Halkbank web
Ekonomi 02.10.2017 16:05 Güncelleme: 02.10.2017 16:32

​​"Alternatif bir finans modeli"

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, "Faizsiz bankacılık sistemi alternatif bir finans modelidir, bankacılık sisteminin devamı, bir kopyası değildir. O nedenle bankacılar, bilim insanları ve üniversitelerle beraber çalışarak hazırlıkları süren Faizsiz Finans Kanun Taslağı'nı mükemmele en yakın şekilde hazırlamalıyız." dedi.
​​"Alternatif bir finans modeli"

Gülay YÜCEL

Akben, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörlüğü'nde düzenlenen Türkiye'de Faizsiz Finans Sektörü İçin Yasal Çerçeve Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de bankacılık sisteminin, Basel kriterlerine uyumunu sağladığını, AB standartlarını sağlamış duruma geldiğini, faal 50'nin üzerindeki banka içinde zarar eden bankanın bulunmadığını söyledi. 

Faizsiz finansın toplam finans sektörünün yüzde 5'ini oluşturduğunu belirten Akben, faizsiz bankacılığın önümüzdeki yıllarda öngörülen yüzde 15 hedefini yakalamasının mümkün olduğunu vurguladı.

"Alternatif faizsiz finans modelleri gelişecek"

Mehmet Ali Akben, faizsiz finansın konvansiyonel bankacılığın bir devamı değil, alternatif bir finans sistematiği olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Faizsiz finansın bugüne kadar yüzde 5'lerde kalmasının sebebi, maalesef faizsiz finansın klasik bankacılığın taklidi olarak görülmesinden oldu. Faizsiz finans sektörünün büyümesi ne sağlayacak? Konvansiyonel bankaların yanında finansal ürün çeşitliliği sağlayacak alternatif faizsiz finans modelleri gelişecek. Faizsiz bankacılık sistemi alternatif bir finans modelidir, bankacılık sisteminin devamı, bir kopyası değildir. O nedenle bankacılar, bilim insanları ve üniversitelerle beraber çalışarak hazırlıkları süren Faizsiz Finans Kanun Taslağı'nı mükemmele en yakın şekilde hazırlamalıyız."

"İdeal yasal çerçeveyi oluşturmak zorundayız"

BDDK Başkanı Akben, hükümetin hafta içinde açıkladığı Orta Vadeli Plan'da faizsiz finansa ilişkin hedeflere yer verilmesinin kıymetli olduğunu ifade ederek, "Faizsiz finans sistemiyle ilgili yasal çerçeve için biz 'bankacılar olarak ya da katılım bankacıları sadece kendi aralarında bu işi konuşsun' istemiyoruz. Akademik çevreler ve diğer paydaşlarla beraber ideal yasal çerçeveyi oluşturmak zorundayız." şeklinde konuştu. 

Faizsiz finansmanın toplam finans sektörünün yüzde 15'ine ulaşması öngörüsünün zor görünse de, Türkiye'nin demografik yapısına, gelişmelere bakıldığında bunun imkansız olmadığını vurgulayan Akben, "Tabii bu noktada, biz bankacıların yorumlarından ziyade bilim insanlarımızın, faizsiz finansı araştıran isimlerin katkıları çok daha kıymetli olacaktır." dedi.

BDDK Başkanı Akben YeniBirlik’in sorularını yanıtladı..

FAİZSİZ FİNANS KANUNU

Kanun teklifinin getirdiği yenilikler neden önemlidir?

Faizsiz finans sistemi ülkemizde olduğu gibi dünya genelinde de son 10 yılda on beş kata yaklaşan bir büyüme ile ciddi gelişmeler kaydetmiş, bu yönüyle konvansiyonel finans sisteminin oldukça ötesinde bir performans sergilemiştir. Sistemin önümüzdeki dönemde de küresel düzeyde en yüksek büyüme kaydedecek sektörlerden birisi olacağı beklentisi varlığını korumaktadır. Faizsiz finans sisteminin küresel ölçekte büyümesine katkı sağlayacak ülkeler arasında ön sıralarda gösterilen ülkemizin bu süreçte bölgesel bir merkez haline geleceği de muhtelif kaynaklarda dile getirilmektedir. Ülkemizin jeopolitik konumu, sosyolojik ve demografik yapısı, faizsiz finans alanındaki geçmişi, küresel finans krizi sonrası artan itibarı, sağlam bankacılık sistemi ve son dönemde elde ettiği öncü ülke imajının yanı sıra son dönemlerde artan faizsiz finans sektörüne yönelik güçlü kamusal desteğin varlığı,  faizsiz finans alanında ülkemize yönelik olumlu beklentileri artırmaktadır.

Ancak gelinen noktada Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli henüz yeterince değerlendiremediği de bir gerçektir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi toplum nezdinde katılım bankaları ve faizsiz finans kuruluşlarının öneminin ve farkının yeterince anlaşılamamasıdır. Ayrıca bu alanda ayrı bir mevzuatın olmaması, toplumda faizsiz finans kuruluşlarına yönelik algıyı olumsuz şekilde etkilemektedir.

Hazırladığımız Kanun Taslağı ile faizsiz finans kuruluşlarının faizsiz finans ilkelerine uyumuna yönelik yasal altyapı sağlaması, başta müşteriler ve yurt dışı yatırımcılar olmak üzere ilgili taraflara faaliyetlerin faizsiz finans ilkelerine uyumu konusunda güvence verilmesi ve sektörün faaliyetlerine standart getirilmesi amaçlanmaktadır. Bunun için Kanun Taslağında faizsiz finans sektörünün tabi olacağı temel kurallar belirlenmekte ve bu kuralların etkinliğini temin edecek kurumsal mekanizmalar tesis edilmektedir.  

Nihai olarak güçlü bir yasal altyapıya sahip bir faizsiz finans sektörünün hızlı bir gelişim kaydetmesi ve hem yurt içinde hem de uluslararası piyasalarda istenilen pazar paylarına ulaşılmasının, İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi olmasına da büyük katkılar sağlayacağı öngörülmektedir.

Düzenleme yokluğu faizsiz finansın sürdürülebilirliği açısından risk taşır mı?

Halihazırda katılım bankaları, tekafül şirketleri veya kira sertifikaları gibi faizsiz sermaye piyasası ürünleri için çeşitli düzenlemeler bulunmakta veya hazırlanmaktadır. Mevcut düzenlemeler birbirinden farklı gereksinimler gözetilerek hazırlanmış ve çoğunlukla düzenleme konusunun ancak belirli bir bölümünü ele almış durumdadır. Bu nedenle Ülkemiz faizsiz finans sektörü için düzenleme yokluğundan değil düzenleme eksikliğinden bahsetmek daha doğru olacaktır. 

Düzenleme eksikliği ise faizsiz finans kuruluşları arasında birbirinden oldukça farklı uygulamaların doğmasına neden olmaktadır. Örneğin bir kuruluşun gerçekleştirdiği işlemi diğer bir kuruluş uygun olmadığı gerekçesiyle yapmayabilmektedir. Bu durum ise finansal müşteri nezdinde faizsiz finans kuruluşlarının algısının bozulmasına neden olmaktadır. 

Bütün faizsiz finans kuruluşlarının tabi olacağı yeknesak bir düzenleme, söz konusu farklılıkları makul seviyelere getirerek, faizsiz finans kuruluşlarına yönelik algının düzelmesine önemli katkı sağlayacaktır.

Diğer taraftan işin bir de uluslararası boyutu bulunmaktadır. Malezya, Bahreyn, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve hatta İngiltere gibi birçok ülkede faizsiz finansın geliştirilmesi amacıyla ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Her geçen gün bir başka ülkenin faizsiz finans sektörüne yönelik düzenleme haberlerini almaktayız. Bizim ülke olarak mevcut düzenleme eksikliğimizi gidermememiz halinde faizsiz finans sektörümüz yine de bir şekilde varlığını sürdürecektir. Fakat uygun ve yeterli bir yasal altyapı tesis etmeden uluslararası yarışta başarılı olmamız ve istediğimiz pazar paylarına ulaşmamız mümkün görünmemektedir.  

Düzenleme ile elde edilebilecek faydalar nelerdir?

Faizsiz Finans Kanun Taslağı ile üç temel alan düzenlenmektedir. Birincisi temel faizsiz finans ilkelerinin ve kavramlarının tanımlanmasıdır. Ne yazık ki şu anda faizsiz finansın en temel unsurları ve uygulamaları dahi herhangi bir mevzuatta tanımlanmış değildir. İkinci alan faizsiz finans ilkeleri dediğimiz İslam Dininin ilgili kurallarından hareketle belirlenen usul ve esaslara uyumun sağlanması amacıyla gerekli kurumsal yapının tesis edilmesini içermektedir. Söz konusu kurumsal yapının en önemli öğesini “Faizsiz Finans Standartları Kurumu” olarak önerilen bir kuruluş oluşturmaktadır. Faizsiz Finans Standartları Kurumu ilgili tüm kuruluşların uyacakları ilkeleri standart olarak belirleme görevini yürütülecektir. Kuruluşların bünyelerinde oluşturulacak “Uyum Komiteleri” ise bu standartlara   ürün ve işlem bazında uyum ile görevli olacak, aynı zamanda bu uyumun denetimini gerçekleştirecektir. Taslak ile düzenlenen üçüncü alan ise şeffaflıktır. Faiz finans sektörü kuruluşları faaliyet ve ürünlerinin faizsiz finans ilkelerine uygunluğuna ilişkin düzenleme, standart ve kararları kamuoyu ile paylaşacak aynı zamanda müşterilerin faizsiz finans ilkeleri ile ilgili bireysel başvuru  hakkı bulunacaktır. 

Esas itibariyle Kanun Taslağında öngörülen düzenlemelerin tamamı geçmişten günümüze kadar devam eden ve ilgili uzmanların uzun yıllar süren çalışmaları sonucunda ortaya konulmuş bulunan temel problemlerin çözümünü sağlamayı amaçlamaktadır.

Diğer taraftan, Taslak ile ülkemizin sağlam, şeffaf, yeknesak bir faizsiz finans mevzuat altyapısına sahip olmasının yanı sıra, ülkemizin getirilecek yasal sistem ile diğer ülkelere örnek olması da beklenmektedir. 

Sizce Türkiye İslami finans alanında uluslararası rekabet içinde önemli bir oyuncu olarak kabul edilebilir mi?

Faizsiz finansın bugünkü modern şekliyle dünyada alternatif bir finans sektörü haline gelme süreci yaklaşık 60 yıl önce başlamış olup, ülkemizde bu sektör yaklaşık 30 yıllık bir geçmişe sahiptir. Sektör günümüze kadar olan dönemde istikrarlı bir büyüme göstermiş ve toplam aktifleri 2016 yılı itibarıyla küresel düzeyde 2,2 trilyon ABD dolarına ulaşmıştır. Uluslararası kurum ve kuruluşların tahmin ve değerlendirmelerine göre faizsiz finans sektörünün istikrarlı büyüme seyrini sürdürmesi ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde büyüklüğünün 3 trilyon ABD dolarını aşması beklenmektedir. 

Faizsiz finans açısından Dünyadaki yerimize baktığımızda ne yazık ki istediğimiz kadar iyi bir konumda olmadığımızı görüyoruz. Halihazırda küresel faizsiz bankacılık sektöründe % 2,9 pay ile  yedinci sıradayız. Gerçi mevcut kuruluş sayımız, aktif büyüklüğümüz ve ürün çeşidimiz ile uluslararası faizsiz finans sektöründe önemli bir oyunculardan biri sayılabiliriz. Fakat mevcut seviye bizler için yeterli değildir. Zira Türkiye; jeopolitik konumu, genç nüfusu, krizlere dayalı istikrarlı ekonomisi ve neredeyse tüm dünyadaki Müslüman halklarla olan tarihsel ilişkileri nedeniyle çok büyük bir potansiyel taşımaktadır.  Eğer faizsiz finans alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden bir olacaksak ülke olarak mutlaka bu potansiyeli hayata geçirecek stratejiler geliştirmemiz gereklidir. İste hazırlamış olduğumuz Kanun Taslağını bu amaca yönelik atılmış önemli bir adım olarak görmekteyiz. 

Seküler ekonomi içinde özgün düzenlemeler olmaksızın proaktif çözümler sunulabilir mi? Kanun teklifi seküler ekonomik model içinde güçlü bir alan açabilir mi?

Faizsiz finans faaliyetinin yapısına, işleyişine ve gereksinimlerine uygun bir şekilde hazırlanmış bir düzenleme altyapısı olmaması halinde ülkemizde  faizsiz finansın ancak sınırlı bir seviyede gelişebileceğini  düşünmekteyiz. Sorunuzda da yer aldığı üzere, ekonomimiz ağırlıklı olarak seküler ve konvansiyonel bir finansal sisteme bağlı şekilde çalışmaktadır. Konvansiyonel finansal kuruluşların sunduğu ürün ve hizmetlerin ağırlıklı olduğu bir yapıda, faizsiz ürün ve hizmetlerin müşteriler ve yatırımcılar nezdinde ayrışması çok mümkün değildir. Bu bakımdan faizsiz finans ürün ve hizmetlerinin ayrı şekilde düzenlenmesi gerektiği aşikardır. Nitekim Dünyada da faizsiz finans sektörlerinin gelişmiş olduğu ülkelerde mutlaka konvansiyonel finans için hazırlanmış olan düzenlemelerden ayrı veya bunlara ilave olarak faizsiz finans düzenlemelerinin yürürlüğe girdiğini veya çalışmalarının devam ettiğini görmekteyiz. 

Kanun teklifi ile sağlanacak düzenleme alanının rakamsal ekonomik büyüklüğü ve Türkiye'nin potansiyel payı hakkında fikir verebilir misiniz? Makroekonomik faydaları nelerdir?

Ülkemizde faizsiz finans sektörünün en önemli temsilcileri olan katılım bankalarımız, banka olarak tanımlandıkları 2005 yılında 292 şube ve 5.747 personelle faaliyet gösterirken, 2016 yılına geldiğimizde 956 şube ve 14.465 personeli olan alternatif bir finans sektörüne dönüşmüştür. Bu bankalarımızın aktif toplamları ise 2005 yılında 9,9 milyar TL iken 2016 yılında bu rakam 132,8 milyar TL seviyesine gelmiş, buna paralel olarak bankacılık sektörü içindeki payları da % 2,4’den, % 4,9’a ulaşmıştır. 

İslami sigortacılık veya diğer adıyla tekafül sigortacılığının yaklaşık 678 milyon TL’lik aktif büyüklüğü ile ülkemiz sigortacılık sektöründe % 3’lük bir pazar payına ulaşmış olduğunu görmekteyiz. Ayrıca, faizsiz sermaye piyasası ürünleri olan kira sertifikalarının hacmi ise 2016 yılı itibariyle yaklaşık 18 milyar ABD dolarına ulaşmış durumdadır.

Bunların dışında, “Faizsiz Finans Ekosistemi” olarak tabir ettiğimiz, kredi ve sermaye piyasalarının yanı sıra bölgesel emtia borsalarını da içine alan bütüncül bir yapı kurma arzusundayız. Bu ekosistem içerisinde faizsiz leasing ve tüketici finansman firmalarının, faizsiz yapı tasarrufu kuruluşlarının, mikro finansman şirketlerinin ve faizsiz kooperatif bankaları gibi ülkemizde henüz uygulaması bulunmayan finansal kuruluşların kurulmasını öngörmekteyiz.

Genel olarak faizsiz finansla ilgili resmi otoritelerin ve kuruluş birliklerinin  belirlemiş olduğu, 2025 yılı itibariyle toplam finansal sektörün % 15’inin faizsiz finans ürün ve hizmetlerinden oluşmasına yönelik bir hedef bulunmaktadır. Bu hedefe ulaşılması için hem kuruluş ve ürün çeşitliliğine gitmemiz hem de bunlar için iç ve dış yeterli finansal kaynağı sağlamamız gerekmektedir. 

Dünya çapında birçok akademik çalışmada faizsiz finans kuruluşlarının konvansiyonel finansal kuruluşlara göre finansal krizlere daha dayanıklı olduğu ifade edilmektedir. Bu kabulün temelinde, faizsiz finansın ortaklığa ve risk paylaşımına dayanan felsefesi ile reel sektöre bağlı ve gerçek ticari işlemlere dayanan yapısı yatmaktadır. Finansal krizlere dayanaklılığın yansı sıra, yeterli pazar payına ulaşmasından sonra, faizsiz finansın ulusal tasarruf oranlarının arttırılmasına, faiz oranlarının ve dolayısıyla enflasyonun düşürülmesine, gelir dağılımının iyileştirilmesine ve sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeye olumlu katkı sağlaması beklenilmektedir.  Ancak, bu katkıların sağlanması, faizsiz finans kuruluşlarının konvansiyonel finansal ürünleri taklit etmeyen, kendi felsefesine uygun, özgün ürünler geliştirmesi ile mümkün olacağı unutulmamalıdır.

GÖRÜŞ :YUSUF DİNÇ

YIMG_C4CE4B-7269F2-F07B1E-CEA834-D511F9-EE546F

Çok önemli, çok da değerli

Dünyada faizli ve faizsiz bankalar bulunan ekonomilere veya bankacılık sistemlerine “dual bankacılık sistemi” denir. Dual bankacılık sisteminde mevzuat da ayrıştırılmıştır. Yani faizli bankalarla faizsiz bankaları kapsayan mevzuatlarda farklılıklar vardır. Ancak bizdeki uygulamada hem faizli hem de faizsiz bankalar var, fakat mevzuat yok. O yüzden seküler model içinde bir çözüm arayışı sunmaya çalışıyor Katılım Bankaları. Bu yüzden de Faizsiz Finans Kanunu çok önemli, çok da değerli. Üstelik İstanbul’un finans merkezi olması yolunda en önemli adımdır. Yine Varlık Fonu’nun kuruluş amacıyla bu kanunun hazırlanışı arasında da ilişki kurmak gerekir. Varlık Fonu’nun ilk ortaya çıkışı faizsizlik esasındaydı. Yani Körfez fonlarını daha çok cezbetmeye yönelik bir tutumdu. Bu Faizsiz Finans Kanunu da bu çerçeveyi belirleyecek. Ne yapacak bu kanun? Katılım Bankalarının ya da faizsiz finansal kuruluşların; sadece bankacılık kesimini de değil, diğer faizsiz finans kuruluşlarını da ilgilendiriyor; yasal altyapısını daha sağlam bir hale getirecek. Bunun yanında rekabet ortamını düzenleyecek. Artık faizsizlik iddiasında bulunmak bir lisansla mümkün olacak. Bunun yanında hiç düzenlenmemiş alanlar var, el birliği sistemiyle konut finansmanı yapan kuruluşlar gibi. Bunların yasal altyapısı sadece Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde düzenlenmişti. Bunlar da düzenlenmiş olacak. Bu suretle buralarda oluşabilecek riskleri de bertaraf etmiş olacak. Bu bakımdan da çok önemli bir çalışma. 

Ayrıca bir hususa daha değinmek gerek. Bu çok önemli. Faizsiz finans kuruluşlarının faaliyetlerinin teyidini Danışma Kurulu ya da Şeriat Kurulu olarak bilinen bir kurumsal yapı yapar. Bu, faizsiz finansal kuruluşların içinde kurulur. Ancak çoğu ekonomide bunun bir de merkezi modeli var. En tepede, daha çok kamusal merkezi danışma kurulu var, altta kuruluş bazlı danışma kurulları var. Bizde merkezi danışma kurulu yoktu. Bu kanun taslağı, ilk defa kurulmasını öngörüyor. Faizsiz finans standartları ilkelerini belirliyor. Bu da çok önemli. Bu kurumun varlığı şöyle bir ihtiyaçtan bizi kurtarıyor: Türkiye’deki faizsiz finansal kuruluşlarının uluslararası alandaki faaliyetleri, Türkiye’deki danışma kurullarının fetvalarıyla, yani görüşleriyle sağlanamıyor. Ne yapıyorduk? Diyelim gidip ben bir kira sertifikası ihraç edeceğim faizsiz finans kuruluşundan. Ne yapmam gerekiyor? İngiltere’ye gitmem gerekiyor. İngiltere’de ne var? Dünya çapında itibar gören bir danışma kurulu var. Citybank’ın danışma kurulundan fetva almam gerekiyor, çünkü bizdeki danışma kurullarının yapısı kurumsal olmadığı için uluslararası kabul edilirliği, yani uluslararası referans olabilecek durumu yok. 

Bir husus daha önemli. Faizsiz finansal kuruluşların muamelelerinde itilaf oluşması halinde, bu itilafların aslında bir hukuki tarafı var, bir de şerri tarafı var. Yani pratikte uygulama seküler, ama teoride uygulamanın şerri boyutları var. Bu şerri boyutları hukuk sisteminde referans değil. Belki bu kanun yardımıyla bu konularda referans olmuş olacak. O yüzden ben çok faydalı olacağını öngörüyorum. Çok büyük bir ihtiyaçtı. Para düzenlemeyi sever. Bu düzenleme de Türkiye’ye kaynak akışı bakımından katkı sağlayacak bir düzenleme diye düşünüyorum.