Röportaj 19.10.2018 03:05 Güncelleme: 19.10.2018 11:54

'Baroyu Başkan Değil Avukatlar Yönetecek'

Cumartesi günü İstanbul Barosuna kayıtlı yaklaşık 41 bin avukat başkanını seçecek. Başkan adayları arasında yer alan Av. Dr. Başar Yaltı, YeniBirlik'le yaptığı söyleşide, başkanın değil avukatların yönettiği bir baroyu hedef olarak benimsediklerini kaydetti
'Baroyu Başkan Değil Avukatlar Yönetecek'

SEMA SEZEN

FOTOĞRAFLAR: ŞAFAK GÜVEN

İstanbul Barosuna kayıtlı olan 41 bin avukat Baro başkanlığı seçimleri için 21 Ekim'de (Yarın) sandığa gidiyor. İstanbul Baro Başkanı, şu anki başkan da dahil 10 aday arasından seçilecek. Adaylar arasında, "Baroyu hukukla tanıştıracağız, avukatı da baroyla barıştıracağız" sloganıyla hareket eden ve 2013- 2017 yılları arasında Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu üyeliği ve başkan yardımcılığı görevinde bulunan Avukat Hareketi'nden Av. Başar Yaltı gazetemize açıklamalarda bulundu.

Av. Dr. Yaltı'nın Yönetim Kurulu Adayları listesinde, Av. Cem Alptekin, Av. Naime Nida Açıkalın, Av. Bilgütay Hakkı Durna, Av. Gülbeyaz Karadeniz, Av. Selma Aydın Boz, Av. Aysun Tombuloğlu, Av. Erdal Büyükkaya, Av. Abdurrahman Bayramoğlu, Av. Esin Kılıç, Av. Dr. Seyithan Güneş isimleri yer alıyor.

-"Avukat Hareketi"nin kurulma sürecini anlatır mısınız?

Avukat Hareketi’ni kurmak için yaklaşık bir-bir buçuk yıl kadar hazırlıklarımızı yürüttük. Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinin gündeme gelmesi nedeniyle kendimizi açıklamayı seçim sonrasına bıraktık. 27 Haziran'da bir bildiriyle kendimizi kamuoyuna açıkladık. Avukat Hareketi bu anlamda 3 – 4 aylık bir hareket olarak gözüküyor. Kısa bir süre olabilir ancak açıklandıktan sonra -üstelik o açıklamadan sonra da yaklaşık 40 günümüz adli tatilde geçti- eylül başından itibaren avukat kamuoyunda ve adliyelerde görünmeye başladık. Görünürlük derecemiz arttığı sürece de arkadaşlarımızdan, avukatlardan yüksek oranda ilgi görmeye başladık.

Avukat Hareketi’nin amacı, Türkiye’de yargı sisteminde meydana gelen aksaklıkları düzeltecek girişimlerde bulunmak. İstanbul Barosunun Avukat Hareketi’nin anlayışına uygun bir yönetimin elinde olmasını önemsediğimiz için böyle bir girişimi başlattık. Tabii Avukat Hareketi sadece İstanbul Barosu’na yönelik bir hareket olarak ortaya çıkmadı. Avukat Hareketi tüm Türkiye’ye hitap eden söylemleri olan, iddiaları ve projeleri olan bir harekettir. Eğer İstanbul Barosu seçimlerini Avukat Hareketi kazanırsa Türkiye’deki diğer baroların da enerjisini üzerimize alarak çok şey değiştirebileceğimizi düşünüyoruz.
Bizim asıl yapmak istediğimiz, İstanbul Barosunun kurumsal gücünü Türkiye'de hukuku ayağa kaldırmak için kullanmak. Asıl amacımız budur. Bunun için Avukat Hareketi bir kadro hareketi olarak İstanbul Barosunu yönetmeye aday oldu.

"İstanbul Barosunun pasif-edilgen tutumu ortadan kaldırılmalı"

-Bu hareket neler getirdi? İleride neler getirecek?

İstanbul Barosu yönetimi ve yönetimdeki mevcut anlayış değişir de bizim savunduğumuz görüşler İstanbul Barosu’nda hâkim olursa sadece hukuk alanında değil, siyaset alanında da muhalefetin biçimini değiştireceğini düşünecek kadar iddialıyız.
Bizim tespitimize göre baro ile avukat arasında ciddi, derin bir yabancılaşma bulunmaktadır. Bu yabancılaşma aşılmadan baronun kamuoyunda, avukatlar üzerinde veya siyasal iktidar üzerinde bir etkisinin olabileceğini düşünmüyoruz. Bizim öncelikli gördüğümüz husus, avukatların baroya yabancılaşmasının ortadan kaldırılmasıdır. Aynı zamanda sadece avukatın baroya yabancılaşmasını değil baronun hukuka yabancılaştığını da tespit ediyoruz. Bizim sloganımız bu nedenle şöyle oldu; “Baroyu hukukla tanıştıracağız, avukatı da baroyla barıştıracağız.”
41 bin üyesi olan bir İstanbul Barosu ülkesinde olup bitene karşı böyle sıradan bir örgüt gibi tepki veremez. Ne yazık ki böyle bir durum var. İstanbul Barosu’nun bu suskunluğunun, bu pasif-edilgen tutumunun ortadan kaldırılması için o 41 bin avukatın gücünü arkasında hissetmesi lazım. Dolayısıyla söz konusu yabancılaşmanın kaldırılması gerekiyor. Bu konuda sorunu çözecek projelerimiz de mevcut.

Bir diğer husus da bu yabancılaşmayı ortadan kaldırmanın bir parçası olarak yönetimde köklü bir değişiklik yapacağız. Baroyu avukatlar yönetecek, baroyu başkan yönetmeyecek. Tabii ki bir başkan, bir yönetim kurulu olacak ama baroda zihinsel bir devrim yaratacağız. Yasa ne şekilde olursa olsun, baroyu avukatların yöneteceği şekilde elektronik imkânlardan, şu anda çağımızın içinde bulunduğu iletişim devriminden yararlanarak bütün kararlara avukatları ortak etmeye çalışacağız.

İstanbul Barosu en büyük baro olarak, en eski hukuk kurumu olarak insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün savunucusu olacaktır. Ayrıca -bizim zaten meslek olarak yapmak zorunda olduğumuz- adil yargılanma hakkının da savunucusu olacaktır. İstanbul Barosu’nun adil yargılanma hakkının savunucusu olması demek, yargıda bağımsızlığı ve tarafsızlığı talep etmesi demektir. Hukuk devletinin varlığını ve gerçekleşmesini talep etmesi, bunun için mücadele etmesi anlamındadır. Baronun insan hakları için mücadele etmesi ve uluslararası sözleşmelerle tanınmış olan hak ve hukuku, halkın hak ve hukukunu koruması gerekir.

"MEVCUT BARO YORGUN, KENDİNİ YENİLEYEMİYOR"

-İstanbul Barosunun şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Eksiklikler var mı? Baro nasıl olmalı?

Yukarıdaki sorulara verilen cevaplardan anlaşılacağı üzere biz mevcut baro yönetimini son derece beceriksiz ve başarısız buluyoruz.
Haziran ayı sonunda yaptığımız bir ankete göre İstanbul Barosuna bağlı avukatların yüzde 70'i mevcut baro yönetimini başarısız bulmaktadır. Gerçekten de mevcut baro fiziksel ve zihinsel olarak yorgun, kendini yenilemeye gerek duymayan, reflekslerini yitirmiş, Cumhuriyet değerlerini savunamaz hale gelmiş bir durumdadır. Yönetimde katılımcılık unutulmuştur. Oysa katılımcı bir yönetim modelini baroda gerçekleştirerek, baro yönetiminin veya baronun kurumsal kimliğinin güçlü, dikkate alınabilir, muhatapları tarafından sözü dinlenebilir noktaya getirmek gerekiyor. Bizim derdimiz budur. Bugünkü baro yönetiminin temsil ettiği İstanbul Barosu, ne yazık ki, kimse tarafından dikkate alınan, sözü dinlenen veya önemsenen bir konumda değildir. Bu hepimize acı veriyor, avukat olarak da veriyor, yurttaş olarak da veriyor. Baro yurttaşlar için umut olma özelliğini yitirmemeli. Mevcut baro yönetimi ya bunların farkında değil ya da farkında ama söyleyecek söz bulamıyor. İşte bu nedenle baro yönetimine aday olduk ve daha iyisini yapacağız.

Avukat Hareketi olarak, Baroda yönetsel bir devrime imza atmak için biz İstanbul Barosu yönetimine talip olduk. Mevcut Baro yönetimi baroyu bir devlet dairesi gibi yönetiyor. Baro yönetimi hem statükoyu kabulleniyor hem artık meslek mücadelesinin hakkını veremiyor. Temel sorun olarak gördüğümüz, “Güçlü Baro, saygın avukat” ilkesine ulaşmak için baroya yabancılaşmış avukatı baroyla barıştıracağız. Baroyu sadece başkan tarafından yönetiliyor olmaktan çıkarıp, baroyu avukatların yöneteceği bir özelliğe kavuşturacağız. Baroyu avukatla bütünleştirdiğimizde 41 bin avukatın gücünü arkasında hisseden bir baronun talebini kolay kolay hiç kimse görmezlikten gelemeyecek. Savcılar Adliyenin kralı gibi davranamayacak. Polis avukata saygısızlık edemeyecek, adliyelerin kullanımında ve yönetiminde avukatlar söz sahibi olacak. Bugün baro odalarında çay içmenin yasaklandığı gibi durumlar asla yaşanmayacak.
Bütün bunların gerçekleşmesi için avukatların baronun yönetimine ve kararlarına katılması ve avukatların kendi kararlarına sahip çıkmasının sağlanması gerekiyor. Bunu sağlayacağız. Katılımcılığı her alana yayacağız. Avukatın hukukuna sahip çıktığımız gibi halkın hukukuna da sahip çıkacağız. Adil yargılanma hakkının peşinde olacağız. Yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını hukuk devletinin gereklerini meslek sorunlarımızın çözümü için gerekçe yapacağız.
Biz karakola avukatı düşürmeyen, avukata saygısızlığı aklından geçirmeyen bir düzen için çalışacağız. Bu anlamda görevimizi, karakola düşmüş avukata yardım olarak değil, avukatı karakola düşürmeyecek koşulları yaratmak olarak tanımladık. Biz seçime katılan hiçbir grubun taşımadığı geniş bir vizyona sahibiz.
Çok iddialıyız. Çünkü sorunları doğru şekilde saptadık, çözüm yöntemlerini ürettik. Göreve kadro ve program olarak hazırız. Heyecanımız doruk noktada. “İstanbul Barosu değişecek, Türkiye değişecek” diyoruz. Bu kadar iddialıyız. Biz bir Türkiye hareketiyiz. Yapacağımız çok şey var.

"Güçlü baro, saygın avukat"

-Seçildiğinizde ne tür değişiklikler ve neler için çalışacaksınız?

Baro öncelikle bir meslek örgütüdür. Bu nedenle avukatların sorunlarıyla öncelikle ilgilenmek durumundadır. Bizim de temel derdimiz bu olacak. Avukatların çok sayıda sorunu var. Bu sorunların kimi, baronun kendisinin çözebileceği sorunlar arasında. Kimi sorunlar ise ancak yasa değişikliği yoluyla çözülebilecek sorunlar. Her iki tür sorunların çözümünde ise gereken şart, baronun güçlü bir kimlik yapısına sahip olmasıdır. Aksi taktirde sorunu çözecek muhatapların Baronun taleplerini dikkate alması mümkün değildir. Nitekim durum bu şekildedir. Mevcut İstanbul Barosu yönetimini ve başkanını kimse dikkate almamaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi biz bu sorunun çözümü için baronun avukatla olan yabancılaşmasını ortadan kaldırmasını öncelikli bir sorun olarak görüyoruz. “Güçlü baro, saygın avukat” sloganını kullanıyoruz.
Avukatların yaşadığı sorunlarının iki ana faktörden etkilendiği görüşündeyiz. Birincisi siyasal iklim, ikincisi ise ekonomik koşullar. Bunlara bağlı olarak avukatlar CMK ücretlerinden, Adli yardıma, adliyelere girişten adliye içindeki adliyelerdeki muamelelere, işçileşmeden teknisyenleşmeye çok sayıda sorun yaşıyorlar. Biz bu sorunların çözümü için çok sayıda proje hazırladık. Her projenin üzerinde uzun uzun çalıştık. Seçildiğimizde takip eden ilk aydan sonra hepsini hayata geçirmek için harekete geçeceğiz. Yapacaklarımızın listesini aşağıda sunuyorum.

Avukat Hareketi’nin projeleri

Avukat Hareketi’nin “Söylemek yetmez uygulamak için harekete geç” diyerek açıkladıkları projeleri şöyle;
Avukatların ve avukatlığın sorunlarını çözüm projelerimiz;
- Avukatların iş alanlarını genişletme projesi
- İş Kanunu’na tabi avukatların sorunlarını çözüm projesi
- Yabancı Avukatlık ortaklarının faaliyetlerinin denetimi ve haksız rekabetin önlenmesi projesi
- Hukuksal araştırmalar ve üniversitelerle iş birliği projesi

Baronun yapısı ve yönetim şekli ile ilgili projelerimiz;
- Avukat ve Baro arasındaki yabancılaşmanın ortadan kaldırılması projesi
- Staj Eğitim Merkezi’nin yenilenmesi ve Avukatlık Akademisi projesi
- Barolar arası iş birliği ve eylem projesi
- Demokratik kitle örgütleriyle (sendikalar, dernekler, çevre örgütleri, yargı alanındaki örgütlenmeler vb.) dayanışma projesi
- Yargıç, Savcı ve Avukatlar arası Etik Kurul projesi

Adil yargılanma hakkını gerçekleştirme projelerimiz;
- Adil yargılanma hakkının kullanılmasını destekleme projesi
- Yargıda özelleştirmeyle mücadele projesi

Toplumda hukuk kültürünü geliştirme projelerimiz;
- İstanbul Barosu Radyosu projesi
- Hukuk kültürünü geliştirme ve yerleştirme projesi
- Hukuk müzesi ve kütüphane projesi
- Yolsuzlukla mücadele projesi