Magazin 15.09.2018 03:00 Güncelleme: 15.09.2018 08:59

Klarnet Festivali Bir Efsaneyi Andı

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Cemal Reşit Rey Konser salonunda çok önemli işlere imza atıyor. Son yıllarda CRR'de yapılan müzik dinletileri hınca hınç doluyor.
Klarnet Festivali Bir Efsaneyi Andı

Micheal KUYUCU

Bunlara fırsat buldukça bende gidiyorum.  Bu müzik etkinliklerinin en önemli özelliği Türkü, alaturka ve diğer alternatif müzik türlerinin yanında popüler müzik dinletilerine de yer verilmesi. Özellikle anma geceleri çok kaliteli senfonik orkestralarla düzenleniyor.  Geçtiğimiz sezon Tanju Okan ve Ayten Alpman için yapılan anma konserleri beni çok etkilemişti. Bu anma konserlerinde farklı sanatçılar gelip o anılan yorumcunun şarkılarını seslendiriyor. Senfonik orkestra eşliğinde yapılan bu dinletilerde aynı zamanda kaliteli müzik de dinlemek mümkün.

Klarnet Festivalinde Ustaya Saygı Konseri

Geçtiğimiz hafta Serkan Çağrı’nın önderliğinde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi tarafından düzenlenen Klarnet Festivali yapıldı. Bu festival 17 Eylül Pazartesi akşamı Yunanistan’ın Hande Yener’i diyebileceğim çok büyük bir yorumcu ile, Despina Vandi konseri ile kapanışını yapacak. Klarnet Festivali çok başarılı bir etkinlik oldu, ama bunun duyurusu fazla yapılamadı. Ben bile her şeyi araştıran bir müzik yazarı olarak şans eseri öğrendim etkinlikleri. Bu zayıf duyuruya rağmen etkinlikler hiçte fena olmayan doluluk yaşadı.

Bu etkinliklerden biri de 12 Eylül Çarşamba akşamı yapılan “Ustaya Saygı Cem Karaca” etkinliği oldu. Biletimi aldım ve etkinliğe gittim.  Cem Karaca gibi dev bir yorumcuyu anan bu gecede, hem sahne alan yorumcuları dinlemek istedim hem de nostaljik bir akşam yaşamak istedim. Konserde icra edilen şarkılara Onur Nar’ın yönettiği senfonik orkestra eşlik etti. Cemal Reşit Rey’de yapılan İ.B.Ş. Belediyesinin bu müzik etkinliklerinin en büyük özelliği müzik dinletilerinin senfonik orkestra eşliğinde yapılması. Bu müthiş bir dinletisi sunuyor. 

Cem Karaca anma konserinde Kolpa Grubu “Bu Son Olsun” adlı şarkıyı seslendirdi. Sahneye Kolpa çıkmadı, sadece Kolpa’nın solisti çıktı ki bu bana garip geldi. Grup disiplinine yakışmadı bu.  Adını ilk kez duyduğum Retrobüs adlı grup hipi kıyafetlerle ve Cem Karaca taklidi yapan yorumcuları ile “Namus Belası”ını seslendirdi. Bu retrobüs projesi güzel bir fikir ama taklit yaparak şarkı söylemek bana çok demode geliyor. Grup eski solistlerin şarkılarını onların kıyafetlerini ve ses tınılarını taklit ederek yorumluyorlar. Samimi söyleyeyim aklıma Komedi Dans Üçlüsü geldi. Çok demode buldum bu grubu.

Tüm Popçuları Topla Bir Cem Karaca Etmez

Müzikal duruşunu her zaman takdir ettiğim Bahadır Tatlıöz  konserde “Ben Bir Ceviz Ağacıyım Gülhane Parkında” adlı Cem Karaca klasiğini seslendirdi. Omuza takılan Retro klavyesi ile muhteşem bir de solo attı. Bahadır Tatlıöz sahneden inerken günümüz popçularına çok anlamlı bir göndermede bulundu. Tatlıöz “Bu ustalar eğlenceli şarkı yaparken bile halkından uzaklaşmadıkları, çoğu zaman halkın sesi oldukları ve hep belli bir kalitenin üzerinde bulundukları için hala anılıyorlar. Darısı bugünkü müzisyenlerin başına”. Çok büyük alkış aldı bu sözüyle. Bende alkışladım ve hak verdim ona. Bütün samimiyetimle söylemek istiyorum: Bugün tüm popçuları toplasan bir tane Cem Karaca etmez.

Bence bu noktada hepimizin düşünmesi gereken konu bu. Bugün gözü para ve şöhretten başka bir şey görmeyen genç solistler ile bu ustalar arasında o kadar büyük fark var ki. Ne yazık ki on beş veya yirmi beş yıl sonra biz bugün şarkı söyleyen hiçbir popçu veya rock müziği solist ya da grubunu Cem Karaca gibi anamayacağız. Bence Türkiye’de her mertebede olan her makamda olan her bireyin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken bir konu bu.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin Müziğe Saygısı

Dinletinin en güzel bölümü şarkı aralarında Cem Karaca’nın hayatı ile ilgili görsel videolardan oluşan anlatıların olması. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin Cemal Reşit Rey Konser salonunda gerçekleştirdiği bu anma gecelerinin hepsinde bu var. Büyük bir ekrandan sunulan kısa belgesel videolarda anılan sanatçının hayatının kilometre taşlarından çok özel bilgiler veriliyor.  Bu emek isteyen çalışmayı şu an Türkiye’de sadece İstanbul Büyük Şehir Belediyesi yapıyor. Bu mini belgesellerin belediyenin müziğe saygısını gösteriyor. Müzik tarihi adına aynı zamanda eğitici bir yönü de olan bu videoların ardından solistler sahneye çıkıyor ve şarkılarını seslendiriyor.  Cem Karaca için yapılan Ustaya Saygı konserinde Özgün, “Tamirci Çırağı” , Işın Karaca “Kendim Ettim Kendim Buldum”, Can Bonomo “Islak Islak”, Aydilge “Sende başını alıp gitme ne olur” adlı klasikleri seslendirdiler. Tüm yorumcuları ellerinden geleni yaptı bu yorumlarda, ama şunu da söylemek isterim ki Cem Karaca öylesine büyük bir sesmiş ki, hiçbir yorumcu onun verdiği hazzı ve duyguyu veremez. Dramatik şarkı söyleme tarzı, güçlü gür vokali ve şarkılarında ki yorumunun ne kadar farklı olduğunu bir kez daha anladım. Bu konserde sahne alan yorumcular çok büyük bir riske girdiler aslında, çünkü eşi benzeri olmayan bir vokalin yorumu ile beyinlere yerleşen şarkıları seslendirdiler. Bu yorumcular arasında Hakan Aysev’i de özel tebrik etmek istiyorum. Bu adamın Türk müzik endüstrisinde yerinin daha yukarıda olması lazım. Çünkü hem çok güçlü bir ses hem de çok iyi bir yorumcu. Gümbür gümbür söyledi “Resimdeki Gözyaşları” adlı klasiği. Konserin en duygusal yorumunu ise Yonca Lodi yaptı, bu kızda her geçen gün aşıyor kendisini. Bu Sıla’cılara seslenmek istiyorum, siz Sıla’ya iyi yorumcu deyip abarta abarta göklere çıkartıyorsunuz , kulaklarınız mı sağır anlamadım. Tamam Sıla ‘da iyi bir yorumcu ama Yonca Lodi bence son yıllarda yorum ve duygusunu en fazla geliştiren yorumcu oldu. “Mavi Liman” adlı Cem Karaca şarkısını öylesine muhteşem yorumladı herkes ama herkes kendinden geçti. Bence bu kızda harcanıyor. Çok daha iyi bir yerde olması lazım.

Mustafa Ceceli Yuhalandı

Konserin en ilginç anı Mustafa Ceceli’nin sahneye çıktığı an oldu. Çok samimi söyleyeyim bende salondaki yüzlerce izleyici de şaşırdı Ceceli’yi sahnede görünce. Eski Ceceli olsaydı belki o kadar yadırganmazdı ama son İntizar olayından sonra toplumun gözünde ciddi bir prestij kaybeden genç yorumcuyu orada görmek istemeyenlerin sayısı görmek isteyenlerden daha fazlaydı. Ceceli, “Yahya Kayha” adlı çok önemli bir Cem Karaca klasiğini yorumladı. Samimi söyleyeyim. Beğenmedim. Çünkü bu çocuk hep tizlere çıkarak oktav showu yapıyor ve yorumunun sıcaklığını kaybediyor. Şarkıyı izlerken Ceceli’yi dikkatlice izledim, o kadar hırslı ki, o hırsı beden diline de yansıyor. Keşke biraz daha sakin olsa, mantığı ile davransa diye düşünürken, şarkı bitti. Şarkı bitiminde bunu abartmadan tarafsız bir gözlemci olarak söylüyorum,  o dinletide sahne alan tüm yorumcular arasında en az alkışı alan yorumcu oldu. Buda yetmiyormuş gibi epey bir yuhalandı. Mustafa Ceceli’ye tepkili bir kesimin olduğunu biliyordum ama bu kadarını da tahmin etmiyordum. Derken Ceceli, Cem Karaca ile ilgili bir konuşma yaptı ve o da sanatçıyı andı. 12 Eylüle bir göndermede bulundu ve , Biz küçükken Cem Karaca’yı dinlerken ailemiz onun şarkılarını dinlerken sesini kısmamızı söylerdi, sizi hapse atarlar yüksek sesle dinlemeyin derdi, tarzı bir şey söyledi. Şimdi bu söylediği şey doğrudur, bir dönem Cem Karaca dinlemek yasaktı bu ülkede. Ama keşke Ceceli bunu kendi başından geçen bir hikayeymiş gibi anlatmasaydı. Neden mi?  Çünkü Mustafa Ceceli, 1980 doğumlu. 12 Eylül darbesinden iki ay sonra doğdu. Cem Karaca’nın yasaklı olduğu yıllar ise yaklaşık olarak 1980-1984 yıllarına denk geliyor. Evren Paşa döneminde yasaktı onu dinlemek, cidden de onu dinlediğiniz zaman şakası yok size komünist deyip içeri bile atarlardı. Sonra Özal iktidara geldiğinde bu yasak biraz yumuşadı, ama TRT’de 1987 yılına kadar devam etti. Mustafa Ceceli’nin anlattığı o “kısık sesle dinle yoksa hapse atarlar” yılları 1980-1983 yılları arasıydı. Kendi kendime “yapma be  Ceceli” dedim, “tek sen değil, hiçbir üç ya da dört yaşında ki çocuk böyle bir bilinçte olmaz” diye söylendim. Bir güzel şeye değindin bunu kendi üzerinden değil toplum üzerinden anlatsan daha iyi olmaz mıydı diye düşündüm. Bence Ceceli’nin en büyük sorunu bu: Bu çocukta ciddi bir ego sorunu var.  Bunu aşabilirse çok büyür ama aşamazsa hep küçülmeye devam eder.

Diğer Belediyelerin de Örnek Alması Lazım

Cem Karaca için düzenlenen bu anma gecesi, usta yorumcunun son eşi İlkim Karaca ve organizasyonun fikir babası Serkan Çağrı’nın sahneye çıkması ile bitti. İlkim Karaca’nın bu kadar güzel bir sesinin olduğunu o dinletide seslendirdiği şarkıda öğrendim. Serkan klarneti ile ona eşlik etti ve “Sevda kuşun kanadında” dediler. Klarnet Festivali’nin bu dinletisi çok güzel bir dinleti oldu. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin Cemal Reşit Rey’de gerçekleştirdiği bu etkinlikler çok değerli. Ama bunların duyurusu çok zayıf.  Bunları iyi duyurmaları ve hatta arttırmaları gerekir. Büyük Şehrin düzenlediği bu müzik etkinlikleri diğer büyük şehir belediyelerine hatta ilçe belediyelerine de örnek olması lazım. Cemal Reşit Rey’de yapılan bu konserlerin video ve ses kayıtları TRT veya başka müzik kanallarında da yayınlansın, hatta DVD olarak basılsın, dijital platformlara yüklensin. Kısaca bu güzel müzik etkinlikleri toplumla paylaşılsın ve daha da yaygınlaşsın.

Cemal Reşit Rey Salonuna Ekim ayında da özel müzik dinletileri olacak. Meraklıları için bunları paylaşmak istiyorum:

05 Ekim -  Emel Sayın’dan Arif Sami Toker Şarkıları Konseri

10 Ekim – Ahmet Özhan – Sonbahar Şarkıları

12 Ekim – Ömer Faruk Tekbilek – Ensemble

13 Ekim – Neşet Ertaş Türküleri

16 Ekim – Lisa Simone – Caz Konseri

23 Ekim -  CRR Caz Orkestrası Konseri

24 Ekim -  Yolu Sevgiden Geçen Şarkılar (Kayahan Gecesi)

Fulin “Çek Kenara” Dedi

Pop müziğin yıldızı parlayan yorumcularından biri olan Fulin, dördüncü single şarkısı “Çek Kanara”yı yayınladı. Danslarıyla büyük beğeni toplayan ve dikkat çeken Fulin’e klipte 6 kişilik bir dans  ekibi eşlik etti.

22 Yıllık Şarkısını Yeniden Seslendirdi

Son zamanlarda O Ses Türkiye adlı yarışmada Yıldız Tilbe’ni yerine jüri koltuğuna oturacağı haberleri ile tekrar gündeme gelen Seda Sayan, 22 sene önce seslendirdiği “Ah geceler” adlı şarkısını yeniden seslendirdi.

Özellikle gençlerden gelen yoğun istek üzerine şarkıyı yeniden okumaya karar verdiğini söyleyen Seda Sayan, prodüktörlüğünü ünlü iletişimci Özgür Aras’ın üstlendiği  ‘Ah Geceler’ projesi için ‘Çok mutlu ve heyecanlıyım. Ah Geceler’i 1996 yılında okumuştum. Aradan 22 yıl geçmiş. Gençler, özellikle de oğlum Oğulcan Engin ve arkadaşları çok istiyordu. Şarkının sahibi Mahsun Kırmızıgül’den rica ettim yeniden okumak için. Sağ olsun bir telefonumla kırmadı tüm izinleri verdi. Mahsun Kırmızıgül, Yasin Keleş ve Seda Sayan buluşması çok güzel oldu. Bana da heyecan kattı.’ açıklamasını yaptı.

Bana sorarsanız bu çok demode bir karar. Ne Seda’ya ne de müzik piyasasına zerre hayrı olmayacak bir cover yapmış. Bu heyecan büyük bir ihtimalle sadece kendi içinde kalacak ve Seda Sayan müzik dünyasında yaşadığı düşüşü yaşamaya devam edecek.

Yeni Albümünde Etnik ve Elektronik Soundu Buluşturdu

Türkiye’nin en çok konser veren yorumcularından biri olan ve son dönemlerde sahnede gerçekleştirdiği doksanlar temalı konserleri ile dikkatleri çeken Tan Taşçı, sekizinci albümü “Bana Aşktan Söz Etme”yi müzikseverle buluşturdu.  Albümünde yer alan tüm şarkıların sözü ve müziğini kendisi yazan Tan, bu albümünde bir farklılığa imza atarak new age ve etnik & elektronik soundlardan oluşan düzenlemelerle karşımıza çıktı. Tan’ın bu değişik soundu bugüne kadar yaptığı en radikal değişiklik oldu.