Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü'nce Yap-İşlet-Devret modeliyle ihale edilen meydanın inşaatı 2011'de başlar ve 18 ayda biter.

Ülkemizde kalkınmada bölgesel eşitlik olmadığı bir gerçek. Bazı kentler milli gelirden yüksek pay alırken, bazıları da ne yazık ki çok gerilerden gelmektedir. Bu şehirlerden biri de Ağrı’dır. Eleşkirt ilçesinde ilkokul birinci sınıfı okuduğum bu vilayet hala daha çok geri kalmıştır.
Yıllar önce benim gibi düşünüp, birçok şehirde kişi başı gelir 2 bin doların çok üstündeyken, doğduğu şehir Ağrı’da bu rakamın 500 dolar olmasına üzülen biri daha vardı. 1941’de Ağrı’da doğan ve liseyi de burada bitiren İbrahim Bey, inşaat mühendisi olur ve 1969’da ilk şirketini kurar. Sonra işlerini büyütür, hayır hasenat işlerinden de geri kalmaz. Hatta, Kenan Evren’in ricasıyla Ağrı’da bir okul bile yaptırır. Fakir yörelerden çok zengin çıkmaz kuralını bozar ve zengin olmaya yelken açar. Kurduğu şirketler hep başa güreşiyor, birçok alanda rakip tanımıyordu. Küçük bir müteahhitken yıllar içinde dev şirketleri holdinginin çatısı altında toplar. Bir şirketi NATO’ya prefabrik kamplar kurarken, bir başkası elektrik üretir, bir diğeri de Trakya bölgesinde bütün illere elektrik satar. Birçok şirket ve de varlık.
Bunlarla yetinmeyen İbrahim Bey, işleri daha da büyüterek çocuklarına da farklı iş kollarında görev verir. Çeşme’deki yat limanından, Bomonti’deki dev binalara, Antalya’daki otellerden, yurt dışındaki otoyol ve havalimanı inşaatlarına kadar birçok iş kolunda faaliyet sürdürür. Bir gün gelir, havalimanı işletme fırsatını da yakalar. Bayındır Holding’in iflas etmesi üzerine Antalya Havalimanı gibi güzel bir işe soyunur. Alman havacılık devi Fraport ile ortak olur ve iyi paralar da kazanır. (Bu işi 2019’da TAV’a 360 milyon Euroya devreder.) Satan ve alan da karlı. İbrahim Bey dediğimiz bu çok şanslı müteşebbis İbrahim Çeçen’dir. IC İçdaş İbrahim Çeçen Yatırım Holding A.Ş diye tanınan dev gurup 80 yıllık İtalyan devi Astaldi S.A ile ortak olur. Şu anda Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kuzey Marmara Paralı otoyolunu da işletmektedir. Yani bir anlamda para kesmektedirler. Sonra başka bir gelişme olur ve devlet başka bir havalimanı yapım ve işletim ihalesi açar. Kütahya, Uşak ve Afyonkarahisar illerinin ihtiyacına (Plansız ve de olmayan bir ihtiyaç) cevap vermek üzere yapılacak bu havalimanına neden gerek duyulduğu da şöyle izah edilir. Uşak Meydanı’nın rantabl kullanılmaması, Eskişehir Meydanı’nın yüksek hızlı tren nedeniyle daha az tercih edilmesi ve de yurt dışında yaşayan yöre halkının daha kolay seyahat etmesi, hac mevsimindeki İstanbul yoğunluğunun bu havalimanına kaydırılması ve bölgedeki termal otellere yabancı turistlerin gelmesini sağlamak.
Kağıt üzerindeki bu gerekçelere söz yok.
İhale için 10 şirket teknik şartname alır, ama ihaleye katılım olmaması nedeniyle ancak üçüncü seferde tek katılımcı olan Çeçen’in IC İçtaş Şirketi ihaleyi kazanır.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nce Yap-İşlet-Devret modeliyle ihale edilen meydanın inşaatı 2011’de başlar ve 18 ayda biter. Yap-İşlet-Devret modeliyle 155 milyon TL’ye mal olan Zafer Havalimanı, 2044 yılına kadar IC İÇTAŞ İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından işletilecektir. Alan, CAT 2 kategoride, 900 dönüm arazi üstünde ve 3 bin metrelik bir piste sahiptir. Yıllık yolcu kapasitesi de 2 milyon yolcu için planlanmış. Yani, hitap edeceği üç ilin nüfusundan fazla çok bir sayı ön görülmüş. Neden acaba?
Zafer Havalimanı Kütahya il merkezine 41, Domaniç’e 109, Simav’a 129, Pazarlara 112, Şaphane’ye 107 km’dir. Diğer ilçelere de 50 km’den uzaktadır.
Afyonkarahisar’a 59, Başmakçı ve Evciler’e 168, Dinar’a 144, Kızılören’e 124 km, diğer ilçelere de ortalama 100 km. mesafededir.
Uşak’a 103 km. uzakta olan havalimanı, Eşme’ye 160, Ulubey’e132, Karahallı’ya 129 km. ve diğer ilçelere de yaklaşık 100 km. gibi uzaklıkta bulunmaktadır.
Tanıtım sayfasında “Sevdiklerinize ulaşmanın ve uçmanın en kolay yolu” sözünü görünce gülmeden edemedim.
Misyon ve vizyonu iddialı klasik sözlerle anlatan Zafer Havalimanı’nda yolcudan başka her şey var. Yeşil ve de engelsiz havalimanı belgesi var, ama yolcu yok.
Son haftada bir uçak Medine’ye, bir uçak Cidde’ye gitmiş, İstanbul’dan da bir uçak gelmiş. Hepsi sadece üç sefer.
Devlet, 2012-2017 arasındaki 5 yıl için 4 milyon 073 bin yolcu garantisi vermiş. Üç ilin nüfusu bile bu rakamın çok altında, sadece 1 milyon 652 Bin kişi. Peki kaç yolcu gelmiş derseniz, sadece 170 bin yolcu gelmiş. Yani, DHMİ, 2012 ile 2017 arası, 5 yılda iç hatlar için 5 milyon 800, dış hatlar için ise 20 milyon 890 bin Euro “Yolcu garantisi” olarak işletmeci IC İçtaş firmasına ödemiştir.
2019 yılında sadece 82 bin yolcunun kullandığı Zafer Havalimanı için DHMİ 2020’de İçdaş’a 1 milyon 300 Bin Euro ödeyecek. 28 yılda İçdaş’a ödenecek para da 200 milyon Euro’yu aşacak gibi.
Devletin, hesabını tutan Sayıştay’ın denetçileri bu havalimanı ile ilgili görüş belirtirken çar çur edilen paraya dikkat çekerek “Zafer Havalimanı'nın henüz gerektiği gibi çalışmadığını ortadadır. Bu durumun süreklilik arz etmemesi için gerekli çalışmalar yürütülmeli ve kademeli olarak uçak ve yolcu trafiğinin artırılmasına yönelik teşvik edici ve özendirici tedbirler alınmalıdır” diyor.
Bu işler, böyle demekle olmuyor. Fakirin vergisiyle ayakta duran devletin, parası İçdaş’a ne yazık ki su gibi akıtılıyor.
Raporda “İşletici şirketle birlikte bölgedeki mülki idare amirleri, ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları, ticaret odaları, turizm ve havayolu şirketleri ile ortaklaşa çalışmalar yürütülmesi, otel ve uçuş paket programları ve bu programlara katılan şirketlere teşvik uygulaması gibi projeler geliştirilmesi uygun olacaktır” sözlerine yer verilmiş.
Muhatap kurum olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) tarafından Sayıştay raporuna verilen yanıtta ise, “İlk işletme yıllarında trafik henüz oturmadı, yörenin yolcu potansiyeli havayolu şirketlerince ‘hat açma’ düzeyinde değil” denildi. Şimdi gelelim bu parayı veren ve “Trafik oturmadı” diye sözde savunma yapan DHMİ’ye.
90’lı yıllarda siyasi iktidarlar ve bakan mevkiindekiler “Her ile bir havalimanı” yapalım sloganıyla meydanlardaydılar.
Eskiden ve o dönemde yapılan meydan sayısı 26 iken, 2003’ten sonra AK Parti bu sayıyı 56’ya çıkardığını söyleye geldi.
Ne yazık ki, Zafer Havalimanı gibi bazıları beklenen başarıyı sağlayamadı. Zafer adı verilen bu havalimanında bir zaferden değil, ancak hezimetten bahsedebiliriz.
O günkü, DHMİ yöneticileri bir öz eleştiri yapıp, bu meydana olur vermekle hata yaptıklarını, iktidarın eleştiriye maruz kalmasına neden olduklarını söylemeli. Şimdi, gelinen bu noktada, demografik yapı değişmedikçe, bölgede fabrikalar artmadıkça, yollar da kısalmadıkça bu meydana yolcu gelmeyecek, devletin parası da boş yere birilerine gidecektir.
Yapılacak tek şey, bu ihaleyi iptal edip, bu tesisi devlete geri almaktır. Meydanı sportif havacılık ve benzeri amaçlar için kullanıp, yıllarca sürecek kaybın önüne geçmektir. Bu konuda, DHMİ yönetimi ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı kime, ne diyecekse diyerek halkın yararına bir iş yapma başarısını artık göstermelidir.
İyi uçuşlar Türkiye’m.