zihin ve ruh bakımından belirli olgunluğa geldikten sonra gerekli eğitimleri alır ve bir meslek sahibi olur. Hayatın doğal akışı gereği evlenir. Evlenmesi gerekir.

İşte bu aşamada ciddi bir sorun gözlüyoruz. Zira dünyada evliliğe karşı olumsuz bir bakışın hızla yayıldığına şahit oluyoruz. Araştırmalar evlilikten uzaklaşmanın temel nedenleri arasında, hızla yükselen bireyselleşme çabalarını, sanal dünyanın gerçek hayatı paylaşmaya getirdiği sınırlamayı, artan boşanma oranlarını ve ekonomik nedenleri öncelikle sıralıyor.

ÖTEKİNİN NEŞESİ

Tükettikçe var olmaya alışan, başkasına değil kendisine odaklanan, bireyselliği bir hayat biçimi olarak gören birey durgun, gelişmeyen ve rutin bir yaşamın girdabında debelenmeye başlıyor. Çünkü üretimden, başkası için bir şey yapmanın mutluluğundan, birlikte yaşamanın ve paylaşmanın getirdiği zenginlikten uzaklaşıyor. Böylece hayatı gerçek anlamda paylaşmak, yüz yüze iletişim ve etkileşim, sorunları birlikte göğüslemek yerine sanal ortamdaki birlikteliklere yöneliyoruz. Dolayısıyla evlenmek giderek arzu edilmiyor.

Oysaki belirli bir olgunluğa gelen bireyin eşini bularak evlenmesi, hayatın doğal akışı, bireyin maddi ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanması, toplumun dinamik bir gelişme içinde olması gibi birçok nedenle gereklidir. Bu bakımdan evlenmek geleneksel bakışla kader kısmet olarak değerlendirilse de tüm konularda olduğu gibi bu konuda da kısmetin peşinde koşulması, kısmete talip olmak için aktif bir çaba içinde olunması da gereklidir.

Nitekim tüm şartlar uygun olduğu halde evlilik konusunda isteksiz olan ve ileri yaşlara kadar yalnız yaşamayı tercih edenlerin sayısındaki düşündürücü artışın; hızla artan psikolojik sorunların da önemli bir nedeni olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla hayatımızda birinin yer alması, bu birlikteliğin, toplumun geleneği ve evrensel ahlak normlarıyla uyumlu olmasının değeri ölçülemez.

Ötekinin neşesiyle ısınan bir yuva, eksilerek çoğalmayı başarır. Böylece bedenlerin yan yana olmasıyla yetinmeyip psikolojik dengemizin gerektirdiği ruhların yakınlığını da sağlamış oluruz.