Vakıf Katılım web
Röportaj 02.07.2018 14:36 Güncelleme: 02.07.2018 14:57

'Çocuğa Devlet Sahip Çıkmalı'

Minik Eylül'ün öldürülmesinin ardından hükümet harekete geçti. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, minik Eylül'ün öldürülmesine ilişkin, "Cinsel kastrasyon dediğimiz tedbiri de bütün yönleriyle yeni dönemde devreye sokacağız." dedi. Hemen ardından Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'den de bir açıklama geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla komisyon kurulduğunu anımsatan Bakan Gül, "Bu husus, Meclisimizin ilk gündem maddelerinden birisi olacak. Biliyorsunuz tasarıyı meclise sevk etmiştik ama meclisin tatile girmesiyle yasalaşmamıştı. İlk dönemde bu konu kanunlaşacaktır." ifadelerini kullandı.
'Çocuğa Devlet Sahip Çıkmalı'

Gazetemizin 15 Mayıs 2018 tarihli nüshasında yer verdiğimiz “Çocuğa devlet sahip çıkmalı” başlıklı röportajımızda konunun uzmanı Gülhan Gündüz ile kastrasyon ile ilgili tüm detayları masaya yatırmıştık.. Yeniden gündemin ilk sırasına yerleşen kastrasyon konusunu, Ümit Gülbüz Ceylan'ın röportajıyla, aktarıyoruz.

Ümit Gülbüz Ceylan: Çocuklara işlenen cinsel istismar suçlarında yeni kanunda kastrasyon yani hadım komisyonda kabul gördü. Suçları önlemede ne kadar etkili olacaktır?

Gülhan Gündüz: Bu ceza pedofiller için uygulanacak. Zaten onlar da genellikle bu cinsel sapkınlıklarının farkında ve bunu durdurmak için gayret ederler. Kendilerini biliyorlar ve yurt dışında sıkça diyorlar ki, ‘beni hapisten çıkarma, çıkaracaksan da hadım et’, ‘çünkü ben bir daha yapacağım bunu’. Yurt dışında da görüyoruz ki, pedofiller başvurup, ‘beni bırakma, salma beni, yine yapacağım haberin olsun’ diyor. Bu kastrasyonlar aslında kendini kontrol etmesi için ciddi yardım eden bir yöntem olsa da çocuğu ne yazık ki odağından çıkaramıyor. Yani isteği ciddi törpülese de tercihi değiştirmiyor. Odak aynı kalıyor. Yine de 1960’dan beri bir çok ülke uyguluyor ve yadsınamaz.

Ümit Gülbüz CEYLAN

FOTOĞRAF: Şafak GÜVEN

Türkiye'nin tek çocuk istismarları soruşturma uzmanı Gülhan Gündüz, çocuklara karşı işlenen nitelikli cinsel istismar suçunun cezaları ve çocuklara yönelik rehabilitasyon, STK'ların çalışması ve kurum eğitimleri hakkında bilgiler verdi

Geçtiğimiz günlerde sahada çocuklarla çalışan STK’lara, çocuklara yönelik istismar suçları kapsamında eğitim veren, Türkiye’nin tek çocuk istismarları soruşturma uzmanı Gülhan Gündüz ile bir araya geldik. TCK’nın “Çocukların Cinsel İstismarı” başlıklı103. maddesine iki yeni fıkra eklenerek, çocuklara karşı işlenen nitelikli cinsel istismar suçunun cezaları, belirli haller bakımından önemli oranda artırılması ile birlikte diğer getirilen suç kapsamındaki yaptırımlar, istismara uğramış çocuklara yönelik rehabilitasyon ve kurumların eğitimi konularını konuştuk.

Ü.G.C.: Çocuklara işlenen cinsel istismar suçlarında yeni kanunda kastrasyon yani hadım komisyonda kabul gördü. Suçları önlemede ne kadar etkili olacaktır?

G. G: Bu ceza pedofiller için uygulanacak. Zaten onlar da genellikle bu cinsel sapkınlıklarının farkında ve bunu durdurmak için gayret ederler. Kendilerini biliyorlar ve yurt dışında sıkça diyorlar ki, ‘beni hapisten çıkarma, çıkaracaksan da hadım et’, ‘çünkü ben bir daha yapacağım bunu’. Yurt dışında da görüyoruz ki, pedofiller başvurup, ‘beni bırakma, salma beni, yine yapacağım haberin olsun’ diyor. Bu kastrasyonlar aslında kendini kontrol etmesi için ciddi yardım eden bir yöntem olsa da çocuğu ne yazık ki odağından çıkaramıyor. Yani isteği ciddi törpülese de tercihi değiştirmiyor. Odak aynı kalıyor. Yine de 1960’dan beri bir çok ülke uyguluyor ve yadsınamaz.

Ü.G.C: Hadım pedofiller için uygulanacak tacizciler için değil. Bu durumda pedofili ile tacizci arasındaki fark nedir?

G.G: Tacizci farklı, ikiye ayırmamız lâzım. Şöyle ayıracağız çocuklara zarar verenleri; Pedofili ve cinsleri, diğeri de Tacizci ve cinsleri. O tacizciler çocuğu müsait bulursa, yani çocuk da olmasa olur, yaşlı kadın da olur, başkası da … yani birini arıyor bu. Çocuk çok müsait bir varlık olduğu için, ulaşılması çok kolay, kandırılması çok kolay olduğu için bu adam sâdece bu sebepten dolayı çocuğa gelir. Pedofil öyle değildir, o özellikle çocuğu ister başkasını tercih etmez. Pedofili ise sâdece çocuktan cinsel tatmin aldığı için çocuğa bağımlı. Hiç ellememiş de olabilir, yani illa her pedofil cinsel istismar uyguladı diyemeyiz. Çocuğa cinsel istismar uygulamak pedofil olduğunun göstergesi değildir asla. Cinsel istismar uygulamamış olup pedofil olabilir, fiiliyata dökmemiştir ama cinsel tatmin için sâdece çocuk onun için elzemdir. 

Bizde bugüne kadar yapılan önleyici çalışmalar bunu hiç görmüyordu. Yani tacizciye körüz, pedofili görüyoruz. Mahremiyet eğitimi istismarcının çocuğa ulaşmasını zorlaştırmaz. Çocuk koruma sistemi bu bilinçle kurulmuş. Yani bunu bilmeden çocuk koruma sistemi kurarsanız doğru işlemez. Koruyucu ve önleyici bir sistemi bu klasifikasyonları bilerek kurmalısınız.

Ü.G.C: Çocuğa bu tehlikeleri nasıl anlatmalıyız?

G.G: Bireysel Güvenlik Eğitimi ile. Çocuğa kötüyü anlatarak değil, normali anlatmalıyız. Bu çok önemli, hayati bir konudur. Sâdece çocuğa normali tarif ederek çocuğu eğitirsin, onun için bu eğitimlerden hiç korkmaz. Çocuk istismarını önleme eğitimleri sâdece normali anlatır, anormali hiç anlatmayız. Anormali anlatmadığımız için çocuk güçlenir, güçlendiği için dirençli olur, dirençli olunca pedofil de, tacizci de yaklaşamaz. Çocuğu ulaşılması zor bir direnç ile donatırsınız. Ayrıca çocuğun deneyimsizliğini önceden öğretilmiş doğru seçim ve tepkilerle giderir ve onu tehlikelere büyük oranda kapatır.

Ü.G.C: Çocuklara tanımadıkları birinden hediye almaları veya bir şeyi yapmaları için hediyeye alıştırmak ne kadar doğru?

G.G: Çok önemli, çocuğa zarar verecek kişiler öncelikle çocuğa yakın olanlardır. Bundan dolayı kullandığı yöntemler içerisinde hediye, iltifat, özel hissettirme gibi yöntemler kullanırlar. İzinsiz hediye alınmaması gerekli, bu öğretilmeli. Bunun gibi çocuğa çarpık yaklaşımları önleyecek kurallar öğretilir. Seçim hakkı çocuğa bırakılmaz. Kafa karıştırılmaz. Demokratik bir eğitim değildir bu. Bizler bu kararı önceden verdiriyoruz.

Ü.G.C: Nasıl tedbir alacağız?

G:G: Herkes payına düşeni yapacak. Devlet şu an gerekli yasama ve önleyici çalışmaları son hız yapıyor. Çocukla çalışan kurumlar da bunu çok ciddiye almalı ve gerekli girişimleri yapmalılar. Kurumsal İstismar kavramı konuşulmuyor. İş yerleri aldıkları personeli elemelerden geçirecek, ona istismar hususunda eğitim verecek, doğru ve yanlış davranış standartlarını anlatacak. Buna uyacağına dair beyan imzalatacak. Kurumsal İstismar için günlük işleyişte önlemler alınacak, işleyiş ve uygulama da gözden geçirilecek. Tesislerin fiziki yapısı bile istismara uygun olabilir.

Ve tabii eğitim. Sonra iş aileler ve bireylerde olacak. Herkes bu konuda bilinçlenecek ve hassas davranacak. Çocuklarının gittiği kurumlarda hangi kriterlere göre personel seçiliyor, bireysel güvenli eğitimi dersleri var mı diye sorsalar bile önemli bir fark yaratır. Çocuklarını emanet edecekleri kurumlardan sorumlu bir duruş beklenmelidir. Çocuk Koruma mevzuatı olan okulları sayamıyorum. Çocuklarının güvenliği ve esenliği hakkında duruş sergileyen kurumları tercih etseler bile bu bir teşviktir. Bu soruları aile olarak sormalıyız. Bu bir ilim, o ilmi anladığın zaman çözülmeyecek bir şey değil. Tedbir ve eğitimle tacizleri azaltmak mümkün. Dünyada bu konuda çalışmalar ve sonuçlar var.

Ü.G.C.: Son çıkan çocuk istismarlarını önleme yasası hakkında ne diyeceksiniz? Sizin de bu konuda danışmanlığınız oldu.

G.G: Açıkça kalben söyleyeyim, çok mutlu oldum. Daha evvel bu kanunlar bu kadar kolay çıkarılamıyordu. Büyük bir insiyatif gösterildi, yapanların katılanların, kafa yoranların imza atanların ellerine sağlık. Bunun halk tarafından iyi anlaşılması lazım. Bunlar, kolay çıkacak kanunlar değiller, çünkü kanunu çıkarmakla olmuyor. Onun alt yapısını da kurmanız lazım. Mesela çocuklara karşı cinsel suç işlemiş kişilerin kayıtlarının izlenmesi çok ciddi bir alt yapı gerektirir. Bu çocukların bu insanların denetlenmesi, denetimlik serbestlik gibi bu kişilerin ayraçlarla

ayrılması, kurumlar tarafından takip edilip, denetlenmesi, süreç içerisinde belki önleyici suç kapsamında suçlarının derecelere göre sınıflamak. Dolayısıyla çocuk koruma sistemini kurduğunuz zaman her kanun çok ümit vericidir. Ben, tek, iki, üç kanuna razıyken bu noktada bu kadar çok, gerçekten hani can alıcı mesela bu çocuk merkezleri olağanüstü. Eğer amacına uygun yapılacaksa nefis. Yani dünyada belki de çocuk istismarı konusunda en etkili sistemlerden bir tanesi. Suçluların izlenmesi örneğin, adalet sisteminin de doğru işlemesi için, kolluk kuvvetlerinin de doğru işlemesi için son derece önemli. Bütün bunlar hakikaten hayati kanunlar. Bu kanun teklifinde sanırım benim de bir payım oldu çok mutluyum!

‘ÇOCUK İSTİSMARINI ÖNLEMEK, TÜM ÇOCUK SUÇLARINI ÖNLEMEK DEMEKTİR, HEPSİNİN KÖKÜNDE İSTİSMAR İLLETİ VARDIR’

Mesela ilaçla kastasyonu koruyucu ve önleyici suç kapsamında olan bir suçluyu kontrol altına alabilir. Yeri gelmişken Milletvekili Sayın Alev Dedegil bu konuda çok ciddi mücadele vermişti, o getirdi ilk bu öneriyi. Mecliste ter içinde tek başına mücadele veriyordu. Onu tanımasam da o sırada kendine mesaj attım, sana dua ediyoruz vekilim diye. Ona teşekkür ederim. Kastrasyon, cinsel suç işlemiş kişilerin hormon düzeylere müdahale ederek arzu ve libidosunu gerçekten törpüler. Bu sayede onların tekrar suç işleme olasılığını da törpülersiniz, ama odağında olan ve çocuğu istemekten ne yazık ki vazgeçirmez. Yine de ‘recividism’ dediğimiz tekrar suç işleme oranını azaltır. Bu suçu işleyenler sadece kimyasal değil ameliyatla bile uzuv kastrasyonu talep edebilirler. Olay bazen hormon veya uzuv değil, zihinseldir.. Zihninde sesini kısabilir kastrasyon. Ancak çarpıklık hala orada sadece uyutulmuş. CBT gibi yöntemler eşlik etmelidir. İşin gerçeği çocuklara uygulanan cinsel istismarların çoğunda fiziksel birleşme yoktur, yanılgıdır bu. Dolayısıyla bir erkeğin kastasyonu, o insanı ne tacizci olmaktan ne de pedofil olmaktan alıkoyar. Sadece benzini kesersiniz. Olması yararlı mı, elbette. Bir pedofilin de bu suçu bir daha işlememesi için bizim yardımımıza ihtiyacı var. Bire bir açısından önemli bir uygulama.

‘ÇOCUK İSTİSMARININ İHBARI OLMAZ, İSTİSMAR ŞÜPHESİNİN İHBARI OLUR’

Ü.G.C.: Türkiye’de 50’den fazla çocukla çalışan meslek grubu var. Bu konuda onların eğitim alması ve yeni kanun hakkında bilgilendirilmelerin yapılması gerekmez mi?

G. G: Ben her zaman sistemin, aile ve çocuğun güçlenmesinden yanayım. Mesela, zorunlu ihbarcı kanununda, çocukla olası bir istismar sonucu karşılaşacak elli meslek gurubunun önden saha çalışması için bir sertifikasyonlu eğitimi şart. Bir çocuğun istismara uğramadan önceki evrelerinin sistem tarafından fark edilip engellenmesi, çok daha etkilidir. Çocukla çalışacak herkes için eğitim çok önemli. Haksızlıktır yani çocukla çalışacak kişilere de büyük bir haksızlık, hele suçu bildirmeme gibi TCK 278 maddesi sizi mecbur bırakıyorsa! Bu kişilerin donanım kazandırılması lazım çocuk istismarı hususunda. Özellikle cezaları bu kadar arttırıyorsanız ve yasal vasi görevinde bulunuyorsa bu kişiler, o kişiyi eğitmek durumundasınız. Bu cezalarla çocukla çalışmak elbette daha büyük bir risk. O zaman oturur, düşünürüm çalışayım mı diye. Şu

anda çocuk istismarlarına verilen cezalar katlandı. Zor bir iş yapıyorsunuz. Riskli bir iştir çocukla çalışmak., neyi ihbar edeceğini nereden bilecek. Gözüyle gördü mü? hayır! Görme olasılığı çok düşük. Çocuk İstismarının İhbarı olmaz, İstismar şüphesinin ihbarı olur. Çocukla çalışacak kişilerden bu yük alınmalı, bu şüphenin menşei var mı, bunu araştıracak kriz merkezlerine ihtiyaç var. Dahası ihbar yapan kişlerin bilgileri devlet tarafından saklanmalı. Aksi durumda kimse ihbar etmez, etmeyecektir. Saha çalışanlar bunu teyit eder. Afişe olmak istemez, tehlikelidir.

Ü.G.C: İdam konusunda ne düşünüyorsunuz?

G.G.: Şu anda Türkiye, çocuk istismarında dünyada en ağır cezayı koydu. Biliyor muydunuz bunu? Yani Türkiye ilk dört devlet arasındaydı en ağır cezaları veren ülke olarak. Şu anda en ağır cezayı veren ülke oldu. İdam çok yanlış bir karardı çocuk istismarlarında, konmaması çocuklar açısında çok hayırlı oldu. Orta çağda da çocuklara zarar geldiği zaman asılsın diye bağırıyorduk. Yani bu kadar ilmin olduğu bir noktada artık asılsın diye bağrılmaz, çok primitif. Hayvansal bir güdü ve ben dahil herkes de var. Üzücü aslında yani bu, aslında halkın bilgisizliği değil de bizlerin onlara sunduğumuz yetersizlik. Şöyle, çocuk istismarları hususunda yapılan istatistiklerde ölüm ve idam cezalarının konulduğu ülkelerde çocuk ölümlerinin fazlalaştığı görülüyor orantı olarak. Sebebi de şu; orta çağda biz bu adamları asarken örneğin, DNA diye bir gerçek yoktu. Şu anda bir çocuğa istismarda bulunduğun zaman DNA’larını üstünde bırakıyorsun. Bunu temizleme uzmanı değilsin.

Karşılığında yakalandığında kendi dürtünü kontrol edip bu çocuğa bunu uyguladığın zaman yakalandığında öldürüleceğini biliyorsun. İlk içgüdün DNA’nı ortadan kaldırmaktır. Bu yüzden ölüm cezaları, çocuk istismarlarında konmaz. Bir de şöyle bir şey daha var. Dünyada evrensel bir yaklaşımla sistem ve devlet, masuma para harcar. İdam cezası, son derece pahalı bir cezadır. İleri ülkelerde onların suça bulaşmadan dürtülerini kontrol etmeye yarayacak STK’lar bile devlet fonlarıyla hizmet veriyor. Bazen tek bir çocuğu bile ellememek için ciddi mücadele ederler ve ellemezler. Bu adamlara yardım etmekte bir yöntemdir. Karanlıklardan onları çıkarmak gerekir. Sadece as, kesle bu iş olmaz. Kim olduklarını tam da bilmiyoruz, hatta onlar bile bilmeyebilir.

Ü.G:C: Basında çıkan çocuklar tacizci mi yoksa pedofili kurbanı mı?

G.G: Bazıları tacizci bazıları pedofil kurbanı. Kanımca çoğu tacizci. Yaş grubu 13 yaştan önce tercih edenler pedofil, onun üstü pedofilin yaş grubu değil. Türkiye’de cinsel suçlar en fazla 12-15 yaş arasındadır. Profillerinde kesin tercih çocuk görünmüyor. 13 yaşından önce sosyolojik olarak çocuklarımızı iyi koruyan bir ülkeyiz. Bizde çok ufak yaşta çocuklara ulaşmak akraba ilişkiler ve dostluk ilişkileri dışında zor aslında. Hala ailenin dizinin dibinde, ortaokulda çocuk dünyaya tek başına açılıyor. Sosyolojik olarak ergenliğe kültürel olarak alerjimiz var, çocuk neredeyse yasaklar dışında, ki bunu çok iyi yaparız, yalnız ve rehbersizdir. Bu evrede TUİK raporlarında suç oranlarında mağduriyet ve suça sürüklenme de artıyor görünüyor. İşte bireysel güvenlik eğitiminin tam zamanı…

Ü.G.C.: Bazı hukukçular geçen gün TV’de bu konuda bir tartışmaya dahil oldular. Hukukçu akademisyen Prof Dr. Ersan Şen cezaları artırarak bu suçları önleyemezsiniz dedi. Sizce Gülhan hanım bu yeni tasarıdaki en önemli kısım hangisidir? Nedenleri ile birlikte açıklar mısınız?

 

G.G.: Toplum vicdanın rahatlatılması önemli bir faktördür, gereklidir. Suçluları cezalardan çok, önleyici unsurlar caydırır. Yani çocuğa ulaşmanın bu kadar kuralsız ve çocuğa yakın meslekler seçmek bu kadar kolay olmamalı. Kapılar gibi düşünün, son odaya varmak için kaç kilitli kapı varsa oraya girmek o kadar zor. Önleyici unsurlar yoksa uzun ve kapısız bir koridorun sonunda çocuk oturuyor, tek başına. Ona ulaşmak için siz engelleyecek şeyler olmalı. Cezalar ise olup biten bir olaydan sonra sizi yaptığınıza bin pişman eder, halka da OH! Hissi verir. Adalet yerini bulursa içimiz soğur. Pişman olsan ne olur. Testiyi korumak gerek. Kıranı öldürsek ne olur? Testi gitti. Size sormazlar mı, testi kırılmasın diye ne yaptın? Cezalarında elbette önleyici etkisi var, o adam oradan çıkamayacak, bir daha çocuğa ulaşamayacak.

Ü.G.C.: Bu yasa tasarısındaki maddeler yeterli mi? eksik kalan varsa nedir? Daha neler yapılmalı?

G.G.: Çocuk toplumda tek başına herhangi bir bakanlığın müdahalesi ile korunamaz. Herkesin ortak bir politika gözeterek ahenk içinde aynı amaç ve konjektür de hareket etmesi lazım. Çocukla ilgili suç, yasama, ve müdahale usullerinde devletin atak ve cevval davranması gerekir, sürekli ivedilikle değişim ve güncelleme yapabilmelidir. Bu kadar bakanlıkla zaman kaybı yaşamamak mümkün değil., Protokol, görev ve bilgi paylaşımları multi-disipliner bir uygulama da zaman alır. Bu amaçla mutlaka çocuğun üstün iyiliği gözetilerek en önemli kurum olan Cumhurbaşkanlığı altında bir çatı kuruluş oluşturulmalıdır. Her bakanlığın bağlı olduğu ve ivedilikle hareket edebileceği, birlikte bilgi, istatistik ve uygulama potası oluşturacak bir ilk tepki kurumu olmalıdır. Cumhurbaşkanlığı en büyük makam olduğu için çocuk adına herkes onun kurumunun emriyle hızla hareket eder. Herkes çocuk için aynı doğrultuda real politikalar geliştirir. Çocuklar için uzman ekipler oluşturulur, istismarla ilgili ihbar hatları ve istismar soruşturma uzmanları yetişir. Güncel değişim ve uygulamaları ortak zeminde uygulamak mümkün olur.

İCMEC (uluslararası kayıp ve istismar edilmiş çocuklar) bu anlamda dünya da bir örnektir, başarısı kanıtlanmış bir modeldir. Bu model bize uyarlanmalıdır ve sınırlar ötesi çocuk koruma ağına Türkiye de dahil olmalıdır. Bugün yurt dışına gitmek 200 TL’lik bilet ile mümkün.

Dünya küçük ve bir o kadar da dev..

İstismarın toplum ve çocuk üzerindeki etkisi hemen başlar. Çocuklarda cinsel istismarın sonuçlarıyla bugün toplum olarak yüz yüzeyiz.

- Yüzde 70-80 arası çocuk cinsel istismar mağdurunun, yetişkin olarak alkol ve madde bağımlısı olduğu görülmüştür.

- Bir araştırma sonucuna göre cinsel istismar mağduru erkeklerin yüzde 50'si intihar etmeyi düşünmüş ve % 20'si bunu denemiştir.

- Cinsel istismara uğrayan kızların çoğu ergenlikte yeme bozuklukları yaşar.

- Erken hamileliklerin yüzde 60'lık kısmı cinsel istismarların sonucunda gerçekleşir. Faillerin ortalama yaşı 27'dir.

- Cinsel istismar suçlularının yüzde 40'ı küçükken kendisinin cinsel istismara uğradığını söylemektedir.

- Çocukken istismara uğrayan hem erkek hem de kızlar ileride  fahişeliğe daha yatkın olurlar.

- Cinsel istismarcıların yüzde 70'i, 1 ile 9 arası çocuğa istismar ederler. Yüzde 20 25’lik kısmı ise 10 ile 40 kişi arası mağduru vardır.

- Cinsel istismarların çoğu çocukla yetişkinin yalnız olduğu yerlerde gerçekleşir.

Gülhan Gündüz kimdir?

Türkiye’nin tek çocuk istismarları soruşturma uzmanı

Gülhan Şişman öncellikle bir Çocuk Sözcüsüdür. 

İstanbul Emniyetinin özel izni ile, Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı tarafından verilen Uzmanlık Eğitimleri almıştır. Özellikle Kayıp Kaçak ve İstismar Edilmiş Çocuk Merkezi İlk Tepki Uzmanlığı sayesinde Emniyet dahil birçok kurumda Eğitmenlik yapmıştır. İlk Tepki Uzmanlığının ülkemizde dengi olmadığından; Koruyucu bir Merkezin tesisi, sistem kurulması, kurumlar arası protokollerin tesisi, kaynak, istatistik, ve çocuk eğitim modelleri dahil her açıdan sistemi çocuk korumaya hazır eden kurum uzmanlığıdır. 

Bu kurumlarda ÇOCUK Koruma Soruşturma uzmanları görev yaptığından,

Çocuk İstismarları Soruşturma uzmanlığını aynı kurumlarda bitirmiştir.

Amber İkaz Sistem Uzmanlığı ve Eğitimci Eğitmenliği, ABD Adalet Bakanlığı tarafından onaylanmıştır. Akademisyen değildir, uzmanlıkları FBI'nın kendi kurum içi eğitiminin yapıldığı kurumlar tarafından verilmiştir.

Bugüne dek takribi 86.000 çocuk, 10.000 saha çalışanı eğitmiştir. Halen Türkiye Futbol Federasyonunda Çocuk Koruma biriminde 'Sporda Çocuk Esenliği ve Güvenliği' eğitmenliği yapmaktadır. Ortaya koyduğu eğitim modelleri devlet dahil birçok kurum tarafından kullanılmaktadır. (Örn: 14 Güvenlik Kuralı) Kendine ait ufak bir çocuk parkı şirketi vardır ve üç çocuk annesidir.