Kültür Sanat 13.04.2018 03:00 Güncelleme: 13.04.2018 00:25

Kemal Tahir 108 Yaşında: Eğilmeyen Baş Bükülemeyen Bilek

15 Nisan 1910 tarihinde İstanbul'da doğan Kemal Tahir edebiyat dünyasına şiirle girdi.
Kemal Tahir 108 Yaşında: Eğilmeyen Baş Bükülemeyen Bilek

İlk şiirleri 1931 yılında İçtihad mecmuasında yayınlandı. Vakit, Haber ve Son Posta gazetelerinde düzeltmenlik, çevirmenlik ve röportaj yazarlığı yaptı. 1938’da askeri isyana tahrik ve teşvik iddiasıyla 15 yıl ağır hapse mahkûm edildi. 1939-1950 yılları arasında İstanbul Tevkifhanesi’siyle Çankırı, Malatya, Çorum, Nevşehir Cezaevlerinde yattı, 1950 yılında genel afla tahliye edildi. Kemal Tahir 21 Nisan 1973 tarihinde İstanbul’da öldü.  
 
İSKENDER ÖZSOY 
  
Hemen hemen her konuyu, önce kendine sorular sorarak gündemine alıp üzerinde düşünen ve tezler geliştiren Kemal Tahir, Türkiye’de aydın olmanın sorumluluğu taşıyan önemli romancılardan biridir. 
Ve elbette Türk romanının çok önemli adıdır. 
İkinci Abdülhamid'in Hünkâr Yaverlerinden alaylı deniz subayı ve Yıldız Sarayı'nda Abdülhamid'in özel marangozu Tahir Bey'le (Osman Tahir Demir) Hupser Hanım'ın oğlu Kemal Tahir (İsmail Kemalettin Demir) 15 Nisan 1910 (*) tarihinde İstanbul’da doğdu.  
1923 yılında Kasımpaşa Cezayirli Gazi Hasan Paşa Rüştiyesi'ni bitirdi. Galatasaray Lisesi’nde onuncu sınıfına kadar okudu. İlk şiirleri 1931 yılında İçtihad mecmuasında yayınlandı. 
Kemal Tahir, Babıâli’ye İçtihad’la adım attıktan sonra 1938 yılına dek Vakit, Tan, Haber, Son Posta, Yedigün, Karikatür ve Karagöz gibi dönemin önde gelen gazete ve dergilerinde çalışarak hem kendi adıyla hem de müstearla adlarla öyküler yayımladı. 
O yıl, Tünel'de kaldığı bekâr evinde önce oda komşusu Türkiye Komünist Partisi'nin kurucu komite ve merkez komite üyesi Sarı Mustafa'yla (Mustafa Börklüce), sonra da Börklüce aracılığıyla Nâzım Hikmet'le tanıştı Kemal Tahir.  
 
Bu tanışmanın ardından askeri isyana tahrik ve teşvik iddiasıyla kardeşi Nuri Tahir, Nâzım Hikmet, Hamdi Alev (Şamilof), Emine Alev, Hikmet Kıvılcımlı, Fatma NudiyeYalçı, Kerim Korcan, Mehmet Ali Kantan, Seyfi Tekbilek ve Hüseyin Avni Durugün'le 13 Haziran 1938 tarihinde tutuklandı. 
İstanbul Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce Erkin Gemisi'nde yargılanarak 29 Ağustos 1938 tarihinde 15 yıl ağır hapse mahkûm edildi.  
1939-1950 yılları arasında İstanbul Tevkifhanesi’siyle Çankırı, Malatya, Çorum, Nevşehir Cezaevlerinde yattı, 1950 yılında genel afla tahliye edildi. 
 İstanbul’a dönünce Türk işçi hareketinin önderlerinden Hüsamettin Özdoğu’nun kardeşi Semiha Hanım'la (Sıdıka Uzunhasan) evlendi.  
1955’de Göl İnsanları ve Sağırdere kendi adıyla yayınlandı. 6-7 Eylül olayları sırasında gözaltına alındı, altı ay Harbiye'de yattı. 1967’de Yorgun Savaşçı romanı Yunus Nadi Armağanı'nı, 1968’de de Devlet Ana romanı Türk Dil Kurumu Roman Armağanı'nı aldı. 
Kemal Tahir, 21 Nisan 1973 tarihinde İstanbul’da öldü.  

12 YILLIK ÇİLE 

 
1950’deki genel affa dek 12 yıl süren çileli mahpushane dönemi yaşadı Kemal Tahir. 
O dönemin ara duraklarından biri de Çorum Cezaevi’ydi. 
 
Kemal Tahir, 1945 yılında Çorum Cezaevi’ndeyken devrin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye hakaret iddiasıyla mahkûm edilen Celalettin Arif  Demirel’le tanıştı.  
Onun mahpushane hayatının son tanıklarından Demirel’i ben de bir tesadüf sonucu tanıdım ve ölümüne  dek mektuplaştım. 
Demirel’in, Kemal Tahir’i anlattığı mektuplarına geçmeden önce onun 27 Nisan 1983 tarihli Çorum Gazetesi’nde yayınlanan yazısından bazı alıntılar yapalım: 
“Yıl 1945. TCK’nin 159. maddesinde sayılan suçlardan mahkûm olduğum 1,5 yılı kısaltmak için Keçiborlu Kükürt İşletmeleri’ne bağlı iş esası üzerine kurulmuş açık cezaevine gidip orada çalışırken bu cezaevi müdürünü, iki arkadaşımla öldürmeye teşebbüs suçundan Isparta Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilip nasibime düşen çileli günleri geride bırakarak ve aklanarak iadeedildiğim Çorum zindanında elini sıkmak şerefine erdiğim insandır Kemal Tahir. Onunla çabuk kaynaştık. İlişkimiz arkadaşlık sınırını çarçabuk aşarak 
kardeşliğe dönüşüverdi. Etrafına ışık saçan bir meşaleydi o. Malatya Cezaevi’nden sürgün edilmişti Çorum’a. Gereksinimlerini temin etme, barınma, çevre edinme çabası içindeydi. 1945 yılında cezaevinde barınma, çevre edinme, namus, şeref ve haysiyeti koruma ne demektir, erbabı bilir.” 
 
SARI DEFTERLER 
 
Celâlettin Arif  Demirel, 5 Ocak 1990-4 Ocak 1991 tarihleri arasında on mektup yazmış bana. 
Mektuplar Kemal Tahir’in hem romancılığını, hem de insancıl yönünü ortaya koyuyor. 
Şimdi, Demirel’in mektuplarına, bir dostluğunun başlangıç gönlerine dönelim: 
“Çorum’a döndüğümde mahkûm ve mevkuf arkadaşlarımın verdiği haber, kitaplı bir casusun sürgün geldiğiydi. ‘Kitaplı casus’ sözcüğü Kemal Tahir’in ismiyerine bir hayli zaman kullanıldı. Kendisi ile tanıştığımda kitap okuyup okumadığımı sordu. Günler geçtikçe mahpuslararası ilişkiler, casus korkusu  
çekenleri yavaş yavaş Kemal Tahir’e bey, ağabey demeye zorladı. Kısa sürede baş tacı edildi. 
Mertlik, cesaret, insanseverlik ve çalışkanlık onun hasletleriydi. Kitaplarıyla topladığı dokümanları koruyan tahta sandık ve bavullardan başka varlığı yoktu. Mahpusların zorla uykuya yatırıldığı saatte o tahta  ranzasında çaput yatağına bağdaş kurar, yorganı omzuna çeker, sarıdefterlere yazar dururdu. Çoğu zaman bu yazma çizme  koğuş sakinleri uyanıpbahçeye çıkıncaya kadar sürer, herkes bahçeye çıktığında o yatar ve öğleye kadar uyurdu. 
 
EĞİLMEYEN BAŞ 
 
Bahçede birlikte volta atıp sohbet ederken onun kafasında başka şeyler düşündüğünü sezerdim. Konuşma konusunda bir kesinti yapmadığına şaşar, hayranlığımı gizlerdim. Bir gün şakalaşıp sohbet ederek volta atarken ‘Arif şimdi geliyorum.’ dedi ve İskilip yapısı takunyasını tıkırdatarak uzaklaştı. Bir dakika sonra hemen peşine takıldım. Gitti, ranzasına tırmanarak yatağının ayakucu altından sarı defterini aldı, bir şeyler yazarak yerine koydu. O ranzasından inerken ben hızla bahçeye döndüm. Yanıma geldi ve sohbete kaldığımız yerden devam ederek ‘Evet şu Çankırı’dan gelen Kara Bilâl’in dam  
ağalığına yeltenişlerinden söz ediyorduk.’ dedi. Çok zeki adamdı. Mahkûmiyet yılları onu yıpratmamış, aksine her yönden dinamikleştirmişti. Tahliyeme bir iki ay kala cezaevinde nişanlanmaya, çıkınca da evlenmeye karar verdiğimi kendisine söyleyince ‘Nişan yüzüğünü ben takayım.’ dedi. 1986 yılında kaybettiğim eşim Şakire’ye başgardiyan odasında söylediğini aynen yazıyorum:  ‘Kızım, hayatını birleştireceğin Arif için bu kapılar her zaman açıktır. Kabul ediyor musun?’ Evet  cevabını alınca nişan yüzüğünü taktı. Bugün öğretmen olan kızım Müberra’nın da isim babalığını yapmıştır Kemal Tahir.” 

Demirel’e göre cezaevindeki Kemal Tahir mahkûmları konuşturur, onların davranışlarını not eder, cezaevinde huzursuzluk çıkarsa ilgilenir, nedenlerine eğilir, yönetimle mahkûmlar arasında çıkan uyuşmazlıkların giderilmesinde çaba gösterirmiş. 
Kemal Tahir’in Çorum Cezaevi’ndeki zorlu günlerinin bir bölümünü  Demirel’in tanıklığında okumaya sürdürelim: 
“Tercüme ettiği kitapların yayınlanmadığından ya da gazetelerde tefrika edilen yapıtları için hakkı olan paranın gönderilmediğinden yakındığını hatırlıyorum. Bir ara soğuktan zatürree oldu. Zamanın devlet hastanesi baştabibi, sırf işkence olsun diye, memleket ve milletseverliğini ispatlamak için buz gibi beton zemin kat hastane odasında yatmaya zorladı. O ara dışarıdaydım. Valiye durumu anlattım. Anlayış gösterdi ve iyi bir tedavigörmesi sağlandı.” 
Kemal Tahir’in kötülükle, haksızlıkla mücadeleyi her koşulda sürdüğünü belirten Demirel’in mektuplarından son alıntılar şöyle: 
“Köylü sigarası kullanır, çayı kıtlama içerdi. Savaş yıllarının genel yoksulluğunda onun ruh zenginliğinin, dayanma gücünün hayranı olmuşumdur. Çorum’da kaldığı müddetçe herkese elinden gelen iyiliği yapmıştır. Eğilmeyen baş, bükülemeyen bilek, satılmayan kafa onundur…”(**) 
………. 
Kemal Tahir, "Notlar/1950 Öncesi- Şiirler ve Ziya İlhan'a Mektuplar'da (Bağlam Yayıncılık, Temmuz 1990) 1933 yılına kadar özgeçmişini şöyle özetlemiş: "908: Doğdu. 914: Mahalle mektebine gitti. 6 yaşında. 915: İptidai mektebinin birinci sınıfına girdi. Nazilli'ye gitti. 916-918: Burdur'da üçüncü sınıf. 919: Kasımpaşa İptidadisi’nde 3. sınıfta.12 yaş. 920: Mektep tatilde. 922: 6.sınıftan mezun. 923: 15 yaşında. Galatasaray 3. sınıfa gidiyor. Şükran'la münasebet. 924: Galatasaray 4'de İstanbul'a taşınma. 925: Galatasaray 5'de. 926: Galatasaray 7'de. İki sınıf atlıyor. 927: Galatasaray 8'de. 19 yaşında mektebi bırakıyor. 928: Zonguldak'a gidiyor. 930: Dönüyor. 931: Nisan'da askere alınıyor. 932: Teşrinievvel'de (Ekim) terhis oluyor. 933: Mayıs'a kadar işsizdir ve romanımız başlıyor.”  
 
Kemal Tahir’in hapishane yıllarına küçük bilgi notlarıyla katkı sağlayan Celâlettin Arif Demirel 20 Haziran 1991 tarihinde Çorum’da öldü.