Röportaj 16.05.2020 03:00 Güncelleme: 15.05.2020 22:49

HAYATIN DURDUĞU GÜNLERDE BEDRİ BAYKAM

Bugün, karantina günlerini nasıl geçirdiğini UPSD ve IAA Başkanı ünlü sanatçı Bedri Baykam ile konuştuk.
HAYATIN DURDUĞU GÜNLERDE BEDRİ BAYKAM

Beyza Sinem ÇAĞLAR

Bugün, karantina günlerini nasıl geçirdiğini UPSD ve IAA Başkanı ünlü sanatçı Bedri Baykam ile konuştuk.

Kendinize evde bir rutin oluşturdunuz mu? Gün içinde neler yapıyorsunuz?

Bana çok yakın oturan genel koordinatörüm, haftanın en az yarısında bana gidip geliyor. Normalden daha geç kalkıyorum çünkü ortalaması saat 04:30 veya 05.00’te yatıyorum. Saat 10.30-11.00 arası kahvaltıya oturuyorum. Sonra o günün gündeminde neler varsa sıra onlara geliyor: Dünya sanat günü filmi mi, bir basın bülteni mi, arşiv çalışması mı, kitap mı, mail yanıtları mı… Her halükarda en başta  her günün fişi çıkarılır; yapılacak işler listesi, aranacak kişiler listesi... Bütün gün çay içmenin yanı sıra, akşamüstü 17.00’de bir kek veya benzeri şeyler yeme rutinimiz oldu. Sonrasında hala yapılmamış hangi işler kalmışsa son bir çabayla onların üstüne gitmek... Akşam/ gece yemekten sonra ya büyük uzun yorucu arşiv çalışması ya da kitap okuma ve 2-3 uzun film izlenerek bitirilen sabahlara bağlanan geceler...

Daha önce hiç yapmadığınız / aklınıza gelmeyen ama evde kalınca yapmaktan zevk aldığınız bir şey oldu mu?

Doğruyu söylemek gerekirse pek yok çünkü zaten ben evde de çok çalışan bir insandım daha önce de... Hayatımda çok şey değiştirdi bugünler diyemem.

Bu süreçte keşfettiğiniz ve okuyucularımıza önereceğiniz filmler var mıdır?

Belki 1500 civarında DVD’im var. Yıllardır atılmış duruyorlardı. Onların her birini elden geçirdik. Birçok farklı bölümlere ayırdık; yönetmen sineması, gerilim filmleri, Fransız filmleri, Türk filmleri, belgeseller, müzikaller gibi…  Film önerilerim; klasiklerden olacak. Arizona Dream, Titanic, Macadam Cowboy, JFK, Baghdad Cafe. Gerilim filmlerinden, Bugsy, Once upon a time in the Bronx, Marathon Man, Boys from Brazil, Mulholland Dr, Uçurtmayı Vurmasınlar olacak…

Dışarıda yapmayı en çok özlediğiniz şey nedir?

Bir kortta tenis oynamak, bir futbol maçına gitmek, çok güzel bir sergi açılışında bulunmak, resim yapmak doya doya... Güzel bir lokantada yemek yemeyi de çok özledim diyebilirim!.

Her şey normale döndüğünde yapacağınız ilk şey ne olacak?

Maalesef galiba kolay kolay her şey normale dönmeyecek. Normal nedir? Belki insanlar uzak oturarak gidecekler restoranlara ama yine bir geziye veya bir konsere veya bir tiyatroya gelmeyecekler. Yapacağım ilk şey o gün gelirse şayet herhalde o dediğim Beyoğlu’nda iyi bir restorana veya bir kahveye gitmek veya Boğazda Bebek Kahve’ye kendimi atmak olacak… Şu anda herhangi bir arkadaşımı arayıp randevu verebilmek gibi çok basit bir eylem bile rüya gibi geliyor. Ama direnmemiz ve yaşamamız lazım...

Peki ilk gitmek istediğiniz yer neresi olacak?

Öncelikle Beyoğlu ve Bebek! Belki Paris ve yine California... Kendi köylerim!

Sizce yaşadığımız ‘korona ve karantina günleri’, sonraki hayatımızda neleri değiştirecek?

İnsanlar bu yalnızlığı ve inzivayı kolay kolay unutmayacaklar. Belki sokak hayvanlarını, kendi ülkelerindeki ve Afrika’daki aç insanları veya sigara keyfi insanlarını daha çok düşünecekler. Belki içine düştükleri gereksiz materyal değer peşinde koşma güdülerinin önemli bir kısmından kurtulacaklar. Meslek değiştirenler, küçük bir sahil kasabasına taşınanlar olacak. Ama tabii Bodrum’dan söz etmiyorum! ????????