Vakıf Katılım web
Röportaj 11.04.2022 08:45 Güncelleme: 11.04.2022 08:50

DİJİTALLEŞMEDE YOL HARİTASI ÖNEMLİ

Uzmanlar, dünyada 125 milyon işletmenin dijital ekonomiye uyumlu olmak üzere 2-2,5 trilyon dolar arasında dijital dönüşüm yatırımı yapması gerektiği belirtilirken, pandemiden sonra bu rakamın 3 katına çıktığına dikkati çekiyorlar. Olgar Ataseven bu uzman isimlerden, üstelik dünyanın dijitalleşme yol haritasında katkısı ve imzası olanlardan.
DİJİTALLEŞMEDE YOL HARİTASI ÖNEMLİ

YeniBirlik ÖZEL

“Vücuttaki çeşitli organlarınız başka bir kutunun içinde ve sizde onlara bir boruyla bağlısınız. Yani mideniz başka bir kutuda, beyniniz başka bir kutuda, kalbiniz başka bir kutuda. Şimdi böyle dediğimde mesela herkes diyor ki, ‘Böyle bir şey mümkün mü? insan yaşayamaz.’ Fakat yazılım tarafına gelince işletmeler ve şirketler aynen böyle yaşıyorlar. Çok ilginçtir durum en büyüğünden en küçüğüne kadar böyle. Çünkü şirketler dijitalleşme yolunda bütünsel bakamadığı için ya da şirkete her gelen yönetici sadece kendi açısından ben en iyi kullanacağım diye baktığından şirketlerde bölük pörçük bir sürü yazılım var. Hiçbiri de esasında temelde şirketin ihtiyacı olanı karşılamıyor.” İşletmelerin dijitalleşme yol haritasını konuştuğumuz Workcube Türkiye Yöneticisi Ataseven’in ifadeleri bunlar.

Ataseven, dijital dönüşümün bütününü verebilen bir yazılım sunan şirketini ve çalışmalarını YeniBirlik okurları için anlattı.

Olgar Ataseven'le buluştuğumuzda, hemen her konudan konuşmuş olsak da, konu döndü dolaştı yazılıma geldi. Sohbet de zaten aynen bu şekilde başladı. Ataseven soru sormamıza fırsat kalmadan bir anekdot ile konuya girdi:

"İyi bir CRM yazılımı bir sürü var, iyi bir muhasebe ya da bütçe yazılımı da var. İyi bir proje yönetimi yazılımı da illa ki var ya da insan kaynakları yazılımı da. Ama hepsinin bir arada; bir algoritma, bir düzen içinde entegre çalıştığı hiçbir yapı yok."

Türkiye’nin ilk 100 holdinginden biri. İsim vermiyorum.

Dedi ki, 'Biz bir belge yönetim yazılımı arıyoruz.'

Dedim, 'Belge yönetim yazılımından kastınız ne?'

Cevap, 'Evraklar gelsin çıksın.'

Sordum: 'Ne için?'

Yanıt: 'Yurt dışındaki bir projemiz için.'

'Peki', 'Projede belge yönetimi ne amaçlıyor?'

'Projeyi yönetebilmek için iş, bizde belgelerden başlıyor.'

Sohbetin bir yerinde konuşmayı kesmek zorunda kaldım:

"Bir işletmeyi yönetmek bu kadar zor olmamalı. İşletme uçtan uca olabildiğince tek bir yapı altında ve Web tabanlı yönetilebilmeli. İşte biz bu ihtiyacı karşılayan uçtan uca bir yazılım sunuyoruz. Biz işletmelere dijital dönüşümün bütününü verebilen bir yapı, kısaca.

Şirketin dijitalleşmesi için 36 değişik yazılımdan söz ediliyor..

Yurt dışında IDC (International Data Corporation) diye bir şirket var. Bu şirketin araştırmalarını biz yakından takip ederiz. Şimdi, IDC’nin araştırması bir şirketin dijitalleşmesi için uçtan uca 36 değişik yazılım satın alması gerektiğini söylüyor. Yani, lojistiği, deposu, iç iletişimi, arşivi aklınıza ne geliyorsa, o işletmenin bütün operasyonları sektör bağımsız ihtiyaçlar. Mühendislik yazılımları, tasarım yazılımları, varlık yönetimi yazılımları, böylece listeyi daha da açabilirsiniz. Şimdi, bunların 2 tanesi mühendislikle ilgili başlıklar. Biz Google Workspace entegrasyonumuzla birlikte 34 başlığı bire bir karşılıyoruz.

Maliyet açısından nasıl?

Çok daha verimli. Diyelim ki, bir şirket bizim karşıladığımız yazılımları alıyor olsa birim olarak konuşuyorum dışarıya 1000 birim para ödeyecekse, ödediği para 5-6 birim.. O kadar fark ediyor. O yüzden de çok ciddi rekabet ortaya çıktı pandemiden sonra üstüne üslük de web tabanlıyız. Yani, ben şimdi cep telefonundan ya da sizin cep telefonunuzdan kendi şirketime ulaşırım. Her bilgisini görürüm. Bütün işlemimi de yaparım. Yani bir sınır yok. Bir anda pandemi ortaya çıkıp, şirketler, ‘Nasıl uzaktan çalışacağız?’ dediğinde adres neredeyse sadece bizi gösteriyor o yüzden de ciddi bir trend var bize karşı.

Sistem çöktü diyelim. Çözüm?

Bizdeki hizmet her müşteri uygun şekilde farklılıklar içeriyor. Yazılımların uçtan uca olması hali yurt dışında bile tam değil. Yine IDC şöyle bir araştırma yapıyor ve inceliyor. ERP doygunluğu nedir, pazarlarda? Yani ERP yazılımı dediğimiz, Kurumsal Kaynak Yazılımının doygunluğu ne?

Örneğin Almanya verilerini ele alalım. Bu ülkede Kobi seviyesi ve Kobi üstü seviyelerde yüzde 80 ERP penetrasyonu var. Diğer bir deyişle her 100 şirketten 80 tanesinde ERP var.

Aynı şirketin araştırmasına göre Türkiye’de bu oran yüzde 8. ERP çok önemli bir şey hele üretim yapıyorsanız bir işletmenin gerçekten eli kolu.

Gelelim tablonun bütününe. Araştırma bize şunu gösteriyor. Almanya’daki aynı şirketlerde bu 36 yazılım başlığının kullanılma oranı yüzde 3. Yani dijitalleşme, dijital dönüşüm konusu Almanya’daki şirketin de derdi. Sadece Türkiye’nin değil.

Biz bunu 20 yıldır ısrarla söylüyoruz. Pandemi konuyu bir anda gündeme getirdi, tabiri caizse bir bomba gibi bıraktı. Bizim müşterimiz mesela pandemide sadece bilgisayarını aldı ve eve gitti. Mühendisi de dahil olmak üzere. Mavi yakalılar tabii ki vardiya usulü çalıştılar ama, makinasının kontrolünden, iş emirlerine, muhasebesinden, faturasına hiçbir şey aksamadı.

Rekabet nasıl sizin alanınızda? Rakip şirketleriniz..

Türkiye’de rakibimiz yok. Ama biz zaten uluslararası markalardan Türkiye’de ve dünyada pazar çalmaya başladık.

Çalıştığınız şirket sayısı?

5 binin üzerinde.

Kim bunlar, nasıl firmalar?

Her seviyede şirket var. Türkiye’nin ilk 1000 şirketi arasında da müşterimiz var, kamudan da var, kobilerden de binlerce var. Bizim sektörde bir şeyi sürdürmek çok önemli. Workcube’ün mesela önem verdiği şeylerden biri de sürdürülebilir olmak.

Birde biz şunu da söylüyoruz; diyelim ki Ukrayna’da Zelenskiy çağrıda bulundu Microsoft’a Oracle’a ve SAP’a Rusya’ya, ‘satmayın’ dedi. Bunu 3 yıl önce biz de yaşadık. İran krizinde SAP dedi ki, ‘İran’la iş yapanların sistemini durduracağım.’ Düşünsenize şirketinizin ana sistemini birisi durduruyor. İş yapanlar açısından ciddi bir risk. O yüzden biz diyoruz ki, ‘Müşterinin bize bile ihtiyacı olmasın. Yani yarın, öteki gün öyle rahat etsin ki, bize ihtiyaç duymasın.

Bir manada başkaldırı. Türkiye’den..

Tabii ki.. Türkiye’den dünyaya ciddi bir rakip çıkıyor şu anda. Gerçekten çok farklı modellerle çıkacağız. Şimdilik söyleyemiyorum ama, inşallah yurt dışında lansmanlarımızı görürsünüz.

Ürünün tamamına sahip olmak..

Bizim müşterimize kaynaktaki kodlar açık geliyor, tabii bedelini ödüyor. Ama bu ne demek? Ben bir satın alma yaptım. Diyelim k,i holdingime veya şirketime fark etmez. Artık ben neredeyse o ürünün tamamının sahibiyim ve istediğim her değişikliği de yapabilirim WorkCube üstünden.

Muadili yok. Olanlar var ama bizim fonksiyon setimizde, bu genişlikte, bu rahatlıkta yok. Düşünsenize günün sonunda bana bile ihtiyacı yok müşterinin. Kendisi öğrenir, sertifikalanır, elemanını koyar istediği her şeyi yapar.

Bizim öyle müşterilerimiz var ki biz oradaki Workcube’ü (ürünümüzü) tanımıyoruz. Artık tanıyamıyoruz, o kadar değiştirebilmişler. Bizden sadece güncellemesini alıyor. Biz güncellemelerde yeni fonksiyonlar ekliyoruz, yeni modülleri inşa ediyoruz. Kanuni değişiklikleri yazılıma güncel halleri ile ekliyoruz. Kısaca, işimizi günün ve dünyanın gerçeklerine göre takip ediyor ve yazılımımıza yansıtıyoruz.

Zarar etmiyor musunuz?

Tam tersine. Eskiden, yaklaşık 4 yıl önce, hatta 5 diyelim. Projeleri biz yapıyorduk, şimdi artık iş ortaklarımız yapıyor. Biz sadece ürünümüze konsantreyiz. Başlangıçta bu büyük bir fedakarlık. Şöyle düşünün bizim sektörümüzde her 1 dolarlık lisansa karşılık minimum 1 dolarlık ta hizmet veriliyor. Yani projenin yapılması lazım. Ben size bunu boş bir tabak olarak veriyorum, sizin sektörünüzde onun değerlenmesi lazım tabiri caizse. O elbisenin giydirilmesi lazım. O da bir projedir, uygulama sürecidir. Buda bir kazanç demek. Biz bu uygulama gelirlerinden kendimiz için vazgeçtik. Sadece lisans gelirlerimiz var. Bunlarda bizi büyütüyor.

Nasıl cesaret ettiniz? Dünyada örneği var mı?

Şöyle, benzerleri var tabii. Ama doğru yol bu. Çünkü biz bunu yaptığımızdan beri WorkCube’un üstündeki yaptığımız geliştirmeler ondan önceki 5 senenin neredeyse 6-8 katı. Çünkü artık buna konsantreyiz. Bizim şirket içinde hiçbir ekip artık proje yapmıyor. Sadece ürün geliştiriyor.

Her sektör bunu kullanabiliyor mu?

Tabii, her sektör buna adapte olabilir. Halen 40’tan fazla sektör kullanıyor bizi.

Türkçe mi sadece?

Çok dilli. Yani istediğiniz dilde kullanın. Aynı şirketten ben Türkçe kullanıyorum, ama işte Gülay Hanım yabancı bir yönetim kurulu üyesi, İngilizce açar İngilizce takip eder. Aynı ekranlarda değiştirir her şey İngilizce ya da başka biri başka şekilde kullanabilir bu tip rahatlıkları var.

Dil desteğini de siz mi veriyorsunuz?

Temel dilleri veriyoruz ama kendi ihtiyaçlarını tabii ki kendisinin çevireceği alanlar var yani ürününün ismini o çevirecek tabii ki ara yüz dilleri biz veriyoruz.  Buradan daha ileri gidiyoruz şimdi.

Sesle komut. Nasıl i Phone’da Siri var, bizim de Luna’mız var artık yani siz yazılımınızla konuşuyor olacaksınız, 2023’te. Buradaki espri şu. Diyelim ki siz şirket patronusunuz Luna bugün işler nasıl dediğinizde diyecek ki, ‘Banka hesaplarınızda para bu, satışlar bu, personeller bu vs.’ Biz bunda şu anda cognitive dediğimiz yere gidiyoruz bizim için önemli. Hatta Metaverse’e doğru gidiyoruz.

Türkiye’de en korkulan şeydir yazılımcıya teslim olmak..

Türk yazılımcılara rahat rahat emanet edebilir herkes kendini hiç sıkıntı yok. Bence bu konularda çok yetenekli ve başarılıyız. Sadece kendimizi iyi anlatmaya ihtiyacımız var.

Gerçek yerli milli sizsiniz..

Evet, gerçek Yerli ve Milli biziz. Yani içimizde ne yabancı para var, ne yabancı emek var, ne de yabancı bir yerde geliştirdik bunu. Tamamen Türkiye’de, Türk insanı ve Türk parasıyla yaptık.

Uluslararası çapta iş yapan Workcube kullanıcısı şirketler var. İlk şart, orada yaptığı ortaklığa diyor ki, ‘Workcube kullanılacak yeni şirkette de.’ Ne kadar kolay olduğunu biliyor. Yani yeni bir şirket açmak Workcube’de bir saat. Bütün şirketlere tanınıyorsunuz, aynı ekrandan onlara da ulaşıyorsunuz. Yetkin varsa binlerce güzel özelliği var.

Globallaşme de önemli..

Buradaki esas mesaj şu, Türkiye’deki şirketler globalleşmek zorunda ve globalleşirken işlerine konsantre olmak zorundalar. Arka planda yazılımlara değil. Genelde yazılımların içinde vakit kaybederken esasında büyük tren kaçıyor.

Global dünyayla entegre olabilecekleri gerçekten Web tabanlı ve onları uçtan uca dönüştürecek yazılımlara ihtiyaçları var. Bunun Türkiye’deki karşılığı biziz, yani Workcube. Bu kadar iddialıyız.

Türkiye dışında ofis var mı?

On iki ülkede bizzat, fiilen kullanan müşterimiz var. Almanya’da ofisimiz var. Yakın zamanda güzel haberlerimiz olacak orayla ilgili. Chicago’da ofis açtık, pandemi öncesinde. Sekiz senedir Gulf Region’da iyi bir distribütörümüz var, çok başarılı işler yapıyor.

Yurt dışından talep var mı, ortaklık vs.

Çek Cumhuriyetinden birisi aradı. ‘İş ortağınız olmak istiyorum.’ Büyük bir şirkette çalışıyor. Büyük bir uluslararası markanın uzun yıllardır uzmanı. Dedi ki, ‘Ben orada bir gelecek göremiyorum, sizi buldum ve iş ortağınız olmak istiyorum ki, bu çok az rastlanır bir durum. Şimdi az tanıtım yapsak da, vites büyütüyoruz.

Dijital yatırım işi bir tarafıyla. Parası olan için..

Bizim girişimcilere özel paketlerimiz var. Onları destekliyoruz. Ayrıca biz her türlü girişimci ve girişimcilere açığız.