Röportaj 30.11.2018 11:40 Güncelleme: 30.11.2018 15:37

'İnsan Olmaktan Hızla Beri Duruyoruz'

Gazetemiz yazarlarından Dr. İlhami Fındıkçı'nın Avrupa'da ve ülkemizde çok tutulan kitabı "The Profundity of Humanity" yani "İnsani Derinlik" ABD'de de yayınlandı. Dr. Fındıkçı, kitabı hakkında merak edilenleri anlattı.
'İnsan Olmaktan Hızla Beri Duruyoruz'

SEMA SEZEN

FOTOĞRAF: ŞAFAK GÜVEN


ABD'de ''The Profundity Of Humanity'' adıyla yayınlanan kitabın ülkede geniş kitlelere hitap etmesi bekleniyor. Dr. İlhami Fındıkçı'nın ''The Profundity Of Humanity'' kitabı dünyanın en büyük alışveriş sitelerinden biri olan Amazon'da da satışa sunuldu. Dr. Fındıkçı, 6 ayda 6 baskı yaptı ve 30.000 adet satan kitabı hakkında sorularımızı yanıtladı.

-Türkiye’den sonra Avrupa’da, özellikle Almanya’da çok beğenilince Amerika’da da yayınlanan The Profundity of Humanity’nin yani “İnsani Derinlik”in yazarı olarak kitabı nasıl tanımlarsınız?

Esasen okurların kitabı tanımlamaları daha doğru olur. Ama madem sordunuz ben “İnsani Derinlik”i şöyle tarif etmeye çalışayım: “İnsan” ve “derinlik” kavramları yan yana gelmiş.
İnsan, yeryüzünün en önemli varlığıdır. Bedeni, zihni, kişilik özellikleri; ruhu ama en önemlisi gönlü ile bütün âlemi temsil eder. Böylece bir âdem âlemi, âlem de âdemi temsil eder.
İnsan, sahip olduğu bu yüce özelliklerden dolayı günümüz bilgi çağı medeniyet düzeyine ulaşmıştır. Ulaşmıştır da bir şeyler de ters gidiyor. Yani bilgi çağında her şey insanın faydası ve yararı için geliştirilmekle birlikte hayat hızlanmış. Sanal ortamlar hayatın tüm karelerini etkiler hale gelmiştir.
Bugünün dünya insanı; temel insani değerlerinde, insan ilişkilerinde, aile değerlerinde kısacası insanı insan yapan tüm kalemlerde ciddi bir geri gidiş yaşıyor. Maalesef insani derinliğimizi hızla yitiriyoruz. İnsan olmaktan hızla beri duruyoruz. Bunun için bu kitabımızda bu iki kavramı yan yana getirdik.

-Burada biraz duralım lütfen acaba günümüz insanı neden insan olmaktan uzaklaşıyor? Biraz daha açar mısınız?

Bakın bir insani krizden söz ediyorum. İsterseniz insan krizi diyelim. Yeryüzünde hiçbir dönemde bu yoğunlukta savaşlar, insanlara kıyımlar, açlık olmamıştır. Yurtlarından olmuş insanlar hiç bu kadar çoğalmamıştır. Ruh sağlığı hastalıkları hiç bu kadar çoğalmamış.
Sanal bir hayatın etkileri bizi kendi öz ve gerçek hayatımızdan uzaklaştırıyor. Yani insan kendi gerçeğinden uzaklaşıyor.
Maddi tatmin arayışı insanı mana değerlerinden uzaklaştırdı. Madden tatmin olan ama ruh tarafı tatmin olmayan insanlardan söz ediyoruz.
İşte İnsani Derinlik kitabında yitirmeye başladığımız insani derinliğimizi nazara vermek istedik.

-Kitabınızın Türkçe baskısı için ne tür görüşler, yorumlar aldınız?

Açıkçası bu ilgiyi beklemiyorduk. 6 ayda 6 baskı yaptı ve 30.000 adet sattı. Bu tür kitaplar için önemli bir rakam. Keyif aldığımız geri dönüşler oldu. Seminer ve konferanslarımızda önemli sorular, katkılar aldık. Tüm gelen eleştirilerden bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
Kendini geliştirme yolunun yolcusu insanların yolculuklarına katkıda bulunmak tek derdimiz.

-Kişisel gelişim kitaplarına son 10 yıldır çok ihtiyaç duyuyoruz. Sizce bunun nedeni ne olabilir?

Burası biraz karışık. Kişi kendini geliştirmek için bu kitabı okuyabilir ve ciddi şekilde yararlanır. Ancak ben kavram olarak kişisel gelişimin bugünkü anlamını doğru bulmuyorum. Şöyle ki; kişisel gelişimi, sadece kendimiz için giriştiğimiz, kendimizi bir yerlere getirdiğimiz bir eylem olarak görmemeliyiz. Kişisel gelişim; bizim başkaları için gelişmemize yönelik olmalıdır. Yani amaç başkasına bir katma değer üretmek olmalıdır.
Sanıyorum son yıllarda bizde oluşan insani değer aşınmasının farkına vardığımız için daha fazla kişisel gelişim ihtiyacı hissediyoruz. Çoğu insan ruh dünyasında oluşan boşluğu gidermek için bir arayış içinde.

-İnsani Derinlik kitabının Almancası hakkında neler söylersiniz?
Konularımızla ilgili birçok konferans verdik yurt dışında. Bilhassa yoğun şekilde Almanya’da konferanslarım oldu. Oradan gelen bir öneri üzerine kitabımızın Almanca baskısı fikri doğdu. Almanya’nın önde gelen yayınevinden biri bastı. Kitap ilgi gördü, birçok Alman okurumuz bizimle iletişim kurdu.

-İnsani Derinlik’in son olarak İngilizcesi Amerika’da yayınlandı. Ne düşünüyorsunuz?
Bir gazeteci dostum “Amerika’ya İnsani Derinlik ihraç ediyoruz.” diye yorum yapmıştı. Evet, Cosmo Publishing Company kitabı yayınladı ve Amazon.com’da da yer aldı.
Bu coğrafyanın irfanıyla mayalanan insani değerlerini, İngilizce olarak, dünya ile paylaşmaktan dolayı şükrediyorum. Güzel dönüşler oluyor. Örneğin Amsterdam’dan bir okur mektubu bizi duygulandırdı.
Doğrusu kitabın farklı dillerde yayınlanmaya değer bulunmasını önemsiyorum. Zira yazarın yazdıklarını yani kalemini ve sözünü kendine mal etmesi doğru olmaz. Önemli olan kalemin de sözün de asıl sahibidir. Yazar da aracıdır aslında.
Özellikle bizim coğrafyamızın, kültürümüzün, geleneklerimizin, dünyaya bakışımızın, mana derinliğimizi dünya milletleriyle paylaşılmasının, dünyaya yaptığımız maddi ve ticari ihracatlardan çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Malum bir toplumun gelişmesi sadece maddi olarak yol almasından ibaret değildir. Gerçek gelişme toplumun madde ve mana değerlerini, birbirini tamamlayacak bir bütünlük içinde yaşayabilmesi ve paylaşabilmesidir. Dünyanın gelişmiş toplumları arasında yer almak, muasır medeniyet düzeyine erişmek için güçlü bir ekonomi gereklidir ancak yeterli değildir. Küresel dünyada söylenecek sözü olan bir aktör olmak için daha fazla bilimsel üretim yapmamız, kendi mana derinliğimizi daha çok paylaşmamız, sanatımızı daha fazla paylaşmamız gerekli ve önemlidir.

-Yeni kitabınız ne üzerine olacak?
Halen düzenli haftalık köşe yazısı yazıyorum. Belki bu köşe yazılarının bir araya getirilmesi ile ilgili bir çalışma olabilir. Diğer yandan yine insan odaklı yeni bir kitap düşüncemiz de var.

-Hangi yazarların kitapları sizde iz bıraktı? Şu an ne okuyorsunuz?
Psikoloji, davranış bilimleri, sosyal psikoloji alanındaki son çalışmaları takip etmeye çalışıyorum. Son dönemde pozitif psikoloji, psikoloji ile tasavvuf, ruh dünyamızın derinlikleri ile daha fazla ilgileniyorum. Halen Mahmut Dipşar’ın Melamet Uyanmaktır adlı eserini okuyorum.