Kültür Sanat 23.06.2021 06:00

Fransa'da Türk asıllı koleksiyoner, Osmanlı ve Türkiye tarihiyle ilgili Fransızca arşivini AA'ya açtı

Strazburg'da doğup büyüyen Şaban Kiper, 15 yıldır Osmanlı ve Türkiye tarihiyle ilgili Fransızca yazılmış eserleri topluyor.
Fransa'da Türk asıllı koleksiyoner, Osmanlı ve Türkiye tarihiyle ilgili Fransızca arşivini AA'ya açtı

Fransa’nın Strazburg kentinde yaşayan Şaban Kiper’in Osmanlı ve Türkiye tarihine dair yazılmış Fransızca eserlerden oluşturduğu arşiv, II. Abdülhamid’e karşı Batı'nın tutumundan, 1915 Ermeni olaylarına birçok meseleye ışık tutuyor.

Aslen Niğdeli olan, Strazburg’da doğup büyüyen Kiper, 15 yıldır Osmanlı ve Türkiye tarihi ile yazılmış Fransızca eserleri topluyor.

Kiper, AA muhabirine, Fransa’da 1915 Ermeni olaylarının tartışıldığı, inkar yasasının gündeme geldiği 2000’li yılların başında “Dedelerimiz gerçekten bir soykırım yaptı mı? Bununla ilgili nerden kaynak elde edebiliriz? Arşivlere nasıl ulaşabiliriz?” sorularıyla hareket ederek dönemin Fransızca gazetelerini satın almaya başladığını belirtti.

Piyasayı takip eden kişilerin kendisine Sultan II. Abdülhamid ile ilgili haber bulunan çok fazla gazete olduğunu söylemesi üzerine, şu ana kadar II. Abdülhamid’in tahtta olduğu dönemi kapsayan 150 gazeteye ulaştığını ifade eden Kiper, şunları kaydetti:

“Bu gazetelerde Fransız basınının, Osmanlı Bankası'nın bombalanmasına (1896), hatta 1901’e kadar Abdülhamid Han ile ilgili methiyeler yazdığını, iyi bir sultan, Türkiye-Fransa ilişkileri açısından iyi bir müttefik olduğunu belirttiğini görüyoruz. Ancak 1901-1902’den sonra bir kırılma olduğunu anlaşılıyor. Fransız basının dili tamamen değişiyor, eleştirel, hatta daha ziyade tamamen Osmanlı'yı ötekileştirme, farklı gösterme çabası.”

 

Yüzyıl arayla aynı tek seslilik

Şaban Kiper, Fransız basınının o dönem II. Abdülhamid’e karşı kullandığı dildeki değişim ile bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı söylemlerindeki farklılaşmanın paralel olduğunu ifade ederek, “Cumhurbaşkanımıza karşı Gezi olayları öncesi ve sonrasında kullanılan dil ile Abdülhamid Han’a karşı Osmanlı Bankasının bombalanması öncesi ve sonrasında kullanılan dil açısından basında ciddi bir paralellik var; bir noktadan sonra tamamen eleştirel bir dil kullanılıyor, ötekileştirme, şeytanlaştırma olduğunu görüyoruz.” diye konuştu.

Fransa’da sağ sol fark etmeden Le Figaro, Le Monde, L’opinion, Liberation gibi tüm ulusal basının bugün Türkiye’ye karşı tek sesli bir kampanya içinde olduğunu söyleyen Kiper, “O dönemin Avrupa basınında, özellikle Sultan II. Abdülhamid’in son döneminde hem İngiliz hem Fransız basınında aynı tek seslilik var.” ifadelerini kullandı.

Kiper, bu dönem Fransız basınında Sultan II. Abdülhamid’e “Kızıl Sultan” lakabı yakıştırıldığına, “insanları sevmeyen ve öldüren, diktatör sultan” portresinin özellikle öne çıkarıldığına işaret etti.

Ermeni olaylarında İngiliz parmağı

Koleksiyonundaki 17 Kasım 1895’e ait "Le Journal" gazetesinde yer alan bir resim ve habere dikkati çeken Kiper, haberde, Ermeni olaylarının tamamen İngilizlerce planlandığını ve sahneye konulduğunu, bunu ince bir fikirle Osmanlı'nın üstüne yıkmak istediğinin anlatıldığını aktardı.

Kiper, “Gazetenin içerisinde de Karaköy’deki Osmanlı Bankası'nın 1896’da bombalanmasında Fransa’nın rolünü, bankayı bombalayan Ermenilerin Fransız gemisiyle nasıl Marsilya’ya kaçtığını açıklıyor.” diye konuştu.

Hayali yazardan "Kızıl Sultan" kitabı

Sultan II. Abdülhamid ile ilgili Fransızca’da ilk çıkan “Abdul Hamid - Kızıl Sultan” adlı kitabın 1936’da Gilles Roy tarafından yazıldığını dile getiren Kiper, Osmanlı hanedanının torunlarının yaptığı araştırmanın Gilles Roy adlı bir kişinin var olmadığını gösterdiğinin altını çizdi.

Şaban Kiper, “Gilles Roy hiçbir zaman doğmamış, hiçbir zaman ölmemiş, kayıtlarda yok, hayali bir isim. Kitap analiz edilince, bu gazetelerin haberlerinden toplanmış olduğu anlaşılıyor. Kitabın önsözünü de Fransa sömürgeci zihniyetinin Cezayir’deki en katı generali Leon Lamouche yazmış.” yorumunu yaptı.

Kitabı kimin yazdırdığının halen bilinmediğini ifade eden Kiper, bununla birlikte kitabın hemen bir yıl sonra Türkçeye tercüme edilmesinin dikkat çekici olduğunu vurguladı.