FERDİ'NİN VEDASI
Mehmet Arif DEMİR
14 Temmuz 2018 yılında başlayan Fenerbahçe macerasını geçen hafta İngiliz Premier Ligin orta sıra
takımlarından Brighton & Hove Albion FC’ye transfer olarak noktaladı Ferdi. Hollanda’dan oldukça
cüz’i bir bedelle (1.4 Milyon Euro) transfer olduğu takımına –rivayet muhtelif- 35 Milyon Euro
bonservis bedeli kazandırarak oldukça önemli bir katkıda bulunmuş oldu.
Hollanda alt yapısının üzerine çalışma, disiplin ve gayretle inşa edilmiş bir kariyer hikayesi var
Ferdi’nin. Tam bir iyi aile çocuğu görüntüsü, centilmenliği, sessizliği ve işine konsantre olmasıyla alt
yapılarda oynayan milyonlarca gencimize rol model olacaktır artık. Kapasitesi ve çalışkanlığıyla belki
de hiç aklında yokken savunmanın bek pozisyonunda oynamak ancak Ferdi gibi bir oyuncuya nasip
olabilirdi ve öyle de oldu.
Günümüz futbolunda hücum geçişlerinde savunma oyuncularının özellikle de beklerin oyunu
genişletme ve hızla rakip sahaya taşıma konusundaki maharetleri takımları adına fark yaratan ufak
detayların belki de en büyüğü. Hem yetenekli olacaksın, hem hızlı olacaksın hem de topla aran iyi
olacak bunları başarıyla yapabilmek için, işte Ferdi’yi diğer standart beklerden ayıran en önemli
özelliği buydu. Attığı, attırdığı gollerin dışında bireysel olarak takım oyununa yaptığı pozitif katkı ile
kulübün yerli kontenjanında parlayan yıldızı oldu.
Ferdi aynı zamanda yerli futbolcu, yabancı futbolcu tartışmasının da ne kadar boş olduğunu gösterdi.
İyi futbolcu-kötü futbolcu vardır yerli veya yabancı olması önemli değil. Fenerbahçe’de olduğu
müddetçe yerli oyuncu olarak nice kariyerli yabancı savunma oyuncusundan daha yetenekli ve
çalışkan olduğu için takımda forma buldu. Niceleri geldi gitti Ferdi hep takımdaydı. Çok az
sakatlanarak, hemen hemen hiç kart cezası olmadan geçirdi takımındaki koskoca altı seneyi.
Vitor Perrreira da, Ersun Yanal da, İsmail Kartal da soyunma odasında kadroyu beyaz tahtaya
yazarken Ferdi’nin adı hep ilk yazılanlardandı. Ferdi banko yazılır daha sonra geri kalanları kalan
formaları kapmak için hocanın takdirini beklerlerdi.
Türkiye’de bulunduğu altı sene boyunca sporun dışında hiçbir şeyle adını duymadık örnek delikanlı
evladımızın. Ne gece alemlerinde, ne seviyesiz ortamlarda, ne hovardalıkta hiç bulunmadı,
görünmedi. Hanım-hanımcık çıtı pıtı Hollandalı kız arkadaşıyla çok nadir sosyal ortamlarda görüldüler.
İşini her zaman önde tuttu ve aldığı Avrupa alt yapısı eğitiminin ve görgüsünün gereği olarak
konsantrasyonunu dağıtacak bir zaaf belirtisi göstermedi.
Ferdi’nin posterleri şimdi bi dünya genç oyuncunun odasının duvarlarını süslüyor ki bu çok iyi bir
şeydir. Hem daha 24 yaşında gencecik iken başardıklarıyla hem de Allah’ın izniyle daha
başaracaklarıyla o poster hiç inmeyecek gelecek günlerde de.
İngiliz Brighton takımı Ferdi’yi bir yatırım olarak görüyor bu çok belli. Belki seneye belki bir sonraki
sene Ferdi’yi elini öpene en az seksen milyon Euro’ya satarlar, yaşarsak görürüz. Çünkü İngiliz futbolu
bir vitrin ve hep creme de la creme oyuncular aranıyor takımları diğerlerinden farklı kılmak için. Ferdi
de işte tam da bu. Türk futbolunun Arda, Semih gibi yetenekli evlatlarının abisi olarak da
sorumluluğunun bilincinde üstüne düşeni yapacaktır.
Başarılar Ferdi.
PS: Christoph Daum’un vefatından dolayı çok üzgünüz. Toprağı bol olsun.
Yorumlar