Röportaj 17.11.2017 13:11 Güncelleme: 17.11.2017 13:45

​'Hollywood hapishanesindeyim'

"Michael Haneke'nin "Happy End" (Mutlu Son) adlı filmine gittim. Ancak kafesteki fareyi öldürme sahnesinden sonra filmi bırakıp gittim. Fareyi gerçekten öldürdüklerini düşündüğüm için filmin devamını izlemedim."
​'Hollywood hapishanesindeyim'

Sema SEZEN

Efsane “American History X” filminin yönetmeni Tony Kaye, Hollywood’un kendisine karşı olan yanlış tutumunu, verdiği mücadeleyi ve Edward Norton’un ikonlaşmış o ünlü tutuklanma sahnesinin kamera arkasında aslında nelerin yattığını YeniBirlik’e anlattı. 

Detachment (Kopma), Black Water Transit (Kara Deniz Geçidi) Lake Of Fire (Ateş Gölü), Spun (Bulanık) filmlerinin yanı sıra dünya sinema tarihine American History X filmiyle damgasını vuran yönetmen Tony Kaye, aynı zamanda görüntü yönetmeni, yazar, senarist, besteci ve müzisyen. 7’inci Malatya Uluslararası Film Festivali’nde ilki gerçekleştirilen Malatya Film Platformu’nun açılışında festivale özel yazıp bestelediği şarkıyla konuşmasını yapan Kaye, şimdiye kadar yapılmamışı yaparak bu festivali ne kadar önemsediğini gösterdi. Kaye, aslında sadece yönetmen, müzisyen değil,  Lech Walesa, Lyndon B.Johnson kitaplarının da yazarı. Grammy En İyi Kısa Müzik Videosu Ödüllü Kaye’in “Bağımsız Ruh En İyi Belgesel Film Ödülü”, “Amerikan Yönetmenler Birliği Reklam Dalında En İyi Yönetmen Ödülü” alanlarında da adaylıkları var. Dünyada sınırlara inanmayan, tüm insanlığın tek bir çatı altında toplanması gerektiğini savunan Kaye’in bir de çok güzel piyano çalan “Betty” adında küçük bir kızı var. Kaye insanlar kadar hayvanların da yaşam haklarını savunan birisi. Hayvanların acı çekmesine, öldürülmesine dayanamıyor, “Tüm canlıların yaşam hakkı var” diyerek “Yaşama saygı” diyor. Kaye, filmde de hayvanlara şiddeti asla kabul etmiyor. Kaye’in hakkında birçok negatif haberler yapıldı. Özellikle yönetmenliğini yaptığı Amerikan History X filminde hakkı olan müdahaleyi ona yaptırmadılar. Açıkçası hakkında yazılıp, çizilenlerden sonra ben de onunla röportaj yapmaya önyargıyla birlikte gittim. Ancak ikinci sorudan sonra gözlerinde ve yüzünde gördüğüm samimi ifadeden sonra tamamen ona haksızlık edildiğinden emin oldum. Tony Kaye, sorulara çok içten yanıtlar verdi. 

Türkiye’yi tanıyor musunuz?

Tanıdığımı söyleyemem. İstanbul hakkında da fazla bilgim yok. Ancak neden olduğunu bilmiyorum ama İstanbul büyülü geliyor bana. Beni heyecanlandırıyor. 

En son hangi filme gittiniz?

 Michael Haneke’nin “Happy End” (Mutlu Son) adlı filmine gittim. Ancak kafesteki fareyi öldürme sahnesinden sonra filmi bırakıp gittim. Fareyi gerçekten öldürdüklerini düşündüğüm için filmin devamını izlemedim. 

Yönetmen olarak ilerlediğinizde hangi yönetmenleri takdir edip, örnek alıyordunuz?

William Wyler, David Lean, Alfred Hitchcock, Ingmar Bergman, Akira Kurosava, Quentin Tarantino, Woody Allen. 

“HAKLI MÜCADELE VERDİĞİM İÇİN DIŞLADILAR”

”Hollywood hapishanesindeyim...”, röportaj başlığımı çıkardınız, teşekkür ederim..

Hatta şimdi senin defterine çizdiğim “Hollywood hapishanesindeki ben”i de başlığın yanına koyabilirsin. Hollywood’da yönetmenlere yavru köpekler gibi davranıyorlar. Ben de bu yüzden çok ciddi tartışmalar çıkardım. O filmde, o sahneyi istediğim yere koymadıkları için, doğru davranmadıkları için çok tartıştım. Doğruyu aradığım ve haklı mücadele verdiğim için beni dışladılar. 

“BREXIT’ ÇOK SAÇMA BİR KELİME”

Konumuzla pek alakası yok ama ben sizin bir İngiliz yönetmen olarak kişisel fikrinizi merak ediyorum; Brexit yani İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması konusunda ne düşündünüz?

Hiçbir şey düşünmedim. Bir kere “Brexit” çok saçma bir kelime. Bence herkes tek bir şey olmalı. Dünya tek olmalı. Tek bir para birimi... John Lennon şarkısındaki gibi (Imagine) olmalı dünya. Sınırlar olmasın... İngiltere, Türkiye, Amerika, Rusya, her yer tek bir yer olmalı. Politik bir insan değilim. Sadece insanların yüzüne bakıp, iyi ya da kötü olduklarını anlamaya çalışırım. 

Bir sanatçı olarak böyle bakmanız çok normal..

“EDWARD NORTON’U OYNATMAYACAKTIM”

Çok konuşulan, American History X filminde Edward Norton’un tutuklanırken kollarını kaldırıp, başının arkasında ellerini kavuşturduğu efsane sahne nasıl gelişti? 

 O sahne David McKenna tarafından yazılmıştı. Senaryoda Derek Vinyard’ın (Edward Norton) adamın kafasını kaldırımda ezeceği sahne vardı. Ben de bu sahnenin nasıl çekileceğiyle ilgili bir senaryo yazdım. Plastik bir köşe yapmayı tasarladım. Adamın kaldırımı ısırdığı sahnede kaldırım plastik olacaktı. Edward Norton’a söyledim. Bu arada Norton küçük bir adam bünye olarak. Çok da iyi bir sporcu. Ama ben bu filmde oynatmak için büyük bir adam istiyordum. Norton’a onunla oynamak istemediğimi söyledim. Dediğim gibi, ben bu filmde büyük cüsseli bir adam oynatacaktım. Ancak Norton, büyük cüsseli görünebileceğini söyledi. Bilmiyordum ki cimnastiğe gidip, doğru yemekleri yediğinde büyüyebileceğini... Edward “Bana birkaç ay ver, bu süre zarfında gelişip, büyüyeceğim” dedi. Ben de “Tamam” dedim. Üç ay çalıştıktan sonra gerçekten büyüdü, gelişti vücudu. Bu rolü Norton’a verdik. Siyah-beyaz fotoğrafta iyi görünüyordu. Özel bir kamerayla sahneyi fotoğrafladım. Saniyede 500 kare fotoğrafladım. O günlerde bu özelliklerdeki bir kamera hiç kullanılmamıştı. Yani “Photosonics Camera” kullandım, o günlerde kimse kullanmıyordu ama şimdi herkes kullanıyor. 

Bir de o  sahne için tartışmalar oldu sanırım? “Son montaja izin verilmedi” diye bir haber okumuştum. İşin aslı nedir?

Evet gözyaşları oldu film bitimine doğru. Sebebi de, o sahneyi yanlış yere koydular. Herkesle kavga ettim bu yüzden. Çünkü filmde editleme yaptığımızda sahneyi oraya koydular. Benim fikrime göre o sahne sonda olmalıydı. Büyük kavgalar oldu. Herkes bir şeyler söyledi. Çok kızmıştım. Bir çember içinde dönmeye başladım. En sonunda bu tartışmadan bu pencereden çıktım. Şimdi Hollywood hapishanesindeyim. Beni hapishaneye koydular. 

American History X filminde yönetmen Tony Kaye’nin oldukça ses getiren bu ilk uzun metraj filminin başrollerinde Edward Norton ve Edward Furlong var.