Sanki hiç seçim olmamış Erdoğan ve AK Parti kaldığı yerden yoluna devam ediyor gibi bir durum söz konusu.
Seçim bitti. 28 Mayıs ikinci tur seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan kabinesini belirledi, yeni Merkez Bankası başkanını atadı, bu hafta içerisinde de iki kez bakanlarıyla toplantı gerçekleştirdi.
Bununla birlikte dış politikada da Erdoğan seçildiğinden bu yana Zelenski ve Putin’le de görüşmeler gerçekleştirip Kıbrıs’a ziyaret düzenledi. Meclisin ilk gündem maddeleri arasında da asgari ücret, emekli ve memur maaşlarına zam var.
Sanki hiç seçim olmamış Erdoğan ve AK Parti kaldığı yerden yoluna devam ediyor gibi bir durum söz konusu. Sokağın hali de bir bakıma öyle. 29 Mayıs günü İstanbul’un çeşitli sokaklarında dolaştım 3-4 aydır gündemi meşgul eden seçim konusu tamamen rafa kalkmıştı, toplum kendi işine odaklanmıştı.
Bu Erdoğan’ın başarısı, CHP’nin ve dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun da ciddi anlamda başarısızlığı. Ve tüm bunlara rağmen tüm muhalefet seçimi neden kaybettiğine dair bir analiz gerçekleştiremediği gibi cumhuriyeti kuran parti bu seçimde nasıl “başarılı” olduğunu anlatmanın yollarını arıyor. Tam bir akıl tutulması anlayacağınız…
Her şeyden öte muhalefete oy veren seçmende de ciddi bir yılgınlık var. Yerel seçimlere kadar CHP’de genel başkan değişimi yaşanmazsa İstanbul ve Ankara gibi kentlerin kaybedilmesi işten bile olmaz. Ekşi Sözlük’te dahi muhalifler tarafından “Erdoğan’ı sevmeye başladım galiba…” gibi konu başlıkları açılıyor, muhalefetin kendi tabanında nasıl umutsuzluk yarattığının da göstergesi tüm bu gelişmeler.
Ve elbette her zaman ki gibi aynı hatalar tekrarlanıyor. CHP oy almak istediği toplumu tanımak yerine genel başkan değiştirerek ibrenin kendisine döneceğini zannediyor. Bu anlayışı bu seçimlerde de ortaya koydular, “ekonomi nasılsa kötü insanlar bize oy verir” mantığıyla hareket ettiler ama sundukları herhangi bir somut öneriye de rastlanmadı.
Bu katı ve hiyerarşik anlayışın değişmemesi durumunda genel başkan değişimi yaşanmasının sabun köpüğünden öte bir sinerji getirmeyeceği de çok açık.
Sonuç olarak toplum kendi sorunlarının çözümü için yapısı daha oturmuş bir partiyi seçiyor. Karışıklıktan uzak, sade bir anlayışla çözümlerin gerçekleşmesini beklerken muhalefetin seçimden sonraki tavrı bile umutsuzluğa daha fazla kapı aralıyor.
İnanın AK Parti için muhalefetin bu hali biçilmez kaftan olsa da iyi bir muhalefet rehavet probleminin de önüne geçer.
Monolink’ten uzayda yolculuk
Cumartesi akşamı Uniq Açıkhava’da Generic Music’in organizasyonuyla düzenlenen Monolink etkinliğindeydim. Ne zamandır görmek istediğim bir performanstı ve sırf bunun için İzmir’deki tatilimi yarıda kesip geldim.
Daha önce yine aynı şekilde Generic Music’in düzenlediği Satori etkinliğiyle çölde bir gezintiye çıkmıştım ama Monolink’in müziğiyle kendimizi uzay boşluğunun en diplerinde maceranın peşinde koşarken bulmak bugüne kadar gittiğim etkinlikler arasında en iyilerden birisiydi.
Silence’a hep birlikte açık havada eşlik ederken, Father Ocean’la gecenin bitmesini istemediğim nadir performanslardan birini yaşadım. Return to Oz parçasına ulaştığımızda ise içimden keşke sabaha kadar burada bu müzik ziyafetini dinlerken uzayın her bir köşesine adım atsaydım dedim.
Generic Music harika etkinlikler düzenlemeye devam ediyor. 22 Temmuz’da da Rüfüs Du Sol ilk kez İstanbul’a geliyor ve LifePark’ta etkinliği olacak. Sanırım yine İzmir tatilimi yarıda kesmek için geçerli bir sebep. Muhtemelen orada olacağım, siz de kaçırmayın.