Türkiye - Gündem 19.09.2020 13:43 Güncelleme: 19.09.2020 13:52

Adalet Bakanı Gül, canlı yayında soruları yanıtladı

Adalet Bakanı Gül, şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu'nun yaşça büyük birisine yönelik saldırısının asla kabul edilemeyeceğini belirterek, "Ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır. Soruşturma devam etmektedir." dedi.
Adalet Bakanı Gül, canlı yayında soruları yanıtladı

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, şarkıcı Halil Sezai Paracıkoğlu'nun yaşça büyük birisine yönelik saldırısının asla kabul edilemeyeceğini belirterek, "Ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır. Soruşturma devam etmektedir. Kamuoyu önünde sanatçıların, sporcuların ve siyasetçilerin örnek olma gibi misyonu vardır." dedi.

CNN Türk yayınında soruları yanıtlayan Gül, birçok insanın sorun yaşadığında, sosyal medyada doğrudan Adalet Bakanını etiketleyerek tepki vermesine ilişkin, yargısal konularla ilgili bir olay yaşandığında kendisine sosyal medyada "niçin soruşturma açmadınız, soruşturma açacak mısınız" dendiğini anlattı.

Diyarbakır'da yaşanan bir olayda da hukukçu bir kişinin kendisini etiketleyerek aynı davranışı gösterdiğini ifade eden Gül, şöyle devam etti:

"Sen 4 yıl hukuk fakültesinde öğrenememişsen adalet bakanının hakim, savcı cübbesi olmadığını, bu saatten sonra nasıl öğreteyim size? Adalet bakanının cübbesi yoktur, hakim ve savcının cübbesi vardır. Diyarbakır Adliyesi'ne gidersiniz, savcılığa şikayette bulunursunuz. Yürütme, idare tarafında olan bir makamda sanki savcı, hakim yakalayacak, mahkeme kuracak, mahkeme kararını verecekmiş gibi. Maalesef bu konuda birçok hadiseyle karşılaşıyorum. Anayasaya göre savcı ve hakim cübbesini giyen kişiler var ve bunlar bu soruşturmayı yaparlar. Sosyal medya herkesin kullandığı bir alan. Bu iletişim araçlarında bu tür diyaloglar olabiliyor."

Gül, birinin tutuklanması, serbest kalması ya da soruşturma açılması konusunda kendisinin bir yetkisi bulunmadığını vurguladı.

Sosyal medya ve diğer kitle iletişim araçlarını insanların yaygın olarak kullanmasında bir sorun olmadığını dile getiren Gül, "İnsanlar duygularını, tepkilerini sosyal medyada da elbette ifade edebilirler. Sosyal medyayı peşin hüküm veren, yargılayan, infaz eden bir platform haline getirmek, insanları lekelemek ya da daha soruşturma, yargılama devam ederken, savcının önüne deliller gelirken, deliller toplanırken televizyonlarda, sosyal medyada adeta vaki olmuş gibi yargı dağıtmak, vermek adalete olan duyguyu ortadan kaldırır, rencide eder. Türkiye'nin yargı kurumlarına, mahkemelerine herkesin saygı duyması, ortak bir şekilde bu güveni korumak çok önemli." değerlendirmesini yaptı.

Adalet Bakanı Gül, bir olay yaşandığında savcılığın tüm delillerin toplanması talimatını verdiğini ve dosyaya giren delillere göre işlem yaptığını belirterek, sosyal medyaya yansıyan bir görüntü savcının önüne geldiğinde de bunların ihbar ve delil olarak değerlendirildiğini, kolluk aracılığıyla da tüm delillerin toplanmasının istendiğini bildirdi.

Gazetede yazılan bir yazı, televizyondaki yayın ve sosyal medyaya yansıyan bir olayın adaletin oluşmasına katkı sağlayabileceğini dile getiren Gül, sosyal medya ya da televizyon karşısında bir etkileşim, reyting almak için savcının önündeki bir dosyayla ilgili "adeta yargılama yapar" gibi hareket etmenin yargıya olan güveni azaltacağını kaydetti.

"Sosyal medya yayınladı, biz bunu tutuklattık"

Gül, "Sosyal medya yayınladı, biz bunu tutuklattık." denildiğini, ancak dosyaya o delil girdiği için savcının gerekeni yaptığını belirterek, kişilerin görüşünü ifade edebileceğini, mahkeme kararını eleştirebileceğini ancak yürüyen ve gizli bir dosyada soruşturma devam ederken, yargıyı ya da adalet duygusunu rencide edici tavırların rahatsızlık verdiğini vurguladı.

Bir olay yaşandığında elinde görüntüsü olanın bunu polise, savcıya vermeyip sosyal medyada yayınladığını dile getiren Gül, böyle bir durumda önüne gelmesi durumunda savcının bu delili alacağını kaydetti.

Halil Sezai'nin tutuklanması

Şarkıcı Halil Sezai Paraçıkoğlu'nun kavga görüntülerinin sosyal medyada yayınlandığını belirten Gül, "Yaşça büyük birisine yapılan böyle bir saldırı asla kabul edilemez, ben de şiddetle kınıyorum. Nitekim yargı da gereğini yapmıştır. Soruşturma devam etmektedir. Kamuoyu önünde sanatçıların, sporcuların ve siyasetçilerin örnek olma gibi misyonu vardır. Böyle meslekleri icra edenlerin daha kuşatıcı, daha birleştirici rolü olması gerekirken bu tür görüntüler asla tasvip edilemez. Büyük bir vandallıktır." diye konuştu.

Olayda kullanılan odunun silah olarak değerlendirilmesine ilişkin Gül, "Soruşturma devam ediyor, bundan sonraki durumuyla ilgili bir şey söylemek mümkün değil." dedi.

Kavga görüntüleri olmasına rağmen savcılığın tutuklamadığı yönünde eleştiriler yapıldığını kaydeden Gül, savcılığın dosyada bu görüntülerin olmadığına dair açıklama yaptığını, doktor raporunda da basit yaralama olarak yer aldığı için şahsı serbest bıraktığını dile getirdi.

Ertesi gün çıkan ve dosyada olmayan görüntüler nedeniyle savcıya ve yargıya yönelik linç kampanyasına girmenin bir anlamı olmadığını ifade eden Bakan Gül, bu görüntüler sosyal medyada yayınlanmayıp dosyaya geldiğinde de savcının yine ifadeye çağıracağını belirtti.

Gül, hakim ve savcının failin mesleğine, görüntüsüne bakmayarak olayı delillerle değerlendirdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Geçtiğimiz günlerde yine bir hadise oldu. '15-20 gün alıkonuldu, tecavüze uğradı, şöyle oldu, böyle oldu ve elini kolunu sallaya sallaya bakıyor.' Sadece bir yazar gazetede yazmış. Bu delil bizde yok. Söyler misiniz nerede var? Böyle benzer çok hadise var. 'Ben sosyal medyada gördüm.' Herkesin kanaati böyle bir hadise oldu ama savcılık, yargı gereğini yapmadı. Savcılık her türlü delili dikkate alıyor, değerlendiriyor. Yargıya da yargısız infazın yapılmaması, hakim ve savcıların insan olduğu, delillerle bağlı olduğu, süreç devam ederken bir değerlendirme yapılması haksızlık olur. "

Enis Berberoğlu hakkındaki hak ihlali kararı

Gül, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği hak ihlali kararı sonrası Enis Berberoğlu'nun tekrar Meclis'e dönüp dönemeyeceğine ilişkin soru üzerine, bu kararın duyurulduğunu ancak gerekçeli kararın henüz yayınlanmadığını söyledi.

Gerekçeli karar yayınlandıktan sonra bir değerlendirme yapmanın mümkün olacağını belirten Gül, Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı olacağını, anayasayla ilgili tüm kuruluşların da mahkemenin kararını yerine getireceğini kaydetti.

Gül, pandemi kapsamında cezaevinde alınan önlemleri anlatarak, Sağlık Bakanlığıyla cezaevinde ve adliyelerde nelere dikkat edilmesi konusunda ortak kılavuzlar oluşturduklarını, tedbirlerin alındığını, hükümlü ve tutuklulara dezenfektanların ücretsiz verildiğini, cezaevi personelinin de karantina dönemlerinde evlerine gitmeyip kendilerini izole ettiğini aktardı.

"Salgının artması cezaevlerini de etkiliyor"

Salgının artmasının cezaevlerini de etkilediğini ifade eden Gül, geçtiğimiz hafta tutuklanan ve testi pozitif çıkan 28 kişinin 14 gün ayrı bir yerde izole edildiğini, tedavi gerekiyorsa da bu alanda müdahale yapıldığını, sonrasında koğuşlara alındığını aktardı.

Gül, infaz koruma memurlarının özveriyle çalıştığını, yıpranma payıyla ilgili düzenlemenin de yapıldığını, istedikleri bazı taleplerle ilgili de çalışmaların devam ettiğini söyledi.

E-duruşma uygulamasının da pandemiden önce yargı reformu kapsamında bir hedef olduğunu belirten Gül, şunları kaydetti:

"Pandemi girince bunun ne kadar ivedi olduğu ortaya çıktı. Bu hafta itibariyle Ankara'da pilot olarak e- duruşmayı başlattık. Avukat arkadaşlarımla görüştüm. Çok memnunlar. Pilot uygulama başarıyla gidiyor. Ofisinden, duruşmaya gitmeden yargılamalar yapılıyor. Bu pilot uygulama başarıyla devam ettikten sonra da bunu Ankara'nın hepsine, İstanbul'a ve diğer illere de yaygınlaştıracağız. 2021'de tamamlanma hedefimiz o. Daha erken İstanbul ve büyük illerde başlamayı düşünüyoruz."

Abdulhamit Gül, cezaevlerinde görüntülü görüşmenin de pilot olarak 1 Ekim'de başlayacağını dile getirerek, "Ankara'da ve İstanbul'da kadın cezaevlerinde başlatacağız. Teknik ve hukuki alt yapı gerekiyordu. Mevzuatı çıktı. Bu da çok önemli bir hayalimizdi, gerçekleştiriyoruz. Cezaevinde 10-15 yıl çocuğunu, ailesini göremeyen kişiler görüntülü olarak görüşecek. Kadın ve çocuk cezaevlerinde teknik olarak pilot uygulaması başarıya ulaştıkça, cezaevlerinde insani dokunuş olarak önemli bir reform olacak." ifadelerini kullandı.

Avrupa ve dünyada buna benzer uygulamaların olup olmadığının sorulması üzerine Gül, "Elbette. Savcısız, iddia makamsız bir yargılama olmaz. Ancak savcı yetersizliği vardı, diğer birtakım zaruri gerekçelerle yaklaşık 10 yıldır Asliye Cezalarda savcı yoktu. Ama şu anda geldiğimiz kapasite itibarıyla 'biz buna hazırız' dedik. Önemli hedeflerimizden biriydi. 1 Eylül itibarıyla buna başladık. Bunun da önümüzdeki dönemlerde faydalarını, adalet duygusunun sağlanmasına önemli katkılarını hepimiz görmüş olacağız. Bu da çok önemli bir adım, bunun da neticelerini göreceğiz." yanıtını verdi. 

Gül, Hukuk Fakültelerinin sayısı ve eğitim kalitesine ilişkin soru üzerine ise, "Türkiye'de hukuk sorununun tamamıyla ortadan kalkması, nitelikli hukukçu meselesiyle doğrudan ilgili. Yani Hukuk Fakültelerinde, hatta lise ve ilkokullarda verilen eğitimin kalitesi, adalet duygusunun ortaya çıkması, aile, sevgi, saygı bağlarının, toplumsal dayanışma, eğitim ne kadar güçlü olursa nitelikli hakim, savcı, avukat ortaya çıkıyor. Bu da hukuka önemli katkı sağlıyor." değerlendirmesini yaptı.

Yargı reformunda hedef olarak mesleklere giriş için bir sınav getirdiklerini, üç yıl sonra yürürlüğe gireceğini, dolayısıyla sadece Hukuk Fakültesinden mezun olmanın yetmeyeceğini dile getiren Gül, bunun çok önemli bir reform olduğunu ve meyvelerinin birkaç yıl sonra görüleceğini aktardı. 

Gül, Hukuk Fakültelerine sınavda ilk 125 bine giren öğrencilerin alındığını, bunun ilk 100 bine indirilmesi için YÖK'e başvurduklarını belirtti.

"Hukuk Fakültesi öğrencisi, müşteri gözüyle bakılacak bir konu değildir. Hukuk Fakültesinde nitelikli eğitim verilmek zorunda." diyen Gül, 'YÖK'ün de bu konuda bir duyarlılığı olduğunu, bu konuda kalitenin artacağına inandığını söyledi. 

Adalet Bakanı Gül, yeni personel alımına ilişkin olarak da 1200 hakim, savcı için 21-22 Kasım tarihlerinde sınavın yapılacağını, ilana çıkacaklarını, 1100 icra müdür yardımcısı için kasımın son haftasında ÖSYM tarafından sınav yapılacağını, cezaevi ve adliyede yeni alacakları personelle ilgili kısım için de ilgili kurumlara taleplerini ilettiklerini, yakın zamanda bunun sayısı ve tarihini de beklediklerini, geldiği zaman duyurusunu yapacaklarını ifade etti. 

Nafaka 

Nafaka konusuna ilişkin değerlendirmeleri sorulan Gül, dünya uygulamalarına baktıklarını ve farklı düzenlemeler gördüklerini belirterek, "Türkiye'de de 88'e kadar bir yıl uygulanıyordu, sonra değişiklik yapılmış ve süresiz halde uygulaması şu an devam ediyor. Elbette şu anda nafakayla geçimini sürdüren kişiler var. Burada düzenleme yapılırken de yeni mağduriyetlerin oluşmaması lazım ancak 1-2 yıl evli kalıp da ömür boyunca nafaka verme zorunda olunması da ayrı bir mağduriyet oluşturmakta." diye konuştu.

Gül, boşanma davalarının sürelerine ilişkin de çalışmalarının bulunduğunu dile getirerek, "Bu konuda da çalışmalarımız var, bu sürecin uzamaması, hem şiddetin de önlenmesi bakımından çok önemli. Dolayısıyla nafakanın da belli bir süreye bağlanması gerekir kanaatindeyiz. Tabii ki bu konu da Meclis'in takdirinde, kanun gerekiyor ama biz de teklif önerilerimizi sürekli çalışıyoruz." dedi. 

Hakimlik mülakatlarının ne zaman açıklanacağına ilişkin soruya da Gül, komisyonun bağımsız şekilde çalıştığını, gelecek hafta sonucun açıklanmasını beklediklerini aktardı. 

İdam cezası 

Bakan Gül, idam cezasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine şöyle konuştu:

"Öyle hadiseler, öyle vakalar yaşanıyor ki bu kişiye verilecek ceza, hakim, savcı yine kanunu uyguluyor, müebbet, ağırlaştırılmış müebbet, insan gerçekten 'Daha ağırını hak ediyor' diye bir düşünceye kapılıyor. Küçücük çocuğa tecavüz eden, öldüren, üstüne öldürdüğü halde beton döküp, bidona atan... Bu tür caniliklere, vahşiliklere karşı insan, elbette en ağır cezayı hak ediyorlar diye düşüyor. Türkiye'de uygulamaları da oldu. Bu konu bir kanun ya da yönetmelikle olacak bir konu değil, malum anayasada olması gerekiyor. Bu husus Meclis'in ve siyasal ve sayısal olarak bir konsensüsun konusu olur ancak. Dolayısıyla Meclis'te tüm siyasi partilerin bu konuda uzlaşısı, değerlendirmesiyle olabilecek bir konu. Dolayısıyla bu Meclis'in takdirinde. Hepimiz bakacağız, göreceğiz bir konsensüs var mı, böyle bir ihtiyaç olduğu düşünülüyor mu, o şekilde bir değerlendirmeyi hep beraber göreceğiz."

"Aleyna Çakır" takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin soruşturma 
"Aleyna Çakır" takma isimli Sema Esen'in ölümüne ilişkin soruşturmada son durum sorulanu Gül, çok acı, trajik ve elim bir hadise olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Tabii olaydan itibaren Ankara Başsavcılığı bir soruşturma başlattı. Soruşturma devam ediyor. Soruşturma da gizli bir şekilde devam eder. Dolayısıyla benim o konuda 'Şöyle, böyle, şu suçlu, bu suçsuz' gibi bir şey yürüyen bir soruşturmayla alakalı ne bilgim olur, ne o konuda taraflara açık ama bize gizli olan bir konuda yorum yapmam da doğru olmaz. Ama yapacağım yorum, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmayı titizlikle yaptığına, kolluğa verdiği talimatla kolluk, polis, her türlü belge, bilgiyi nerede yayınlanıyorsa, nerede söyleniyorsa ya da kendileri ifade alarak titizlikle yaptığına inanıyoruz ve soruşturma neticesinde aldığı kararları, bunları kamuoyuyla paylaştığında da adalet duygusunu tatmin edecek bir sonuca ulaşacağını düşünüyoruz. Hakim savcının bir sosyal medya hesabı yok, bir televizyonu yok, mikrofonu yok. Onlar kararlarıyla konuşuyor. Doğrusu da olması gereken de bu. Hepimizin beklentisi, ben de bir Türk vatandaşı olarak bu mesele ve diğer meselelerde titizlikle yapılması, hiçbir ihmal olmadan bu soruşturmanın tamamlanması ve kamuoyunda adalet duygusunun da 'Evet, yerini buldu' diyecek şekilde tüm gerekçeleriyle aydınlatmasını bekliyoruz. Dolayısıyla soruşturma sürecine saygı duymak ve sonucu hep beraber takip etmemiz gerekir." 

Bakan Gül, "Şüpheli Ümitcan Uygun ve ailesinin de yaptığı bazı açıklamalar var. Siz onları takip edebildiniz mi?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:

"Yok. Onları savcılık ve kolluk mutlaka takip ediyordur. Yapılan her türlü açıklamayı, kim kiminle, nerede, ne olmuş, ne bitmiş bunların hepsini, fazlasını savcılık, kolluk zaten yapıyordur ama kolluk, polis 'Ben şunu buldum, şunu dinledim, şu şunu söyledi' demez, bu işten de bağımsız söylüyorum. Savcı birini takip ediyor, dinliyordur, izliyordur, ifade alıyordur. 'Ben şunun ifadesine başvurdum' diye süreci paylaşmaz, bunlar hep gizli yürür. Türkiye'de bir soruşturma, yargılamanın usulleri vardır. Bir kanuni düzenlemesi vardır, savcılık da buna uyar. Dosyaya giren bir belge, değerlendirilmesi gerektiği halde değerlendirmemişse, bu anlamda, yargısal takdir anlamında değil, görev ihmali, yanlışlığı varsa bu konuda HSK, teftiş devreye girer, gerekli takibat yapılır. Adliye, yargı bir beyaz süttür, orada bir leke varsa kimse affetmez. Asla üstü kapatılamaz, örtülemez." 

Kamuoyunun bu konuda müsterih olması gerektiğini belirten Gül, hakimin, savcının fiile baktığını ifade etti.

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle önemli bir konuda soruşturmanın neticesini bekleyip, saygıyla süreci beklemek lazım. Savcı hangi delile ulaştı, bu olaydan da bağımsız söylüyorum, bilmiyoruz. Belki çıkıp 'Şöyle, şöyle oldu' diyenler olayın farklı şeyinde. Farklı bir delil, değerlendirme vardır. Süreçte birtakım toplaması gereken deliller vardır ama savcı her aşama 'Bugün şunlara ulaştım, bugün Ali'yi, Veli'yi, Hüseyin'i dinledim, Ayşe, Fatma'yı dinledim, şöyle şöyle söyledi.' Bir televizyon programcısı değildir savcı. Savcı adaleti yerine getiren ve buna çalışan bir yargı mensubudur. Hakim öyledir. Dolayısıyla soruşturma sürecine saygılı olmak ve süreç içerisinde varsa bir delilin yeri adliyedir, karakoldur. Televizyon, diğer mecralarda elbette kolluk bunları da değerlendirir ama bir elinde delil, belge, bilgi var, savcıya, dosyasına bunu göndermek zorundasın eğer adaletin tecelli etmesini istiyorsan."