Vakıf Katılım web
Röportaj 02.10.2018 03:00 Güncelleme: 02.10.2018 00:35

'Şarkılarımız İnsanı Anlatıyor'

Kendi adlarıyla yayınladıkları ilk albümü "El Morabba3"ün ardından, Universal Music Mena etiketiyle yayınladıkları ikinci albümü "Taraf Al Khait" ile daha geniş kitlelere ulaşan grubun hem yazan hem söyleyen, hem de çalan üyesi Muhammad Abdullah'la, İstanbul'da verecekleri ilk konserin öncesinde konuştuk.
'Şarkılarımız İnsanı Anlatıyor'

Sema SEZEN

Müziğiyle kendi coğrafyasının sınırlarını aşan Ürdünlü grup El Morabba3, 2009 yılında kendi müzikal anlayışlarını sosyal şarkı sözleri ile harmanlamak üzere bir araya geldi. Öfkeli, bütünsel ve keskin olarak tanımlanan yeni rock / post-rock, elektronik sound’u gruba büyük bir başarı sağladı. Sanat yolculuğu ile Arap bağımsız müzik sahnesini canlandıran El Morabba3, Orta Doğu’nun önemli gruplardan biri haline geldi.
El Morabba3 çalışmalarıyla kültürel engelleri kırdı ve yeni bir sound yaratarak istikrarsız ve huzursuz bir bölgede yaşayan insanların bugün yaşadığı gerçeklere yönelik düşüncelerini, kaygılarını ifade etti.
İstanbul’daki ilk konserleri için 5 ve 6 Ekim’de Salon IKSV’ye konuk olacak El Morabba3’ün lideri ve vokali Muhammad Abdullah ile sohbet ettik.

-2009 yılında El Morabba3’nın temellerini atarken motivasyonunuz neydi? Neyi amaçlıyordunuz?

Aslında müzisyenlerden oluşan bir kolektif kurma fikri ile yola çıktık. Farklı mesleklerden ve eğitimlerden geliyoruz ama müzik etrafında birleştik. Ben, Muhammad Abdullah, grup lideriyim. Şarkı sözlerini yazıyorum, seslendiriyorum ve bas çalıyorum. Elektrogitarda Eyad Hamam, davul ve perküsyonlarda Zeid Mseis, keybord, synths ve trompette de Basel Naouri var. Amacımız istikrarsız ve çalkantılı bir bölgede yaşayan insanlara, genç kuşaklara müziğimizle, şarkı sözlerimizle destek olabilmek, onların duygularını müziğe dökmek ve onlara umut verebilmekti.

-Müziğinizle ilgili nasıl dönüşler alıyorsunuz?
Arap indie müziği belki herkesin çok iyi bildiği ya da aşina olduğu bir tür değil ama giderek daha geniş kesimler tarafından dinleniyor. Hem kendi bölgemizde hem de uluslararası alanda çok güzel dönüşler alıyoruz. Özellikle Avrupa ve Kuzey Afrika’da takipçilerimiz olduğunu, Avrupa’ya yaptığımız son turnenin bunda çok etkili olduğunu söyleyebilirim.

-Şarkılarınızda işlediğiniz temel konular neler?
Şarkı sözlerimiz temelde insani durumları, insanı anlatan duygu durumlarını yansıtıyor. Her şarkının kendine özgü bir dünyası var. Kimi zaman romantik, kimi zaman melankolik… Bazen politik, bazen sosyal konulara değinen şarkılar… Sonuçta kendimizi etrafımızda olup bitenlerden soyutlayamayız.

-Şarkılarınızı yaratırken nelerden ilham alıyorsunuz?
Çok farklı müzik türlerinden esinleniyoruz ve onları özümseyerek kendi sound’umuzu genişletiyoruz. Kendimizi belirli şeylerle sınırlandırmıyoruz, o nedenle bu sorunun yanıtı çok geniş… Öte yandan Arap müziği başlı başına çok zengin ve benzersiz. Köklerimizi, mirasımızı kendi sound’umuzu oluştururken kullanabildiğimiz için çok gururlu ve şanslı hissediyoruz. Başarılarımızın yanı sıra bu işi yaparken karşılaştığımız zorluklar ve mücadeleler de bizi çok besliyor.

-Yeni kuşaktan kimleri dinliyorsunuz?
Lübnanlı Yasmine Hamdan, Mısırlı Tamer Abu Ghazaleh ve Mariam Saleh, Kuveytli Yousef Yasine ve Tunuslu Emel Methlouthi ilk aklımıza gelenler…

-İstanbul’daki ilk konseriniz olacak. Nasıl hissediyorsunuz?
Çok heyecanlıyız. Türkiye’deki hayranlarımızdan ne zaman geleceğimize dair mesajlar alıyorduk. Üst üste iki gece sahne alacağız. Dinleyicilerimizle buluşacağımız ve bizi tanımayanlara müziğimizi ulaştıracağımız için konseri sabırsızlıkla bekliyoruz.

-Yakın zamanda yeni projeler, performanslar var mı?
Kasım ayında Kuveyt’te bir konserimiz olacak ve ardından Amman’da bir dizi konser olacak. Gelecek yıl Avrupa’ya ikinci turnemizi düzenlemeyi düşünüyoruz. Avrupa’da mümkün olduğunca çok ülkede yeni dinleyicilere ulaşmayı ve dünya turnemiz için bir alt yapı oluşturmayı istiyoruz.