Röportaj 03.05.2021 09:30 Güncelleme: 03.05.2021 09:36

'Sayılarımız eşitlenene kadar mücadelemiz sürecek'

Dört yıl önce doğan ve her yıl devleşerek ilerleyen Kadın Yönetmenler Festivali, uluslararası arenaya İngiltere ve Kosova'daki yoğun ilgi gören gösterimleriyle damga vurdu.
'Sayılarımız eşitlenene kadar mücadelemiz sürecek'

Festivalin kurucusu ve direktörü Gülten Taranç, festivalin bireysel bir çaba olarak başlayıp, kolektif bir organizasyona dönüşerek Kadın Yönetmenler Derneği’nin de kurulduğu bilgisini verdi

SEMA SEZEN

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin katkılarıyla, Kadın Yönetmenler Derneği tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali atölyeler, film söyleşileri, paneller ve ilk kez gösterilecek filmlerle devam ediyor.
Bu yıl #sığamıyoruz sloganı ile izleyiciyle buluşan 4'üncü Kadın Yönetmenler Festivali'nin kurucu direktörü, yönetmen, besteci, müzisyen Gülten Taranç, festivaldeki yenilikleri anlattı.

-Her yıl kadının gücünü vurgulayan sloganlarla devam eden festivalin bu yılki sloganı "Sığamıyoruz" oldu. Sığamıyoruz değil mi?

Biz Covid-19 pandemisi patlak vermeden önce temamızı süper kahramanlık olarak belirlemiştik ve bu süreç boyunca ne evlere sığabildik, ne de hayallerimize sığabildik. Festival bu yıl ilk defa üç aşamada gerçekleşiyor. Mart ayında İngiltere, Kosova gösterimleriyle başladık. Britanya Türk Kadınları Derneği ve East Angelia Üniversitesi ile beraber Türkiye’den 17 tane filmin gösterimini gerçekleştirdik. Bunun yanında Türkiye’de ise 16 uluslararası film gösterildi. 22 Nisan - 5 Mayıs tarihleri arasında ise ikinci etabımız başladı, tüm ulusal seçkimizi ve Balkan özel seçkimizi yarışmalı bölümlerle birlikte izlemeye açtık. Pandemi sürecinin gidişatına göre Haziran ayında İzmir’in Seferihisar ilçesinde bir araya gelmek gibi bir niyetimiz de var. Bu yıl tarihlere de sığamıyoruz.

- Her yıl fiziki şartlarda gerçekleşen festival, pandemi sebebiyle ilk defa online ( çevrimiçi ) olarak gerçekleşiyor. Bu festivali nasıl etkiledi?

Biz bunu olabildiğince avantajımıza dönüştürmek için pandemi döneminin ilk günlerinden beri bir fiil çalıştık. Zaten festivalin 3. yılının sona ermesinden bir hafta sonra ilk karantina dönemi gerçekleşti. Biz bu karantina sürecinde çevrimiçi festivalin altyapı çalışmalarına başlamıştık. Biz bu yılı İzmir dışına çıkmak olarak değerlendirdik. Çevrimiçi gerçekleştirdiğimiz film gösterimleri, atölyeler, paneller ve söyleşiler ile Türkiye ve dünyaya İzmir’den açıldık. Bu da aslında ileriki yıllarda gezici bir festival olmamız için bir adım olmuş oldu.

- Kısa sürede uluslararası boyutta başarı yakalayan bu festivalin gelişimi nasıl oldu anlatır mısınız?

İlk iki yıl hafta olarak başladığımız etkinliğimiz, üçüncü yılında festival oldu. Dördüncü yılımızda ise uluslararası bir festival olma kararı aldık. Çok bireysel bir çaba olarak başlayan bu festival, kolektif bir organizasyona dönüştü. Direktör yardımcım Duygu Kocabaylıoğlu Arazlı, uluslararası koordinatörlerimiz Dr. Öğr. Üyesi Zeynep Merve Uygun ve Dr. Ebru Beyazıt’ın ekibe dâhil olmasından sonra Kadın Yönetmenler Derneği’ni İzmir’de kurduk. Sayılarımız bir gün eşitlenene kadar mücadelemiz devam edecek.

"KÖPRÜDE BULUŞMALAR ÖDÜLÜ KAZANDIK"

- Siz de bir kadın yönetmen olarak önemli projelere imza atıyorsunuz. Şu an başka hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?

Şu süreçte ikinci filmin “Salyangozlar”ın ön hazırlık aşamasındayız. Yapımcım Eylem Atakav ile birlikte Köprüde Buluşmalar ödülünü kazandık. Bu bizim için çok büyük bir motivasyon oldu. Filmde kullanılacak şarkıların da yer aldığı albüm ise; film çekimlerinden önce tüm dijital platformlardan 3 Haziran itibaren dinlenebilecek.