Röportaj 20.01.2020 08:00 Güncelleme: 20.01.2020 11:56

'İnsan isterse neleri başaramaz ki?'

Hayatı boyunca hiç bisiklet kullanmamış bir insan olarak 152 günde tamamladığı dünya turu ile Guinness Rekorlar Kitabı'na giren ve bu zorlu turu 'Rüzgara Karşı' adlı kitabında anlatan Juliana Buhring'in hikayesi hepinize başlıkta ki soruyu sorduracak
'İnsan isterse neleri başaramaz ki?'

MUSTAFA YAŞAR

Azimle yoğrulmuş, inançla bütünleştirilmiş, cesaretle üstüne gidilerek başarılmış destansı, ilham veren bir hikayenin kahramanı, ultra dayanıklılık bisikletçisi ve yazar bir kadın Juliana Buhring.

Onun hikayesine daha önceden hakim ve ‘Keşke tanışabilsem, ben de yazabilsem’ demiş biri olarak  İstanbul’a geleceğini duyduğumda yaşadığım heyecanı anlatamam.

30 yaşında yaşadığı acı bir olay sonrası ilk kez bindiği bisikletle 152 günde tamamladığı 29bin kilometrelik turu ile dünya çevresini bisikletle en hızlı geçen ilk kadın olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren ve bu hikayesini Rüzgara Karşı / The Road I Ride kitabıyla okurlarla buluşturan Juliana Buhring, 1981 Atina doğumlu. Alman ve İngiliz ebeveynlerinden uzak bir yaşam süren ve tarikat evinde doğup büyüyen Buhring,  ‘Annem, babam beni sevmiyor’ diye düşünürken yaşadığı duygusal isyan sonrası küçük yaşlarda yazmaya başlamış. Julina’nın bisikletle tanışmasının hikayesi ise çok dramatik.

ACI KAYBI ONU BİSKLETLE TANIŞTIRDI

En sevdiği Kanadalı yakın arkadaşı Hendri'nin Kongo'da bir timsah tarafından öldürülmesiyle duygusal bir boşluğa düşen Buhring, o günleri şöyle anlatıyor.  “Arkadaşımı acı bir şekilde kaybetmiştim ve çok büyük bir üzüntü içindeydim. ‘Beni bu karanlıktan dışarı çıkaracak olan nedir?’ diye düşündüm. Arkadaşımın cenaze töreninde tanıştığım bir kız bana ‘Şimdi 30 yaşındayım ve yapmak istediklerimi yaptığımdan emin değilim. Sen ne yapmak istersin, bisikletle Kanada’ya geçmek ister miydin?’ diye sordu. Ben de internette küçük bir araştırma yaptım ve dünyada bisiklet turu yaparak rekorlar kitabına girildiğini gördüm. Ama bu rekoru kıran bir kadın yoktu ve o gün dünyayı bisikletle gezmeye karar verdim.”

İşte böyle acı bir kayıpla başlıyor Juliana’nın 4 kıta, 19 ülkede pedal basma serüveni. Tur boyunca sürekli zorlukla karşılaştığını belirten 38 yaşındaki bisikletçi, “Öleceğimi düşündüğüm zamanlar oldu. Çok zor zamanlar geçirdim. Geceleri dağlarda geçirmek zorunda kaldım. Birçok kez kayboldum ve gittiğim yerlerde yabancılar yardım etti. Çok soğuk ve rüzgarlı havalarda kimsenin olmadığı yerlerde mahsur kalınca neden buradayım diye düşünüyorsun. Mücadele etmek gerekiyor. İlk haftalarda vücudum çok acı çekti. Birkaç kez yaralandım da. Bisikletimin ise neredeyse kırılmayan, değişmeyen bir parçası kalmadı.” diyor.

‘TÜRKİYE’Yİ ÇOK SEVİYORUM’

Bisikletle tanışmadan önce Napoli'de öğretmenlik yapan ve zorlu yolculuğu boyunca yaşadığı anıları “Rüzgara Karşı” adlı kitabında toplayan Buhring, gezdiği ülkeler içinde en çok Türkiye'yi sevmiş. Üsküdar Bisiklet Peloton Spor Kulübünün davetlisi olarak geldiği İstanbul’da gördüm ki biz Türklerde bu azimli kadını sevmişiz. Öyle ki bu tip toplantılarda hele ki söz konusu bisiklet ve ekseninde bir hikaye ise katılımcı sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ama Juliana’nın bisikletseverlerle buluşmasında salon dolu olduğu kadar konuşması sonrası kitabını alan ve imzalatmak için saatlerce bekleyenler vardı. Türklerin  misafirperverliğini ve yemeklerini çok sevdiğini söyleyen bu yürekli kadının o günden sonra yazdıklarını okumayı seven Türkleri de bu listeye eklediğine eminim.

‘BİSİKLET BENİM İÇİN BİR BAĞIMLILIK’

 Her fırsatta “Bisiklet beni hayata bağladı” diyen Juliana’ya röportajımız sırasında “Bu duyguyu başka nasıl ifade edersiniz? diye sorduğumda verdiği cevap ise, “Ben ona bir bağımlılık derim. Yaptıkça daha çok yapmak istiyorsun. Sana harika bir özgürlük hissiyatı veriyor. Bisiklet üstünde hissettiğim safi keyif. Uzun bir süre bisiklete binmediğim zaman eksik bir şeyler var diye hissetmeye başlıyor ve adeta çıldırıyorum. Bu o yüzden kesinlikle sevgi barındıran bir olay. Sevdiğiniz bir şeyden uzak kaldığınızda onu özlemeye başlarsınız. Bisiklete binmek bana büyük bir aşk getirdi. Eşimle bisiklet üstünde tanıştım. Bisiklete binmeye büyük bir aşkı kaybettiğim için başladım. Bisikletin benim için çok özel bir anlamı var bu yüzden. Son 10 yılda da büyük bir tutkum.” oluyordu.

Yazımın girişinde de dedim ya Julina  Buhring tanımak, söyleşmek o söyleşiyi yazıya dökmek istediğim insanlardan biriydi. Onun inanç, kararlılık ve cesaret yüklü hikayesi tabi ki bu kadar değil. Kitabını mutlaka okuyun. Göreceksiniz ki hikayesi bir çoğunuza ‘İnsan isterse neleri başaramaz ki?’ dedirtecektir.

İlklerin kadını

Juliana Buhring, kırdığı Guinness  rekoru  haricinde 2013 yılında Londra – İstanbul arası yapılan yarışa katılan tek kadın ünvanına da sahip.  3 bin 420 kilometrelik mesafeyi 12 gün 2 saatte kat eden Buhring, 31 kişinin katıldığı yarışı 9. sırada tamamlamıştı.  2013 yılında Transcontinental yarışına da katılan Buhring, Amerika’da ultra dayanıklılık yarışı Trans Am Bike Race’e katılarak burada da 4. olmuş,  Bikingman Oman Sprint’te ise 49 saat durmaksızın pedal çevirerek 1070 km geçmiş ve bu sonucuyla genel klasmanda üçüncü olarak yarışı tamamlamıştı. Juliana Buhring bu yıl TOURkiye de Friends kapsamında Haziran ayında ÜSBİP ile birlikte İstanbul’da Alman ve Türk bisikletçilerin katılımıyla düzenlenecek bisiklet turuna da katılacak.

Bir kitabı daha var

‘Rüzgara Karşı’ adlı kitabı Türkiye’de hatırı sayılır satış rakamlarına ulaşan Juliana Buhring’in bundan önce yazılmış bir başka kitabı daha var aslında. Garaj Yayınları tarafından Türkçeye ‘Kız kardeşim Olmadan Asla’ adıyla çevrilmekte olan ‘Not Without My Sister’  adlı kitap mayıs veya haziran ayında raflarda yerini alacak.