Volvo'nun strateji departmanı kıdemli başkan yardımcısı Mårten Levenstam, 360c'yle ilgili şöyle konuştu.
"İç hat uçuşları kulağa hoş geliyor olabilir ancak aslında öyle değiller. 360c, endüstriye tamamen yeni bir bakış açısı getirmeyi hedefliyor. Uyku bölmesinde premium konforu ve huzuru ile dinlenme imkânınız var; tazelenmiş hissedeceğiniz bu yolculuk deneyimi ile dünyanın lider hava yolu şirketleriyle mücadele edebiliriz."
İlk başta kulağa fazla cesur gelse de, açıklamada bahsedilen "konfor" konusu pek de yanlış sayılmaz. Kabul edelim, uçak yolculukları boyunca bir koltukta oturuyorsunuz ve uyumak için rahat bir ortamınız yok. Volvo, 360c'nin kısa mesafeli uçuşlarda hava ulaşımına alternatif olacağını düşünüyor. Amerika'dan örnekler (New York-Washington, Los Angeles-San Diego) veren İsveçli üreticinin yöneticilerinin ana fikri güzel ancak bu konforun yenemediği bir şey var: trafik.
Gerçi, sadece garip bir konsept olan 360c'nin ne kadar hızlı olduğunu bilmiyoruz. Kaldı ki Volvo da menzil veya güçle ilgili herhangi bir resmi açıklama yapmadı. Marka, bunun yerine insanların denklemden sürüş çıktığında araçtaki deneyimine eğilmiş. 360c bu alanda gerçekten çok yönlü bir makine. Kompakt bir yatak odası, küçük bir ofis gibi birçok şekle bürünebilen kabin gerçekten de etkileyici görünüyor.
Volvo'nun konsepti değiştirilebilen iç mekâna sahip ilk araç değil. Öte yandan hava taşımacılığına kısa mesafelerde meydan okumak kesinlikle bir ilk. 360c'nin uçaklara alternatif olması için trafik sorununu aşması gerekiyor. Bakalım, sürücüsüz "kabin" bununla başa çıkabilecek mi?