Eğitim 26.08.2019 03:00

Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Alican: Malazgirt Üniversitesi Kurulmalı

"Malazgirt, Muş'a bağlı tarihi bir ilçemizdir. Muş'un ilçesi ama şehir ile Malazgirt arasında yüz elli kilometrelik bir mesafe var. Ulaşım ciddî bir sorun. Oraya gidip vakit geçirmek, kalmak ve Malazgirt'i solumak imkânları da çok az ve sürdürülebilir olmaktan uzak. Bundan dolayı sürekli orası ile bir irtibat haline olabilmemiz mümkün değil. Biraz da taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz. Yılda bir kez gidilip yapılan anma merasimleri çoğu zaman arzu edilenin tam tersi sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Tarihi Malazgirt'e yakışan bir üniversite kurulmalıdır."
Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Alican:  Malazgirt Üniversitesi Kurulmalı

Süleyman DOĞAN

Doç.Dr.Mustafa Alican Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim üyesi genç bir akademisyen. Her yıl 26 Ağustos günü Malazgirt Zaferi kutlanıyor ve hamasi nutuklar atılıyor. Ancak bugün savaşın yapıldığı yer olan ve adını zaferden alan Malazgirt ilçesi sadece yılın bir gününde hatırlanıyor. Mustafa Alican, Malazgirt Zaferi üzerine kitap yazan bir akademisyen olarak, Malazgirt Zaferinin kazanıldığı topraklar üzerinde Malazgirt Üniversitesinin kurulmasını öneriyor. Bunun zorluğunu biliyor. Ancak Türkiye’de ilçelerde kurulan üniversiteler var. Neden bunlardan biri de Malazgirt’te kurulmasın. Doçent Alican, “Malazgirt Savaşı öyküsünden muhteşem bir senaryo oluşturulabilir. Büyük bir gişe başarısı da elde etmesi çok muhtemel olan iyi bir prodüksiyona sahip kaliteli bir sinema filmi çekilebilir” diyor. Muş’ta gerçekleştirdiğimiz bu önemli mülakata vesile olan Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fethi Ahmet Polat’a teşekkür ediyor ve siz aziz okurları söyleşi ile başbaşa bırakıyorum.  

Sayın Hocam sizi öncelikle tanıyabilir miyiz?

Merhaba. Trabzon’da doğdum. Çocukluğum ve ilk gençliğim Bursa ve İstanbul’da geçti. Ortaçağda İslâm şehri (Silvan) üzerine hazırladığım doktoramı İzmir’de, Ege Üniversitesi’nde Prof. Dr. Mehmet Ersan ile birlikte yaptım. Ege Üniversitesi’nde ve Adıyaman Üniversitesi’nde çalıştım. Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Tarih Bölüm Başkanı olarak çalışmalarımı devam ettiriyorum. Selçuklu ve İslâm tarihi dersleri okutuyorum. Ağırlıklı olarak Selçuklu tarihi ve Malazgirt Zaferi üzerine çalışıyorum.

Hocam, Malazgirt Zaferi hakkında iki kitap ve birçok makale kaleme aldınız. Neden bu kadar önemli Malazgirt Zaferi?

Malazgirt Zaferi’nin önemi, Anadolu’daki varlığımızı üzerine bina edebileceğimiz güçlü bir referans noktası olmasından kaynaklanıyor. Atalarımızın bu coğrafyayı benimsemesi, burada kalıcı izler bırakması ve bir anlamda burayı kendilerinin kılması ile sonuçlanan sürecin başlangıç noktası Malazgirt Zaferi. Bu bakımdan önemli. Kuvvetli bir sosyokültürel sentezin bulunduğu Anadolu’nun bir parçası haline gelişimizle, Anadolu’ya kendi rengimizi vermemizle ya da kendi özgün renklerimizle burada var olabilmemizle ilgili bir şey bu. 

Kuşkusuz Malazgirt’in önemi bu kadarla da sınırlı değil öyle mi? 

Şüphesiz. Bir kere tarihî kavşak noktalarından biri. 1071’den sonra bu coğrafyada hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmamış. Hem Türk ve İslâm tarihi hem de Bizans ve Hıristiyanlık tarihi eskisinden farklı bir ilerleme hattına sürüklenmiş. Coğrafyamızın hem tarihî-siyasî hem de sosyokültürel temelleri şu ya da bu şekilde Malazgirt Zaferi’nin sonuçlarıyla ve onun yarattığı koşullarla doğrudan irtibatlı. Daha sonraki yüzyıllar boyunca bu zaferin etkileri hissedilmiş ve halen de hissedilmeye devam ediliyor. 

Malazgirt Zaferinin önemi büyük

Çok yönlü bir tarihi vakıa olarak karşıma çıkıyor Malazgirt Zaferi

Evet. Yani 11. Yüzyılın son çeyreğine girmeden hemen önce olmuş bitmiş ve iki devletin bir şekilde hesaplaşması olan bir savaş değil bu. Bugün Orta ve Yakındoğu’nun, hatta bir ölçüde Avrupa’nın da Malazgirt’in kısa ve uzun vadeli sonuçları ile şekil alan bir tarihî sürecin ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Bu abartı olmaz. Yanlış bir şey de söylemiş olmayız.

Malazgirt Zaferi’ne bu kadar kuşatıcı bir anlam atfetmek biraz abartı değil mi sizce? En nihayetinde Malazgirt’e istinat eden bütün söylemler en fazla yüz-yüz elli yıl öncesine kadar gidebiliyor.

Dediğiniz doğru, fakat bu Malazgirt’in kuşatıcı bir anlama sahip olmadığı anlamına gelmiyor. İşaret ettiğiniz nokta, 19 ve 20. Yüzyılda etkili olan tarihî ve ideolojik kavrama biçimlerinin tarihsel olana merkezî bir önem atfetmesi ile ilgili. Şüphesiz kurgusal, hayalî tarih perspektifleri de aynı malzemeden tasarlanıyor. Fakat işin Malazgirt ile ilgili boyutu kurgusal bir siyasî-ideolojik tarih inşasından değil, yeni tarih okuma biçimlerinin geçmişteki bir hadiseyi daha olduğu gibi, daha doğru okuyabilme noktasında bize perspektif sağlamasından kaynaklanıyor. 

Malazgirt Zaferi son zamanlarda daha fazla dikkat çekilir hale geldi sanırım?

Yüzlerce yıl boyunca Malazgirt’in kimsenin dikkatini çekmediği yargısı yanlış değildir, lâkin bunun nedeni tarihi bir ibretler vesikası olarak idrak eden modern öncesi tarih okuma biçimlerinin tarihî hadiseleri bağlamları içerisine oturtma noktasında bir vizyona sahip olmamalarıdır. Yoksa Malazgirt Zaferi oradadır. Öncesi de sonrası da bellidir. Neye sebep olduğu ya da olmadığı da…

Muş Alparslan Üniversitesi’nde çalışıyorsunuz. Yani Malazgirt’in yakınındasınız. Malazgirt’e yüklemek istediğiniz anlam açısından soruyorum, burada Malazgirt’e ilişkin neler yapıyorsunuz?

Haklı ve yerinde bir soru. Evet, biz Muş’tayız. Bu bakımdan Malazgirt Zaferi bizim için elbette bir tür misyona karşılık geliyor. Bir kere Malazgirt, sahip olduğu bütün soyut anlamların berisinde üniversitemiz ve şehrimiz için güçlü bir marka değeri taşıyor. Benim görebildiğim kadarıyla üniversitemiz ve yerel yöneticilerimiz de bu durumun farkında. Bundan dolayı da ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. 

Malazgirt Zaferi ile ilgili bir merkezde Muş Alparslan Üniversitesinde kuruldu değil mi?

Evet. Ben de bunu söyleyecektim. Malazgirt Zaferi ve Selçuklu tarihi ile ilgili çalışmalar yapmak üzere 2018 yılında Muş Alparslan Üniversitesi bünyesinde bir Selçuklu ve Malazgirt Uygulama ve Araştırma Merkezi kurduk. Bu süreçte rektörümüz Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat’ın da güçlü desteğini gördük, onu belirtmeden geçmemek lazım. Çünkü idarecilerin elini taşın altına koymadıkları yerde, hele de taşrada iseniz bir şeylerin yolunda gitmesi zor falan değil, düpedüz imkânsız. Nitekim bu merkezin birçok faaliyeti oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde, Türk Tarih Kurumu ile birlikte çok iyi bir Malazgirt Sempozyumu düzenledik mesela. 

Siz altı-yedi yıldır bu gölgelerde çalışan bir akademisyen olarak değerlendirmek daha isabetli olur diye düşünüyorum?

Evet 2012 yılından beri taşra üniversitelerinde çalışan bir akademisyen olarak, bir üniversitenin, doğru kurulduğu ve planlaması doğru yapıldığı takdirde bir şehri çok değil on yıl içerisinde neye dönüştürebileceğini biliyorum. Malazgirt bir üniversite kurmaya uygun değilse, uygun hale getirilmeli. Malazgirt Zaferi’nin bu coğrafya için ihtiva ettiği anlam bunu zorunlu kılıyor çünkü. Sultan Alparslan’ın ruhunu şad etmemiz lazım. Bu bizim millet olarak borcumuzdur. Borcumuzu ödediğimiz takdirde tarihin alacaklısı olabiliriz. Yıldan yıla yapacağımız nostaljik kutlamaların hazzı ile yetinemeyiz. Yetinmemeliyiz.

Teşekkür ederiz hocam. Vakit ayırıp sorularımıza cevap verdiğiniz için. İnşallah bu söyledikleriniz bir gün akis bulur.

Fikirlerimi serdetme imkânı verdiğiniz için ben teşekkür ederim. İnşallah diyelim. Bugün değilse de bir gün mutlaka akis bulacağından benim hiçbir kuşkum yok. Başka çare yok çünkü.

Malazgirt tarihi bir ilçemiz

Malazgirt Zaferi konusunda üniversiteniz ne gibi faaliyet yaptı?

Son iki yılda Malazgirt Zaferi ile ilgili birkaç panel, konferans, seminer yaptık. Başka etkinlikler de. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan tarihçilerin katkısıyla iyi bir Malazgirt kitabı yayınladık. Ancak bütün bu faaliyetler belirli bir eşiği aşamıyor maalesef. Çünkü bir araştırma merkezinin yapabileceği şeyler çok sınırlı. Fizikî mekân, eleman ve bütçe problemleri var.

Bu arada Malazgirt Muş’un bir ilçesi değil mi?

Evet. Muş’un bir ilçesi Malazgirt. Tarihi bir şehrimiz. Bütün bunlara ek olarak, Malazgirt buraya çok da yakın değil, evet, Muş’un ilçesi ama şehir ile Malazgirt arasında takriben yüz elli kilometrelik bir mesafe var. Ulaşım ciddî bir sorun. Oraya gidip vakit geçirmek, kalmak ve Malazgirt’i solumak imkânları da çok az ve sürdürülebilir olmaktan uzak. Bundan dolayı sürekli orası ile bir irtibat haline olabilmemiz mümkün değil. Biraz da taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz. Başka şeyler lazım.

Ne mesela?

Üniversite. Evet, bazı ortamlarda paylaştığım zaman dostların da yadırgadığını söyleyeyim, fakat Malazgirt’e bir üniversite kurulabilir. Yılda bir kez gidilip yapılan anma merasimleri çoğu zaman arzu edilenin tam tersi sonuçların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bunu Malazgirt’e giderek kendiniz de gözlemleyebilirsiniz. Fiziksel uzaklık açısından baktığınızda örneğin Muş ile Bingöl ya da Muş ile Bitlis arasındaki mesafeden daha uzak Malazgirt buraya. Adı geçen her iki şehirde de üniversite var ve oralarda Malazgirt’e atfettiğimiz türden bir anlam da yok. 

Neden olmasın? 

Malazgirt Zaferi’ni ve Malazgirt’i bu kadar önemsiyorsak ya da önemsediğimizi söylüyorsak bunu göstermemiz lazım. Bunun için de gerekirse radikal adımlar atılabilmeli. Bakın, Malazgirt ilçesi Türkiye’de terör örgütüne en fazla katılımın yaşandığı yer. Terörün ve güvenlik sorunlarının acısını en fazla çekmiş yerlerin başında geliyor. Bugün oraya gidip ilçenin yaşlıları ile konuştuğunuzda 1970’li yıllardaki Malazgirt ile bugünkü Malazgirt arasında nasıl bir fark olduğunu çok net bir biçimde görebilirsiniz. Adeta kozmopolit diyebileceğimiz niteliklere sahip tarihî bir şehir 80’lerden sonraki süreçte yaşananlar, göç, nüfus kayıpları vb. nedenlerle bugün küçücük bir köye dönüşmüş durumda.

Muş Malazgirt’e çok uzak

Maalesef. Benim açımdan bu coğrafyanın hiçbir köşesi için kabul edilebilir ya da tolere edilebilir bir şey değil bu, fakat özellikle de Malazgirt gibi bu coğrafyanın kalbi olabilecek bir yerden söz ediyorsak, bunun çok ağır bir vebal olduğunu düşünüyorum. Burada kurulacak bir üniversitenin Malazgirt’i ihya edeceği ve uzun vadede buranın coğrafyamız açısından sahip olduğu önemin daha iyi anlaşılmasında çok güçlü bir rol üstlenebileceği kanaatindeyim. Bunun kolay olmadığını elbette biliyorum, fakat talip olunan ideal kolay erişilebilir bir ideal değil ki zaten. Önümüzde dağ var diye gideceğimiz yere gitmekten vaz mı geçeceğiz? Ferhat olmaya talip olan dağı delmeye de razı olmalı.

Malazgirt bir üniversite kurmaya uygun bir yer mi hocam? Bahsettiğiniz şeyin ne kadar mümkün olduğunu da konuşmak lazım.

Hedefimize atfettiğimiz önem ile ona ulaşmak için harcadığımız çaba arasında uçurum varsa hemen vazgeçelim, bu durumda hedefimize ulaşmamız mümkün değil çünkü. Zaten Allah da bize onu nasip etmez. Malazgirt şu koşullar altında bir üniversite kurmaya uygun değildir muhtemelen, çok bilmiyorum. Fiziksel ya da iktisadî imkânları yorumlama bakımından onu değerlendirebilecek birikime de kabiliyete de sahip değilim.

Malazgirt Zaferi sadece tarihi bir olgu değil sanırım?

Elbette. Tek tarif yönünden bakarsak Malazgirt Zaferine eksik olur. Yani bugün temsil etmekte olduğumuz sosyolojinin kendisine tarih içinde bir akış güzergâhı edindiği bir zaman diliminin kristalize olduğu bir hadise Malazgirt Zaferi. Bu zafer, aynı şekilde modernleşme süreçlerinin sonucu olarak yaşadığımız sosyokültürel ve siyasal yarılmalar ve savrulmalar ile mücadele edebileceğimiz bir tarihî siper de aynı zamanda. Oraya mevzilenerek bazı şeyleri düzeltebileceğimizi düşünüyorum.