Magazin 17.02.2019 03:00

Enflasyon Oranları Beklenenden Daha Hızlı Düşecek

İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sedat Aybar, meyve ve sebze fiyatlarının neden yüksek olduğunu ve altında yatan sorunları açıkladı.
Enflasyon Oranları Beklenenden Daha Hızlı Düşecek

Micheal KUYUCU

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın "2019'u daha güçlü bir bütçe ile yöneteceğiz" cümlesini doğru ve yerinde bulan Ekonomist Prof. Dr. Sedat Aybar, Türkiye ekonomisinin gidişatını yorumladı ve "Enflasyon oranları beklenenden daha hızlı düşecek" dedi.

Antalya'da ciddi bir doğal afet yaşadık diyen Prof. Dr. Sedat Aybar, "Son 20 yıl içerisinde gıda fiyatları giderek artıyor. Bunun önemli sebeplerinden biri de küresel ısınma. Küresel ısınma tarım alanlarının daralmasına neden oluyor. Tarladan çatala kadar geçen süreç içerisinde düzenlemelerin daha etkin yapılması gerekiyor. Bakıyoruz; Fransa, İtalya, Almanya ve ABD ülkeleri fiyat müdahalelerinde bulunuyorlar. Gıda güvenliği konusunda Avrupa Birliği (AB), içerisinde tarladan çatala geçen sürede oluşan fiyatların çiftçilere yansıması konusunda güvence getirmeye çalışıyor. Gıda fiyatlarının yukarı yönlü hareket ediyor olmasında hem küresel hem de bölgesel nedenler var. Bu küresel nedenler sadece kendi başımıza halledeceğimiz sorunlar değil. Sorunlarla baş edebilmemiz için tarımsal alanda birçok düzenlenme yapılması gerekiyor" diyerek tarımsal reformun gerekliliğinin altını çizdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın "2019'u daha güçlü bir bütçe ile yöneteceğiz" cümlesini yerinde bulan Aybar, "Türkiye ekonomisinin 2019'da belli bir daralma içerisine gireceği herkes tarafından biliniyordu" dedi. Aybar sözlerine şöyle devam etti: "Öncelikle yeni ekonomik plan, hemen ardından 'Enflasyonla Topyekûn Mücadele' kararı alındı. Bu kararlar etrafında uygulamaya konulan politikalara baktığımız zaman piyasalardan olumlu dönüş görülerek, döviz kuru 5.20 civarına geriledi. Demek ki 'Enflasyonla Topyekûn Mücadele' de alınan önlemlerin yansımaları ve olumlu gelişmeleriyle, cari açık da daraldı. Bu da bizlere gösteriyor ki, ikinci dönemden sonra ekonomi toparlanıyor olacak. Enflasyon oranları beklenenden daha hızlı düşecek. Türkiye beklenenden daha çabuk bir toparlanma sürecine girecek. Bu anlamda Berat Albayrak'ın söyledikleri çok doğru. Bu toparlanmalar sadece disiplinli bir maliye politikasıyla gerçekleşebilir ve Türkiye bu konuda asla taviz vermeyecek." 

Tan Taşçı’yı dinlerken

Son yıllarda Tan Taşçı’yı yakından takip ediyorum. Müziğe ilk başladığı günden beri başarılarını adım adım takip ettim. İyi bir giriş yaptı müzik piyasasına, iyi hitler yayınladı. Zirveye yükselirken bir iki yanlış müzik şirketi ile anlaştı ve o firmalar yüzünden bir duraklamaya girdi. Daha sonra biraz inzivaya çekildi ama üretmeye devam etti. Özellikle sahne yönü çok iyi bir yorumcu. Son albümünü kendi kurduğu müzik yapım şirketinden yayınladı. Bence önceki müzik şirketlerinden çok kazık yediği için en iyisini yaptı. İlginç bir biçimde bu çocuğun çok ciddi bir fan kitlesi olduğu halde medyada hak ettiği ilgiyi alamıyor.  Bir de dürüst bir çocuk olduğu için öyle bu tıklanma rekorları kıranlar gibi sahte tıklanma da satın almıyor.

Vadi İstanbul’da Tan vakti

Geçtiğimiz hafta Tan Taşçı’yı Vadi İstanbul’daki Jolly Joker sahnesinde izleme şansım oldu. Tan Taşçı, sahnesinde hem kendi şarkılarını hem de geçmişin, özellikle doksanların sevilen hitlerini seslendirdi. Vadi İstanbul’a ilk kez gittim, hatta giderken arkadaşlarıma “bakın avam bir yer çıkarsa giderim” dedim. Çünkü AVM’ler son yıllarda çok basitleşti, gürültü patırtı aklınıza ne gelirse var. Vadi İstanbul’a girer girmez farkı hissettim, içinde epey zaman geçirdim. Sonrasında Jolly Joker’ın içine girdik. Jolly Joker çok güzel bir yatırım yapmış. Türkiye’deki müzik dinletisi sunan mekanların en büyük sorunu bir ev dairesi kadar küçük olması, utanmasalar 1+1 daireyi bile sahneye çevirecekler. Böyle yerlerde daralıyorum, bana sorsanız ben belediye olsam böyle yerlere ruhsat bile vermem ya neyse. Jolly Joker’a girince yurt dışında özellikle Yunanistan’da gördüğüm büyük sahneler geldi aklıma. Konser salonu gibi yapmışlar Vadi İstanbul’daki mekanlarını. Mekanda Tan Taşçı’yı da izlemeye başladım. Biraz meraklı bir tip olduğum için her gittiğim yerde etrafı keserim. Baktım Tan Taşçı’nın çok güzel bir kitlesi var. Çiftler ve yaş ortalaması 30’larda gezen bir kitlenin yanında özellikle genç kadınlar tarafından çok seviliyor.  Sahnede pop bir sound’la şarkılarını seslendiren Tan Taşçı, son birkaç yılda çok modern bir tarz geliştirdi. Radyolar onun şarkılarına haksızlık yapıyor ama o tüm sahne aldığı yerleri doldurmayı başarıyor. Orkestrası ve ekibi de canavar gibi. Bence Tan Taşçı’nın dinletilerine gidin siz de aynı zevki alacaksınız.

Kaşıkçı Cinayeti kitabı üç dilde yayında

Cemal Kaşıkçı cinayetinin tüm detaylarının anlatıldığı "Cemal Kaşıkçı Cinayeti" isimli kitabı, Anadolu Ajansının internet sitesinden İngilizce, Arapça ve Türkçe olarak üç dilde erişime açıldı.

Cemal Kaşıkçı’nın yaşam hikayesi ile başlayan kitapta, gazetecilik yaptığı dönemdeki görüşlerine de yer veriliyor. Kaşıkçı’nın, Yemen’deki iç savaşın yanı sıra Suudi Arabistan yönetimi ve uygulamaları, ABD’nin Müslüman Kardeşler konusundaki tutumu, Mısır ve Suriye’ye yönelik açıklamaları da kitapta aktarılanlar arasında bulunuyor.

Kaşıkçı konusunda yapılan haberlerin analiz edilerek gün gün yaşanan gelişmelerin derlendiği Cemal Kaşıkçı Cinayeti kitabı, İngilizce, Arapça ve Türkçe olarak okuyucunun bilgisine sunuldu.

Kitapta, Kaşıkçı cinayetine ilişkin tüm gelişmeler haber, fotoğraf, infografik ve analizlerle okuyucuya aktarılıyor.

Cemal Kaşıkçı'nın yaşam hikayesi ile başlayan kitapta, gazetecilik yaptığı dönemdeki görüşlerine de yer veriliyor. Kaşıkçı'nın, Yemen'deki iç savaşın yanı sıra Suudi Arabistan yönetimi ve uygulamaları, ABD'nin Müslüman Kardeşler konusundaki tutumu, Mısır ve Suriye'ye yönelik açıklamaları da kitapta okurlara sunuluyor.

Engelsiz Mikrofon Yarışması duygulandırdı

Bağcılar Belediyesi 13 Şubat Dünya Radyo gününde çok güzel bir etkinliğe imza attı. Engelli vatandaşlarımızın yaşadığı zorluklara dikkat çekmek amacıyla bir sosyal sorumluluk projesi düzenleyen belediye, “Engelsiz Mikrofon Yarışması” adlı bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikte Türkiye’nin en popüler radyo kanallarına ve radyoculara engelli kardeşlerimizin verdiği ödüller dağıtıldı. Bağcılar’da engelli vatandaşlar için başkan Lokman Çağırıcı’nın girişimleriyle yapılan sarayda düzenlenen töreni yakından izledim. Çok güzel bir bina yapılmış, saray sözünü hak eden bir bina. Engelli kardeşlerimizin her türlü sosyal imkanı yaşayabileceği bir ortam geliştirilmiş. Bu binayı gezme şansını buldum. Yılmaz Morgül – Yonca Lodi – Mustafa Ceceli -  Altay – Aynur Aydın -  Hande Ünsal – Ferman Toprak gibi yorumcuların da katılarak destek olduğu bu sosyal sorumluluk projesinde dikkatimi çeken en önemli şey Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’nın dört saatten uzun süren tüm gece boyunca hem konuklarla hem de orada davetli olan engelli vatandaşlarla tek tek ilgilenmesi oldu.

Koskoca Bağcılar belediye başkanı, öyle küçük bir ilçe de değil. Ciddi anlamda büyük bir kitleyi temsil eden bir makam. Bu makamda oturan kişinin böylesine mütevazi olması, halkla tek tek yakından ilgilenmesi beni çok etkiledi. Her defasında söylüyorum belediyecilik burnu havada dolaşan ait olduğu coğrafyada turist gibi gezme işi değildir. O coğrafya ile ilgileneceksin, o bölgede yaşayan insanların yanına gideceksin, sosyal sorumluluk projelerine imza atacaksın. Bunları yaparsan halk sana oy verir. Lokman Çağırıcı bunları fazlasıyla yapıyor. Kendisini tebrik ediyorum.

Zeynep Casalini gaza bastı

Geçtiğimiz yıl Ahmet Beyler ile kaydettikleri ‘Aşk Yayıcam Valla’ single’ını yayınlayan Zeynep Casalini, yeni single’ı ‘Ben Böyle’ ile ara verdiği müzik çalışmalarını hızlandırdı. Zeynep Casalini, söz ve müziği Necati Saykolar’dan tanıdığımız Necati Karadayı’ya, düzenlemesi Hüseyin Cevahir Ünal’a ait ‘Ben Böyle’ isimli yepyeni şarkısını, Pasaj&Garaj Müzik etiketiyle dijital platformlarda yayınladı.

Ferman Akgül’e uygulanan sosyal medya terörü

Türkiye’ye Eurovision Şarkı Yarışması tarihinde en iyi ikinci dereceyi getiren MANGA Grubunun solisti Ferman Akgül’ün geçtiğimiz gün sosyal medyada yaşadığı linç bir kez daha ülkemizde yaşanan ve sosyal medya aracılığı ile yayılan kin ve nefretin ne kadar iğrenç bir boyuta geldiğini gösterdi.

Ferman Akgül, sosyal medyada Türkiye’nin sağlık alanında dünyanın en iyi ülkelerinden biri olduğuna dair görüşünü yazdı. Ferman Akgül, yurt dışında görüp yaşadıkları sonrasında, "Git yurt dışında hasta ol bakalım ne oluyor. Buradan boş boş konuşmak kolay. Sağlık sektörümüz hakkında goy goy yapılmasına izin vermem. O konuda en ileri ülkeyiz. Dünyanın öbür ucuna konser vermeye gittik Avustralya'ya. Hiçbir yere değişmem ülkemi. Biz burada güzeliz. Bir yere gitmek yok, giden gitsin." sözleriyle Türkiye'deki sağlık sisteminin diğer ülkelerden daha iyi olduğunu ifade etti.

Sağlık sistemini methetti küfür yedi

Bu iletiyi yazdıktan sonra sanki birisine küfretmiş gibi belirli bir kesim Ferman Akgül’e sosyal medya üzerinden saydırmaya başladı. Bir anda ona hakaretler yazılmaya başlandı, sanırsınız ki Ferman birisine küfretmiş, sanırsınız ki çocuk memlekete küfretti. Böyle bir muameleye tutuldu. Suçu ise ülkesinin sağlık sistemini övmekti. Bunu da görünce sosyal medyaya olan sempatim bir tık daha azaldı. Bu eleştiriler üzerine Ferman Akgül yazdığı tweet’leri sildi ve bu yanıtı yazdı: “Tutup da birilerine yaranmak için bunları yazdığımı düşünen ahmak sürüsü ile hiç uğraşamayacağım. Engeli basarım. Sürekli ağlayan ve bizden bir halt olmaz diyen olumsuz trollerin benim hayatımda yeri yok. Çok eksiğimiz var evet ama her şey de kötü değil be..”

Ülkeni öv tepki al!

Ne kadar ahmakça değil mi? Ne kadar af edersiniz ama aptalca bir olay. Bir sanatçı ülkesini övüyor diye ülkesinde yaşayan insanlardan tepki alıyor. Bu ciddi anlamda düşünülmesi gereken bir konu. Buna self orientalizm yani batı üzerinden eleştiri yaparak aşağılık kompleksine kapılma mı diyeyim, her şeyi siyasi olarak yorumlama ruh hastalığı mı diyeyim? Ne diyeyim? Ferman Akgül’ün bu yaşadığını kınıyorum. Dünya üzerinde sosyal medyayı en iğrenç nedenler için kullanan toplumlardan biri olduk. Dünyada sosyal medya bir pozitifliği simgelerken bizde kavga, gürültü ve küfür mecrası gibi kullanılıyor. Belli ki seçim dönemi yaklaştıkça bu tarz sosyal medya kavgalarına daha çok şahit olacağız. Toplumun bir bölümünün yaşadığı bu psikolojik bozukluk nasıl düzelecek fikrim yok ama herkesin birbirine sağduyulu davranması ve birbirine bu konuda destek olması lazım. Yoksa bu sosyal medya terörü çok moral bozacak.