Magazin 20.10.2018 03:00

Plakların Muhteşem Dönüşü

Türkiye'yi 1981 yılında Modern Folk Üçlüsü ile beraber seslendirdiği "Dönmedolap" adlı şarkıda Eurovision Şarkı Yarışmasında temsil ederek müzik dünyasına bomba gibi bir giriş yapan Ayşegül Aldinç'in doksanlı yıllarda yayınlanan "Sorma" (Benden Söylemesi) adlı albümü Esen Müzik tarafından plak formatında yayınlandı.
Plakların Muhteşem Dönüşü

Micheal KUYUCU

Türkiye’yi 1981 yılında Modern Folk Üçlüsü ile beraber seslendirdiği “Dönmedolap” adlı şarkıda Eurovision Şarkı Yarışmasında temsil ederek müzik dünyasına bomba gibi bir giriş yapan Ayşegül Aldinç’in doksanlı yıllarda yayınlanan “Sorma” (Benden Söylemesi) adlı albümü Esen Müzik tarafından plak formatında yayınlandı.

Müzik Dinlemek Emek İster

Son dönemlerde eski albümlerin teker teker plak formatında yayınlandığını görmek müziği dijitalden dinleyen ama plak ve cd gibi fiziki satışlara da önem veren biri olarak beni çok mutlu etti. Müziğin sanal olması onu değersizleştirdi. Müzik dinlemek emek gerektiren bir eylemdir. Bir şeyi ne kadar rahat elde ederseniz onu o kadar erken kaybedersiniz. Çünkü onu tüketirsiniz. Ben müziğe de bu gözle bakıyorum. Mesela plaktan müzik dinlemek bir emek gerektiriyor. Plağı kapağından çıkaracaksın, onu pikaba koyacaksın, pikabın iğnesini plak üzerine götüreceksin, amfinin sesini açacaksın ve albümü dinlemeye başlayacaksın. Bu emek isteyen bir eylem. Müziği böyle dinlemek onu sindire sindire ruha sokar. Ona kalbinizde daha değerli hale getirir. Dijitalde dinlerken ise olay bunun tam tersi. Şarkıyı akıllı telefonunuzdan buluyorsunuz ve hemen dinliyorsunuz. Buradaki eylem çok daha basit. İşte bu basitlik müziğin tüketimini de arttırdı. Kolay elde edilen müzik kolay tükenir hale geldi. Bunun için ben müziğin hep plak ya da cd ortamından dinlenmesini isteyenlerdenim. Bu dileğim, gelişen teknoloji karşısında bir hayal, çünkü dijitalleşme müziği de içine aldı.

Buna rağmen son yıllarda dünyada ve Türkiye’de plak endüstrisi tekrar gündeme geldi. Bir dönem piyasada olmayan plaklar tekrar yayınlanmaya başladı. Belki muazzam satışlar yok ama bu sayede plaklar yeniden doğdu. Müzik şirketleri ve sanatçılar bu trendle beraber bir döneme imzasını atan önemli albümleri tekrar plak olarak yayınlamaya başladı. İşte bu plaklardan bir tanesi de Ayşegül Aldinç’in “Sorma” adlı albümü oldu.

Sezen Aksu Klasiklerinden Biri: Sorma

Ayşegül Aldinç karakteristik vokal tınısı ve sıcak yorumu ile Türkiye’nin en iyi şarkı söyleyen kadın vokallerinden biri olarak adını müzik tarihine yazdırmayı başardı. Ağır başlı kişiliği ile de diğer yorumculardan farklılaşmıştır. En büyük kusuru geniş aralıklarla albüm üretmesi.

Doksanlı yılların hemen başında yayınlanan “Sorma” adlı albüme adını veren şarkı bir Sezen Aksu bestesi. “Sorma” o kadar büyük bir beğeni aldı ki Sezen Aksu’nun doksanlı yıllarda ürettiği en iyi şarkılardan biri oldu. Şarkıyı rahmetli Zeki Müren de yorumlamıştı.

Plak olarak yayınlanan bu albümde Sezen Aksu’ya ait “Sorma” adlı klasiği ilk kez seslendiren Ayşegül Aldinç, Atilla Özdemiroğlu’na ait “Aşk-ı Muhabbet”, Özkan Uğur’a ait “Yapma Nolursun”, Şehrazat’a ait “Delip de geçer”, Bülent Ortaçgil bestesi “Şık Latife” gibi şarkıların yanı sıra orijinali Yunan bestesi olan Giannis Parios’a ait “Ah Sofia” adlı şarkının Türkçe uyarlaması “Ah Sevdiğim” adlı şarkı yer alıyor. Albümde ki ritmik şarkılar belki o dönemin güncel soundundan dolayı biraz bayat gibi kalıyor ama slow şarkılardaki sound mükemmel. Doksanlarda dikkat çeken bu albümün plağının yayınlanması kolleksiyoncular için güzel bir müjde. Bu vesile ile Ayşegül Aldinç’e de bir notum olacak, bu şarkıların güncel soundlarla bir derlemesini yapsa keşke ve yeniden seslendirse ne güzel olurdu.

Muhteşem İkili İddialı Geliyor

Kanal D çok iddialı bir diziye başlıyor. Adı “Muhteşem İkili”, tanıtımı izlediğimde ilgimi çekti. Anladığım kadarıyla biraz heyecan biraz da gerilim içeren bir dizi gibi. Dizinin en önemli özelliği iki başrol oyuncusu. Türkiye’nin en trend ve sevilen iki aktörü var: İbrahim Çelikkol ve Kerem Bürsin. Bu iki oyuncu son yıllarda çok başarılı işlere imza attılar. Özellikle Kerem Bürsin, Serenay Sarıkaya ile olan sadakatli ilişkisi ile popüler kültür çocuğu olmadığını gösterdi. Künyesi temiz bir kadro. Dizinin yapım şirketi daha önce Aliye efsanesinin yapımcılığını üstelenen TMC ve Erol Avcı. İki komiserin hikayesini anlatan dizi eğer iyi bir senaryo yakalarsa ciddi bir başarı yakalayabilir.

Laf Serenay Sarıkaya’dan açılmışken dikkatimi çeken bir konuya değinmek istiyorum. Televizyon izlerken Mavi’nin reklamına takıldı gözlerim. Mavi çok iyi bir iş yapmış ve bu yılda reklam yüzü olarak Serenay Sarıkaya’yı kullanmış. Çok güzel kaliteli bir reklam olmuş. Reklamda ünlü kullanımı çok önemlidir. Kullanılan ünlü markayı yukarı da çıkartır aşağıda çeker. Serenay reklama yakışmış, yeni sezonun reklamı da güzel olmuş ama bir şeye itirazım var. Reklamda Serenay’a yapılan makyajı çok abartılı buldum. Onun doğallığını biraz kapatmış, hatta onu da markayı da biraz yaşlandırmış. Bu tarz şeylere çok dikkat etmek lazım.

Türkiye’nin Dünyaya Açılan Penceresi Bu Kitapta

Türkiye son yıllarda yurtdışına ihraç ettiği televizyon dizileriyle tüm dünyada adından söz ettiriyor. Hem ekonomik hem de kültürel açıdan büyük bir güç olan televizyon dizilerinin işlevleri bununla da sınırlı değil. Türk televizyon dizilerini farklı yönleri de var. Türk televizyon dizilerini farklı yönleriyle ele alan, "Televizyon Dizilerinin Keşfi: İçerik, Anlam ve İşlevleri" kitap yayınlandı.

Editörlüğünü Dr. Yenal Göksun'un yaptığı kitap televizyon dizileri üzerine farklı mecralarda yürütülen tartışmalara iletişim çalışmaları çerçevesinden katkı sunmayı amaçlıyor. Sekiz bölümden oluşan kitapta, Türk televizyon dizilerinin küresel rekabette ulaştığı nokta nedir? Birçok yabancı ülkede reyting rekorları kıran dizilerde hangi değerler yer alıyor? Tarihsel dizilerde gerçeklik ve kurmaca arasındaki sınır ne olmalı? Tarihsel televizyon dizilerinin günümüzü anlamadaki işlevi nedir? Dizilere ilişkin efsaneler ve gerçekler neler, gibi soruların yanıtlarını merak edenlerin merakını gideriyor. Türkiye’nin en çok eleştirilen televizyon içerikleri olan diziler ile ilgili bir kitap okumak isteyenlere öneriyorum.

Bay Riziko Dünyaya Açılmaya Devam Ediyor

2003 yılından beri Rusya, ABD ve Avrupa Kıtasında pek çok ülkede yayınladığı şarkılarla Türkiye’nin adını duyuran, Türkiye’nin yabancı müzik liste rekortmeni Bay Riziko lakaplı Serhat Hacıpaşalıoğlu, Yunanistan’ın popüler yorumcusu Helena Paparizou ile bir düet yaptı.  “Total Disguise” adlı sözü ve müziği Olcayto Ahmet Tuğsuz’a ait olan şarkıda Helena Paparizou ile düet yapan Serhat Hacıpaşalıoğlu, iki şarkılık single albümü için Yunanistan’da bir klipte çekerek dünya müzik marketlerindeki yolculuğuna devam ediyor.

TRT’den İddialı Bir Dizi Transferi

Dizileri ile her geçen gün iddiasını daha da büyüten TRT Televizyonu “Vuslat” dizisine bir transfer daha yaptı. Daha önce Kemal Doğulu’yu kadrosunu katan dizi, son olarak özellikle yeni kuşağın sevilen yüzü Baran Bölükbaşı’nı da ekibine kattı. Baran Bölükbaşı dizide Vuslat'ın kardeşi Fırat rolüne hayat verecek. Dizi rekabetine TRT’nin de katılması televizyon dünyasına güzel bir renk getirdi. Bu sezon dizi sezonu epey çetin geçecek gibi çünkü artık TRT de bu rekabette iddialı olduğunu her geçen gün gösteriyor.

Hakan Peker & Kral TV Polemiğinde Son Durum

Geçtiğimiz günlerde YeniBirlik Gazetesinde de detaylıca kaleme aldığımız Hakan Peker ve Kral Medya grubunun telif ödememesi ile ilgili gelişmeler bu hafta da devam etti. Bu olaydan sonra Kral TV yetkilisi Gezegen Mehmet, listelerin tarafsız hazırlandığını iddia etmişti. Buna artık kimse inanmıyor. Çünkü başta Kral medya olmak üzere Türkiye’de listelerin nasıl hazırlandığını uçan kuşlar bile biliyor. Radyo ve televizyon listelerinin artık zerre güvenirliliği kalmadı. Listeler halkın umurunda bile değil.

Hakan Peker’in Kral ile yaşadığı polemikte Hakan Peker’in, yeni şarkısının Kral TV'de en çok dinlenenler listesine girememesi üzerine “Madem ilk 20’de yokuz, klibimizi yayınlayamazsınız” diyerek kanalı bastığı iddia edilmişti. MÜYAP Hakan Peker’i haysiyet kuruluna verdiğini iddia edilmişti. Konuyu merak edip mercek altına aldım. MÜYAP bana haysiyet kurulunun bir ihraç anlamına gelmediğini söyledi, bunun birliğin bürokratik yapısı içinde normal bir bilgi alışverişi içeren bir süreç olduğunu öğrendim.

Konu ile ilgili Hakan Peker de hem basın organlarına hem de sosyal medya hesabından açıklamalar yaptı. Hakan’ın ben bu konuda verdiği savaşı çok takdir ediyorum. Davasında kendisini savunuyor ve asla laf altında kalmıyor. En son medyaradar’a yaptığı açıklamada Kral TV’nin on aydır lisanssız yayın yaptığını söyledi ve “Savaş daha yeni başlıyor. Sonuna kadar hakkımın, emeğimin karşılığını arayacağım. Burası öyle muz cumhuriyeti değil. Hukuk var, adalet var. Öyle yalan haber yaptırmakla olmuyor” diyerek konu ile ilgili mücadelesine devam edeceğini söyledi.

Öte yandan Doğuş Medya Grubu ve patronu Ferit Şahenk’in bu konu ile ilgili hiçbir şey yapmaması benim çok garibime gitti. Aldığım duyuma göre meslek birlikleri ile bir pazarlık yapılmış ama fiyatta anlaşma olmamış. Bu eğer doğruysa grup adına ciddi bir ayıp. Koca Ferit Şahenk buna nasıl göz yumuyor anlamıyorum, gözüken o ki bu konu daha çok uzayacak.

Jale Efkara Davet Etti

Doksanlarda yayınladığı başarılı albümlerle dikkatleri çeken ve müzik dünyasının başarılı yorumcuları arasına adını yazdıran Jale, yeni teklisi “El İnsaf” ile müzikseverin efkarını dağıtmaya hazırlanıyor. Jale, yeni şarkısına Gökhan Özdemir yönetmenliğinde Kırklareli Cehennem Şelaleleri’nde klip çekti.

90’ların Klasiği “Rüyalar”a Cover Düet

Pop müzik tarihinin en uzun şarkılarından biri olarak akıllarda kalan Ercüment Vural’ın doksanlarda yayınlanan “Rüyalar” adlı şarkısı yeniden yorumlandı. Yeşim Salkım ile yaptığı düetle şarkıyı tekrar seslendiren Ercüment Vural, Yeşim Salkım ile gerçekleştirdiği “Senden Geçemem” adlı düetin ardından bir düete daha imza atmış oldu.

Candan Erçetin’in Kırdığı Anlamsız Pot

Müzik dünyasında kendine has çizgisi ile kısa bir sürede farklılaşmayı başaran ve özel bir kitle edinmeyi başaran Candan Erçetin son zamanlarda gereksiz konulara girdiğini görüyor ve şaşırıyorum. 

Kısa bir süre önce MSG adlı müzik meslek birliği seçimlerine giren ve kazanan Candan Erçetin, bu meslek birliğinde iddialı işlere imza atmak üzere çalışmalara başladı. Candan, efendi ve duruşu olan bir yorumcu. Ama bazen hem medya ile hem de dinleyicileri ile olan ilişkilerinde işin dozunu kaçırıyor. Bende birkaç agresif davranışına şahit olmuş biri olarak hep “keşke biraz daha sakin olsa” diye kendi kendime düşündüm.

Candan Erçetin’in geçtiğimiz hafta Tıp Kongresinde gerçekleştirdiği bir dinleti sırasında cep telefonlarının kameraları ile görüntü almak isteyenlere atar yapması beni çok şaşırttı. Candan, doktorların cep telefonları ile görüntü kaydı yapmaya başlaması üzerine “Telif hakkı var çekemezsiniz. Güvenlik iş başına” diyerek doktorların görüntü kaydı yapmasını engelledi. Dünyanın her yerinde izleyiciler akıllı telefonları aracılığı ile kayıt yapar, fotoğraf çeker ve bu görüntüleri bir sosyal statü göstergesi olarak sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar. Bu bir çılgınlık boyutuna geldi. Bunun önüne geçmek artık imkansız, bu moda kaç sene süreR bilemem ama bir yorumcunun konseri sırasında bunu engellemesi çok anlamsız. Bunu engellerken bir de “telif var” demesi ise ayrı bir saçmalık.  O konserde çekilen görüntüyü DVD yapıp yayınlayacak değil ya izleyici. Bırak çeksin, neden böyle bir olaya giriyorsun diye sorarlar. Hele birde telif demesi kanımca biraz da show oldu. Ya Candan espri yaptı ve iş raydan çıktı ya da cidden kafayı telifle bozdu.

Dinletide telefonlar görüntü alması engellenen doktorlar Candan’ın bu hareketi üzerine bozulmuş ve onu yuhalayarak tepkilerini göstermişler. Şimdi koskoca Candan Erçetin’sin neden bu topa giriyorsun diye sormak geliyor içimden. Yapılan şey hukuk dışı bir davranış değil, seni rahatsız eden bir davranış desem o da değil. Şimdi biri çıkıp “sen izleyicinin cep telefonu ile görüntü alma hakkını engelledin” derse ne diyecek Candan Erçetin? Bence çok gereksiz bir davranış olmuş. Hak hukuk savaşı verirken, hak hukuk konusunda dikkat etmek gerekir. Ben Candan Erçetin’in bu başından geçen olayın bir talihsiz vak’a olduğunu düşünmek ve bu olayın tüm sanatçı ve yorumculara kapak olmasını istiyorum. Bırakın isteyen istediğini yapsın, isteyen istediği görüntüyü alsın, amatör olduğu sürece herkes bu hakka sahip olmalı.