Kültür Sanat 20.06.2021 07:00 Güncelleme: 19.06.2021 21:51

Münir Özkul'un kızı Güner Özkul: ÇOK EKSİKLİĞİNİ HİSSETTİM

RadyoBir'deki "Sinemanın Sesi" programına misafir olan Güner Özkul, "Benim için her şeyin doğrusunu babam bilirdi, Türkçe ile ilgili. Dile çok özenilen bir evde büyümüş. Dolayısıyla benim en güvendiğim kişiydi babam bu konularda. O gidince gerçekten çok eksikliğini hissettim." dedi.
Münir Özkul'un kızı Güner Özkul: ÇOK EKSİKLİĞİNİ HİSSETTİM

Usta sanatçı Münir Özkul'un oyuncu kızı Güner Özkul, seslendirme dünyası ve müzikler üzerine konuşulan, ünlüleri ağırlayan RadyoBir'deki "Sinemanın Sesi" programına misafir oldu.

Gazeteci Dilek Dallıağ, "Babalar Günü"ne özel hazırladığı programda Münir Özkul'un "Bizim Aile", "Neşeli Günler", "Gülen Gözler", "Aile Şerefi" ve "Hababam Sınıfı" filmlerinde oynadığı karakterlere dikkati çekerek, "Münir Özkul, aile sıcaklığını, birliğini seyircilere yansıtan ve bunu hep sıcak tutan bir isimdi." dedi.

Özkul'un kızı Güner Özkul da babasını çok sevdiğini, her zaman babacı bir çocuk olduğunu, ayrıca babasının oynadığı pek çok filme senaryo aşamasından çekimlerine kadar tanıklık etme fırsatı bulduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreni

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (solda), Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde, sinema alanında ödüle layık görülen Münir Özkul'un ödülünü kızı Güner Özkul (sağda) ve torunu Süreyya'ya (ortada) verdi.

 "Babam beni de setlere götürürdü"

Güner Özkul, babasıyla çocukluk anılarına değinerek, "Nasıl şimdi anneler, babalar eğer imkanları yoksa çocuklarını iş yerine götürüyor, beni de babam setlere, özellikle Arzu filme götürürdü. Bütün o ekip çalışırken, ben onları izlerdim. Bu açıdan da benim için çok önemli bir deneyim oldu." ifadesini kullandı.

Yaşı küçük olmasına rağmen bu döneme tanıklık etmiş olmanın değerini her zaman bildiğini aktaran Özkul, "Babam çok değerli ve arkadaşları tarafından çok sevilen bir insandı." değerlendirmesinde bulundu.

Oyuncu Özkul, Yeşilçam sineması çekimlerinde yer alan ekibin ve oyuncu kadrosunun filmlerdeki kişiler gibi bağlı olduğunun altını çizdi.

Ablası ve abisiyle birlikte 3 kardeş olduklarına işaret eden Özkul, şunları kaydetti:

"Babama en çok benzeyen benim. Kaşlarımızdaki asimetriden tutun da el, ayak şeklimize kadar her şeyimiz aynı. Babam bir tiyatrocu filminde peruk takmış ve kadın kılığına girmiş. Kaküllü bir peruk takmış, genelde de benim de saçlarım hep kaküllü ve orta uzun boyda olduğu için ben de o babamın fotoğrafını komik bulmuştum, Facebook'a portre fotoğrafı yapmıştım. Annem de gözlüğünü takmadan bakmış, 'Nereden buldun bu saçma fotoğrafı? Niye böyle bir fotoğraf çektirdin?' diye bana telefon etti. Babamı ben sanmış, bu kadar benziyorum."

"Sürekli et tırnak gibi yaşadık"

Anne ve babasının sürekli tiyatro turneleri olduğu için 7 yaşına kadar anneannesi ve dedesinin yanında büyüdüğünü ifade eden Özkul, "Anneannem vefat edince bir dönem onların yanına gittim. Fakat annemle babam ayrılınca, babamla kaldım. Yani 9 yaşından 20 yaşıma kadar sürekli etle tırnak gibi yaşadık." dedi.

Güner Özkul, babasıyla geçirdiği zamanların çok güzel olduğunu belirterek, yaşamı boyunca, aklında sürekli işi olan babasıyla hastalığının son zamanlarında iletişim kurmakta zorlandıklarını, müzikallerde seslendirdiği şarkıları birlikte söylediklerini, hatta bazen uykudan şarkılar söyleyerek uyandığını aktardı.

"Benim için her şeyin doğrusu babam bilirdi"

Bir sözcüğün doğru veya yanlış söylenmesiyle ilgili tereddüt yaşadığında hemen babasına telefon ederek sormayı çok özlediğini dile getiren Özkul, şunları ekledi:

"Benim için her şeyin doğrusunu babam bilirdi, Türkçe ile ilgili. Yani o çok titiz bir ortamda yetiştirilmiş. Tabii ki eski oyuncular, sanatçılar hani bu konuda çok titizler ve onların konuştuğu eski İstanbul Türkçesini Türkçe'nin temeli olarak kabul ediyoruz. Ama ayrıca benim halalarım yani babamın ablaları da Türkoloji mezunuydu. Yani dile çok özenilen bir evde büyümüş. Dolayısıyla benim en güvendiğim kişiydi babam bu konularda. O gidince gerçekten çok eksikliğini hissettim.

Ben seslendirme işi yaptığım için dil çok önemli, dili, cümleleri doğru kullanmak, vurgular çok önemli. Dolayısıyla bazen iddialaşıyorsunuz, işte öyle olduğu zaman 'Babam böyle derdi' diyerek işin içinden çıkıyorum. 'Benim için doğrusu babamdır. Sizin ne dediğiniz beni ilgilendirmez.' diyorum."