Türkiye - Gündem 16.09.2021 14:55

Türkiye ile Güney Kore'nin omuz omuza savaşla başlayan iş birliği 71. yılında

Cumhuriyet tarihinin ilk yurt dışı askeri operasyonu için 17 Eylül 1950'de Kore'ye doğru yola çıkan Türk tugayı, savaşın kazanılmasında önemli rol oynarken o gün temelleri atılan Türkiye-Güney Kore ilişkileri her geçen gün daha da güçleniyor.
Türkiye ile Güney Kore'nin omuz omuza savaşla başlayan iş birliği 71. yılında

AA muhabiri, ilk Türk tugayının 71 önce Kore'ye gönderilmesine ilişkin sürecin bugüne kadar artan Güney Kore-Türkiye ilişkilerine yansımalarını derledi.

 Japonya'nın 1910'da kontrolüne aldığı ve "Kore Genel Valiliği" adını verdiği yarımadada işgal, İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar sürdü ve 1945'te ABD ile eski Sovyetler Birliği'nin müdahalesiyle sona erdi.

Ancak iki süper güç arasında Soğuk Savaş'ın ilk gerilimi de bu dönemde yaşandı. Kore'de ABD ve Sovyetler güdümünde iki hükümet kurulurken 38. enlem, iki yönetim arasında sınır kabul edildi.

Kuzey Kore'nin Çin ile komünizmi kabul etmesiyle Güney Kore'de de komünizm yanlıları yer yer şiddetli olmak üzere protestolara başladı. Bu protestolar 1949'da ABD'nin desteğiyle bastırılırken Kuzey'in lideri Kim il-Sung, ülkesi Güney Kore'yi işgal ederse halkın buna destek vereceğini düşünüyordu.

 Bu nedenle Sovyetler Birliği ve Çin'in desteğini arayan Kim'e iki taraf da destek verdi. Bu destek yalnızca siyasi alanda değil, silah yardımı şeklinde de kendini gösterdi.

Sovyetler'in İkinci Dünya Savaşı tecrübesi bulunan komutanlarının da yardımıyla Kuzey Kore, 25 Haziran 1950'de Güney Kore'ye saldırarak 38. enlemi geçti.

Yeterli hazırlığı ve teknik altyapısı bulunmayan Güney ordusu, kısa sürede bozguna uğradı ve ağustos ayı geldiğinde Güney Kore'nin yüzde 90'ı Kuzey Kore'nin kontrolüne girdi.

Güney Kore'ye yardım kararı alan ABD'nin destek güçleri ancak eylül ayında ülkeye ulaşırken 30 Haziran'da Birleşmiş Milletler güçlerine destek verme kararı alan Türkiye'nin destek gücü ise 17 Eylül 1950'de İskenderun Limanı'ndan yola çıktı.

Türk tugayı ABD 8. ordusunu yok olmaktan kurtardı

Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki 1. Türk Tugayı, yaklaşık 1 ay süren yolculuğun ardından Pusan Limanı'na ulaşırken cepheye varması 21 Kasım'da gerçekleşti.

Bu tarihten itibaren çatışmalarda aktif rol oynayan Türk askerleri, ABD'nin 8. ordusunun yok olmaktan kurtarıldığı ve BM güçlerine yeniden düzene girmek için ihtiyacı olan 3 günü kazandıran Kunuri muharebesiyle de savaşın tarihine geçti.

Kunuri muharebesindeki başarısı için BM kuvvetlerinin komutanı Douglas MacArthur, "Türklerin kahramanca çarpışmaları BM kuvvetlerinin salimen yeni müdafaa hatlarına çekilmelerini mümkün kılmıştır." ifadelerini kullandı.

Savaşa 21 bin 212 kişiden oluşan 4 tugayla katılan Türkiye, savaşan 16 ülke arasında en büyük 4. orduyu oluştururken 721 can kaybının yanı sıra yaralı ve savaş esirleriyle en fazla kaybı olan 3. ordu oldu. En büyük kaybı ise 36 bin 940 askerini yitiren ABD ordusu yaşadı.

244 Türk savaş esirinin tamamı 1953'te yapılan esir değişiminde serbest bırakıldı.

İlişkiler ekonomik ve askeri alanda güçleniyor

Kore Savaşı, Türkiye için 1952'de NATO'ya katılma kapılarını açan bir girişim olurken aynı zamanda binlerce kilometre uzaktaki bir ülkeyle dostluk bağlarının oluştuğu bir dönemin başlangıcı oldu.

Bu dönemde Türk askeri, savaşta öksüz ve yetim kalan Koreli çocuklar için "Ankara Okulu"nu açarken Mehmetçik, okul inşa eden tek birlik oldu.

Yaklaşık 3 yıl süren savaşın ardından Güney Kore ile Türkiye arasında diplomatik ilişkiler ise 1957'de kuruldu. İki ülke arasındaki iş birliği seviyesi 2012'de stratejik ortaklığa yükselirken uluslararası organizasyonlarda yakın iş birliği ise sürüyor.

İki ülke, 1 Mayıs 2013'te bir serbest ticaret anlaşması imzaladı. Türkiye'nin imzaladığı ilk derin ve kapsamlı ekonomik ortaklık anlaşması özelliğini taşıyan bu iş birliği ile Türkiye'nin Güney Kore'ye ihracatı da artmaya başladı.

Türkiye ile Güney Kore arasında askeri üretim alanında iş birlikleri de bulunuyor. Türkiye'nin ürettiği Altay tankının ana silahı, Güney Koreli Hyundai ile yapılan teknoloji transferi anlaşması kapsamında Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından üretiliyor.