Seyahat - Turizm 19.08.2018 03:00

Cınque Terre

Cınque Terre

Hakan DİKMEN

Ülkemizde euro ve dolar, Türk Lirası karşısında arttıkça bizi dünyadan uzaklaştırıyor gibi geliyor bana. Bir yurt dışı seyahatin uçak bileti 100 euro dahi olsa 600 Türk Lirası oluyor. Bunun yemesi, içmesi ve de konaklaması var. Su 2 euroya da en ucuzu 1 euro bizim 6 TL’mız. Dayanamayıp 2 euroya yani 12 küsur liraya en ufak boy suyu içtiğimiz de oluyor. Ama bir güzellik var ki Avrupa şehirlerinde parklarda suyu içilebilen çeşmeler var. Herkes oradan suyunu içebiliyor. Ben nasıl güvenip de içiyorlar hala anlamış değilim ama! Sizin moralinizi bozmayım. Tüm bu olumsuz girişin arkasından size o güzel ülkeleri gezdirmeyecek miyim? Tabii ki gezip anlatacağım. İşte bugün de size İtalya’nın “beşi bir yerde”si diye adlandırdığım Cinque Terre’yi anlatacağım.

İtalya’nın Liguria bölgesinde yer alan Cinque Terre bugüne kadar gördüğüm en güzel, en muhteşem bölgelerden biri.

5 küçük köyden oluşan “Cinque Terre” 5 toprak parçası anlamına geliyor. Sanki bu 5 köyün hepsini görmezseniz olmaz gibi. Birini görmezseniz eksik kalmış olursunuz. Şaka bir yana bu beş köy tarihte 5 ayrı beylik olarak yönetilmiş. Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola, Riomaggiore isimli bu 5 köyün tamamına Cinque Terre deniyor. Ben bu beşi bir yerde mantığını turizm pazarlaması olarak çok tuttum. Bodrum’a gittin Marmaris’e de git gibi. Ama bizim ülkede yörelerin her biri bir şehir olmuş. Beton üstü beton. Ama İtalya’da bu bölgede evlerin boyası yüz yıldır aynı gibi. Hala balkon ve pencerelerden çamaşır sarkıyor. Daracık sokaklar korunmuş. Herkes kaldırımlara çökmüş geleni geçeni seyrediyor ve ellerindekileri yiyorlar.

Cinque Terre köyleri kültürel ve tarihi özellikleri sayesinde UNESCO’nun Dünya Mirası Listesinde yer alıyor ve bölge milli park olarak korumaya alınmış. Bu güzel bölge UNESCO Dünya Mirası Sit Alanı olarak 1997 yılında tescil edilmiş. 

Burada doğa inanılmaz güzellikler, bir o kadar da zorluklarla dolu. Doğanın tüm güçlüklerine karşı Cinque Terre köyleri halkı deniz kenarındaki kayalıkların üzerine inanılmaz güzellikte evlerini kondurmuş ve toprak kalan yine denize dik dağ kısımlarına da taraçalar yaparak her metrekaresini üzüm bağları, zeytinlikler, sebze meyve bahçeleri ekerek değerlendirmişler.

Doğu ülkelerindeki pirinç tarlaları gibi İtalya’da da üzüm bağları var. Limon ağaçları var.

Deniz dalgalarının yolladığı tuz ve güzel esinti buradaki üzümlerin farklı tatta olmasını, bu da enfes şarapların oluşması sağlıyor galiba. Bu üzüm bağlarıyla övünen İtalyanlar doğayla aralarındaki ilişkinin muhteşem olduğunu söylüyor. Ben de yokluktan neler çıktığını görüp Şamanları hatırladım. “Sen doğayı sev ki o sana ürün versin”. Şamanlar böyle bir söz etmişler midir, bilmem ama ben dedim.

Ülkemizdeki Likya yolu gibi burada da denize paralel dik yollardan yürüyüş yapıyorsunuz. Pek meşhur olan bu parkur aslında köyleri birbirine bağlayan patikalar. İlk başta heves ettim ama gözüm yemedi. Tüm Avrupa ve diğer dünya ülkelerinden insanlar sırf trekking yapmaya, bu patikaları kullanarak 5 köy arasında parkur tamamlamaya geliyorlar. Ben tahmin ettiğiniz gibi treni tercih ettim. Aslında bu köyleri korumak için karayolu yapmamışlar. Karayolu çok uzaklardan geçiyor.

Trenler çok temiz ve serin. Biliyorsunuz bu yıl Avrupa yanıyor. Herkes klimalı yerleri seçiyor. Trenler de bu tip klimalı yerlerden. Ancak bu 5 köy o kadar yakın ki en fazla 10 dakika gidiyorsunuz. Ya da daha önce de yazdığım gibi yürüyerek gidebilirsiniz. Çok güzel manzarası olan patikalarla bir köyden diğerine geçebiliyorsunuz.

Bir diğer meşhur da Limon

Limonu hep sevmişimdir. Sadece lezzetli değil, sağlıklı, güzel kokulu ve hoş görünümlü de değil. Herhangi bir şekilde beğendim: Dondurma, limonata, kek veya çay. Cinque Terre’nin köylerinde, renkli sepetleri veya yerel olarak yapılmış seramik kaselerdeki çeşitli limon fotoğraflarını çektim. Limonun rengi ve Ligurya denizi mavisi çok güzel uyuyor… Limon ağaçları her yerde, hemen hemen herkesin bahçesinde var.  Monterosso ‘da bir limon festivali bile yapılıyor. Yukarıdaki resimlerde limondan yapılan değişik yiyecek ve içecekler yapılıyor.

Meşhur Kalamar Külahı

Köylerde balık lokantaları, küçük şarap ve zeytinyağı dükkanları süper. Yine genellikle Akdeniz tarzı yemekler ama en çok da balık çeşitleri ana yemek olarak yer alıyor. Bir de buranın foccacia ve farinatası meşhur. Foccacia üstü kabak, zeytin, domates, sardalya ve pesto ile süslenmiş yassı ekmek türü (bir çeşit pizza), farinata ise nohut unundan yapılmış bir hamur işi. Ama ben bu güzel hanımefendinin elindeki kalamar külahını sevdim.

CORNIGLIA

Corniglia, beş kasabanın en küçüğü. Ve hiçbir zaman bir balıkçı köyü olmamış. Komşu köylerden farklı olarak, su hattının çok üstünde yer alıyor. Bu köyün bir özelliği, beş köyün eşsiz manzarasının tadını çıkarmak için ideal olması. Çok gitmek isterseniz biraz tırmanmak gerekiyor. Ben saydım, istasyondan 382 adım ama çıkarken limon bulutundan geçiyor gibi limon kokularıyla tırmanıyorsunuz. Bu koku ve çevresindeki yeşillikler arasında Amalfi’nin daha ünlü limonlarının kokulu alt türlerini üreten limon ağaçları var çünkü.

 Deniz tüm bölgede süper, her köyde kaşla göz arasında soğuk sıcak demeden dayanamayıp denize de giriyorsunuz.

Cinque Terre için söyleyecek o kadar çok fazla söz var ki, kısaca tek kelime ile muhteşem, ayrıca gizemli ve mis kokulu beş köy. Her köy birbirinden güzel, resimlerini gördüğünüzde bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Dikkat edin sanki sandalların rengi dahi düşünülmüş gibi.

İtalyan Rivierası olarak geçen bölgenin fazlaca turistik olan, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan köyleri. Bölgede Riomaggiore, Manarola, Corniglia, Vernazza, Monterosso al Mare hem gözünüze keyif veriyor hem de sizin diğer duygularınıza. Denizi hissediyor güzel lezzetleri tadıyor, İtalyan müzikleriyle sokaklarda eğleniyor, limon kokularını burnunuza çekerek ziyafeti tamamlıyorsunuz. Eee euro ve dolar, Türk Lirası karşısında bu kadar yükselince benim yazılarımla idare ediverin bir müddet. Gidenlere, gideceklere lafım yok. Bana yazmak isterseniz hdikmen@yenibirlikgazetesi.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Sıcak İtalya günlerinde serinlemek için kremalı kahve içmek pek bir moda olmuş. Bunun yanında limon ve çilek gibi meyvelerle yapılan soğuk içecekler de çok tüketiliyor.

Plajlar hep tertemiz ve birçok imkana sahip. İsterseniz denizden çıktıktan sonra gayet güzel duşunuzu alabilirsiniz. Yemek yiyip tekrar denize girebilirsiniz. Havlusu olmayanlara havlu veriyorlar.