Röportaj 27.04.2020 10:30 Güncelleme: 27.04.2020 10:29

'İŞ BİRLİĞİ ÇOK GÜÇLÜ BİR TÜRK DÜNYASI DEMEK'

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 'Dilde fikirde işte birlik' İsmail Gaspıralı'nın bu sözü hepimize örnek olması lazım. Şu an sınırları kaldırıp devletleri birleştirmek güçtür ama tam anlamıyla dilde fikirde iş birliği yapsaydık ya da şuanda bile yapabilsek çok güçlü bir Türk Dünyası çıkar. Türkiye gibi lokomotif bir ülke var." dedi.
'İŞ BİRLİĞİ ÇOK GÜÇLÜ BİR TÜRK DÜNYASI DEMEK'

Neşe BERBER

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Kovid-19 salgını ile ilgili, “Zor bir süreçten geçiyoruz, sadece bizim için değil dünya için zor bir süreç. Her zorluğu yendiğimiz gibi bu zorluğu da birlik beraberlik içinde yeneceğiz. Birlik içinde olursak, birliğimiz ne kadar güçlü olursa, dayanışma ne kadar yüksek olursa bu mücadeleyi daha erken kazanabiliriz. Onun için burada herkesin katkı vermesi lazım” dedi.

BBP olarak süreci ve çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Zor bir süreçten geçiyoruz kolay bir süreç değil, sadece bizim için değil dünya için zor bir süreç. Sadece ve bizim için değil dünyayı kasıp kavuran zor bir süreç bir pandemi bir salgın bir virüs tehlikesiyle karşı karşıyayız. Öncelikle burada hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Şuan hastanelerde pandemiden olsun tedavi gören olsun hastanelerde onlara da Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Tabi her zorluğu yendiğimiz gibi bu zorluğuna birlik beraberlik içinde yeneceğiz. Bu mücadeleyi ne kadar birlik içinde olursak birliğimiz ne kadar güçlü olursa dayanışma ne kadar yüksek olursa bu mücadeleyi daha erken kazanabiliriz. Onun için burada herkesin katkı vermesi lazım.

“DEVLET ELİNDEKİ BÜTÜN İMKÂNLARI SEFERBER ETMİŞ VAZİYETTE”

Devlet başından beri üstüne düşeni çok güçlü bir şekilde yerine getirmeye çalışıyor, elindeki bütün imkânları seferber etmiş vaziyette. Tabi bunun yanında bizim milletimiz hem kültüründen hem inancından kaynaklanıyor bunun yanında zorda kalmış ihtiyaç sahibine destek vermek konusunda tamamen güçlü bir dayanışma var. Bunu tabi bozmaya çalışan her dönemde olduğu gibi her dönemin kendi içinde zorlukları var. Bunu bir fırsata, siyasi ranta dönüştürmek isteyenler var ama milletinde bunlara çok prim vermediğini görüyoruz. Tabi burada yapmamız gereken devlet kararlar alıyor, hükümet kararlar alıyor, sağlık bilim kurulu tavsiyelerde bulunuyor ama burada daha da önemli olan vatandaşların buna hangi düzeyde uyduğu çünkü vatandaş uymazsa çok bir anlamı kalmıyor.
Tedbirlere yüzde 100 uymak lazım yüzde 90 bile yeterli değil. Olmaz çünkü bir kişinin onlarca hatta yüzlerce kişiye bulaştıracağı bir virüs tehdidinden bunun için biz başından itibaren kendi başımıza ailemizden kendi çevremizden camiamızdan başlayarak herkesi bu tedbirlere bu tavsiyelere uymaya davet ediyoruz.
Yine de bıkmadan usanmadan bu tavsiyelerimizi yapmamız lazım milletimizin her bir ferdi bunu yapması lazım. Çünkü gördüğünde neme lazım dememek lazım, uyarmak lazım, mutlaka hala uyarılara karşıda uyulmuyorsa o zaman mutlaka yetkililere söylemek lazım. Çünkü bu bir vatandaşlık görevidir, bu bir insanlık görevidir çünkü her biri bunun şuurunda olmaya bilir bunun bilincinde olmayabilir.
Bu çok duyuluyor çevremizde bana bir şey olmaz ya da bize bir şey olmaz anlayışıyla dolaşan çok insan görüyorum. Öyle ama bu işin şakası yok, bu iş ciddi bir iş devlet burada işin diğer bir boyutu da sağlık dışında ekonomik boyutu da var. Çünkü bu süreçte esnaflar kapandı, esnaflar kepenklerini indirdi fabrikaların tamamı durdu, turizm durdu, burada mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Devlet ilk olarak 100 milyarlık bir paket açıkladı.
Şuanda ikinci yardım paketi açıklanacak özelliklede işsizlik parası almayanlar içinde yine dünde mecliste yine bir kanun teklifi geldi bunu kabul ettik ve o vatandaşlarımıza 100 lira üzerinden aylık destek verilecek. İzine çıkarılıp da işsizlik parası alamayanlar yani biri işsizlik ücretli alanlar var ama işsizlik parasını hak etmemişler. Yani orda onun için bunlar önemli bir kesimdi büyük mağduriyet yaşıyorlardı bizde bunu daha önce dile getirmiştik. Şimdi bunlara aynı işsizlik maaşı alan vatandaşlarımız gibi bunlara da aynı oranda aylık bir maaş bu süreç içinde ödenecek. Tabi esnafımıza, sanayimize, üreticimize istekler var. Devlet bankalarının yaptığını da görüyorum. İşsizlik ücreti alanlarda var bunlar daha işsizlik şeyini hak etmemişler yani onun için bunlar mağduriyet yaşıyorlardı. Bizde bunu daha önce dile getirmiştik. Aynen işsizlik maaşı alan vatandaşlarımız gibi bunlara da aynı oranda işsizlik maaşı içinde ödenecek tabi güzel bir gelişme tabi esnafımıza sanayimize işçimize destekler var burada da.

“ÖZEL BANKALAR TAŞIN

ALTINA ELİNİ KOYMALI”

Özel bankalardan şikâyet edenler var. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özel bankalar bu süreçte ciddi anlamda taşın altına elini koymalılar. Ve hala kar amacı güderek bu süreci yürütüyorlar burada vatandaşlarımız mağdur oldular. Bir, özel bankayla çalıştığı için bu banka destek vermiyor. Daha önce devlet bankalarıyla çalışmadığı için devlet bankaları kendi önceliğini tutuyor. Bunu öncelemesini de çokta yadırgamayız buna rağmen onları da dışarı atmış değil ama kendi müşterisine öncelikle ödüyor dolayısıyla iki nedenden dolayı özel bankalar müşterilerimizi mağdur etmiş durumda.
Kaldılar. Bunların mutlaka bu destek işine mutlaka girmesi lazım son 10 yılda inanılmaz kar elde ettiler. 10 yılda milyon dolar kar elde ettiler, milletten kazandılar bu parayı milletin zor olduğu durumda bu parayı vermeleri lazım. Sadece özel bankalar değil çok güçlü özel kuruluşlar var yani yıllardır onlarca yıllardır 50 yıldan uzun süredir sadece distribütörlük yaparak milletin sırtından yüzbinler dolar kazanan güçlü şirketler var güçlü aileler var ve şimdi onlarında göstermelik bir iki maaşları diyoruz bunlar yetmez. Onlarında variyetlerinin önemli bir kısmını bu süreçte millete sunmaları gerekir. İhtiyaç sahiplerine yardım ellerini uzatmaları maalesef şimdi bunları göremiyoruz hâlbuki bunlar ilerleyen süreçlerde yeniden kazanmaya devam edecekler. Ben bugünde televizyon kanallarına hem özel bankalara hem de büyük özel kuruluşlara milletten elde etmiş şirketlere ve ailelere devam edeceğiz.

Parti olarak?

Sizin sorduğunuz yasaya bakıyordum. Yani özellikle büyükşehir belediyelerinin kendilerine ruhsat alma, tabela alma ruhsat vergilerini bütün bunlarla ilgili tarım, satış, elektrik dağıtım, bütün bunlarla ilgili değişiklikler var. Süre uzatımı toplantı erteleme gibi şeyler var. İşletme, belgelerle bunlar devlete ait üniversite, sağlık uygulamaları ile düzenlemeler var.
Sizin dediğiniz madde şu 6. madde işsizlik. Buna 4857 madde uyarınca işveren tarafınca ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan işçiler ile birlikte 15-20 tarihince fesh eden, işsizlik ödeneğinden yararlanamayan, yapılamayarak bu süre geçmediği sürece, 39.24 TL yardım yapılması. Bu işsizliği kaybedenlerde de var kısa süreli çalışma.

‘KONGRELERİMİZİ VE DİĞER TOPLANTILARIMIZI iPTAL ETTiK’
Parti olarak nasıl bir çalışma içerisindesiniz?

Bizde bu süreçte diğer siyasi partiler gibi kongrelerimizi, diğer toplantılarımızı hepsini iptal ettik. Bu zaten bir devlet kanalı pandemi ile ilgili tabi öbür taraftan tabi meclis faaliyetlerimize devam ediyoruz. Meclis açık olduğu sürece tabi diğer yönetim kurumlarımızda divan olsun merkez karar olsun şimdi diğer il başkanlarımızla telefon üzerinden telekonferans üzerinden Skype üzerinden görüşmelerimizi gerçekleştiriyoruz, toplantılarımızı yapıyoruz. Tabi bunda gündemden üzere bu süreçte mücadeleyi vatandaşlarımıza anlatmak bu tavsiyelerde bulunmak bu tedbirlere uyulması öbür taraftan mutlaka beldede ilçede bulundukları mahallede zorda kalan vatandaşlarımızın tespiti bunlara eğer ulaşılamıyorsa onlara destek veriyoruz. Hem ulaşma noktasında hem öbür taraftan devlete kaymakamlığa ve yardım yapan kuruluşlara ulaşamıyorlarsa bunlara bir konuda irtibatlarına gündeme getirmesi konusunda sahada arkadaşlarımız sahada çalışıyorlar, gençlik ocaklarımız birebir yardım konusunda varlıklı ailelerden alıp ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorlar. Ona öncülük yapıyorlar.
Her dönemin kendi içinde mesuliyet ve sorumluluk alanı var. Bu dönemde de en çok dikkat etmemiz gereken, bir kişiye bile yardım etmemiz. Ben bütün il başkanlarımızdan birebir kendileriyle görüşerek, bu konuda kendilerinin katkı sağlamasını ve yaşadığı ilde çevrede ihtiyaç sahibi varsa bize iletmelerini öncelikle kendilerinin çözmesini istedim.
Kendileri çözemiyorsa bize iletmelerini noktasında kendileriyle görüştük bu tür talepleri olanları azami ölçüde karşılamaya çalışıyoruz. Hastası olan oluyor bu dönemde sağ olsun bakanımızdan, bakan yardımcılarımızdan, hastanelerde görev yapan başhekimlerimizden hepsi çok azami ölçüde yardımcı olmaya çalışıyorlar çok ilgililer.
Ben bu konuda bakanımızı, bilim kurulunu ve tüm sağlık çalışanlarımızı teşekkür ediyorum. Onlar içinde biliyorsunuz hekimlerimizce bir düzenleme yapıldı ve dün oylamasını yaptık ve buda sağlık çalışanlarımız için gerçekten birkaç sağlık çalışanımızda dünde görüşmüştüm müthiş mutlu olmuşlar yani kendilerine bir güven gelmiş ve sahiplendiklerini görmekten büyük mutluluk yaşıyorlar. Buda bizi ziyadesiyle memnun etti. Hem cezalar artırılıyor, artık o cezayı erteleme indirimi olmayacak, hastalarımızın sağlık hizmeti ertelenmeyecek diğer bir sağlık görevlisi o hizmeti verecek oda tedavi edilmesi de ihmal edilmiş değil iki yönlü bir düzenleme var.

“RIZAYA VE EŞİNİN

İFADESİNE BAKMAK LAZIM”

Kendi rızasıyla kaçıp evlenenler nasıl bilinecek?

Tabi doğuda, güneydoğuda erken evlilikler var. Tabi çocuk olduğunda şeye gittiğinde bunu yakalıyor hemen hapse atıyorlar kamu davasına dönüşüyor şahıs şikâyetçi olmasa da. Bunu ayırmanın yolu şuradan geçiyor. Burada rızaya bakmak lazım. Mevcut durumda eşinin ifadesine bakmak lazım. Burada adam evlenmiş, 3 çocuk olmuş ve hapiste. Eğer buna ceza vereceksen baştan ver. Burada hâkimlerimiz, mahkemelerimiz burada bunu ayırması lazım, kanunda ayırması lazım. Yeni bir düzenleme var buna karşı çıkılıyor ama biz buna. Ama var olana çözüm bulunmalı. Biz CHP ve İYİ partinin var olana çözüm olarak, topluma mesaj verme derdi yüzünden maalesef kişilerin kişilere işlediği suçlarla ilgili böyle bir düzenleme oldu ama biz bunu doğru görmedik.

“İLKESEL BİR DURUŞUMUZ VAR”

Ben şahıslar üzerinden konuşmuyorum. Şahıslar beni gündemde yok burada ilkesel bir duruşumuz var kim faydalandı kim faydalanamadı. HDP ve CHP’den bizim duruşumuz çok farklı. Onlar bizim gibi görüşümüz gibi gibi duruyorlar ama bizden çok farklılar. Onlar terör örgütlerini kapsasaydı evet diyeceklerdi. Yani onların karşı duruşuyla bizim karşı duruşumuz çok farklı. Onlar PKK’lı, HDP Selahattin Demirbaşın çıkmalarından onların bu meseleye dâhil edilmelerini istediler. Onlar olsaydı evet diyeceklerdi. Ama biz ilkesel bir sebeple karşı çıktık. Onlarınla bizimki çok farklı ortada bizim görüşümüz teröre ve şiddete bulaşmamışsa düşünce ve fikir zaten suç olmamalı baştan da onu söylüyoruz zaten. Ama Selattin Demirtaş ya da başka bir HDP’li eski milletvekillerine baktığımız zaman bunlar direk PKK övüyorlar direk propagandasını yapıyorlar. Bunların bir kısmında zaten oradan gelmiş dağdan gelmiş. Silahlı, örgüt üyeliği yapmış PKK, Kandil bunu listeye koymuş vekil olmuş yani militanlar var dolayısıyla bunlarla karıştırmamak lazım. Devletle alalen düşmanlık edenler var. Bunları karıştırmamak lazım.

Siz konuştunuz mu?

Konuştum teşekkür ettiler. Süleyman Bey ve diğer siyasetçilerle terör vatan haini olmadığı sürece bir irtibatımız ve yakınlığımız var. Süleyman Beyde yakın olduğumuz arkadaşlar biri, ben şahidim ki temiz, dürüst, ehliyetli, riyakatli, çalışkan devletine ve milletine bağlı her şeyi yapacak inanç ve kararlılıkta biri inşallah kaldığı yerden görevine devletin daha üst düzeyde devam edecektir.

Terörle ilgili ciddi bir azalma var mı?

“TOPYEKÛN BİR MÜCADELE VAR”

Ordumuz, İçişleri, İstihbarat ortak mücadelesi vardı. Şimdi topyekûn bir mücadele var. Eskiden her birim kendi adına terörle mücadele ediyordu hatırlayın istihbaratın polisi, polisin askeri açığa düşürdüğü pek çok haberler yapıldı.4-5 yıldır bunları duyamıyoruz. Tuzakların kurulması, yanlış operasyonlar vardı bunlar şimdi bitti. Bugün terörle mücadele başarı sağlanırsa bu kurumlar arasındaki birlik dayanışma ve organize olma işidir.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından sonra görevi aldınız. Muhsin Beye büyük bir sevgi duyuluyordu bu süreçte yaşadığınız şeyler. Tam olarak sizi sahiplendiler mi? Bu sevgi sürecinin size artıları oldu mu?

“MİLLETE HİZMET TAŞIMAK”

Öncelikle Rahmetli Genel Başkanımı rahmet minnetle ve şükranlarımla anıyorum ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.1978’lerden beri ülkücü hareketin içindeyim, ocaklarından geliyorum hiçte kopmadım ama siyasi parti üyeliğim, çalışmalarım rahmetli Muhsin Başkanla başladı, BBP ile başladı. Biz lise talebesiydik 1980 darbe olduğunda. Rahmetli Muhsin başkanımız 1978-1980 yıllarında ülkü ocaklarını bırakmıştı ve eğitimcilik yapıyordu. Merhum Türkeş’in danışmanlığını yapıyordu, MHP’nin başkan danışmanlığı yapıyor seminer ve toplantılara geliyordu. Bende Ankara İmam Hatip Lisesi şimdi Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencisiydim. O zamanki Şeker Öğrenci yurdu şimdiki Gazi Kız Yurdu yurtta seminerde 1978 sonu 1979 yıllarında tanıştık. Kısa bir süre sonra darbe oldu. Onlar içeri girdi, biz üniversiteye geçtik. 1980’den sonra bizim ocak dergisi adı altında yapılan ülkücü hareket içerisindeydim yurt başkanlığı, okul başkanlığı daha sonra genel merkez başkanlığı tabi biz Rahmetli Genel Başkanın içeriden çıkmasını dört gözle bekliyorduk.1987 yılında tahliye oldu ve hemen partiye girmedi. Dönemde MÇP (Milliyetçi Çalışma Partisi )kurulmuştu. O vakıf kurarak Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı (Selçuklu Vakfı) kurdu bu vakıfta hem hapisteki vatandaşlara yardım, öğrenciler hem de ülkücülere yardım organize etme adına görev yaptı. Genel Başkan 1989 galiba MÇP’ye girdi Genel Sekreter Yardımcısı oldu hep birlikteydik Genel Başkanla 91 ittifakı Sivas’tan milletvekili seçildi daha sonrada MÇP’den bir ayrılış süreci yaşandı. Biz tabi ki ben bu ayrılışa ferdi olarak bu ayrılışa karşıydım. Rahmetli Türkeş ile Başbuğ ile de görüştük tabi ayrılma olunca biz Muhsin başkanın yanında olduk. Fikrinizi söylersiniz ama ortak karar alınmadıkça ona uyarız neticede lider sözü geçerlidir. Sonrada BBP süreci başladı ve ben Rahmetli Genel Başkanla 1995 yılında Anavatan, DYP ittifak 28 Şubat sürecinde oldukça net dik duruşu sergiledik ama siyaseten beklenen şey alınmayınca parti kurucularından da ayrılan arkadaşlar oldu. 2002 yılından ölümü şehit olduğu 2009 yılına kadar hep yakınındaydım. Son zamanlarında da Partinin Genel Teşkilatlarından Sorumlu Başkan Yardımcısıydım hep yanındaydım. Genel Başkanlıkta hiç aklımda yoktu Rahmetli Genel Başkan Muhsin Beyin böyle bir suistikata uğrayacağı aklımızda bile yoktu. Ama onun bir sözü vardı arabaya bindiğimizde duasını okur biz tedbirimiz alacağız ama Tedbir takriri bozmaz derdi neticede Allah’ın dediği olur hiçte şoföre karışmazdı. Ben uyarırım şoförü.
Hatta şehadetinden birkaç gün önce 21 Mart’ta Sivas mitingi vardı. O mitinge ordudan geldi programı vardı biz buradan gittik canlı yayın vardı. Sivas mitingi bizim için önemliydi ondan sonra gittik miting alanını kontrol ettim canlı yayın aracı yoktu. Buradaki basındaki arkadaşı aradım onlar yanlış bildirmişler cumartesi mitingini Pazar olarak bildirmişler. Ne yapacağız Beşiktaş-Sivas maçı varmış 24tv destek atıp geldiler. Başkana gittim kahvaltı ediyordu. ‘Canını sıkma ALLAH bir yerden yardım eder’ dedi. Gerçekten de öyle oldu gecede öyle maça gittik, miting oldu sonra bir arkadaşın evinde yemeğe gittik. Gece yola çıktık şoför, yanında Ankara’dan bir arkadaş var, ben varım yani koruma falan yok 4 kişi geldik gece 3,30 gibi geldik miting vardı oradan İstanbul oradan suratla Ankara mitingi vardı oradan gece Erzurum, Bayburt oradan Sivas. Sivas’tan 1 gece kaldı 24 ünde hadisede zaten 25’inde gerçekleşti. Biz çok yakındık ama böyle bir genel başkan düşüncemiz olmadı rahmetli Muhsin başkanla yola çıktık. Amacımız millete hizmet taşımak, meclise güçlü şekilde çıkabilmek, iktidara gelebilmek ama böyle bir süreç yaşadık.

Rahmetli Muhsin başkanla özel konuştuğunuz bir hayali var mıydı?

“RAHMETLİ MUHSİN BAŞKANIN İNSANLARA BAKIŞI NETTİ VE İKİNCİ BİR YÜZÜ YOKTU”

Rahmetli Muhsin Başkan çok rahat konuşmazdı ama bazen açılırdı büroda olduğu zamanlarda bazen açılırdı. Sigara içmezdi ama ara sıra bir tane ver derdi. Hapis hayatı ile ilgili, geçmişteki yaşadıkları ve siyasetle ilgili bazen açılırdı. İnsanlara bakışı netti ve ikinci bir yüzü yoktu. Muhsin Yazıcıoğlu ne diyorsa o oydu. Çok müşfik, çok hoşgörülüydü bazen insanlar hata yaptığında biz çileden çıkıyorduk hatta kendisine bu adam şöyle yaptı, arkanızdan şunları yaptı falan diyorduk ama kendisi o insanla karşılaştığında hiçbir şey olmamış gibi davranır. Bazı arkadaşlarımız. Rahmetli genel başkana asla fiili müdahale olmadı ama bazen ağır söz söylemesi gibi faaliyetlerden sonra, bizden ayrılıp bizim partiye gelip Genel Başkan ile konuşup es geçmişte hiçbir şey yaşanmamış gibi sahiplendi müthiş bir hoşgörü sahibiydi. Büyük zorluklar yaşadığı için zorda kalmanın acı çekmenin ne demek olduğunu biliyor zorda kalmış insanlarla ilgili elinden gelen gayreti tüm imkânlarıyla yaşıyordu. Türk Dünyasına karşı ayrı bir sahiplenmesi ve yakınlığı vardır. Kosova’da bağımsızlık savaşı verildiğinde Arnavutluk’tan kapısız penceresiz bir helikopterle UÇK kampına gidiyor. Kampa inmeye çalıştıklarında pilot inmeye kalkarsak altta vurulma ihtimalimiz var altta Sırp sniperlar yüzde 50den fazla oranla bizi vurabilirler. Rahmetli Muhsin Başkan belki onlar bizi vurabilirler ama inmezsen senin vurulma ihtimalin yüzde 100 diyor. Kosova’yı ziyaret ettiğimin de komutanlar bana anlattı. Bosna savaşında siperde gene oranın en büyük komutanlardan bir tanesini buraya konuşmacı olarak getirdik Muhsin Başkanın tüm cesaretini ve yaşadıklarını bize anlattı. Azerbaycan Ermenistan savaşında Karabağ- Kel becer de yine cephedeydi kapısız penceresiz bir helikopter ile cepheye gittiler. Çeçenistan savaşında müthiş bir sahiplenme yaptı. Yani Muhsin başkan nerede bir mağdur, masum Suriye Irak Filistin Türkmenleri içinde geçerli Bosna’da Kosova’da yaşayanlara karşı ciddi bir sahiplenme gerçekleşti. Muhsin başkan çok fedakâr bir başkandı. Hatta Kosova ve Bosna’ya gittiğimde burada parti kursanız sizi ciddi sahiplenirler burada sizi çok seviyorlar sözlerini duyduk.
n Vefatından önce FETÖ’nün farkında mıydı? Şimdi söyleniyor ‘hayatını kaybetmesinde FETÖ hareketi vardı’ diye. Sizin konuya ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Darbe olduğu gece biliyorsunuz Marmaris’e giden Sayın Cumhurbaşkanımızı öldürmeye yönelen bir ekip vardı askerlerden, subaylardan oluşan Cuma gecesi yaşandı. Cumartesi günü İzmir’de bir polis arkadaşımız aradı beni. Başkanım burada Cumhurbaşkanımızı almaya gelen ekibin içinde, tabi ekibi aldılar şimdi rahmetli Muhsin Başkanın helikopterin cihazlarını söken iki askerde vardı astsubay biriside yarbay söyledi. Darbede 3 gün sonra Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına konunun bu yönüyle araştırılması için yeni bir dilekçe verildi ve araştırmaya da devam ediyor. Tabi çok şey var Kahramanmaraş, Göksün ya da burada Yargıtay’da devam eden davalarda ve soruşturmalarda şüpheli sıfatıyla yargılanan şüpheliler var.

Netleşti mi?

“TAKİP ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Sürüyor. Daha önce burada takipsizlik kararı verildi sağ olsun Adalet Bakanımız bizlerle görüştü istisnai bir şey kullandılar. Kanun yararına takipsizliği bozma kararını kullanma hakkı var Yargıtay Ceza Genel Kurulundan ama bu istisnai yol bu süreci bizim için kullandılar. Ve Yargıtay Ceza Genel Kuruluda kabul etti ve üst dereceli memurlar ile ilgili ve burada yargılama devam ediyor. 3. mahkemesi bitti yine Göksün da yine o helikopter üzerinde cihazları sökenlerle ilgili mahkeme devam ediyor Kahramanmaraş’ta da ana soruşturma dosyası devam ediyor. Biz bunların hepsini parti olarak aileleriyle birlikte hepsine müdahiliz ve burada sonuna kadarda takip etmeye devam edeceğiz. Tabi siyasetle ilgili Muhsin Başkan hiçbir zaman ümitsizliğe düşmedi. Yorulanlar oldu, çekilenler oldu hatta yola çıkması, ayrılması için teklif edenler oldu. Çok hararetli olanlar 3-5 sene sonra ayrıldı. Ama Muhsin Başkan Türkiye’nin Büyük Birliğini kurup kendi ifadesiyle Büyük Birlik partilerin birliği değil sadece Türkiye’nin 83 milyonun birliğiydi. Doğulusu batılısı, kürdi, Türkmen’i, Laz’ı, Alevi’si, Boşnak’ı, başı açığı kapalısı birliğidir. Onun hayali buydu. Tamamen vesayetten kurtulmuş milletin muktedir iktidarı sözü onu gerçekleştirmek. Hiçbir vesayet altında millet kimi seçmişte sandıkta tam olarak da yönetime yansıdığı bir yönetim biçimini hayal ediyordu.
‘Dilde, Fikirde, İşte Birlik’
“İŞ BİRLİĞİ YAPABİLSEK ÇOK GÜÇLÜ BİR TÜRK DÜNYASI ÇIKAR”
‘Dilde fikirde işte birlik’ İsmail Gaspıralı’nın bu sözü hepimize örnek olması lazım. Şuan sınırları kaldırıp devletleri birleştirmek güçtür ama tam anlamıyla dilde fikirde iş birliği yapsaydık ya da şuanda bile yapabilsek çok güçlü bir Türk Dünyası çıkar. Çünkü doğal zenginlikler bizde, Türkiye gibi lokomotif bir ülke var. Öbür taraftan tarım alanları bizde 300 milyona yakın bir genç bir nüfus ve kahraman bir nüfus, güçlü bir ordu dolayısıyla da Dünyadaki pek çok haksızlığa ve zulmede engel olacak bir güç. Aynı zamanda bütün Türk milletine yani Kazakistan’ından Azerbaycan’ına, Türkmenistan’ına, Kırgızistan, Özbekistan’ına kadar işte Suriye, Iraktaki Türkler, Batı Avrupa’daki Türkler dediğimiz Almanya başata olmak üzere Avrupa’da yaşayan 3 milyondan fazla Türk var. Türkiye buranın kalbi, lokomotifi, mesele tüm Türk dünyasının daha zengin daha mutlu, müreffeh, daha güçlü bir hayat yaşayabilir. Bu birlik gerçekten bu anlamda çok önemli.
Türk dünyası birlikteliğini birleştirsek dünyada çok büyük bir güç mü olur?
Tabi büyük bir güç olur, denge olur. Dünya şuan emperyalistler ve kapitalistlerin sömürüsüne dur der ve bir denge olur. Birlik içinde olsa Türk Dünyası bugün Kazakistan, Azerbaycan birileri tarafından sömürülüyor. Şimdi Suriye, Irak’a durumu ortada bunları o zaman yapamazlar. Son 200 yıldır İslam ve Türk dünyasının parçalanması bu hedeflere yönelik. Biz onun için diyoruz ki önce kendi vatandaşımıza korona virüs maske, solunum cihazı ama dışarıya yardım etmemiz gerekiyorsa önce kendi soydaşımız, dindaşımız ve kendi kardeşimizden başlayacağız. İnsanı vazifemizi elbet yapacağız biz bunu Çanakkale savaşında yapmışız düşman yaralısını alıp tedavi etmişiz. Ermeni çeteleri gibi gözünü çıkarmamışız gözünü kulağını kesmemişiz dolayısıyla çok büyük lüzumlar yapmışlar. Bunları unutmak mümkün değil.

Türk Dünyasına vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
“DÖNEM SİYASİ RANT ELDE EDECEĞİNİZ BİR DÖNEM DEĞİL”

Biz birçok şeyi birlik beraberlik ve dayanışmayla aştık. Bu dönemde de birliğimiz, beraberliğimiz, dayanışmamız her şeyin üzerinde. Bunu bozacak ve bu süreçten de rant elde etmek isteyen birtakım siyasetçiler, partiler olduğunu görüyoruz. Bunlara bu dönem izin vermemeliyiz. Çünkü bu döneme o dönem değil. Bu dönem siyasi rant elde edeceğiniz bir dönem değil yada birtakım gelişmelerin siyaset malzemesi olarak kullanılacak bir dönem değil. Onun için hepimiz birlik olacağız devletimizin tedbirlerine uyacağız yardımlaşacağız. Herkes komşusundan başlayacak zorda kalmışımıza devlette bizde sahip çıkacağız. Türk Dünyası ile ilgili Rusya’nın dağılmasından sonra S.S.C.B’nin bağımsız ülkeler olarak bağımsızlığı kazandılar inşallah dünya var oldukça da onların bağımsızlıkları devam eder. Tabi yıllar geçtikçe de Rusya’ya kısmen ilişkiler bağlılık derecesinde devam ediyor. Tabi yıllar geçtikçe de kendi bağımsızlıklarını koruyacaklarını yer altı ve yer üstü zenginliklerini kendi vatandaşları için oralarda yaşayan bütün kardeşlerimiz için kullanacaklarına ben inanıyorum. Tabi Doğu Türkistan gibi vesayet altında olan soydaşlarımız var büyük lüzum yaşayan, Çinin işgali altında olan topraklar var, Kerkük’te Irak Türkmenlerinin iç savaştan beri Suriye Türkçülüğü, Batı Trakya Türkiliği var biz bütün bunların huzuru refahını birlikten oluştuğuna inanıyoruz. Bu bir tek bayrak tek millet değil ama dilde fikirde işte birlik sürecini oluşturuyor bu yüzden bunun meyvesini alacağımıza da ben inanıyorum.

‘KİŞİLERİN KİŞİLERLE İŞLEDİĞİ SUÇLARLA İLGİLİ YÖNETİMİN
AF YETKİSİNİ KULLANMASINI ADİL BULMUYORUZ’

İnfaz yasası ile tahliyeler başladı, Alaattin Çakıcı da Ankara Sincan Cezaevi’nden tahliye edildi. Bu konu hakkındaki değerlendirmeniz nedir?
Bizim başından beri infaz düzenlemesiyle ilgili görüşümüz net. Kişilerin kişilerle işlediği suçlarla ilgili devlet ve yönetimin bir af yetkisini kullanmasını pekte adil bulmuyoruz. Dolayısıyla bunu desteklemedik. Onun için çünkü burada mağdur kesim var. Basit gibi görünen gasp yapmış adam birde adamın hayat boyu kazandığını elinden almış yani emeklilik maaşını bir yere yatırmış, adam onu hiç etmiş elinden almış kandırmış. Hırsızlık yaparak dolandırıcılık yapmış bir sürü suç var. Dolayısıyla ben karşı tarafın mağdur olduğu bu suçlarla ilgili devletin yada hükümetin böyle bir yetki kullanmasını adil ve hakça bulmuyorum. Başından beri bizim böyle bir çizgimiz var bunu desteklemedik.
İkinci şey şu; tamam terör suçları ayrıldı, kadına şiddet ayrıldı buna benzer yapılan kasten adam öldürme, uyuşturucu ticaret yapan ayrıldı ama şimdi 2000 yılında DSP, ANAP muhalefet koalisyon iktidarında bir af çıkarıldı.
Orda da kapsam dardı ama yüksek mahkeme bunu reddetti. CHP şimdi bunu Anayasa Mahkemesine götürüyor. Eşitlik ilkesi var ben bunu genel kurulda yaptığım konuşmada da söyledim yüksek mahkemenin bunu genişletmeyeceğinin garantisini bize kim verecek.
Bunu genişletme ihtimali çok yüksek. Çünkü 2000 yılında 25 bin kişi için yapıldı bu düzenleme 25 bin kişiyi kapsıyordu. 70 bin kişi vardı hapishanelerde tutuklu yükümlü ama Anayasa Mahkemesinin genişletmesiyle 45 bin kişi çıktı. Ama 3 sene sonra sayı gene 70 bine geldi. 2002’de de AK Parti iktidara geldiğinde 70 bin tutuklu, hükümlü mahküm vardı. Şimdi bunların birçoğu tekrar suç işleyip geri gidecekler ikinci kez mağdur ettikleri insanları mağdur edecekler, bu işin böyle riski de yok o yüzden biz bu işin vebaline hiçbir şekilde girmek istemedik.
Orda daha farklı şeyler yapılabilir. Biz bunu söyledik Süresiz nafaka meselesinin düzenlemesi lazım. Yanlış anlaşılan bir konu daha var küçük yaşta evlilikler var ve şimdi hiçbirimiz bunu tasvip etmiyoruz doğru bulmuyoruz ama bir vaka ile karşı karşıyayız.
Şimdi bana mesajlar atılıyor. Bunlara da duyarsız kalmamız gerekiyor. Hanımefendi bize yazmış bunun gibi yüzlerce var. Sayın vekilim ben Özlem Doğal 15 yıl önce eşimle kaçarak kendi rızamla evlendim.11 yıl sonra eşime kamudan 8 yıl 4 ay hapis cezası geldi. 3 yıldır eşim ceza evinde, 2 kez kalp krizi geçirdi, benim beynimde tümör oluştu çocuklarımı düşünerek ameliyat bile olamadım ya sağ çıkmazsam bile. Şimdi Türkiye’ye ölümcül bir virüs gelmişken bizleri neden hala ceza evinde tutuyorsunuz. Neden vekilim neden biz şerefsizlik yapmadık, hırsızlık yapmadık, aile olduk yuva kurduk. Senelerdir çocuklarımız babasız büyüyor bunun vebali kim olacak. Allah rızası Peygamber efendimizin hatırı için bitsin bu lüzum. Biz sevdik sadece hala bizlere yasa yok CHP, İYİ Parti izin vermiyor bizler bugün evlenemedik ki aradan 11 yıl geçti.

‘TERÖRÜN TÜM UNSURLARINA
KARŞI MÜCADELE ETMELİYİZ’

Diyarbakır Annelerine ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Ben onları ziyaret ettim, müthişte bir duygusal durum oldu. Onlar yılmadan durumlarına devam ediyorlar. Bayağı hatırı bir ailede çocuklarına kavuştular inşallah. Bütün çocukları zorla dağa kaçırılmış ya da kandırılarak götürülmüş. HDP’nin buna aracılık ettiği çok açık. Çünkü ben oraya gittiğimde de bazı aileler çocuğumun HDP il binasında çocuğumuzun kazağını bulduk ayakkabısı buradan çıktı. Dolayısıyla HDP burada aracı PKK terörist temin etmek için buda bir aracı aslında ben bu partinin aslında kapatılması lazım görüşündeyim. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir partiye müsaade edilmez hatırlayın işte İspanya’da batasunave herif batasuna ait partiler var. Bunlar terör örgütüyle iktisabı değildiler yada irtibatları yoktu terör örgütünün yaptığı faaliyetleri onaylamıyorlardı sadece kınamadıkları için kapatıldılar. İspanya Anayasa Mahkemesi kapattı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne gittiler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kararı onayladı Batasuna itirazını reddetti. Bir destek bir irtibat değil PKK ile HDP arasındaki ilişki yoktu. Bunlar mecliste çıkıp her gün konuşuyorlar. İşte o bizim kahraman güvenlik güçlerimizin, Mehmetçiğimizin yaptığı en son Barış Pınarı Operasyonunda daha önce Afrin hepsinde çıkıp Zeytin Dalı Operasyonunda devletimizi işgalci ordumuzu katliamcı bunu meclis kürsüsünde dile getiriyorlar. Ben bunu orada söyledim biz buna nasıl buna müsaade ediyoruz, fırsat veriyoruz. Onun için herkes siyaset yapabilir. Siyaset herkesin hakkı ama Anayasaya, kanunlara, devlete, milletin varlığına, ülkenin bütünlüğüne, milletin bölünmez bütünlüğüne saygı duymak zorunda. Bu ülkenin vatandaşı ise bunu yapmak zorunda.

“TERÖRÜN TÜM UNSURLARINA KARŞI MÜCADELE ETMELİYİZ”

Türkiye’nin terörle mücadelesini hakkında neler söylemek istersiniz?

İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun istifa süreci oldu, Türkiye şuan ne durumda?
2015’ten bu yana tüm gücüyle terörle mücadele veriyor. Biz terörle mücadelede başarı sağlayacaksak terörün tüm unsurlarına karşı topyekûn mücadele etmeliyiz. Yani bir unsuruyla mücadele ederken örneğin dağdaki teröristle mücadele ederken kamuya sızmış olanı ihmal ediyorsun ya da siyasete girmişini ihmal edersen bu olmaz. Topyekûn mücadele önemlidir. Devlet son 5 yıldır topyekûn mücadele veriyor.

“BELEDİYELERE KAYYUM ATANMASI ÇOK DOĞRU BİR MÜCADELE”

HDP’li Belediyelere kayyum atanması onlara fırsat verilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet topyekûn bir mücadele var. Belediyelere kayyum atanması çok doğru bir mücadele. Bu sadece yurtiçinde değil yurtdışında da süren çok olumlu bir mücadele veriyor. Ülke içinde minimize edildi ülke dışında da Suriye başta olmak üzere Irak’ın kuzeyinde harekâtlar yapıldı, güçlü kazanımlar elde edildi ABD’sine, AB’sine, Rusya’sına karşı inşallah bu mücadele böyle devam ettiği sürece biz bunu sona erdireceğiz inşallah.

“SÜLEYMAN SOYLU FEDAKÂR, CESUR VE İYİ NİYETLİ BİR MÜCADELE SERGİLİYOR”

‘Terörle mücadelede güçlü adımlar atılırken Süleyman Soylu’nun bir anda istifası aslında PKK ‘ya işte Fetö’cuları sevindirir’ dendi siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu süreci?
Süleyman Soylu, özünde çok fedakâr cesur ve iyi niyetli bir mücadele sergiliyor. Bakanlık yaptığı sürece de terörle mücadelede doğal, afet sürecinde ve görev yaptığı tüm alanlarda oldukça başarılı mücadeleler yürüttüler dolayısıyla onun korona virüsle mücadele ettiğimiz bu dönemde görevden ayrılması ülkemiz devletimiz hükümetimiz gerçekten ciddi kayıptır. Burada hep birlikte mücadele devam etmeliyiz. Bu istifaya bende şok oldum hemen bir açıklama yaparak bu istifanın milletimizi üzdüğünü ve dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın kabul etmemesini belirttim. Kendisini aradım zaten aradığımda bu istifayı kabul etmeme iradesi ve kararlığı vardı daha sonrasında Süleyman Bey ile görüşüldü ve ona iletildi. Ben Süleyman Bey’in eskisinden daha iyi bir şekilde, çok fedakârca ve çok az uykuyla çalışıp bu sürecide başarılıyla atlatacağına inanıyorum.

Hem milletimiz sevdi hem de kurum olarak polislerimiz, jandarma şehitlerimiz ve aileleriyle teker teker ilgileniyor. Diğer anlamda sosyal ilişkiler bakımımdan da güçlü. Bir parti başkanlığı var Demokrat Parti başkanlığı var siyasette de adaylı birisi buna benzer değerli birisi bu kim olsa da Türkiye’nin kaybetmemesi lazım onun için ben bugün istifasını Cumhurbaşkanımızın tarafından kabul edilmeyip görevinin başında bulunmasından büyük bir memnuniyetlik duyuyorum, kendisinin de başarılar dilerim. Cesaretiyle de takdir ediyorum.