Röportaj 30.03.2021 08:10 Güncelleme: 30.03.2021 08:10

'İntikam Mevsimi' başladı

Güç Mevsimi kitabı ile okuyucuyu entrikalar, dünyayı yönetenlerin fırtınalı yaşamları arasında sürükleyen yazar Yasemin Eren, merakla beklenen devam kitabı İntikam Mevsimi'ni çıkardı. Eren, yeni kitabı hakkında merak edilenleri anlattı
'İntikam Mevsimi' başladı

SEMA SEZEN

2019'da çıkardığı Güç Mevsimi adlı kitabında dünyanın en güçlü ve en zengin aileleri arasındaki güç ve iktidar savaşlarının arasında yeşeren büyük bir aşk hikâyesini işleyen Eren, okurların beklediği devam kitabı "İntikam Mevsimi"ni Nemesis Yayınevi aracılığıyla okurlarla buluşturdu.
Eren, "Güç Mevsimi kitabımın devamı olan İntikam Mevsimi’nde dünyanın en güçlü ve en zengin aileleri arasındaki güç ve iktidar savaşlarının gölgesinde filizlenen bir aşkın yakıcı tutkusuna tanıklık edeceksiniz. Güç Mevsiminde ekilen kötülük tohumları serpildikçe, gücü elinde tutanlar ne kadar yükseğe uçmak isterlerse kökleri de bir o kadar derine, karanlığa ve kötülüğe dalıyor. Bunu da Uzay Baronu, Silah Tanrısı ve Devlet başkanı olan karakterlerimin ilişkileri üzerinde okuyucularıma anlatıyorum." diyerek, sorularımızı şöyle yanıtladı.

-Okurlarınız için kısaca özgeçmişinizi anlatır mısınız?

Memur çocuğu olmam sebebiyle Van’ın Gevaş ilçesinde 1976 yılında doğdum. Babamım kaymakamlık, annemin de hakimlik görevi nedeniyle Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde yaşadım. Bilkent Üniversitesi siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirdim. Bahçeşehir Üniversitesi stratejik pazarlama ve marka yönetimi üzerine yüksek lisansımı tamamladım. 18 yıl boyunca Türkiye’nin lider markalarında üst düzey yöneticilik yaptım.
Değişik coğrafyaları ve kültürleri tanıdıkça, kadim zamanlardan bugüne değin eşitsizliğin hüküm sürdüğünü idrak ettim. Adil ve eşitlikçi bir dünyanın önündeki en büyük engelin insandaki güç istenci ve iktidar hırsı olduğunu düşünerek ilk kitabım Güç Mevsimi’ni 2019 yılında yazarak, yazarlık kariyerine adım attım. 2021 yılında ise serinin ikinci kitabı olan İntikam Mevsimini yazdım.

- Güç Mevsimi'nden sonra İntikam Mevsimi'ni bekleyenlerle buluşturdunuz. İntikam Mevsimi'ni yazarından dinleyelim mi?

Güç Mevsimi kitabımın devamı olan İntikam Mevsimi’nde dünyanın en güçlü ve en zengin aileleri arasındaki güç ve iktidar savaşlarının gölgesinde filizlenen bir aşkın yakıcı tutkusuna tanıklık edeceksiniz. Güç Mevsiminde ekilen kötülük tohumları serpildikçe, gücü elinde tutanlar ne kadar yükseğe uçmak isterlerse kökleri de bir o kadar derine, karanlığa ve kötülüğe dalıyor. Bunu da Uzay Baronu, Silah Tanrısı ve Devlet başkanı olan karakterlerimin ilişkileri üzerinde okuyucularıma anlatıyorum.

- Kitabınızın içerisinde geleceğe yönelik birtakım öngörüler var bunlardan bahsedebilir misiniz?

Yeni dünya düzeni Jeopolitikten, jeoteknolojiye evriliyor. Robotlar, yapay zekalar, artırılmış gerçeklik gibi teknolojiler geleceği şekillendirmekte. Bu teknolojilere yatırım yapmış, özümsemiş toplumlar gücü ellerinde tutuyor. Bunun ayak seslerini duyuyoruz. Diğer bir taraftan yaşadığımız gezegen büyük tehditler ile karşı karşıya. Günün birinde ya bu dünyayı terk edeceğiz ya da bu dünyayla birlikte yok olacağız. İklim değişikliği, salgın hastalıklar, Göktaşı çarpması vb. tehditlerle karşı karşıyayız. Bu durumda dünyadan ayrılma fikri hiç abartılı değil. Gelecekte en stratejik yer uzay olacaktır. Uzaydaki uydular her geçen gün önemini artırıyor insansız hava araçlarına, nokta güdümlü silahlara GPS desteği sağlıyor. Uzay aynı zamanda bir ülkenin teknolojik buluşlarına da katkı sağlıyor. Kimsenin bahsetmediği bir konu var ki o da Uzay madenciliği. Bu nedenle uzay Ortadoğudan ve Sudi Arabistan daha önemli olacaktır. Bugün teknolojiyi ele geçiren insanlığın, uzayı ele geçiren tüm evrenin hâkimi olacağına inanıyorum. Bu sebeple üçüncü dünya savaşının uzayda olacağını düşünüyorum. Tüm bu konuları okuyucuları sıkmadan kurmaca bir evren içerisinde, sinematografik bir dille anlatıyorum.

"Rusya Devlet Başkanı karakterim için Viladimir Putin’i örnek alarak yazdım"

-İntikam Mevsimi’nde yarattığınız fantastik evren, bu dünyadan izler taşıyor mu? Savaş, iktidar kavgası ve güç çabaları, karakterler üzerinden düşünüldüğünde reel kişilerin temsilidir, diyebilir miyiz?

İntikam Mevsimi ne fantastik ne de bilim kurgu. Yarattığım evren gerçeklerden esinlenilmiştir. Erkek kahramanlarım uzay baronu, devlet başkanı ve silah tanrısı. Kadın kahramanım dünyayı yönettiği iddia edilen güçlü ailelerden birinin torunu. Böyle bir konuyu yazabilmek için Dünya’da bazı kişilerin hayatını iyi okumak ve onları güncel olarak takip etmek gerekiyor. Uzay Baronu Edward karakterim için bugün uzay ve teknoloji alanında en etkili isim olan Elon Musk ve Jeff Bezos’un hayatlarını araştırdım. Her ikisinin de sıkı takipçisiyim. Rusya Devlet Başkanı karakterim Dimitri Reiman’in bölümleri için Viladimir Putin’i örnek alarak yazdım. Güç Mevsimi ve İntikam Mevsimi’inde Başkanın Rus Oligarklarla ilişkisi, yaşadığı siyasi sorunlar tamamen gerçek olaylardan esinlenilerek yazılmıştır.

"Hepimiz yaratılışını tamamlamamış eksik varlıklarız"

-İntikam Mevsimi’nde kurgusal bir savaş evreni yaratıyorsunuz. Her yazar bir şekilde çevresinden/dış dünyadan mustariptir. Dünyanın kan ve gözyaşıyla olan ilişkisi sizi ne derece etkiledi? Yeryüzünde barış ihtimali yok mu?

Bu sorunuza kitabımdan alıntı yaparak başlamak istiyorum. “Acımasızlık doğanın bize nakşettiği, uygarlığın henüz yok edemediği insan enerjisinden başka bir şey değildir. Ne erdemle övünülmeli ne kötülükten pişmanlık duyulmalı. Bir suçlu yarattığı için doğayı mı suçlamalı?

Yeryüzünde şimdilik barış ihtimali olmayacağını düşünenlerdenim. Bu düşüncemin temel nedeni; İnsanın evrimini tamamlayamamış, varoluşu gereği nefret, hırs gibi olumsuz duyguları barındıran bir varlık olduğudur. Bedenlerimiz rastlantısal mutasyonun sonucudur. Yapılan araştırmalara göre insan hala ilkel beyniyle düşünüp karar veriyor. Bilinçaltımızın gerçek patronu ilkel beynimiz. Burası da beynimizin tek evrim geçirmeyen bölümü. Ne kadar uygar olduğumuzu iddia etsek de gerçekte hala mağara insanlarıyla aynı güdüleri paylaşıyoruz.

21 yüzyılda olmamıza rağmen yaşadığımız coğrafyada askeri savaşlar devam ederken, ekonomik, sosyal hak ve özgürlük savaşları dünya üzerinde devam etmektedir.

Hepimiz yaratılışını tamamlamamış eksik varlıklarız. İnsan mantıklı bir hayvandır. Ancak biyoteknolojiyle müdahale edilerek bu evrimi hızlandırabiliriz. Ülkemizde yaşadığımız şiddet olaylarını nasıl çözebiliriz diye çok düşünüyorum bunu sadece eğitim ile çözemeyiz. Eğitimli insanlar arasında da şiddet uygulayan, cinayet işleyen kişiler var. Bence insanlık bunu teknolojiyle, bilimle çözecektir. Teknoloji ve bilim maalesef insan beyninden daha hızlı gelişiyor. Genetik yapımızda taşıdığımız katil, saldırgan genleri yok etmek bir çözüm olabilir. Tabii tüm insanlığa müdahale edilmesi gerekiyor. Yoksa her zaman iyi olmaya çalışan biri, iyi olmayan çok sayıda insanın arasında yıkıntı olmaya mahkumdur.

-Çalışmanız insanın göründüğü kadar yüzeysel olmadığını, deştikçe altından çıkan karakter özelliklerinin ne derece doygun olduğunu da gösteriyor. Hınç, adalet, öfke, aşk, intikam ve sevgi duyguları bazen tek karakterin içinde serpiliyor. Özü itibariyle insanın iyi olduğunu düşünüyor musunuz?

Şimdiye kadar okuduğumuz kitaplarda, izlediğimiz filmlerde iyi ve kötü karakter ayrımı vardır. Bence bu hayatın gerçeğini yansıtmıyor. Çünkü bir insan ne bütünüyle kötü ne de bütünüyle iyidir. İnsan varoluşu gereği yapısında olumsuz duygular barındırıyor: haset, kin nefret, hırs, intikam vb. Mayasında sapkınlık olan bir insan bu duygusunu göstereceği uygun bir ortam bulamazsa, tam bir namus timsaline dönüşür. Güçsüzken çok adil davranan bir insan iktidarı ele geçirdiğinde gerçek kimliğini sergilemeye başlar. Aslında bu söylediklerim İnsan doğasının kusurlarını değil, doğal insanı tanımlıyor. İyi, kötü hepsi insana özgü şeyler. Bir insanın tamamen iyi ya da tamamen kötü olabileceğine inanmıyorum.

"Güç insanı bozmaz, bozuk olan insandır"

-Bireyin kişiliğini ortaya çıkaran en önemli göstergelerden biri, iktidar olgusu ile kurduğu ilişki… Siz de romanınızda asıl olarak iktidar olgusunu masaya yatırıyorsunuz. Bireyin, bir kavrama ve kavramın sunduklarına olan ilgisini nasıl yorumluyorsunuz? Bu bir yetersizlik göstergesi mi?

İktidar, güç insanı bozmaz. Bozuk olan insandır. Güç, para, mal, mülk, makam esasında insanın gerçek kişiliğinin çiçek açmasını sağlayan mevsimden başka bir şey değildir. İnsanın tohumu bozuksa mevsim ne yapsın?

Bir insanın gerçek kişiliğini tanımak istiyorsanız ona güç verin, iktidar verin sözlerine kulak vermeliyiz. İnsan, istediğini elde edebilmek için diğer insanların, doğanın hatta hayvanların üzerinde güçlerini gaddarca sergiliyor. İktidar mücadelesi zamanla güç toplama mücadelesine dönüşüyor. Tarih boyunca beylikler ve imparatorluklar arasında, günümüzde de devletler arasında yaşanan çatışmaların nedeni iktidar arzusudur. İnsanlar arasındaki ilişkiden tutun, ticari hayatın içi de bundan farklı değil. Kitabımda da kahramanım Edward her ne kadar erdem timsali gibi görünse de oklar üzerine çevrildiğinde elindeki güç ve iktidarı kaybetmemek için en acımasız insan karakterine dönüşebiliyor. Yetersizlik göstergesi insan olmanın kusurlu yapısından kaynaklanırken, insanın özünde güç, iktidar isteği ve bunu kaybetmemek için her şeyi yapabileceği yatıyor.