Röportaj 14.03.2019 03:00 Güncelleme: 14.03.2019 10:36

'Yenilenmeye Doğru Süratle İlerliyoruz'

Dünya dışı varlıklarla ilgili yaptığı açıklamalar ve daha önce yayımladığı Galaktik Diplomasi, Kozmik Dokunuş kitaplarıyla merak uyandıran Uzay bilimci Erhan Kolbaşı, yeni kitabı NOVUS'u anlattı.
'Yenilenmeye Doğru Süratle İlerliyoruz'

KÜBRA YILMAZ

Teknolojinin de ilerlemesiyle çağımızda hız kazanan uzay araştırmalarından edinilen buluntular, dünya dışı varlıkların olup olmadığıyla ilgili soru işareti uyandırıyor. Yıllardır bu konuda yaptığı araştırmalarla tanınan uzay bilimci Erhan Kolbaşı’ya merak ettiklerimizi sorduk.

Neden NOVUS?

Novus Latince kökenli bir kelime ve “yeni” anlamına geliyor. Kelimenin bir diğer anlamı da “olağan dışı”dır.
Doğrusu her iki anlamıyla da bütünleşmiş bir kitap Novus… Bizi bekleyen yeni dünyayı, yeni insan modelini ve yeni bilinci anlattığı için kitaba bu ismi koymayı uygun buldum. Bahsettiğim bu değişim süreci, alışkın olmadığımız realitelerle bizi karşı karşıya getirecek, “olağan dışı” bir arınma dönemidir.
Novus’taki anlatımıyla, “yeni”nin üç farklı boyutu vardır. İlki, dünya gezegeninin yenilenmesidir. Gezegenimiz de aslında hem biyosferi, hem de noosferiyle, yani gerek biyolojik yaşam formlarıyla, gerekse kolektif bilinciyle canlı bir organizmadır ve varlığını sürdürebilmek için kendisini belli dönemlerde yenilemek zorundadır. Jeofizik anlamdaki hareketlenmeler de bu sürecin bir parçası olacak gibi görünüyor.

“Yeni” kavramının ikinci boyutu “yeni insan”dır. Yenilenmiş bir dünyada, bu gezegenin yükselmiş titreşimlerine uygun bir beden formu ve bilinç düzeyi taşıyan, farkındalığı yüksek, sevgi-temelli, varoluşu bir ve bütün gören bir yapıdır bu söz ettiğim model… Daha açık söylemek gerekirse, büyük ölçüde dejenere olmuş bir genetik yapının yani “Homo Sapiens Sapiens”in yenilenmesi süreci içindeyiz demek mümkündür.

Yenilenmenin bir üçüncü boyutu ise zihinlerin dönüşümüdür. Alıştığımız normların, dünya ve evren görüşümüzün temelinden sarsılacağı, lokal değer yargılarımızın yerini evrensel değer yargılarına bırakacağı, koşullandırıldığımız temel algı şablonlarının altüst olacağı bir dönemin içindeyiz. Zihnimizdeki gerçeklik referanslarımız tümden değişecek. İnsanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir yenilenmeye doğru süratle ilerliyoruz ve birçok insan olan bitenin farkına varmaya başladı.

İşte bu yüzden NOVUS…

Seçilen insanların (temasçıların) diğer insanlardan farkı nedir?

Bu aslında sürekli yanlış anlaşılan bir konu. Gerçekte bu kişiler, yani temas yaşayanlar, özgür iradeleriyle böyle bir temasa onay veriyorlar. Ancak bu enkarne haldeyken yapılan bir seçim değil. Tüm bu planlar, enkarnasyon öncesi, yani dünyada doğmadan, çok daha geniş bilinçle yapılan seçimlerin sonucu… Bir bakıma temasçılar kendilerini seçtiriyorlar şeklinde ifade edebiliriz. Enkarnasyon kavramını ve enkarnasyon öncesi yaşam planlaması gibi konuları kavramadan bu seçilme meselesini anlayabilmek asla mümkün değildir. Ayrıca, dünya dışı varlıkların jenerasyonlar boyunca takip ettikleri bazı özel genetik yapılar da var. Aynı aileden, farklı jenerasyonlara mensup bireylerle, çok geniş bir zaman dilimi içinde temas kurulduğunu biliyoruz. Örneğin bir temasçıyla görüştüğümüzde, annesinin ve anneannesinin de alıkonulmuş olduğunu anlıyoruz. Belli bir DNA dizilimini izlediklerini düşünüyoruz.
Bazı bireylerin ise, yaşam planlarında olmasa dahi, hayat süreci içinde temasa dair samimi bir istek duymaları ve bu yönde çağrı yapmaları da böyle bir dünya dışı etkileşimi başlatabiliyor. Ayrıca, araştırmalarımda, bazı temasçıların daha önceki yaşamlarında, kendileriyle temas kuran varlıklarla bir tür kozmik akrabalık içinde olduklarını gördük. Novus’ta da örnekleri görüleceği gibi, bu kişiler, kendileriyle temas kuran varlıkları geçmiş yaşamlarından zaten tanıyorlar. Tüm bunların dışında, bizim bilmediğimiz başka seçim kriterleri de olabilir. Ben bulgularımdan hareket ettiğimde, sözünü ettiğim bu temel olgularla karşılaştığımı söyleyebilirim.
“Seçilmek” meselesi asla bir imtiyaz, bir ayrıcalık olarak görülmemeli… Herkesin varoluş içinde bir görevi var ve hiçbir görevin bir diğerinden üstünlüğü bulunmuyor.

Dünya’yı, temasçıları ve melezleri hazırladıkları ‘’Yeni Dünya, Yeni Irk’’ sürecindeki bu değişimi (döngüyü) başlatan tehdit nedir?

Bu konunun iki yönü var… Bir tanesi, gezegenimizi kendi elimizle getirdiğimiz noktayla bağlantılı… Demek istediğim şudur... Gezegenimiz çevresel sorunların altında eziliyor ve bu durum artık uygarlığımızı ve dünya ekolojisini bir yok oluş riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu, bilim insanlarınca da doğrulanan bir gerçek. Denizleri ve gölleri kirletiyoruz, gezegenimizin akciğerlerini, yani ormanları yok ediyoruz. Her geçen yıl birçok bitki ve hayvan türünün nesli tükeniyor. Nükleer ve kimyasal atıklarla ve sorumsuzca kullandığımız teknolojilerle gezegenimizi mahvediyoruz. Dünya üzerinde yaklaşık 9 milyon farklı tür yaşıyor ve bu sayının evrensel ölçülerde bile muhteşem bir biyo-çeşitlilik olduğu tahmin ediliyor. Dünya gezegeni evrenin en önemli genetik kütüphanelerinden bir tanesi konumunda... Temasçı bilgilerinden, dünya insanının, birçok farklı dünya dışı ırkın genetik materyalinden oluşturulmuş “çok özel” bir yapı olduğunu anlıyoruz. Dünya dışı uygarlıklar, bu özel yapının ve dünyadaki muhteşem biyo-çeşitliliğin yok olmasına izin verilmeyeceğini söylüyorlar. Bu tehdide yönelik olarak gerek türlerin genetik kodlarının korunmasına, gerekse daha güçlü ve işlevsel türlerin oluşturulmasına yönelik bir program yürütüyorlar.

Konunun bir diğer yönüyse, dünyanın yeni bir kozmik devreye geçişiyle ilişkili görünüyor. Ezoterik kanaldan ulaşan bilgiler, gezegenimizin tekrar eden belli devrelerle “sıfırlanmalar” yaşadığına işaret ediyor. Bu son derece geniş bir konu. Kısaca ifade edersek, her devrenin belli bir temel beden modeli var ve dünyanın içine gireceği yeni devrenin yeni bedenlerinin prototiplerinin dünya dışı varlıkların genetik mühendisliğiyle oluşturulmakta olduğu, çok ilginç bir sürecin tam içindeyiz.

Son zamanlarda oldukça gündemde yer alan bu konuyu merakla takip eden bir kitle var. Sosyal hesaplarınızdaki yorum ve takiplerden de görüyoruz. Fakat insanlar endişeli ve merak içindeler. Daha somut veriler paylaşabilmek adına, temasçılar ile youtube hesabınızda özel bir video hazırlanamaz mı?

Aile yaşamları olan insanlar hepsi... Düzgün işlerde çalışıyorlar ve bu tür durumlar ister istemez sıkıntı yaratıyor. Özellikle temasçılar sosyal medya üzerinden çok rahatsız ediliyorlar. Bu bakımdan onları koruma sorumluluğu taşıyorum. Kendileri arzu ettiği takdirde elbette bir video paylaşımı yapılıp, sorular yanıtlanabilir. Ancak, bireylere değil, kitapta yer alan bilgilere odaklanılması gerekiyor.

‘Onlar, evrendeki her varlığı kendilerinden bir parça olarak görüyor’

Bu varlıkların; ileri teknolojileri ile melez oluşturma, dünyayı temizleme, dünyayı hazırlama gelecek zaman için öngörülen amaç nedir? (Kendilerine dünyada kalıcı ortam hazırlamak mı?)

Böyle bir operasyonu kendi amaçlarını gerçekleştirmek için yapıyor olsalardı, bunu çok daha süratli şekilde sonuçlandırır, dünyayı kendileri için hazır hale getirirlerdi. Ama her şey, söylediğim gibi evrensel yasalar çerçevesinde, kademeli bir şekilde uygulanıyor ve buradaki temel amaç insanlığın ruhsal ve bilinçsel gelişimidir. Şu soru akla gelebilir. Neden bizim için bu kadar zahmetin altına giriyorlar? Bu konudaki bakışımızı değiştirmemiz gerekiyor. Onlar, evrendeki her varlığı kendilerinden bir parça olarak görüyorlar. Yani, onların yüksek bakış açısıyla, bizlere el uzatmanın aslında bütüne hizmet etmek olduğu anlayışındalar. Yüksek bilince ulaşmış bir varlık, kendisinden daha alt boyutlarda deneyimlerini sürdüren varlıklara yardım etme bilincine sahip oluyor… Biz yaşamı bu perspektiften göremediğimiz için hep bir karşılık beklediklerini düşünüyoruz... Çok yüksek bir vazife anlayışları var ve bu anlayışın temelinde “koşulsuzluk” kavramı yatıyor... Varlık geliştikçe, buna paralel olarak, koşulsuzluk ve karşılık beklemeden verme bilinci de güçleniyor.

Dünya; bilhassa Avrupa insanları inanç sebebiyle bu duruma daha yatkınken, Türkiye ve nüfus çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede böyle bir durum karşısında nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Geri dönüşler tahminimin oldukça üzerinde bir düzeyde olumlu nitelikte... Temas olaylarının en önemli karakteristiklerinden bir tanesi de, hiçbir inanç sistemi, sosyo-ekonomik konum, yaş, coğrafi bölge, cinsiyet, ırk vb. ile sınırlı olmaması... Her düşünce yapısındaki ve konumdaki insan bu olayları deneyimliyor. Tek fark, insanların, yaşadıkları deneyimleri kendi dünya görüşleri çerçevesinde yorumlamaya çalışmaları oluyor.