Türkiye - Gündem 31.10.2018 09:30 Güncelleme: 31.10.2018 09:44

"Yük Olan Değil, Yük Alan Yerel Yönetimler"

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Gürbüz'den borç içinde yüzen yerel yönetimlere nefes aldıracak proje. "Yük olan değil, yük alan yerel yönetim modeli hayata geçirilmeli" diyen Gürbüz, "Belediyeler, faaliyetlerini yürütebilmek için yüksek faizle kredi çekip borçlanmak yerine Avrupa da yoğun olarak kullanılan 'sat ve geri kirala' modeline geçmeli. Bu modelle ellerindeki durağan gayrimenkulleri likiditeye çevirerek, merkezi yönetimlere yük olmaktan çıkmalı" dedi.
"Yük Olan Değil, Yük Alan Yerel Yönetimler"

Şehir ve Bölge Planlama Uzmanı ve aynı zamanda Yüksek Mimar olan Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Gürbüz, geleceğe dair projelerini anlattı. Kendi kendine yetebilen yerel yönetimlerden, serbest bölgelerine, insan merkezli şehircilikten marka şehirlere kadar birçok proje için kafa yoran Mehmet Gürbüz, Türkiye’nin bir taraftan yerli ve milli sanayisini güçlendirirken, diğer taraftan da küresel güçlerin ürettiği değerlerin pazarlama ve tüketiciye ulaştırma noktasında ara oyuncu olabileceğini söyledi. İşte Gürbüz’ün Balıkesir ve Türkiye’ye dair o projeleri.

-Yerel yönetimlerin yüksek faizlerle borçlanmak yerine kendi kaynaklarını kullanarak likidite sağlayabileceğini söylüyorsunuz. Bunu nasıl yapacaklar?

Belediyeler küresel bir vizyona geçebilmeleri için artık kendi kaynaklarını kendileri üretebilmeli. Yüksek faizlerle borçlanmak yerine kendi ellerindeki kaynaklardan maksimum derecede faydalanmalılar. Burada Avrupa’da çok yaygın olan ‘sat ve geri kirala’ modeli çok önemli bir yer tutuyor. Bu sistemde yerel idareler ellerindeki gayrimenkulleri bir yatırımcıya ya da leasing firmasına sunuyor. Belirlenen ekspertiz değeri üzerinden sattığı gayrimenkulünden elde ettiği gelirle hizmet için kendine kaynak yaratmış oluyor. Daha sonra aynı binayı 20-25 yıllığına kiralayarak kullanıma devam ediyor. Yani belediye kendi durağan gayrimenkulünü likiditeye çevirmiş oluyor. Böylece hayata geçireceği proje ve hizmetler için yüksek faizli krediye ihtiyaç duymadan yani borçlanmadan ve merkezi yönetime yük olmadan kendi kaynağını sağlamış oluyor.

Sat ve Geri Kirala yöntemi belediyelere ve kamuya düşük maliyetli borçlanma, faizsiz borçlanma, kamu borcunu azaltma imkanı, yabancı yatırımı çekme imkanı gibi avantajlar sağlar. Yatırımcıya sağladığı imkanlar ise garantili gelir imkanı, faizsiz kira geliri, varlığa dayalı menkul kıymet, vergi avantajları, düzenli temettü ödemesi gibi avantajlar olarak düşünülebilir.

Sat ve Geri Kirala işlemleri ile ilgili olarak Türk mevzuatında çeşitli kanun ve düzenlemeler mevcuttur. Ayrıca vergisel düzenlemeler sayesinde, her ölçekteki işletme için sat ve geri kirala yöntemiyle finansman sağlama modeline ilgi arttırılabilir. Bu döngü içerisinde belirli koşullar sağlandığı takdirde işletmeler vergisel avantajlardan yararlanabilir.

Uluslararası uygulamada yaygın bir finansman yöntemi olarak kullanılan Sat ve Geri Kirala yönteminin, yakın gelecekte yerel yönetimler için orta vadeli finansman sağlamak için önemli alternatiflerinden birisi olabileceği söylenebilir. Yeni bir ekonomik ve sosyal sistem arayışının sürdüğü günümüzde bu model yol gösterici olabilir.

-Balıkesir’de bir Serbest Bölge oluşturmaya yönelik çalışmalarınız vardı. Bu proje şu an ne aşamada, kente neler katacağını düşünüyorsunuz?

Balıkesir gerek konumu gerekse limanı sayesinde malların Avrupa’ya taşınma noktasında çok önemli bir yer. Bu yüzden burada Serbest Bölgenin kurulabilmesi için çalışmalarımız sürüyor. Bandırma’da 6 bin dönümlük bir alan üzerine kurmayı planlıyoruz. Ülkemizin dünyada ilk 10 ekonomik arasına girmesini istiyorsak bu tür projeleri hayata geçirmemiz lazım. Balıkesir konum olarak Avrupa’nın yanı başında sayılır.

Üretilen ürünler daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarını ve yatırımlarını destekleyecek ekipmanlar ile katma değeri yüksek teknolojik ürünlerden oluşacaktır. Bu konuda Çinli firmalarla ciddi görüşmelerimiz oldu. Amacımız Çinli endüstri firmalarının ülkelerinde ürettiği malların Balıkesir’de paketlenip, patentlenerek Avrupa ve diğer dünya ülkelerine gönderilmesini sağlamak. Burada paketlenecek ürünler üç günde Avrupa’nın her yerine ulaşabiliyor. Çin’in Avrupa’ya yapacağı ticarette Balıkesir bir nevi ara istasyon olacak. Bu konuda 500’e yakın Çinli firmanın bize gelme talebi var. Kurulacak bu bölgenin ülke ekonomisine yıllık getirisi 1.6 milyar lira olacak. Ayrıca bölgenin içinde ve çevresinde yerli ve yabancı firma ve atölyeler de kurulacak.

-Bu projeyle aynı zaman da Balıkesir’i bir marka şehir haline getirmeyi hedefliyorsunuz. Sizin deyiminizle Balıkesir yeni bir Hong Kong

olabilir mi gerçekten?

Günümüzde ülkeler kadar artık şehirler arasında da büyük rekabetler var. Şehirler birbirleriyle yarışıyorlar. Paris, Londra ve Pekin gibi. Ülkemizi daha ileriye taşıyabilmemiz için marka şehirler yaratmamız lazım. Sadece bir İstanbul yetmez, Anadolu’da yeni İstanbullar oluşturmamız gerekiyor. Çinli yatırımcıların Pekin’den Londra’ya bir yol projesi var. Türkiye bu İpekyolu’nda çok güçlü bir ticaret merkezi haline gelebilir. Bu konuda Balıkesir’in potansiyeline güveniyoruz. Balıkesir’den yeni bir Hong Kong yaratabiliriz. Ayrıca Balıkesir gibi liman şehri Mersin, tekstil kenti Kahramanmaraş ve sınır kentimiz Gaziantep gibi şehirlerimiz de lojistik ve tekstil noktasında birer marka şehir haline

getirebiliriz. Sadece bölgenin sahip olduğu değerler belirlenerek, buna yönelik yatırım ve projelerin teşvik edilmesi gerekiyor. Kentsel rekabetin odak noktası olduğu yenilikçi yerel kalkınma anlayışında yerel gelişme politikaları, sosyo-kültürel ve mekânsal özellikleri göz önünde tutan entegre kalkınma stratejilerine dayalı olmalıdır. Yenilik ve farklılık oluşturma kapasitesi belirlenerek, girişimcilik artırılarak ve insan sermayesi sosyal sermaye ile birleştirilip geliştirilerek kentlerin, yörelerin ve bölgelerin rekabet gücü artırılmalıdır. Bölgelere doğrudan yardımlar yerine bölgenin kaynaklarını ve değerlerini harekete geçirerek, sürdürülebilir gelişme sürecini tetikleyecek ve rekabet gücünü artıracak politikalarla uyumlu yardım, destek ve teşvik araçları oluşturulmalıdır. Bu doğrultuda kamu yatırımlarının ana hedefleri arasında da özellikle gelenekselliği de göz ardı etmeyen yenilikçi altyapı yatırımları, bilim ve teknoloji parkları, araştırma enstitüleri, teknoloji merkezleri tarafından sağlanan hizmetlerin geliştirilmesi yer almalıdır.

-Şehir planlamacısı olarak sizin insan merkezli şehircilik noktasında da bazı çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Özellikle yabancıların son dönemde ülkemize gayrimenkul noktasındaki taleplerini de göz önünde bulundurduğumuz da ileriye dönük ne tür adımlar atılmalı,nasıl bir şehircilik anlayışı benimsenmeli sizce?

Kenti yönetecek olanların şehirciliğe dair hayalleri olmalı. Türkiye olarak şehirciliği merkezine medeniyeti ve insanı yerleştirmemiz lazım. Çok fazla yapı ve betona boğmadan bunu yapmalıyız. Kent ormanları, yürüyüş yolları, bisiklet yollarının olduğu ve olmazsa olmaz yeşil alanın bol

olduğu projeleri hayata geçirmeliyiz. Kişi başına düşen yeşil alan miktarı olarak 10 metrekareden ziyade 20 metrekareler hedeflenmeli. Kentler yaşayan birer dokudur. Bugün şehirlerdeki yenilikçi yatırımlar gelecek için şarttır. Bir kez inşa edildiğinde, bir şehrin yapısı kolayca yeniden şekillendirilemez. Gelecekteki genişlemenin planlanamaması, muazzam kaynaklara ve on yıllarca düzeltilmesi gereken büyük verimsizliklere yol açabilir. Bu yüzden iyi bir yönetişim yoluyla stratejik şehir planlaması, genişleme planını planlama, kentsel fırsatlara ve olanaklara yardımcı olur.

Kentler için iyi yönetişim, hem ulusal düzeyde hem de özellikle büyük metropol bölgelerde, şehir düzeyinde idari sınırlar boyunca desteklenen karar alma sürecini içermektedir. Projeler hayata geçirilirken mutlaka burada yaşayacak olan insanların bu şehircilikle ilgili talep ve istekleri de dikkate alınmalı. Hükümetimizin yaptığı yeni düzenlemelerle yabancılara konut satışı noktasında çeşitli kolaylıklar sağladı. Bu tür projeler yabancıların da ülkemizde konut sahibi olmalarını daha da hızlandıracaktır.