Hasbelkader Genel Yayın Yönetmeni olduğu gazetenin tirajları yaptığı yanlı, asparagas habercilik nedeniyle yerlerde sürünürken ve gazete kapanmaya yüz tutmuşken 'bana mısın?' demeden bildiğini okudu.

Ta ki patron ‘Buraya kadar, kapatıyoruz’ diyene kadar.

Beraberinde çalıştığı arkadaşlarından önce, gazetede adeta borazancılığını yaptığı spor kulübünün çok bilinen bir sosyal medya hesabına duyurdu kapanma kararını.

Bir umut kararın değişmesine neden olurlar diye. (Orada bile yanaşmaktaydı)

Sonrasında uzun süre işsiz kaldığında hep o yanaştığı, borazancılığını yaptığı kulübün kapısında dolandı durdu. (Her nedense!)

Gel zaman, git zaman kapı açıldı ve koşar adım girdi içeriye.

Şimdilerde o kapıdan da yolcu edilmek üzere beyzade.

Bu kez çalıştığı yer dimdik ayakta duruyor ama ona yanaşarak girdiği kapıyı göstermelerine ramak kaldı!

Yancılık, borazancılık kötü şey be sevgili okur.

Hele ki mesleğin sözde gazetecilikse çok ama çok daha kötü!

(Burada merakınız kim bu GYY’den çok, mesleğin içinde bulunduğu çarpık düzen olsun lütfen)

Gelelim güzide spor medyamızdan! bir başka kıssadan hisseye.

Bu beyimiz de yıllardır devlet kapısında memur ama herkes onu gazeteci kimliğiyle tanır.

Öyle bir ünü var anlayacağınız.

Birileri beyimize her nasılsa sayfalarını açmış o da o sayfalarda sözde gazetecilik yapıyor sorarsanız.

Gazetecilik derken bildiğin PR’cılık aslında yaptığı.

Başkan, yönetici, futbolcu, teknik adam güzellemesi yapmak, çoğu gerçekleşmeyen transfer haberi vermek, arada da işine gelmeyene göstermelik eleştiri yazmaktan ibaret sözüm ona gazeteciliği.

Anlayacağınız güzide spor medyamızın nadide mensuplarında her türlü model var.

Bu modeller içinde en yaygın olanı da sizlerin sadece gazetecilik yapıyor zannettiğiniz ve rızkını sadece gazetecilik yaparak kazandıklarını sandıklarınızın aslında hiç de öyle olmayanlarıdır.

Kafanız karıştı değil mi?

Efendim olay şu.

Spor gazetecisi diye bildiğiniz kişilerin bir kısmı bu kutsal mesleğin aslında kocaman bir yüz karası olarak bir yandan da harıl harıl menajerlik yapmaktadırlar. (İlk iki örnekteki davranış biçimleri bu örnekte de çokça görülür)

Asıl işi kamuoyunu bilgilendirmek olması gereken ve başkaca hiçbir akçeli işle iştigal etmeleri hiçbir şekilde mümkün ve kabul edilir olmayan bu kişiler yıllardır menajerlerle ortak iş yapmaktadırlar. (Bireysel çalışanları da mevcuttur)

Futbolcu Ali’nin X takıma, teknik direktör Veli’nin Y takıma transferlerinde kimi zaman sipariş haberleriyle çok zaman da işin akçeli kısmında yer alarak menajerlerle ortak çalışan sözüm ona o kadar çok spor gazetecisi var ki aramızda yaz yaz bitmez.

Bu sözde spor gazetecisi arkadaşlar arasında menajerliği TFF’den tescilliler bile var!

Bunlar hem spor medyası içinde aktif rol alıp, hem de menajerlik lisansı olan ve nasıl böyle bir işe tevessül edebildiklerini anlayamadıklarımdan.

Şimdi birileriniz diyecektir ki ‘Ne var bunda? Menajerlik yapmak ayıp mı, suç mu?

Değil elbette. Layıkıyla yapılan her iş saygındır. Niyetim asla menajerlik mesleğini karalamak, yermek de değildir. Kaldı ki işini doğru, düzgün yapan menajerlerde mevcuttur ülkede.

Ancak dikkat ederseniz ben gazeteci-menajerlerden bahsediyorum ki; işte tam da bu noktada sorun mesleğimiz açısından çok büyüktür.

Kimseyi töhmet altında bırakmak değil niyetim ancak bilmeyenler bilsin ki gazeteci, gazetecilik yaparken mesleği ile bağdaşmayan başkaca bir işle iştigal edemez, etmemeli.

Bilmem anlatabildim mi güzide spor medyamızın nadide mensuplarının ahvalini?

Şimdi siz kurun denklemi.

Bunlar gazeteci midir, PR’cı mı, yoksa menajer mi?

Tam da 116 futbol kulübünün 46 menajeri ve menajerler ile çalışma talimatına aykırı hareket etmeleri nedeniyle Disiplin Kurulu'na sevk edildiği bugünlerde bizden yana çuvaldızı eksik edersem olmazdı diye düşündüm de.

Ondandır bu yazı.