Halkbank web
Ekonomi 12.06.2019 15:02

'Sigorta olmazsa yaprak kımıldamaz'

Sigorta sektöründe Türkiye'nin en büyük projelerine koruma sağladıklarını söyleyen Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar; finansal kuruluşların sigortaya güvenerek kredi sağladığını, sigortanın olmaması durumunda ekonominin felç olacağını ifade etti.
'Sigorta olmazsa yaprak kımıldamaz'

 Geçtiğimiz ay 2 yaşını dolduran Quick Sigorta; piyasaya sunduğu yeni ürünler, kendine has iletişim ve medya kullanımı yöntemleri ile sektöre yeni bir renk getiriyor. Son dönemde piyasada destekledikleri ve yaygınlaştırmaya çalıştıkları kefalet sigortası ürününün bilinirliğinin artması ve acentelerin yeni bir enstrüman kazanması için büyük çabalar gösteren Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar ile sigortanın ülkemizin gelecek dönemdeki ekonomi planı içerisindeki önemi üzerine konuştu. Yaşar, Quick Sigorta’nın faaliyette bulunduğu 2 yıl içerisinde gerçekleştirdiklerini ve Quick Sigorta’nın iş süreçlerinde önemli bir yeri olan acentelerin ülkemizdeki durumunu değerlendirdi.

Öncelikle, ülkemizde acentelerin durumunu ve iş yapış şekillerini değerlendirir misiniz?

Ülkemizde tüm Türkiye’ye yayılmış 16 bine yakın sigorta acentesi var. Ayrıca ülkemizde 704 ilçede lisanslı acente var. Türkiye’deki ilçelerin sayısı ise 972. Bu demektir ki 200 küsur ilçede lisanslı acente yok. Toplam portföyün %50’sinin oto sigortalarından oluştuğunu dikkate alırsak Türkiye’de acentelerin de büyük bir kısmı aslında oto sigortalarına, hatta direkt trafik sigortalarına yoğunlaşmış durumdalar. Dolayısıyla, onlar açısından yeni bir çıkış yolu ve yeni kanallar oluşması lazım. Bir de acentelerin uzmanlıklarının artırılması, daha çok uzman statüsüne erişmeleri lazım. Tabii, bunu söylerken kolaycılık da yapmamamız gerekiyor. Küçük bir ilçede rizikolara baktığımız zaman sigorta şirketleri bazen o rizikolara olumlu olarak bakmıyor. Bu sorunların üzerine gidilmesi gerekiyor.

ACENTELERİ DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN YATIRIM YAPIYORUZ

Acente örgütleri üzerinden buralarda değerlendirme yapmak gerekiyor. Gerçekten var da yapılamıyor mu yoksa var olanı sigorta şirketleri mi yapmıyor? Problem nedir? Çözüm nedir? Bu acentelerin nitelikleri ve gelirleri nasıl artırılabilir? Zaman zaman taşıma kapasitesi diye TOBB ve SAİK’in yaptığı çalışmalar oldu ama çok fazla bir yere ulaştığını da sanmıyorum. Eskiden münhasır acentelik yani tek bir sigorta şirketiyle çalışan acente sayısı çoktu. Böylece eğitim de mümkündü ama şimdi bir acente birden fazla sigorta şirketiyle çalıştığı için şirketler eğitime çok sıcak bakmıyor. Bu konuda bir eksik olduğunu görüyorum. Bugün acenteler ile birlikte toplantılarda bir araya geldiğimizde zamanın büyük çoğunluğunu trafik sigortası konusu alıyor. Bizler de dahil olmak üzere bir kusur var. Biz Quick Sigorta olarak özellikle finansal sigortalarla ilgili başlattığımız çalışmalardan sonra acentelerin birer finansal markete dönüşmesi konusunda çalışıyoruz. Daha önce TÜSAF’ın da aldığı özellikle Findeks ile birlikte başlattığı projeler var. Biz TÜSAF ile birlikte Türkiye’nin birçok yerinde toplantılar yaptık, finansal sigortaları anlattık. Bizim attığımız adımlarla, TÜSAF’ın attığı adımlarla ve elbette SAİK’in de bu konularda ki çalışmalarıyla acentelerin yeterlilikleri artacaktır.

ACENTELERE YENİ BİR ENSTRÜMAN KAZANDIRDIK

Acentelerin birer finansal markete dönüşmesi ve belki ileride bulundukları yerlerde bazı bankaları temsil edebilecek yapıya kavuşmaları bizim beklentimiz. Açıkçası biz elimizden geldiğince bu yapılara destek vermeye çalışıyoruz. Acenteleri dönüştürmeye, niteliklerini ve komisyon getirilerini artırmaya yönelik çalışıyoruz. Kefalet sigortaları bunların başında geliyor. Bu sigorta ile küçücük bir acenteyi oradaki iki banka şube müdürü ile eşdeğer kılıyoruz. Bir banka gibi kefalet senedi verebilecek duruma getirdik acentelerimizi. Yakında Quick Finanscım ürününü sunuyoruz. Bununla ilgili yeni birtakım enstrümanlar kazandıracağız acentelerimize.

QFİNANS ile acentelere nasıl bir hizmet sunuyorsunuz?

Quick Sigorta’da trafik sigortalarıyla başladık. Piyasaya başka bir alandan girmek çok da kolay değil zaten. Konjonktür de bunu gerektiriyordu. Bugün geldiğimiz noktada da trafik sigortalarında poliçe dendiğinde 1 numaralı şirket olduk. Quick Sigorta’nın ruhunda liderlik var, dolayısıyla da en etkin bölümde liderliğe oturduk. Arkasından finansal sigorta ürünleri geldi. Konut, işyeri, kasko ve diğer bazı sigorta türlerimiz elbette ki var ama biz henüz 2 yaşında bir sigorta şirketiyiz. Her şeye sıfırdan başlıyoruz. Kefalet sigortaları konusunda bugün KOBİ’lere, Türkiye’nin her yerindeki işletmelere, tacirlere, banka teminat mektubuna eşdeğer kefalet sigortalarını sunuyoruz. Biz finansal sigortalar alanına da liderlik ederek başladık. Elbette ki burada işi bu olan sigorta şirketleri, global şirketler de var. Benim kastım hem Anadolu’ya hem belli büyüklükteki KOBİ’lere, esnaflara, tacirlere hizmet vermek hem de bunu kitlesel bir iş olarak yapmak. Biz finansal sigortalar alanında devlet destekli alacak sigortasıyla ikinci ürünümüzü çıkardık ve havuza dahil olduk. Son olarak da Quick Finanscım ürünümüzü koyduk. Bu ürün hem kefalet sigortası hem de alacak sigortası ürünlerinde bir başlangıç ürünü olmakla birlikte ayrıca bağımsız olarak bir skorlama ürünü şeklinde iş insanlarımızın, tacirlerimizin, esnaflarımızın, KOBİ’lerimizin ihtiyaç duydukları skorlama ve reyting ihtiyaçlarına çözüm olacak. Gelecek hafta da ürünün lansmanını gerçekleştireceğiz. Quick Finanscım ürününün hemen ardından bizim fatura koruma ürünümüz de devreye girecek.

İLK DEFA SATILAN DEĞİL

ALINAN BİR ÜRÜN SUNUYORUZ

Kefalet sigortası acenteler ve müşteriler arasında karşılık buldu mu? Bu ürünün değeri yeterince anlaşılıyor mu?

Evet, ürünümüz karşılık buldu. Ben bunu acentelerle yaptığım toplantılarda da anlatıyorum. Şunu söylüyorum acentelere, bu ürün bugüne kadar sigorta sektöründe bildiğimiz ürünlerden farklı bir ürün. Bu üründe ilk defa müşteri acentelerin önünde, hem de iki anlamda önünde. İlk olarak müşteri bilgi olarak önde. İhalelere giren, banka teminat mektubu kullanan müşteriler kefalet senedinin ne olduğunu biliyorlar. İş adamları zaten şimdiye kadar okudular ve öğrendiler. Şimdi duyduklarında Quick Sigorta’nın kefalet senedi düzenlediğini, ürünü zaten bildikleri için acentelerin önündeler. Müşteriler bu ürüne hakimdiler zaten. Yani ürünü anlatmakla ilgili bir sıkıntı yok. İkinci olarak nasıl öndeler? Müşteriler acentelerimizin kapısını çalıyorlar ve diyorlar ki siz Quick Sigorta’nın acentesi misiniz? Sizde Quick Sigorta kefalet senedi var mı? Böylece hem bilgi olarak hem talep olarak önündeler. Belki de Türk sigorta sektöründe ilk kez bir ürün satılan değil alınan bir ürün haline geldi.

İTİBARLA YÖNETİLMESİ GEREKEN BİR ÜRÜN

Problem ise şu: biz şu ana kadar 2 bin 500 - 3 bine yakın kefalet sigortası mektubu düzenledik. Acentelerimizin bir sigortacılık anlayışları, iş yapış biçimleri var. Kefalet senedi bankacılık refleksleriyle düzenlenip, satılmalı. Oysaki bizim bazı çalışanlarımız da dahil olmak üzere biz biraz sigortacılık refleksi gösteriyoruz. Kasko, işyeri sigortası satar gibi davranıyoruz. Halbuki bu ürün öyle bir ürün değil. Ürünün ilk satıcısı olan bir sigorta şirketi olarak temkinli olmalıyız. Bu itibar yönetiminin çok yüksek olması gereken bir ürün. Niteliksiz ve sahte çalışmaları duymak da üzüntü veriyor. Bu konuda da özellikle Sigortacılık Genel Müdürlüğümüzün daha etkin yaklaşımlar göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Biz sektörü temsil ediyoruz ve banka dışı finans kesimini hedefliyorsak eğer burada hata yapmamamız gerekiyor.

MEDYA VE TEKNOLOJİ ŞİRKETİYİZ

Quick Sigorta Avrupa Finansal Yönetim Derneği’nin düzenlediği yarışmada finale kaldı. Bu başarıya nasıl ulaşıldı anlatır mısınız? Yurtdışından aldığınız ödüllerin arkasında nasıl bir çalışma var?

Quick Sigorta piyasaya çıktığı ilk andan itibaren logosuyla, renkleriyle, tavrıyla sektöre liderlik etti. Yaklaşımlarımız sektör tarafından benimsendi. Sosyal medyada yaptığımız işler; QSÖZLÜK, QMAG, QBLOG gibi ürettiğimiz içeriklerde biz tek başına “gelin bize sigorta yaptırın” demiyoruz. Biz, “sigortacılık hayatın her alanında var” diyoruz. Sigorta kavramlarıyla, terimleriyle aslında soğuk bir iş. Ölümden, yangından, kazadan, maddi kayıptan, depremden bahsediyorsunuz. Sigortacılığı daha sıcak anlatmak lazım. Bu bakış açımız bize ilk 6 ayımızda ödül getirmeye başladı. İlk olarak Amerika’dan 2 Gold bir Platinum Hermes ödülü aldık. Ama en önemlilerinden bir tanesi Digital Insurance yarışmasında inovasyonda Avrupa birincisi olduk ve dünyanın ilk 3 şirketinden birisi olduk. Avrupa Finansal Birliği olan Efma’da bu sene katılan 54 ülkeden 394 proje arasından finale kalan 9 şirketten biri olduk. Ben inanıyorum ki ekibimiz jüri değerlendirmesi sonunda bizi ilk 3’e taşıyacaktır.

Sektördeki performansınızı değerlendirir misiniz? Orta ve uzun vadede hedefleriniz nedir?

Dediğimiz gibi, 2 yaşında bir şirketiz. 12 Mayıs 2017’de ilk poliçemizi kestik. Hem ortaya koyduğumuz ürünler hem bunların sürdürülebilirliği açısından maliyet yönetimi yapıyoruz. Rakamsal olarak baktığımızda %135’lik bir büyüme oranıyla ilk tam faaliyet yılını kapattı Quick Sigorta. Bu sektörde rekor bir rakam. Sektörün 6.5 kat üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Personel başına 25 milyon civarında bir prim üretimi gerçekleştirdik ki bu da sektörde bir rekor. Yine aynı şekilde özsermaye kârlılığımızı %72 olarak gerçekleştirdik. Bu da yine bir rekor. Türkiye’de kayıtlı lisanslı 15-16 bin acentenin %50’sinden acentelik başvurusu aldık. Yeni ürünlerimizle de sektördeki konumumuzu güçlendirip, farklı yatırımlara imza atacağız. Corpus Sigorta’nın alınması, Kredico, Valde ve onun dışında 1-2 tane daha Insurtech firmayı bünyemize katarak grubumuzu büyüterek devam ediyoruz. Sadece rakamsal değil  fiziksel olarak da grubumuzu, vizyonumuzu ve projelerimizi de büyüterek devam ediyoruz.

Quick Sigorta yeni satın almalara imza atmayı planlıyor mu?

Biz sadece satın alma yapmak için satın alma yapmıyoruz. Insurtech ve Startup’lar konusuna romantizm olarak bakmıyoruz. Biz bu alanlarda gerçek değerler yaratmaya çalışıyoruz. Fintech olarak Kredico’yu, Insurtech olarak 2 firmayı bünyemize kattık. Bir sigorta şirketi de grubumuzun üyesi olarak katılmış durumda. Bunun yanında banka dışı finans alanında da yatırımlarımız olacak. Holding CEO’muz bu alanda banka yatırımlarını telaffuz etmişti. Bizim de bu alanlardaki fırsatları değerlendirmemiz devam edecek.

‘BASİRETLİ TACİR’

Gelecekte devreye almayı planladığınız başka QFİNANS, QBLOG gibi ürünler, uygulamalar var mı?

Yeni ürünlerimiz yolda. Çok yakında QKİMLİK diye bir ürünümüz çıkacak. ATM’lerde, alışveriş yaparken, sokakta ya da telefon operatörlerinde yaşanan sıkıntılar var. İnsanların kimliklerini kaybetme ve çaldırma korkuları var. Dolayısıyla, hem gerçek ortamda hem sanal ortamda bu teminatları sağlayan QKİMLİK ürünümüzün hazırlıkları bitti. Bunun dışında drone’larla ilgili sigortalarımız çıkacak. Yeni kasko ürünlerimiz çıkıyor. Bunun yanında Basiretli Tacir ürünümüz yakında piyasaya çıkacak. Biz Türkiye’de işyeri sigortalarının zorunlu olduğuna inanıyoruz. Bu bazen yanlış anlaşılıyor. “Zorunlu olsun” dediğimi düşünüyorlar. Ben zaten zorunlu olduğunu söylüyorum. Çünkü Türk Ticaret Kanunu diyor ki: “Tacir faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi davranmak zorundadır.” Basiretli bir işadamı da bize göre sigorta yaptırmak zorundadır. Dolayısıyla bu bir yorumlama biçimidir. Sigortasız işyerlerinde meydana gelebilecek hasar ve zararlarda kamu kaynaklarının, vergi gelirlerinin, istihdamın zarar görmesinden dolayı hakimler tarafından bu konunun dikkate alınması lazım. Elbette ki, sigortasız oldukları için bir ceza yaşamış oluyorlar ama kanuni olarak da burada birtakım yaptırımlar uygulanıyor olmalı. Biz Basiretli Tacir ile yeni bir farkındalık kampanyası başlatacağız. Kısa bir süre içerisinde lanse edeceğiz. Mecra tarafında ise QTV sürprizimiz  olacak.

KREDİLERİN KORUMASINI DA BİZ SAĞLIYORUZ

Yeni ekonomik plan içerisinde sigortaya genişçe yer veriliyor. Sigortacılık gelecekte ülkenin kalkınmasında önemli bir yer tutacak mı?

Sigortacılık tüm dünyada çok önemli bir sektör. Aslında yeni yeni Türkiye Sigorta Birliği de bu konuyu öne çıkarmaya başladı ve söylemlerinde kullanıyor. Bundan dolayı son derece mutluyum. Türkiye’de bir sürü büyük yatırım yapılıyor. Bu yatırımların kredileri vatandaşın bile dilinde konuşuluyor. Ancak konuşulmayan bir taraf var ki, o da, buraların sigortası olmasa, yatırımlar proje sigortaları ve inşaat sigortaları ile sigortalanmazsa bu krediler sağlanamaz. Çünkü o yapıları sigorta koruyor. Bu yatırımları bu projeleri sigorta koruyor ki, bu sigortaya güvenerek, bu sürdürülebilirliğe güvenerek finansman kuruluşları da buraya kredi sağlıyor. Dolayısıyla onların sağladığı kredilerden çok daha fazlasını biz sağlıyoruz aslında. Sigorta öyle bir şey ki, varken varlığı çok anlaşılmıyor. Yokluğunda anlaşılıyor. 2017 yılında trafik sigortaları yokken piyasada ortalık nasıl karıştı. Yaprak kımıldamaz, otobüsler sefere çıkamaz, insanlar fabrikalarını çalıştıramaz. Bu kadar önemli. Yeni ekonomi programının ve orta vadeli planın bizim de stratejilerimize uygun bir şekilde banka dışı finansı ve sigortacılığı destekliyor olması bizim için son derece önemli. Dolayısıyla ben Türkiye’nin geleceğinde de sigortacılığın yaratacağı fon kapasitesinin büyük önem ve değer taşıdığını düşünüyorum. Hem fon kapasitesi yaratacak hem de ülkemiz açısından bu yatırımların sürdürülebilirliğini pekiştireceğiz.