Güncel - Yaşam 20.04.2019 10:30 Güncelleme: 20.04.2019 11:02

AK PARTİ & CHP: YUMUŞAMA HAVASI

Yerel seçimlerinin bitmesinin ardından sert söylemlerin gerginliğe yolaçtığı siyasette hava yumuşamaya başladı. Sosyal medya hesabından Birlik ve beraberlik mesajı veren Erdoğan, kimseyi dışlamadan herkesle "Türkiye ortak paydasında" buluşmaya hazır olduğunu ifade etti. CHP lideri Kılıçdaroğlu da, Türkiye'nin milli konularda ittifak yapmak zorunda olduğuna dikkat çekti.
AK PARTİ & CHP: YUMUŞAMA HAVASI

SEDA ŞİMŞEK / ANKARA

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetelerin Ankara temsilcileri ile bir araya geldiği toplantıda, seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, alınan sonuçların ardından bir erken seçim çağrısında bulunmayacağını belirtirken, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Türkiye İttifakı" çağrısına, "Türkiye milli konularda ittifak yapmak zorunda" cevabını verdi. Kılıçdaroğlu, belediyelerin yatırımları ile istihdam oluşturacağını kaydederek, kazandıkları belediyelerde istihdama katkı sunacaklarının altını çizdi.

Kılıçdaroğlu, gazetecilerin soruları üzerine şu açıklamaları yaptı:

“ERKEN SEÇİM ÇAĞRISINDA BULUNMUYORUM”

“Erken seçim çağrısında bulunmuyorum, öyle bir ortamın olduğunu düşünmüyorum. Seçimlerden önce de erken seçimin doğru olmadığını toplumun bunaldığını ifade etmiştim. Erdoğan, ‘Ekonominin sorumlusu benim, her şeyin sorumlusu benim’ demişti. Erdoğan’ın ülkeyi sağlıklı yönetmesi, ekonomideki kırılganlıkları azaltması, işsizliği azaltması temel hedefleri. Erdoğan bu sorunların çözümü için ne yapacak, hangi adımları atacak bilmiyoruz. 100 günlük eylem planlarının içi boş. Ekonomi konusunda sağlıklı kararlar alamıyorlar, bunu tüm dünya görüyor. Temel nedeni devlette liyakat sistemi çökmesi. Bürokraside liyakat değil, sadakat, partililik esas alındı. Bunların Türkiye’yi sorunları doğru okuma, sağlıklı okuma, teşhis koyma kapasitesi yok. Kapasitenin yeniden olması için liyakat sistemi geri gelmeli. Erdoğan, ‘TL değer kazanacak, ekonomi rayına oturacak’ demişti, yapmasını bekliyoruz, yaparsa kendisini alkışlarız. Yapamazsa bunun herhalde bir sorumluluğu var, onu da kendisi yerine getirecektir diye düşünüyorum. Bizim için bir erken seçim söz konusu değil. Biz, belediye başkanlarımızın vaatlerini yerine getirmesini, onunla da toplumun önüne çıkmalarını istiyoruz. İktidarın vaatleri var, bizim belediye başkanlarımızın vaatleri var. Toplum iki farklı profili görmesini istiyoruz. Bu tablo içinde erken seçim olmaması lazım.”

“BU KARAR HUKUKA AYKIRIDIR” 

“(YSK’nın KHK’lılara mazbata verilmemesine itirazı reddetmesi) Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerine son verilen kişilerin seçime girmesini kabul etti, ‘siz seçime girebilirsiniz’ dedi, sonra ‘siz kazandınız, ama kazandıktan sonra size vermeyeceğiz bu işi, siz belediye başkanı olamazsınız’ gibi bir karar verdi. Bu karar demokrasiye, hukuka aykırıdır. Kişilerden bağımsız olarak söylüyorum. Hangi partinin adayı olursa olsun, hukuk öngörülmesi gereken bir alandır. Sürprizlere kapalıdır, yasaların gereği yerine getirir. Böyle bir tablo, aydınların, siyasetçilerin doğal kabul etmesi gereken bir tablo değildir. YSK, ‘Ben sizi kabul ettim ama hata yapmışım, dolayısıyla ben bu seçimi yeniliyorum’ diyebilirdi. Daha adaletli bir davranış olurdu. Bu, ileride Türkiye’nin yüksek tazminatlar ödemesine neden olacak bir durumdur. Çünkü bu kişiler gidip haklarını arayacaklardır. Yasa dışı kuralların uygulandığı bir Türkiye tablosu tüm dünyanın önüne konulacaktır.” 

“ERDOĞAN DEMOKRASİ TARİHİNE GEÇER”

“(Erdoğan’a bir çağrınız var mı?) Ben YSK’nın kararını adil bulmuyorum ama AK Partili görevlendirenler istifa ederse, bu yolu Erdoğan açarsa demokrasi tarihine geçer, farklı ve güzel bir tablo ortaya çıkar." 

“İŞBİRLİĞİNİN YÖNETİMLERE YANSIYACAĞINI SANMIYORUM”

“(Seçim işbirliğinin kazanılan belediyelerde yönetim kadrolarına yansıyıp yansımayacağı hakkında) Seçimler sırasında işbirliğimiz oldu ama bunun yönetimlere yansıyacağını sanmıyorum. Atamalarda liyakat esas alınmalı, partizanca girişimlere fırsat verilmemeli. Meral Hanım da liyakatin esas alınması gerektiği görüşünde. Biz partizanlığa yol açan, sadece partililerin olduğu bir belediyeyi doğru bulmuyoruz. Bu belediye başkanlarımızın belde halkına verdiği sözü tutmadığı anlamana da gelir. Meral Hanımın yönetimde illa şu olsun bu olsun gibi özel bir talebi de olmadı, yaptığımız görüşmede kendisi ifade etti." 

"BELEDİYELER İZLENECEK"

"Belediye başkanlarının görevlerine başlarken uymaları gereken on temel ilke belirledik. Bundan sonra, bu on ilkeye belediye başkanlarımız ne kadar uyuyor bunları izleyeceğiz. Belediye başkanımız yoğun olacaktır. Onun yetkilendireceği bir kişi, genel merkezin taleplerine cevap vermek üzere görevlendirilecek. Verilen sözlerin hayata geçirilmesi gerekiyor." 

"SOĞUKKANLI DEĞERLENDİRECEĞİZ"

"Örgütlerle ilgili sorunlarımız da var. Kaybettiğimiz yerlerde örgütün kusuru var ise bakacağız, belediye başkan adayımızın kusuru var ise bakacağız, soğukkanlı değerlendireceğiz.”

“ADAYLAR HER KESİMİN OYUNU ALDI”

“(HDP'nin belediye başkanlarına ilişkin 'bizim sayemizde seçildi' açıklamaları yapılıyor. Seçilmiş başkanlarınız üzerinde bir gölge olacak mıdır?) Hayır. Ekrem İmamoğlu’nu ele alalım, Ekrem Bey'e sadece HDP’liler, İYİ Partililer CHP’liler oy vermedi. Saadet Partisi'ne, AK Parti'ye sempati duyan çok sayıda seçmen gidip oy verdi. Yerel seçimde böyle bir durum var. Ankara’da Mansur Bey de öyle. Adana, Mersin ve Antalya için de geçerli. Adaylar her kesimin oyunu aldılar.” 

“İSTİHDAMA KATKI SUNACAĞIZ”

“(İşsizlik rakamları hakkında) Belediyeler yatırımla istihdam yaratmalıdır. Bunu yapıyor belediyelerimiz. İzmir, Aydın gibi. Belediyenin her yatırımı zaten istihdam yaratır. Mesela, kreş açtığınızda zaten 15 kişiyi çalıştırmanız gerek. Bu, bizim belediyelerimizin tüm işsizlik sorununu çözeceği anlamına gelmez. Biz katkı sunacağız.”

“YENİ BİR ANLAYIŞI EGEMEN KILMAK İSTİYORUZ”

“(Belediyelerin yüklü borçlarla yola çıkmaları) Belediye başkanı koltuğuna oturduğunda tabloyu önüne alacak ama biz başkanlarımıza ‘enkaz devraldık edebiyatı yapmayın’ dedik. Baştan bir ağlaşma, bir mahvolduk atmosferini asla yaratmayacaklar. Mesele belediyenin kredi notu nedir, borç verilebilir mi ? İzmir’in de borcu var ama kredi notu yüksek. Yerel yönetimlere yeni bir anlayışı egemen kılmak istiyoruz. Hesap veren bir yönetim anlayışı. Bu anlayışı yerleştirebilirsek Türkiye’yi CHP'nin çok daha güzel yönetebileceğini ortaya koyarız. Kadrolaşma, liyakat esas alınacak dedik. Başarılı bir genel müdür var ise, eskiler atadı görevden alayım mantığı doğru değil. Liyakat ile değil, torpille, birisinin yakını olarak gelmişse doğal olarak gidecektir, gitmesi de gerekir.” 

“BAĞIMSIZ BİR DENETİM İSTİYORUZ”

“(Tabanınızdan gelen talepleri ve kendi bürokratlarınızı nasıl kontrol altında tutacaksınız?) Yeni talepler elbette gelecektir, talepler değerlendirilir, bakılır. Gerçekten bilgisi, yönetim anlayışı daha mükemmel ise partizanlık yapmayacaksa mevcut olan kalacak. Siyaseti belediye başkanı yapacak. Bürokrat siyaset yapamaz. Bürokratlar kendilerine verilen talimatı yerine getiriyorsa sorun yok. Talimatı yerine getirmiyorsa 'kusura bakmayın' denilecek. Merkezden bütün belediyeleri denetleyeceğiz. Bağımsız bir denetim istiyoruz. Geçmişteki hatalara yeniden düşmek istemiyoruz. Bu konuda çok dikkatliyiz."

"İSTANBUL'DA ŞENLİK YAPILACAK, KATILMAYACAĞIM"

(Hafta sonunda Ekrem İmamoğlu'nun İstanbullular ile bir araya geleceği toplantıya katılıp katılmayacağı) Ekrem Bey miting yapmıyor, şenlik yapıyor. Katılmayacağım. Kendi aralarında oturup eğlenecekler. Daha sonra ziyaretine gideceğim.” 

“BELLİ KARARLAR ALIRKEN MUHALEFETE BİLGİ VERİLİR” 

“(S-400 tartışmaları) Demokratik bir ülkede belli kararlar alırken muhalefete bilgi verilir, biz şu gerekçelerle bunu yapıyoruz denir. Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet geleneğinde de bu vardır. Geçmişte, Dışişleri müsteşarı, MİT müsteşarı gelir, muhalefet partilerine bilgi verirdi. Genel başkanlarda kalması gereken bilgiler sadece genel başkanlarda kalırdı. Bu gelenek Türkiye’de bozuldu, şu anda yok. Bizi bilgilendirmiyorsunuz, gizli oturum ile parlamentoyu bilgilendirebilirsiniz. Partileri dışlayan, ‘ben bilirim’ ile yola çıkanlar bazen dünyada yalnızlaşıyorlar. Tehlikeli bir şey. Dış politikada çok ciddi sorunlarımız var. Türkiye, dışlanan, yalnızlaşan bir ülke durumunda. Türkiye üzerinde pazarlıklar yapılan bir ülke durumuna gelmiştir, bir ucunda Trump bir ucunda Putin var. Bu bizi derinden üzüyor. S-400 alımı Türkiye'nin güvenliği için gerekli ise alınacaktır. " 

“TÜRKİYE MİLLİ KONULARDA İTTİFAK YAPMAK ZORUNDA”

“(Türkiye ittifakı çağrısı hakkında ne düşünüyorsunuz?) Türkiye milli konularda ittifak yapmak zorundadır, özellikle dış politikada. İttifak arayışında olan biz değiliz. İttifak arayışında olanlar yönetenlerdir, onların olması lazım. İttifakın önünü tıkayan kim? Onlardır, biz değiliz. 

SÖZCÜ DAVASI TRAJİKOMİK

"(Sözcü Gazetesi hakkındaki dava) Sözcü gazetesi, en genç, en dinamik, en çok okunan Türkiye’nin gazetesi. Böyle bir gerçekle karşı karşıyayız. Öteden beri, yazıları, manşetleri ile FETÖ’yü eleştiren, hatta dönemin hükümetini eleştiren bir gazeteye böyle bir davanın açılması trajikomik, inandırıcılığı yoktur. Davanın kabul edilmesi daha büyük bir ayıptır. Az önce yumuşamadan söz ettik, milli ittifaktan söz ettik, peki Sözcü ne olacak? Medya üzerindeki baskı ne olacak? Türkiye ittifakı sağlanacaksa tüm bu alanlardan yola çıkılarak yapılır.”

“İPTAL EDİLECEK BİR DURUM YOK”

“(İstanbul seçiminin iptal edilmesi halinde sokakların hareketleneceği kaygısı) Türkiye'de hakimler var ise iptal edilmez. YSK'da Yargıtay ve Danıştay’dan gelmiş hakimler var. Benzer konularda daha önce vermiş oldukları kararlar var. İptal edilmeyecek ki sokak hareketlensin. Arzu edenler olabilir. Hukukun kırıntısı kaldıysa iptal edilmez. İptal edilecek bir durum yok. Bir sayıldı, iki sayıldı, her şey yapıldı. Hiçbir seçimde yapılmayan tüm yollar denendi. Her yolun sonunda İmamoğlu çıktı. Nesini iptal edilecek?”

KİŞİLER ÖZGÜR İRADELERİ İLE İSTEDİKLERİ SENDİKAYA ÜYE OLABİLİR

"(Belediyelerdeki sendika tartışması) Kişiler kendi özgür iradeleri ile istedikleri sendikaya üye olabilirler. Sendikalar üyelerinin çıkarlarını korudukları sürece görevlerini yapmış olurlar, belli bir siyasi partiye angaje olmuşlarsa o sendika değildir." 

“HER BELEDİYEYE UYGULANAN KURALLARA İTİRAZ ETMEYİZ”

“(Merkezi iktidar ile yerel yönetimler arasında kriz ve engel çıkar mı?) Yerel yönetimler idari ve mali açıdan özerk kuruluşlar ama merkezi yönetimin denetimi altında. Bu denetimlerin tarafsız olması lazım, belli aralıklarla bu denetimlerin yapılması lazım. Geçmişte iktidar kanadından olanlar denetlenmiyor, bütün denetim muhalefet partilerinin belediyeleri üzerinde yoğunlaşıyordu. Ayrımcılık olmamak kaydı ile her belediyeye uygulanan kurallara itiraz etmeyiz. Objektif olmak ve her belediyeye uygulanmak kaydı ile. Biz bütün belediyelerin yasalar çerçevesinde denetlenmesinden yanayız. Sadece muhalefete ait olan belediyelere yönelik girişim olursa buna itiraz eder, hakkımızı ararız.”

KESİMOĞLU BELEDİYE BAŞKANI

"(Bursa'nın içinizde yara olduğunu söylediniz, Kesimoğlu da bir yara mı? Bir çağrınız olacak mı?") Kesimoğlu belediye başkanı.

CHP'Lİ BELEDİYELERE 10 TEMEL İLKE

 CHP Genel Merkezi'nden, göreve başlarken dikkate alınması istenen 10 temel ilke, partili belediye başkanlarına gönderildi.


CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından, belediye başkanlarının göreve başlarken dikkate alması gereken 10 temel ilke belirlendi. Söz konusu ilkeler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun ön yazısı ile tüm CHP'li belediyelere gönderildi.

Belediye başkanlarına seslenen Kılıçdaroğlu, çok zorlu koşullarda gerçekleşen bir yerel seçimi geride bıraktıklarını belirtirken, "Halkımız, 5 yıl için yetkiyi size verdi. Baharı sürekli kılmak artık sizin göreviniz." ifadesini kullandı.

Şimdi verilen sözlerin tutulma zamanı olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, yazısında şunları kaydetti:

"Şimdi hiçbir ayrım yapmadan, kimseyi ötekileştirmeden tüm belde halkını kucaklama ve harcadığınız her kuruşun hesabını vererek hizmet üretme zamanı. Ekte göreviniz boyunca dikkate almanız gerektiğini düşündüğüm ana konular, 10 madde halinde sıralanmıştır. Sizlerin, bu 10 temel ilkeye uymanız, 'baharın sürekliliği' açısından çok önemlidir. Kaldı ki bu 10 temel ilke, halkımızla belediye arasındaki karşılıklı güvenin pekişmesini de sağlayacaktır. Bu temel ilkelere uyum, aynı zamanda CHP'li belediyeler arasında uygulama birliğini de sağlayacaktır. Kuşkusuz bizler de bu 10 temel ilkenin takipçisi olacağız. Sizlere güveniyor, görevinizde başarılar diliyor, saygılar sunuyorum."

İŞTE ON İLKE

CHP'li belediye başkanlarına gönderilen ilkeler şu şekilde sıralandı:

* Tüm söylemlerimiz olumlu ve pozitif olmalı. Ön yargılarla "devri sabık" yaratmak gibi düşüncelerden özenle kaçınılmalı. Elbette yolsuzluklarla mücadele yapılacak, yolsuzluğa izin verilmeyecektir. Ancak bu konuda bir denetim yapılacaksa mutlaka yetkin kişilerin görevlendirilmesi ve adaletli olunmalı.

* Bir ihbar furyası ile karşılaşabilirsiniz. Belgesiz ve isimsiz hiçbir yazı ve ihbar ciddiye alınmamalı. Tüm uygulamalar vicdana, ahlaka ve hukuka uygun olmalı. Aksi halde çok zaman kaybedersiniz. Oysa zaman kaybetme lüksümüz yok, çünkü vatandaş için yapacak çok şeyimiz var.

*Belediye personeline; ayrımcılığa uğramayacakları, özlük haklarının korunacağı, görevlerini sürdürecekleri, kimsenin işiyle aşıyla uğraşılmayacağı bildirilmeli.

*Atamalarda mutlaka liyakat esas alınmalı, partizanca uygulamalara fırsat verilmemeli.

* Önceki dönemde başlatılmış proje ve faaliyetler, kamu yararına aykırı olmamak şartıyla devam ettirilmeli.

* Harcamalar, yatırımlar mali disiplin içerisinde, şeffaf ve hesap verilebilir bir şekilde yapılmalı. Bütçe harcamalarıyla ilgili olarak belirli aralıklarla belde sakinleri ve kamuoyu mutlaka bilgilendirilmeli.

* Belediyede çalışan personelin asgari ücreti en az 2 bin 200 lira olarak belirlenmeli ve bu düzenlemenin Ocak 2019'dan itibaren geçerli sayılması hususunda gerekli çalışmalar en kısa sürede tamamlanmalı.

* Ulaşımın, dini ve milli bayramlarda ücretsiz olması konusunda belediye meclislerinden karar alınmalı.

* Özellikle gençlerin ve çocukların, okul servisi ile toplu taşıma masraflarını en aza indirmek için gerekli çalışmalar en kısa sürede tamamlanmalı. İstihdam politikalarında ve toplu sözleşmelerde dezavantajlı gruplar ile kadınlar lehine irade ortaya konulmalı.

* Örneğin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kadın çalışanlara izin verilmeli. Büyükşehir belediyelerinin bulunduğu yerlerde, hangi partiden olursa olsun ilçe belediyeleriyle eş güdüm ve uyum içinde olunmalı. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiniz gibi ilçe belediyeleri de ötekileştirilmemeli.