Seyahat - Turizm 04.03.2021 09:30 Güncelleme: 04.03.2021 10:03

Hiva'yı görmeden ölmeyelim

Özbekistan'da gezinin son durağında olan Hiva şehrindeyiz Aral Gölü'nün güneyinde kurulan bu masalsı kent hem doğusu hem de batısı çöllerle kaplı olsa da masalsı güzellikleri ile bizi sarıyor.
Hiva'yı görmeden ölmeyelim

Güngör YAVUZASLAN

Özbekistan’da gezinin son durağında olan Hiva şehrindeyiz Aral Gölü'nün güneyinde  kurulan bu masalsı kent hem doğusu hem de batısı çöllerle kaplı olsa da masalsı güzellikleri ile bizi sarıyor. Harzemşah Devleti döneminde kurulan şehrin yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişi bulunuyor Hiva. İçan Kale (Itchan Kala) Surları ile çevrili tarihi şehir. Günümüzde Hiva şehrinin nüfusu yaklaşık 100 bin kadardır. Ürgenç ve Hiva şehirlerini içine alan Harezm Bölgesi’nde konuşulan Özbekistan Türkçesinin Harezm lehçesi, Türkiye Türkçesine çok benzemektedir.. Sanki Anadolu’da bir şehirdeyiz…

Hiva isminin nereden geldiğine dair pek çok şey anlatılsa da en kabul edileni Nuh Peygamberin oğlu Sam ile ilgili olanıdır. Nuh Peygamberin oğlu Sam, kendi kavmini kurtarmak için çöle kaçar uzun yolculuklardan sonra çölleri aşarak bölgeye gelir. Topraklar çöllük olduğundan susuz kalırlar. Sam, beraberindekilere kazmaları için bir yer gösterir, biraz kazıldıktan sonra tatlı su bulunur. Suyun bulunmasıyla sevinçle “khei-vak” (güzel su- tatlı su) diye bağrışırlar. Zamanla bu söylene söylene Hiva şeklini alır. Bu su hala mevcut olup kullanılmaktadır. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne eklenen Hiva’da medeniyet izlerinin bozulmamış dokusu bizleri asırlar öncesi biz zaman tüneline götürüyor. 13. Yüzyılda önüne çıkan şehirlerinde büyük bir yıkım yapan Moğolların etkisini Hiva’da görüyoruz..

GÖKYÜZÜ ALTINDAKİ AÇIK MÜZE

Hiva bir medreseler şehri. Onlarca medrese var ama içlerinde en önemlisi Orta Asya’nın en büyük medresesi olan Muhammed Emin Han Medresesi. Bina yapım tarihi 1850-1854 yılları arası olup, adı üzerine anlaşılacağı üzere dönemin hükümdarı, Muhammed Amin Han tarafından yaptırılmıştır. İki katlı özel bir mimarisi olan ve tüm duvarları sırlı çinilerle kaplı medrese geniş bir alana inşa edilmiş. Süslemelerde, Türklerin rengi olan turkuaz tercih edilmesi dikkat çekiyor. Sovyetler döneminde, burası otele çevirmiş. Günümüzde de halen otel olarak hizmet vermeye devam etmekte.

HER ŞEY ESKİDEN KALMA

Hiva’da görülmesi gereken o kadar çok yer var ki. ‘Ayaz Kale’, ‘Toprak Kale’ ve Kızıl Kum çölü görmeye değer yerlerin sadece başlıcaları. İç Kale’ye doğru yürüdüğümüzde 7 metre yüksekliğinde ve 2.200 m. uzunluğunda, güçlü bir savunma için kilden yapılmış sağlam surlar bizi karşılıyor.. Duvar da “Tosh Darvoza” yani “Taş Kapı” yazılı büyük kapıdan içeri girdiğimizde bizi dar sokaklar karşılıyor. İçan Kale'de 54 tarihi mimari yapı, 360 ev mevcut ve kalede 2 bin 600 kişi yaşamakta. Kalede, Harezm'in 3 bin yıllık tarihinin maddi ve manevi kültürünü yansıtan yaklaşık 40 bin nadir yapı bulunmakta. Bizi Hiva’nın sembolü 45 metreye varan yüksekliği ile uzaktan ilk dikkati çeken İslam Hoca minaresi selamlıyor.. Minare koyu mavi, beyaz ve yeşil çinilerle kaplı. Hiva’da medrese, cami, saray ve minarelerden oluşan altmış üzerinde tarihi yapı var. Şehrin her sokağında, mavi, turkuaz ve yeşil tonlarında çinilerle bezenmiş kesilmiş koni şeklinde minareler, iki katlı medreseler, dönemin Han'ının yazlık ve kışlık sarayı, yaklaşık 2 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği cami var.

KÜLTÜR BAŞKENTİ

Hiva şehri, TÜRKSOY Kültür Bakanları Daimi Konseyi 37. Dönem Toplantısı'nda "2020 Türk Dünyası Kültür Başkenti" seçilmişti.

Hiva önemli bilim adamı çıkarmış bir şehir. Matematik ilminin en önemli isimlerinden olan ve “sıfır”ın kâşifi olarak bilinen Hârizmî, Hiva doğumlu. Gökbilimci, matematikçi, doğa bilimcisi, coğrafyacı ve tarihçi büyük bilgin Bîrûnî de Hiva’da yetişen bir bilim insanı.

 Hiva, gidenler için bir kez daha ve Hiva’yı gidemeyenler içinde gidip görülecek yerler listesinin başında gelen bir şehir. Burada her şey eskiden kalma. Yeni yapılar inşa edilmemiş ve mevcut tarihsel dokusunun korunması başarılırmış. Bozulmamış sokakları ve insanları var. Zaman tünelinde bir ipek yolu kervanı zamanındayız. Doğudan batıya doğru usulca develerle yük taşıyan kervanlar dizisi. Bu masal, burada gerçek üstü yaşanıyor. Çünkü uyandığımızda yaşadığımız zamandan ait tek üstümüzdekiler. Her şey kendi zamanından kalma burada.