Magazin 17.11.2018 03:00

Bir Radyo Düşmanı Popstar Adayının Hikayesi

Son birkaç aydır bir şey bana çok itici geliyor. Ne mi? Radyo kanallarına düşman olan bir zihniyetle Tarkan'a rakip olarak pohpohlanan Edis adlı şarkıcıya uygulanan başarısız star yönetim sistemi. Neden mi? söyleyeyim.
Bir Radyo Düşmanı Popstar Adayının Hikayesi

 Micheal KUYUCU

Medya son yıllarda zor günler geçiyor, bunun en büyük nedeni medyanın kendi içinde yaşadığı dönüşüm. Özellikle 1990 sonrasında doğan neslin aktif bir medya kullanıcısı olarak söz sahibi olması medyaya çok ciddi bir dönüşüm yaşattı. 2000 yılından sonra doğan “ergen” olarak adlandırılan gençler de medyanın kullanım alışkanlıklarını değiştirdi. Böyle bir atmosferde ürün ve hizmet tanıtımı yapanların çok dikkatli olması gerekiyor. Buna dikkat etmeyenler çuvallıyorlar. Yapacakları en ufak hatada markalarının reklam bütçelerini sokağa atacaklar.

Tarkan’ın çakma rakibi

Şarkıcılar için yapılan reklam kampanyalarında özellikle müzik alanında çok ciddi hatalar yapılıyor. Bunlardan biri de size yazımın başında bahsettiğim Edis adlı şarkıcıya yapılan reklam tanıtım kampanyası. Tarkan’a rakip olarak yetiştirilen ve bir megastar havasına sokulan bu çocuğa yapılan star yönetimi o kadar itici ki. Neden mi? Bu çocuğun patronları popüler kültür ikonu olarak konumlandırdıkları Edis’i bir megastar yapmak için yola çıktı. Burada Tarkan’ın taktiği olan “radyo kanallarına çıkmama”, “medyada röportaj vermeme” üzerine bir strateji geliştirdiler. Abartılı basın bültenleri, hatırla yapılan şaşalı haberler ve dahası. Bir sanal star yaratmayı başardılar.

Bakın bu listede son bir hafta içinde telifmetre adlı müzik araştırması yapan araştırma şirketinin verilerine göre radyolarda şarkısı en fazla yayınlanan on beş yorumcu var. Bu listede yer alan yorumcuların hepsi radyo kanalları ile dost ve radyo kanalları ile iletişim içinde. Biri hariç, o da Edis. Bu genç delikanlı ve onu yönetenler bir radyo düşmanı gibi radyo kanallarını küçümsüyor. Düşünebiliyor musunuz radyoda pazarlanan bir ürünü siz radyoda nefret ederek topluma pazarlamaya çalışacaksınız.

Bunu çok araştırdım. Bana önce Edis konuşamıyor ondan radyo kanallarına röportaj vermiyoruz dediler. Bana bu biraz saçma geldi. Araştırmaya devam ettim, bu kez de “Edis menajerinin prensibi gereği hiçbir radyo kanalına röportaj vermeyecek” dediler. Hatta sadece bir iki tane özel gazeteciye röportaj verecek dediler. “Özel ne demekse”! Bana buda saçma geldi. “Vardır bir bildikleri” dedim. Edis’i apolitik olarak göstermek ve ergenlerin kalbine yerleştirmek istediler. Dünyada da böyle pazarlanıyor popstarlar. Bir starın pazarlamasında “apolitik duruş” çok önemli. Bir diğer önemli şey ise o pazarlanan starın çok yakışıklı olması ve çok iyi bir albüm sahibi olması. Bu üç faktörün üstüne kurgulanan pazarlama stratejisi tutar.

Ne apolitik ne de iyi

Ben Edis’i bir araştırmacı ve müzik eleştirmeni olarak takibe aldım. Bu pazarlama stratejisi tutacak mı diye merak ettim. Sorduğum insanlar bana “ben de beğenmiyorum bu çocuğu ama 80 bin liraya konsere gidiyor” gibi sözler söylediler. Hemen hemen herkes “balon sönecek ciddiye almıyoruz” dedi. Genç yaşına ve tecrübesizliğine rağmen Harbiye Açık Havada konser verdirdiler Edis’e. Daha repertuvarı bile olmayan bir çocuğun Harbiye sahnesine çıkması ancak torpille olur. Bunu da araştırdığımda bana o konserde biletlerin sponsor firma tarafından bedava dağıtıldığı da söyleyenler oldu. Olur böyle şeyler, pazarlamada yapılan küçük oyunlar diye düşündüm. Ama bir şeye feci taktım. Neye mi?

Edis, kariyeri boyunca radyoları hiç  önemsemedi ve takmadı. Radyocular ise Türkiye’nin en tarafsız kanaat liderleri olduğu için Edis’in radyo düşmanlığına “alındı” ama bunu fazla önemsemedi ve onun şarkılarını yayınlayıp onun popüler olmasına hizmet ettiler. Bazı radyolar bunu gönüllü yaptı bazı radyolar ise patronlardan aldıkları talimatlarla bunu yapmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda Edis, Türkiye radyolarında şarkıları en çok yayınlanan ikinci şarkıcısı oldu. Şarkıcı diyorum çünkü bu çocuk benim gözümde daha bir “yorumcu” olamadı.

Telifmetre araştırma şirketinin verilerine göre 01 Ocak – 01 Kasım 2018 tarihleri boyunca radyo kanallarında şarkıları en fazla çalınan yorumcuların listesini incelediğinizde Edis adlı şarkıcının en çok çalınan ikinci şarkıcı olduğunu görüyoruz. Yani radyo kanalları, radyoyu takmayan bu çocuğa destek verdi ve onu Tarkan’ın hemen gerisine yerleştirdi. Ancak radyo kanallarının kalplerinde hep “radyo düşmanı Edis”in bu tutumu bir acı iz olarak kaldı. Tarafsız olduğunu, apolitik olduğunu iddia eden ve hiçbir radyo kanalına konuşmayan Edis, geçtiğimiz hafta bu ezberini bozdu ve beni bir kez daha şaşırtmadı. Gezi Parkı olaylarında ki davranışları ile toplumun çok ciddi bir tepkisini alan ve adeta aforoz edilen bir radyocunun radyo programına konuk oldu Edis. İşte her şeyin bittiği an o an oldu.  Tarafsız olduğunu iddia eden ve her şeyden önemlisi apolitik bir duruşa sahip olan bu genç şarkıcı bir anda politize oldu ve sözde tarafsızlığını bozdu. Bu tam tersi de olabilirdi. Yani “yandaş” olarak adlandırılan bir radyocu ile de röportaj yapabilirdi. Yine aynı şeyi söylerdim. Edis kutuplaşan Türkiye’de kutuplaşmaya hizmet eder gibi davrandı. Bunu yapmaması lazımdı.

Bu tutumu radyo kanallarında bir haftadır konuşuluyor. “Ellere var da bize yok mu” esprisi ile sitemlerde bulunanlarda oldu. Şimdi Edis’in patronlarına sormak istiyorum?

Hani sizin star adayınız apolitikti? Ne oldu?

Hani siz radyo kanallarına karşı tarafsızdınız? Ne oldu?

Edis’i zorla star yapmak isterken bu konuda hatalarla dolu işler yaptığınızın farkında mısınız? 

Radyoyu takmayan adamı ben de takmam

Burada Powertürk’ten Kral Pop’a, Number One Türk’ten Süper Fm’e akla gelen tüm radyolara ve patronlarına da bir şey sormak istiyorum. Sizi takmayan, sizin mecranızı küçük gören ve sizi önemsemeyen bir kişiyi neden desteklediniz? Buna bende dahilim. Radyoculuğu sevmeyen radyoları kale almayan bir star adayını neden destekleyip, radyoyu seven ve gerçekten de başarılı işlere imza atan diğer solistlerin hakkından çaldık?

Radyo mecrasına Edis’in menajerinin yaptığını diğer şarkıcılarda yaparsa, yani radyoyu takmazlarsa radyo mecrasının prestijini ve radyo mecrasının onurunu kırmaz mı? Radyo mecrasını takmayan adamı bende takmam arkadaş. Ben 24 yılda ne Edis’ler gördüm, hepsinin havası püff diye söndü. Radyo mecrasını sevmeyen adam beni de sevmesin. Bu yazımı tarihe not olarak düşsün. Türkiye’de gazeteler ve radyolar en kutsal mecralardır. Gerçek medya emekçileri bu mecralarda yaşıyor. Bu emekçilere saygısı olmayan adam star olmaz, Tarkan’ın yerini ise dünyaya bin kez gelse de alamaz. Öyle gazete seçeceksin, radyo mecrasını küçük göreceksin, kutuplaşmaya hizmet edecek ve politik free havasında takılacaksın…. Böyle star olmaz olsun.

Böyle bir star tanımıyorum ben. Ayrıca tüm radyo kanallarını ve Edis’i iki şeye davet ediyorum. Radyoların eğer 100 gram onuru varsa kendilerini küçük gören bir şarkıcıyı onlarda küçük görür. Ha eğer radyolar onursuzsa o ayrı bir şey. Peki bu iş nasıl çözülür? Çok basit ya radyolar, radyoyu takmayan Edis’e verdikleri haksız desteği kesecek ve o desteği radyoya hak ettiği değeri veren bir başka gence verecek, ya da Edis kardeşimiz önce ulusal radyolardan başlayarak tek tek tüm radyo kanallarına kendisini affettirecek. Yoksa bu güzel çocuk bir star adayı olarak yaşlanır. Bunu tarihe not düşün. Birkaç yıl sonra ne demek istediğimi anlarsanız.

Sofar Sounds’un gizli starı Ufuk Beydemir

Bir yandan gizli sermaye güçlerinin yaratmaya çalıştığı pospstarlar  diğer yandan müzik endüstrisinde üreten, genç, yetenekli ve başarılı müzisyenlerin mücadelesi. Bugün bu gençlerden biri ile konuştuk: Ufuk Beydemir

Müzik çay bahçesinde başladı

15 yaşında müziğe başladım. Tatildeydik ve flörtleştiğim kızın doğum günüydü. Çay bahçesi gibi bir yerdeydik ve herkesin içinde jest olsun diye çıkıp şarkı söyledim ona. Herkes çok beğendi, ben de sahneyi sevdim. Tatilden dönünce grup kurmayı düşündüm. Sonra vokalist olarak bir gruba dahil oldum. Kendi şarkılarımı yapmak istediğimi fark edince, bir gitar alıp internetten derslerini izleyerek gitar çalmayı öğrendim ve aynı şarkı yazmaya başladım.

İlk bestesi hit oldu

Albümdeki tüm şarkıların sözü ve müziği bana ait. Aranjesini de ekibimle beraber yaptık. Albümün tamamına baktığınızda çok başka hislerde soundlar var. Türk müziği etkileri taşıyan, aynı zamanda modern bir sound yarattık.

17 yaşındayken ilk “Ay Tenli Kadın” şarkımı besteledim. İnternette gördüğüm bir kadınla çok uzakta olduğu için buluşamadık ve 1 yıl boyunca çetleştik. Fotoğraflardan tanıyordum kendisini. O kadın 1 yılda benim gözümde çok büyüdü ve “Ay Tenli Kadın” haline geldi. 1 yıl sonra buluştuk.

Sofar Sounds’da milyonlarca tıklanma

Youtube’da dünyaca ünlü bir müzik kanalı olan Sofar Sounds’a katılma kararı aldım . Değişik bir konsepti var. Her seferinde bir ev bulunuyor; gönüllü insanların “Buyurun benim evimi kullanın” dediği bir ev. Evin bir odasına sahne kuruluyor. Oda ne kadar insan alırsa o kadar müzisyen ve seyirci geliyor. Seyirciler kanepede yerlerde oturuyorlar. Telefon kullanmak yasak. Oraya katılan müzisyenler cover yapamıyor, sadece kendi bestelerini söylüyorlar. Üreticiliği destekleyen bir hareket. Şarkınızı mail atıyorsunuz, çağırıyorlar veya çağırmıyorlar ya da onlar kendileri bir müzisyeni davet ediyorlar. Orada “Ay Tenli Kadın’ı” çaldım ben ve o kanalda paylaşıldı. Sofar Sounds’ta şarkım yayınlandıktan sonra insanların talebi ve ilgisinden sonra iş buralara geldi.

Cebimizden para vererek müzik yaptık

Günümüzde müzik üretenler bence çok da şanslı değil. Artık görünmek kolay olduğu için daha çok insan var artık. Eskiden 10 kişiden 1 kişi oluyorsa, şimdi 5 milyon kişiden 1 kişi oluyor. Biz çok süründük. Bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz ama onu hayata geçirmek öyle kolay olmuyor. Bir ekip oluyor ama o ekipteki bütün insanlar hayatını müzikten kazanmadığı içine extra zaman yaratarak stüdyoya gidiyorsunuz. Cebimizden para vererek müzik yapmaya çalışıyorduk. Yol ve prova paranız, kazandığınız paradan daha pahalıya geliyor. Kariyerimde dokuz yıl böyle sürdü. Müzikten umudumu kesmiştim açıkçası, fakat videom Sofard Sounds’ta ilk altı ayda bir milyon olunca ve prodüktörüm Engin Akıncı ile de tanışınca müziğe son bir şans verdim ve  ilk albümümü yayınladık.

Netflix’e dizi ihraç ettik

Dünyanın en büyük dijital sinema platformu olan Netflix arşivine ilk kez bir Türk dizisine yer verecek.  'Hakan: Muhafız' (The Protector), 14 Aralık’ta tüm dünya ile aynı anda izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Bu Türk dizilerini küreselleşmesi adına çok olumlu bir adım.  Zaten hali hazırda Türk dizileri yaklaşık on yıldır artan bir ivme ile dünya televizyonlarında gösterime giriyor. Bu alanda çok ciddi bir ihracat yapıyoruz. Bana sorarsanız en değerli ihracat kültür ihracatıdır. Buna şimdi Netflix ile devam ediyoruz. Netflix’e ihraç ettiğimiz bu dizinin başrolünde başrollerinde Çağatay Ulusoy, Ayça Ayşin Turan, Okan Yalabık ve Hazar Ergüçlü yer alıyor.

Türk Resim ve Heykel Sanatı Londra’da

‘İstanbul Meets London’ sergisini üçüncüsü  moda, sanat danışmanı ve organizatör Zeynep Ober himayelerinde 28 Kasım 5 Aralık tarihlerinde  Lifetime Learning Charity (Hayat Boyu Öğrenme Vakfı) işbirliği ile gerçekleştiriliyor.

Londra’da gerçekleşecek olan sergiye katılan sanatçıların sergilenen resim ve heykel yapıtlarının yanı sıra, sadekâr sanatçısı Gülden Belen’in Selçuklu tasarımları da sergilenecek.

Mehmet Erdem Şair Şarkılar sahnesinde

Güvenç Dağüstün’ün güçlü sesine Burçin Büke’nin piyanosuyla eşlik ettiği “Şair Şarkıları” konser dizisinin kasım ayındaki konuğu; sesi, yorumu ve besteleriyle çok geniş bir hayran kitlesinin takip ettiği Mehmet Erdem olacak.

Şiirlerden bestelenmiş şarkıların seslendirileceği konser, 20 Kasım Salı akşamı Trump Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleşecek. “Şair Şarkıları”; dinleyicileri biraz sohbetli, bolca müzikli, şiirlerden şarkılara uzanan bir yolculuğa çıkmaya, edebiyata ve müziğe doymaya davet ediyor. Eğer o gün önemli bir işiniz yoksa bence bu dinletiyi kaçırmayın.

Temiz Aile Çocuğunun Anıları raflarda

“Zenne” ve “Çekmeceler” filmlerinin senaristi ve yönetmeni M.Caner Alper’in anılarını kaleme aldığı Temiz Aile Çocuğu, okurlarla buluştu. “Temiz Aile Çocuğu” okurlara; M.Caner Alper’in, “Ne olursan ol, sıradan olma” diyen annesiyle yaşadığı çatışmaların içinden geçerek kimliğe, cinsiyete, aykırı duruşa dair etkileyici tespitlere de dokunan bir yolculuk sunuyor. Kitap meraklılarına duyurulur.

Zara’dan film tadında klip

Zara, 16 Kasım’da yayınlanan ‘Derin Aşk 3’ albümünün ilk video klibini “Ağla Halime” adlı şarkıya çekti.  Zara, video klipte sergilediği performans ile izleyenlere kısa film tadında görsellik sunuyor. Bir sanatçının içinde yaşadığı duygusal anların anlatıldığı video klip, iki ayrı bölümden oluşuyor. ‘Ayrılığın İlk Günü’ konsepti ile oluşturulan video klibin ilki ‘Ağla halime’ bugün müzikseverlerle buluşuyor.  Ben bu kızın çalışkanlığını beğeniyorum, iyi bir ses efendi bir yorumcu. Bu albümde başarılı olacağına inanıyorum.