Kültür Sanat 19.02.2017 21:21 Güncelleme: 20.02.2017 15:28

David Sanborn: Türkiye'nin kültürü bana ilham veriyor

David Sanborn: Türkiye'nin kültürü bana ilham veriyor

SEMA SEZEN

James Brown, Stevie Wonder, Bruce Springsteen, Elton John, David Bowie, Eric Clapton ile beraber dünya müziğine damgasını vuran Grammy'li saksafon ustası David Sanborn, bugün vereceği konser öncesinde YeniBirlik'e konuştu. 

35 yılı aşan kariyerine 24 albüm sığdıran ve 70'lerden bu yana çağdaş müziğe yön veren saksafonculardan biri olan David Sanborn, bugün "4. Caz Şubatı" kapsamında Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Türk dinleyicileriyle buluşacak. 

d1

İlk solo albümü ‘Taking Off’u 1975'te piyasaya çıkardıktan sonra altı Grammy, sekiz Altın ve bir Platinum plak ile ödüllendirilen, dünya müzik tarihine müzik efsaneleriyle olan çalışmalarıyla adını yazdırmış ve caz müziğine aktif olarak katkıda bulunmaya devam eden Sanborn, Türk hayranları için konserden önce hakkında merak edilenleri anlattı. 

MANSET-FOTOALTI4bobjames-davi

-Müziğe başlamanız farklı bir nedene dayanıyor, saksafonla buluşma hikayenizi sizden dinleyebilir miyiz? 

Küçük yaşlarda doktor tavsiyesi ile sağlık ile ilgili bir nedenden dolayı başladım ama sonrasında bu enstrümana aşık oldum. İleriki dönemlerde özellikle lise yıllarında Blues’dan etkilendim ve müziği profesyonel anlamda öğrenmeye karar verdim. Iowa Üniversitesi'ne geçmeden önce Northwestern Üniversitesi'nde saksofoncu JR Monterose ile çalıştım. Yıllardır sahnede müzikle ilgili hergün yeni bir şeyler öğrenmeye devam ediyorum.

d2

-1975’te “Taking Off” albümünü yayınladınız. 70’lerden bugüne müziğe baktığınızda bir sanatçı olarak siz ve müziğiniz nasıl bir evrim geçirdi?

Her dönemin kendi ruhu var. Bazen o zamanki kaydı dinlediğimde beğendiğim ya da bana garip gelen yanları oluyor. Ama o dönem öyleydi deyip daima ileriye bakıyorum. Müzik daha ziyade endüstri olarak çok farklı bir yere gitti. Ben de yıllar içerisinde buna tanıklık ediyorum. Artık farklı mecraların ortaya çıkmasıyla müziği paylaşabilecek alanlar genişledi ve hız kazandı. 

-40 yılı aşkın süredir dünyanın en önemli müzisyenlerinden birisiniz. Müzikle ilgili öğrendiğiniz en önemli şey nedir?

Müzikle ilgili en önemli şey, sürekli bir gelişim içermesi. "Bitti" diyemiyorsunuz ya da bir varış noktası yok. Müziğin sonsuz, sınırlandırılamaz oluşu beni hala cezbediyor. 

-Dünyada birçok ülkede performans sergiliyorsunuz. Yıllardır böyle sadık bir dinleyici kitlesine sahip olmayı neye borçlusunuz?

Sanırım doğru kelime tutku. Sadece müziği düşündüğünüzde gerisi kendiliğinden geliyor. Dünyanın birçok yerinde hala dinleyenlerimle buluştuğum için çok şanslıyım. Japonya’nın benim için farklı bir yeri var. Her ülkenin kendine özgü farklı yanları var. Türkiye’nin de muhteşem tarihi ve kültürü bana ilham veriyor.

-İstanbul sizin için ne ifade ediyor? 

İstanbul’da daha önce bulunmuştum. Kozmopolit yapısı, geçmişi, şehrin dokusu beni çok etkilemişti. Umarım bu sefer biraz daha gezme fırsatı bulurum. Türk hayranlarımla bir kez daha buluşacağım için çok mutluyum.

-Uzun bir aradan sonra Türk hayranlarınızla bir kez daha buluşacaksınız. Bizleri nasıl bir repertuvar bekliyor?

Yıllardır o kadar geniş bir repertuvar oluştu ki.. En çok sevilen şarkılarımdan bir seçki hazırlamaya çalıştım. Umarım dinleyenler de keyif alır.